Vesaire                 

 ANA SAYFA

         
DOLANDIRICILIĞA  DİKKAT!...

Son aylarda meydana gelen yeni tip bir dolandırıcılık hadisesi aşağıda belirtilmiştir.
Antep dışından birisi (genelde varlıklı olanları seçiyor) kiralık bir eve, villaya veya dublex olan bir mekana kiracı olarak giriyor.

Her türlü protokol/tahliye taahüt vs. tamamlanıyor ve anlaşılan kira bedeli banka vasıtasıyla (özellikle ........i bank) ile gönderiliyor.

Buraya kadar herşey normal….
1. tip vaka

Bu uyanık vatandaş gönderilen kira bedelini banka dekontuna ''borç '' olarak yazdırıyor …
(ama parayı çeken şahıs bunu göremiyor (......i bankasına ait uygulama ))
Bu noktada evsahibini test ediyor. Evsahibi uyanmazsa bir sonraki hamle başlıyor. Daha sonra yapılan ikili samimiyete dayanarak ev sahibinden masumane bir şekilde kendisinden bir ricası olduğunu, Antep' de başka güvenilir tanışı olmadığını söyleyerek işi dolayısıyla Ankarada olduğunu ve buradan bir miktar para göndereceğini ve bunun Antep de belirtilen şahsa elden vermesini talep ediyor.
Yine .......i bankası aracılığı ile 200.000 TL. yi evsahibine gönderiyor ve evsahibi parayı gönderen şahsın istediği kişiye gelen havaleyi elden verdiriyor.
Aradan 1 ay sonra evden ayrılacağını söylüyor ve başka bir av (evsahibi ) peşine düşüyor.
Aradan 3 ay geçtikten sonra eve bir tebligat geliyor, filanca şahsa olan 200.000 TL. borcunuz var temerrüt faizi, avukat ücreti vs, vs …
Ev sahibi ne borcu diye soracak oluyor, avcı diyorki : filan tarihde evsahibim denen kişi paraya ihtiyacı olduğunu söyledi  bende gönderdim.
işte ispatı diyerek ........i bankası dekontunu mahkemeye veriyor.
Mahkeme de bunu kesin delil olarak kabul ettiğinden, parayı kuzu kuzu ödemek zorunda kalıyorsunuz

2. tip vaka
Ev sahibinin hesap numarasına kira bedelini gönderdikten 1 hafta kadar sonra 250.000 TL. gönderiyor ve birkaç gün sonra ev sahibini arayarak bir yanlışlık yaptığını ve  evsahibinden hesabına fazladan geçen 250.000 TL' nin kendisine tekrar elden verilmesini rica ediyor.
Tabii olarak son gönderilen para da .........i Bankası aracılığı ile geliyor ve açıklamada borç olarak yazılı.
Not: Yukarıdaki 1.tip olay 6 ay önce, 2. tip olay ise 1 ay önce ibrahimli bölgesindeki
Emine Nakıpoğlu kolej yakınlarında BİR SİTEDE gerçekleşmiştir.
LÜTFEN TÜM TANIDIKLARINIZI UYARINIZ !
 
Yargıtay'tan kiracılara müjdeli haber    02 Haziran 2009  İyi Bilgi

Küresel ekonomik krizde kiracılara en büyük destek Yargıtay'dan geldi. Kiracılar evsahiplerinden indirim talep edebilecek. İşte Yargıtay'ın verdiği karar:

Yargıtay ekonomik nedenlerden dolayı kiralara TEFE oranında artış yapılması yerine zam yapılmaması gerektiğine karar verdi. Kararda kiraların genel fiyat artış kadar yükselmediği, kiraların düştüğü dönemlerde de ev sahiplerinin zam taleplerinin reddedilmesi gerektiği belirtildi.

İşsizliğin büyük artış gösterdiği ülkemizde bir çok kişi ev kirasını ödeyemediği ve kirasına zam yapamadığı için evinden çıkmak zorunda kaldı. Yargıtay ise ekonomideki sıkıntıları dikkate alarak kiracıları sevindirecek tarihi bir karara imza attı. Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi ekonomik nedenlerden dolayı kira bedellerine zam yapılamayacağına karar verdi.

Ankara 6'ıncı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin verdiği kararı bozan Yargıtay, kira tutarlarının genel fiyat artışları kadar yükselmediğine karar verdi. Kararda ayrıca kiraların düştüğü dönemde kira ücretinin enflasyon oranında arttırılmasına karşı çıkıldı. Mahkemelerin de bu yöndeki talepleri reddetmesi istendi. Yargıtay daha önce verdiği kararlarda kiralara enflasyon oranında zam yapılması gerektiğini hükmediyordu.

Yargıtay'ın bu kararından sonra ev kiralarına zam yapılan kiracılar, kirası düşük konut ya da işyerlerini emsal göstererek indirim talebinde bulunabilecek.

AA
     

Tapu değişiminde iyi haber gelebilir

Tapusunu kat mülkiyetli tapuya geçirmeyenlere 1.000 lira ceza getiren kanununda değişiklik yolda. İskan ruhsatlı binaların kat mülkiyetine geçiş süresinin 2 yıl uzatılması gündemde.

Kat irtifaklı tapusunu kat mülkiyetli tapuya geçirmeyen vatandaşlara 1.000 lira ceza getiren Kat Mülkiyeti Kanunu’nda değişiklik yapılacak. Yeni tasarıda tapu dairelerinde yığılma olacağı gerekçesiyle “iskan ruhsatı olan” binaların kat mülkiyetine geçiş süresinin 2 yıl uzatılması gündemde. Tasarı vatandaşları belediye ve tapu dairesi arasında koşturmaktan da kurtaracak.

Kat irtifakı tapularını kat mülkiyetine geçirmeyenlere 1.000 TL ceza getirilince vatandaş tapu dairelerine ve belediyelere koştu. Taşınmaz Değerleme Müşavirlik (TADEM) Başkanı Ali Çetin Önder, “Yasa ile vatandaşlar nereye ve nasıl başvuracağını şaşırdı. Gelen yoğun tepki ve sorular, yasa koyucuları harekete geçirdi” dedi. Üzerinde çalışılan yeni düzenlemelerin içinde, 28 Kasım olarak belirtilen süre bitiminin “iskan ruhsatı olan” binaların kat mülkiyetine geçişi için 2 yıl ertelenmesi de var.

Kat irtifakı tapusu, müteahhitlerin arsadan yararlanma hakkını ifade ediyor. Projenin aslına ne derece uygun inşa edildiğini gösteren iskan ruhsatı alındıktan sonra ise bu tapu kat mülkiyetine dönüştürülüyor. Türkiye’de binaların yüzde 70’inin iskan ruhsatı bulunmuyor. Ancak bu boşluğu doldurmak için hazırlanan 5711 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu vatandaşlarda pek çok soru işareti yaratmış durumda. Bu soru işaretlerini gidermek için iki gün önce Tapu Kadastro, Bayındırlık ve Maliye Bakanlıkları’nda üst düzey yetkililerle konuyu masaya yatırdıklarını ve ortak bazı çözüm önerilerini ortaya koyduklarını söyleyen TADEM Başkanı Ali Çetin Önder, “Yapılması planlanan ilk değişiklik süreyle ilgili. Vatandaşları belediye ve tapu dairesi arasında koşturmaktan kurtaracak yeni formüller üzerinde de çalışılmaya başlandı” dedi. 

İskan affı masada

28 Kasım’a kadar iskan ruhsatı alıp kat mülkiyetine geçmeyen vatandaşların 1.000 liralık para cezalarının tek bir seferlik mi yoksa her yıl mı alınacağı konusunun aydınlatılacağı yeni tasarıda ayrıca iskan ruhsatı alamayan binaların iskan affına alınıp alınmayacağı da kesinlik kazanacak. Önder, Bayındırlık ve Maliye Bakanlıkları’nın değişmesi nedeniyle yeni tasarının birkaç ayı bulacağını açıkladı.

Ankara’da üst düzey yetkililerle yaptıkları görüşmelerde TADEM olarak çözüm önerilerini ortaya koyduklarını ifade eden Önder, şöyle devam etti: “Bizim önerimiz şu: Belediyenin elinde hangi evlerin iskan ruhsatının olduğu, hangilerinin olmadığı yer alıyor. Belediye teknik ekipleriyle iskan ruhsatı olmayan projelerin neden iskan almadığını inceleyebilir. Projeye uymamaktan kaynaklanan bir nedenle iskan alınamadıysa, vatandaşlar evin gerçek değeri veya beyan edilen asgari birim emlak değeri üzerinden yasayla belirlenecek bir yüzdeyi öderse, tek seferde verilecek bu bedelle kat mülkiyetine geçiş sağlanabilir. Bu sürede vatandaşın sürekli belediye ve tapu müdürlüklerine gelmesinin de önünü kesmek için, belediyeler iskan ruhsatı verilmesine ilişkin yazıyı doğrudan tapu müdürlüğüne iletebilir, tapu müdürlüğü de gerekli düzeltmeyi yapabilir. Binanın deprem güçlendirmesi yapılacaksa belediye iskan ruhsatını vermek için bunu üstlenip bedelini sonra maliklerden alabilir.” 

Kat mülkiyetine geçiş tapuda bir düzeltme işlemi 

- Kat irtifaklı tapudan kat mülkiyetli tapuya geçiş, aslında tapu kütüğünde gerçekleştirilen küçük bir düzeltme işlemi... Kat irtifakı alındığında, tapu dairesindeki kat mülkiyeti kütüğünde “tapunun cinsi” kısmı “arsa” olarak belirtiliyor. İskan ruhsatı alınır alınmaz, ilgili kısım “arsa” yerine “bina” olarak değiştirilerek kat mülkiyeti tapusu elde edilmiş oluyor. Bunun için belediyelerin iskan ruhsatı vermeye karar verdiğinde, bunu bildiren yazıyı tapu kadastroya göndermesi ve tapu müdürlüğünün gerekli düzeltmeyi yapması yeterli oluyor.

Müteahhitler faaliyetteyse ev sahibi hiçbir şey yapmıyor

Aslında kat mülkiyetine geçişin ilk ve tek muhattabı müteahhit firmalar... Tüm prosedürler, iskan ruhsatı masrafları ve başvuruların müteahhit firmaca yapılması gerekiyor. Yani müteahhiti halihazırda faaliyet gösteren binalarda oturan ev sahiplerinin herhangi bir yükümlülüğü bulunmuyor. Ancak binaların müteahhiti ölmüşse, iflas etmiş ve faaliyeti sona ermişse, iskan ruhsatını almak, eğer alınamazsa para cezasını ödemek tamamen ev sahiplerine kalıyor. Bu durumda mağdur duruma düşen ev sahipleri, kat mülkiyetine geçiş için başvuruları bireysel olarak değil, bina bazında yapmak zorunda. Dolayısıyla işlemleri yapmak için binada oturanlar ya içlerinden birini temsilci olarak seçiyor ya da bir tapu emlak müşaviri veya gayrimenkul danışmanı aracılığıyla işlerin takibini yapabiliyor.

PEKİ MÜTEAHHİT YOKSA VATANDAŞLAR NE YAPACAK?

1-İskan ruhsatı varsa ama ihmal nedeniyle kat mülkiyetine geçilmemişse 

- İskan ruhsatı olan bir binada oturan ev sahipleri, içlerinden temsilci seçtikleri bir vekiline veya anlaştıkları bir tapu emlak müşavirine bina iskan ruhsatlarını verecek.

- İlgili yetkili, belediyeye giderek bu ruhsatları sunacak. Belediye, tapu kadastroya iskan ruhsatının verilmesi gerektiğini belirten bir yazı yazacak.

- Bina temsilcisi ilgili yazıyı tapu kadastroya vererek, binayı tapu haritasına işletecek.

- Temsilci, bu işlemin ardından tapu müdürlüğüne giderek kat mülkiyeti kütüğünde “tapunun cinsi” kısmını “arsa”dan “bina”ya çevirterek kat mülkiyeti tapusunu alacak.

- Her aşama vatandaşa döner sermaye ücreti olarak geri dönecek. Her aşamada vatandaşın cebinden çıkacak tutar 350 liranın altında olmayacak.

- Vatandaşlar, bu işlemi daha önce 28 Kasım olarak belirtilen, yeni tasarıda ise planlanan 2 yıllık ek süre zarfında gerçekleştirmezse 1.000 lira ceza ödeyecek. Ancak 1.000 liranın tek bir seferlik mi yoksa her yıl mı alınacağı henüz netleştirilmedi. 

2-Binanın iskan ruhsatı hiç alınmamışsa

- Şayet binanın iskan ruhsatı yoksa ve müteahhite ulaşılamıyorsa, binanın malikleri toplanarak içlerinden bir temsilci seçecek veya bir tapu emlak müşavirlik firmasını yetkilendirecek. Ancak “Belgeler müteahhitte, bu yüzden müteahhitini bulamayan iskan ruhsatını kesinlikle alamayacak ve ceza ödeyecek” diye bir durum söz konusu olmayacak.

- Temsilci belediyeye başvurduğunda, belediye vatandaştan bir belge talep etmeyecek. Belediye, projeye iskan ruhsatı verilip verilemeyeceğini elindeki binaya ait yapı denetim raporları ve proje aslını inceleyerek karar verecek. Eğer bina, projesindeki imar şartlarını taşıyorsa veya deprem yönetmeliğine uygunsa, belediye “iskan ruhsatı verilebilir” diyerek normal şartlar altında müteahhitten temin etmesi gereken belgeleri tek tek ilgili kurumlara yazı yazarak alacak.

- Bu kapsamda belediye, vergi dairesinden bina harçlarının yatırılıp yatırılmadığını, SSK’dan sigorta primlerinin ödenip ödenmediğini, İSKİ’den su kaçağı bulunup bulunmadığını, itfaiyeden ve TEDAŞ’tan yangın ve elektrik sistemlerinde bir sorun olup olmadığını, çevre ve sağlık müdürlüklerinden binanın sağlık ve çevreye uygunluğunun olup olmadığını öğrenecek. Ardından olumlu yanıt aldıktan sonra tapu müdürlükleriyle koordinasyon kurup iskan ruhsatı verebilecek. Ancak belediye ile bu kurumlar arasında geçecek yazışmalar hem birkaç ayı alacak, hem de bu aşamalarda müteahhitin atladığı her borç ve eksik işlem, vatandaştan temin edilecek. Yani, vatandaşlar sonunda iskan ruhsatını alsalar da, ruhsat almadıklarında ödeyecekleri cezanın en az 5 katı bir maliyetle ve zaman kaybıyla karşılaşabilecek.

3-Binaya iskan ruhsatı verilemezse

Temsilci belediyeye başvurduğunda projeyle ilgili gerekli incelemeleri yapan belediye, bu kez binanın projede belirtildiği gibi gerekli imar şartlarını taşımadığı veya deprem yönetmeliğine uygun olmadığı hükmüne vararak iskan ruhsatı veremeyeceğine karar verirse, o zaman ortada müteahhit olmadığı için ev sahipleri 1.000 lira ceza ödeyecek. Ancak vatandaşlar bu cezayı ödeseler de iskan ruhsatı alıp kat mülkiyetine geçmek zorunluluğu ortadan kalkmıyor. Binayı yıkıp yeniden imara uygun şekilde getirmek de artık imkansız olduğu için, sistem burada tıkanıyor. Bu nedenle sektörün beklentisi de yeni tasarıda bu tür durumlar için “iskan affı”nın getirilmesi...

Neden kat mülkiyeti tapusu isteniyor?

Müteahhİtler inşaata başlamadan önce “arsadan yararlanma hakkı”nı ifade eden kat irtifakı tapusunu alıyor. İnşaat bittiğinde ise müteahhitlerin, binaların projenin aslına uygun olduğunu gösteren iskan ruhsatlarını almaları gerekiyor. İskan ruhsatını aldıklarında ise kat irtifakı kat mülkiyeti tapusuna çevriliyor. Ancak bu durumda alınan emlak vergisi yaklaşık 7 kat artıyor. Örneğin kat irtifaklı tapuda 20 bin lira gözüken bir yerin binde iki oranında emlak vergisi 40 lira iken, kat mülkiyetli tapulu bir gayrimenkul olduğunda evin değeri 150 bin liraya, emlak vergisi de 300 liraya yükseliyor. Yeni kanunla amaçlanan da bu yolla daha yüksek emlak vergilerinin alınabilmesi...

Müteahhit plana uymadığı için iskan ruhsatı almıyor

KAT mülkiyeti tapusuyla daha yüksek emlak vergisi ödeyecek olmak, müteahhitleri iskan ruhsatı almaktan alıkoyuyor. Ancak Türkiye’de asıl büyük sorun, inşaat firmalarının pek çoğunun belediyeye onaylattığı projelere aykırı imar planları uygulaması. Örneğin firmalar ya plandakinden daha büyük metrekarelerde daireler yapıyor ya da ortak kullanım yerleri olarak projelendirdiği yerleri gerçekte satışa yönelik bölümler olarak gösteriyor. Bu nedenle belediyeden iskan ruhsatı almayan müteahhitler sadece kat irtifakı tapusu ile projesini bitirip daireleri satıyor. Belediyelerse bu binaların iskan ruhsatı olup olmamasını denetlemeden elektrik, su gibi tüm altyapı hizmetlerini götürüyor.  Vatan   18 Mayıs 2009

   

Kira geliri beyannamesi vermek için son 10 gün  

ERDOĞAN SAĞLAM   MİLLİYET  14 Mart 2009

Geçen yıl elde edilen kira gelirleri için 1 Mart 2009’da başlayan beyan süresi 25 Mart’ta sona eriyor. Konut kira gelirlerinin 2 bin 400 TL’sivergiden istisna... Bu tutarı aşmayan beyanname vermeyecek

2008’de elde edilen gelirlerin beyan süresi 1 Mart 2009’da başladı. Beyanname vermek zorunda olanlar bunları 25 Mart akşamına kadar vermek zorundalar. Kira geliri olanların da beyannamelerini bu tarihe kadar vermeleri gerekiyor.
Kira geliri ne zaman elde edilmiş sayılır?
Kira gelirinde tahsil esası geçerlidir. Tahsil edilememiş kiralar elde edilmiş sayılmaz. Buna göre 2008 yılında, gerek önceki yıllara gerekse 2008 yılına ilişkin tahsil edilmiş kiralar bu yılın geliri sayılarak vergilendirilir. Gelecek yıllara ilişkin olarak peşin tahsil edilmiş kiralar 2008 yılında elde edilmiş sayılmaz, bunlar ilgili olduğu yıllarda beyana konu edilir.

Konut  istisnası
Konut kira gelirlerinin 2.400 YTL’si 2008 yılında vergiden istisna edilmiştir. Konuta birden fazla kişi ortaksa her ortak ayrı ayrı istisnadan yararlanır. Her şahsın bir kez istisna uygulama hakkı vardır. İstisna haddinin üstünde konut kira geliri olduğu halde bunu beyan etmeyenler veya eksik beyan edenler istisnadan yararlanamaz. Ticari, zirai veya mesleki kazançlarını beyan etmek zorunda olanlar da istisnadan yararlanamaz. Yılın tamamı için kira geliri elde edilmese de istisna tam uygulanır.

Kimler beyanname verecek?
Konut kira gelirinin, istisna tutarı olan 2.400 YTL’yi aşması halinde beyanname verilmesi zorunludur. İşyeri kira gelirleri üzerinden kiracılar tarafından vergi kesintisi yapıldığından, bu gelirlerin belli bir tutarı aşması halinde beyan mecburiyeti doğar. 2008 için geçerli beyan sınırı 19.800 YTL’dir.
Buna göre 2008’de tahsil edilen işyeri kira gelirlerinin brüt tutarları (net kira + vergi kesintileri) toplamı bu sınırı aşıyorsa, işyeri kira gelirleri için beyanname verilmesi zorunludur. Kira gelirleri dışında başka beyana tabi gelirler (ticari veya mesleki kazanç, kar payı, alım satım kazancı gibi) varsa, 19.800 YTL’lik haddin hesabında bu gelirler de dikkate alınır.
Yaşı ne olursa olsun ailenin her bir bireyi, beyanname verip vermeyeceği yönünden ayrı ayrı değerlendirilir.
Kimler beyanname vermeyecek?
2008 yılında elde ettiği konut kira geliri istisna tutarını aşmayanlar ile işyeri kira geliri elde edenlerden, beyana tabi gelirleri toplamı 19.800 YTL’yi aşmayanlar gelir vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Gerçek veya götürü gider
Kira gelirlerinde safi iradın tespiti için iki yöntem vardır:
-  Gerçek gider yöntemi
-  Götürü gider yöntemi
Bu yöntemlerden birisi seçilerek beyanı gereken matrah saptanır. Gerçek gider yöntemini seçenler, istisnaya isabet eden kısım hariç, aşağıdaki giderleri indirebilirler: 
-  Kiraya verilen gayrimenkul için ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri (bunlar kiracı tarafından ödeniyorsa indirilemez), 
-  İdare giderleri, kapıcı ücretleri, bakım, onarım, idame ve sigorta giderleri,
-  Gayrimenkul için ödenen emlak vergisi, resim, harç ve harcamalara iştirak payları ile tazminatlar ve varsa kiraya verilen mal ve haklar için ödenen kiralar,
-  Gayrimenkul için alınan borçların faizleri,
-  İlk 5 yıl ile sınırlı olmak üzere konut olarak kiraya verilen gayrimenkulün iktisap bedelinin yüzde 5’i,
-  Amortismanlar,
-  Sahibi bulunduğu konutu kiraya verenlerce, kirayla oturulan konutun kira bedelin (Ödenen konut kirası işyeri kira gelirinden indirilemez).
Gerçek gider yöntemini seçenler, gider belgelerini beş yıl saklamak zorundadırlar.
İsteyen mükellefler gerçek giderler yerine bunlara karşılık olmak üzere gelirlerinin yüzde 25’ini götürü gider olarak indirebilirler. Yöntem seçimi gayrimenkullerin tümü için yapılır. Gayrimenkullerden bir kısmı için gerçek, diğerleri için götürü gider usulü seçilemez. Götürü gider usulünü tercih edenler, iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.

 Kontratta brüt kira belirtilmeli
Kiracının kestiği vergiyi vergi dairesine yatırmaması mahsuba engel midir?
İşyeri kira gelirleri üzerinden halen yüzde 20 oranında vergi kesintisi yapılıyor. Kiranın beyan edilmesi halinde kesilen vergi hesaplanan vergiden indiriliyor ve kalanı ödeniyor. Kira gelirinin beyanı gerekmediğinde ise kesinti nihai vergi niteliğini alıyor. Kesintinin hesaplanan vergiden fazla olması halinde fazladan kesilmiş olan vergi iade ediliyor. Kiracı kestiği vergiyi vergi dairesine beyan etmese ve ödemese dahi kesintiyi mahsup etmek ev sahibinin yasal hakkıdır.
Maliyenin hedefi böyle bir durumda kiracı olmalı ve kesintiyi ondan tahsil etmelidir. Kusuru bulunmayan ev sahibini sorumlu tutamaz. Ancak mal sahibi de brüt kirayı ve kiracının kendisine brüt kiradan kesinti miktarı kadar düşük ödeme yaptığını ispat edebilmelidir. Aksi halde stopajın mahsup edilemeyeceği iddiasına maruz kalabilir.
Bizim okuyuculara tavsiyemiz, kiracıları ile düzenli bir şekilde kontrat yapmaları, kontratta brüt kirayı açıkça belirtmeleri, tahsilatı banka kanalıyla gerçekleştirmeleri ve kiracıdan vergi kesintisinin yapıldığına ve vergi dairesine yatırıldığına dair imzalı ve kaşeli bir yazı ve ödeme makbuz fotokopisi almalarıdır.

Yapılabilecek indirimler
Beyan edilen gelirden bazı indirimler yapılabiliyor. Kira geliri olanların da yapabileceği bu indirimler şöyle:
-   Beyan edilen gelirin %10’unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigortası primleri için beyan edilen gelirin %5’ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak kaydı ile, mükellefin kendisine, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigortalarının primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları,
-  Beyan edilen gelirin %5’ini (kalkınmada öncelikli yörelerde % 10’unu) aşmamak kaydı ile genel, katma ve özel bütçeli idarelere, belediyelere, köylere, kamuya yararlı derneklere ve Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar, 
-  Yukarıdaki kurumlara bağışlanan okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, yetiştirme yurdu, çocuk yuvası, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile bunların inşası ile ilgili nakdi ve ayni bağışlar,
-  Gelirin % 10’unu aşmamak kaydı ile mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin eğitim ve sağlık harcamaları,
-  Gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara yapılan gıda bağışları.

Beyan ve ödeme süresi
Beyana tabi gelirleri sadece kira gelirinden ibaret olanlar, kendileri için özel olarak hazırlanmış beyannameyi (1001 B), başka beyana tabi gelirleri de olanlar ise, tüm gelirlerin beyanı için geçerli olan beyannameyi (1001 A) kullanacak. Beyanname, ikametgâhın bulunduğu yerdeki vergi dairesine bir örnek olarak verilecek. Beyanname elektronik ortamda verilebilir. Bunun için aracılık yetkisi alanları kullanabilecekleri gibi, isterlerse bağlı bulundukları vergi dairesinden şifre alarak kendileri de gönderebilirler.
Beyanname düzenleme rehberleri ve kira geliri beyanname yardımı
Gelir İdaresi Başkanlığı, beyanların kolayca ve doğru bir şekilde yapılabilmesini sağlamak için gelir unsurları itibariyle rehberler hazırladı. Bu rehberler vergi dairelerinden alınabileceği gibi www.gib.gov.tr  adresinde yer alan internet sitesinden de temin edilebilir.
“Kira Geliri Beyanname Yardım Sistemi”ne de aynı sitenin “interaktif eğitim” bölümünden ulaşılabilir. Alo 189 Maliye hattını arayan yaşlı, sakat veya hasta mükelleflerin beyannameleri ikametgâhlarında kabul ediliyor.
Tahakkuk eden vergi mart ve temmuzda iki taksitte ödenecek.

   
Kira gelirini bildirmeyen yanar  Şükrü KIZILOT

KİRA gelirini hiç bildirmeyen ya da eksik bildirenler, aman dikkat!..

1-Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl. Maliye 2-3 yıl hatta 4-5 yıl sonra dahi, gizlenen kiranın vergisini tespit edip alabilir.


2-Konut kira gelirlerini beyan etmeyenler, istisnadan da yararlanamazlar.

3-Vergi dairesi olayı tespit ettiğinde; kira gelirinin vergisini, bir kat "vergi ziyaı" cezasını ve geciken her ay için yüzde 2.5 gecikme faizini ister.

Son günlerde, maliyeciler kapı kapı dolaşıp, kiracılarla konuşup, gizlenen kirayı tespit ediyorlar.

Bu arada, kiracınız ya da herhangi birisi de kira gelirini beyan etmiyor diye, sizi ihbar edebilir.

Aman dikkat!..

Beyannamenizi verin. Geçmiş yılları da pişmanlık dilekçesi ile beyan edebilirsiniz.

KİMLER BEYANNAME VERECEK

1-Beyana tabi gelirleri, yalnızca konut kira gelirlerinden ibaret olan mükelleflerden; 2008 yılı içinde tahsil ettiği konut kira geliri 2 bin 400 TL'yi, 2009'da ise 2 bin 600 TL'yi aşanlar,

2-2008 yılı içinde, işyeri kira gelirleri olan ve bu gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılanlardan, yıllık kira gelirlerinin brüt tutarı yani vergi kesintisi yapılmasından önceki kira tutarı 2008'de 19 bin 800 TL'yi, 2009'da 22 bin TL'yi aşanlar,

3-Konut dışındaki gayrimenkulünü bedelsiz olarak oğluna, kızına, annesine, babasına, kardeşine ya da başka kişilere tahsis edenler,

4- Konutlarını oğlu, kızı, torunu, kardeşi, annesi, babası, büyük annesi ve büyük babası dışındaki kişilere kullanımları için bedelsiz olarak tahsis edenler,

5- Evlerinde, akrabaları dışındaki kişilerle birlikte oturanlar,

6- İşyerini vergi kesintisi yapma zorunluluğu olmayanlara (örneğin basit usule tabi olan mükelleflere) kiraya verenler,

7-Diğer mal ve haklardan, kira geliri elde edenler, gelir vergisi beyannamesi vermek zorunda.

BEYANNAME VERİLME ZAMANI

1 Ocak 2008-31 Aralık 2008 döneminde elde edilen kira geliri, istisna ve beyan sınırını aşan mükellefler, 2009 yılının 1-25 Mart tarihleri arasında yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekler.

BEYANNAME VERİLECEĞİ YER

Kira gelirleri ile ilgili beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecek. Mükellefler genellikle ikametgahlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlı oldukları için, kira geliriyle ilgili yıllık gelir vergisi beyannamelerini de, kira geliri elde ettikleri gayrimenkulün değil, kendi ikametgahlarının bulunduğu yerin vergi dairesine verirler.

NE ZAMAN ÖDENECEK

Kira gelirlerinin bildirildiği; yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisi; MART ve TEMMUZ aylarında, iki eşit taksitte ödenecek.

Konut kirasında istisna ne kadar

1-2008 yılı içinde tahsil edilen brüt kira gelirinden, 2 bin 400 TL (2009 yılı için 2 bin 600 TL) istisna düşülecek.

2-İşyeri kira geliri elde edenler için 2 bin 400 TL'lik istisna uygulanmaz.

3-Birden fazla konuttan kira geliri elde edilmişse, 2 bin 400 TL'lik istisna, kira gelirlerinin toplamından indirilir. Başka bir anlatımla, kira geliri elde edilen her konut için ayrı ayrı 2 bin 400 TL'lik istisna uygulanmaz.

4-Bir konuta birden fazla kişinin örneğin karı-kocanın ortak olması halinde herkesin payına düşen kira gelirine ayrı ayrı 2 bin 400 TL istisna uygulanır.

İSTİSNADAN YARARLANMAYACAKLAR

1- Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek zorunda olanların (yani konfeksiyoncular, bakkal, kitapçı, tamirci, mobilyacı, yedek parçacı, nakliyeci, avukat, doktor gibi kişilerin) konut kira gelirlerinin olması halinde, istisnadan yararlanamazlar (GVK Md. 21/2).

2- Konut dışındaki gayrimenkullerin, örneğin dükkanların kira gelirleri, 2 bin 400 TL'lik (2009'da 2 bin 600 TL'lik) istisnadan yararlanamaz.

3- Konutlardan elde edilen kira gelirleri beyan edilmez ya da eksik beyan edilirse, 2 bin 400 TL'lik (2009'da 2 bin 600 TL'lik) istisnadan yararlanılamaz.

İşyeri kira geliri beyan sınırı nasıl

GERÇEK kişilerce elde edilen kira gelirinin, sadece kesinti (stopaj) yoluyla vergilendirilmiş işyeri kira gelirinden oluşması halinde, 2008 yılı için 19 bin 800 TL'yi aşmayan işyeri kira gelirleri beyan edilmeyecek.

2009 yılında, işyeri kira geliri elde edenler;

Yıllık brüt kira gelirleri 22 bin TL'yi aşmadığı sürece, bu gelirlerini beyan etmeyecekler.

Yıllık brüt kira geliri 22 bin lirayı aşanlar, yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekler ancak 2009 yılında, 95 bin 600 TL'ye kadar yani aylık 8 bin TL civarındaki brüt kira gelirleri için, gelir vergisi ödemeyecekler. Hatta üste vergi iadesi alacaklar.

Gayrimenkul satışı ve miras kalan ev

Gayrimenkuller, edinme tarihinden itibaren 4 yıl (1 Ocak 2007'den itibaren edinilenler 5 yıl) içinde elden çıkartılırsa, bundan doğan kazanç "değer artışı kazancı" olarak beyan edilecek.

Elde edilen kazancın, 2008'de 6 bin 800 TL'si, 2009'da ise 7 bin 600 TL'si gelir vergisinden müstesna tutulacak.

Miras kalan ev ya da başka gayrimenkulün satışından doğan kazanç, tutarı ne olursa olsun, gelir vergisine tabi değil.

Mahkeme kararıyla tahsil edilen kira ve faizi nasıl beyan edilecek

KİRACI kirayı ödemede gecikince ya da kira tutarı üzerinde uyuşmazlık olunca, olay yargıya intikal ettiğinde, mahkeme kararına göre tahsil edilen kira, tahsil edildiği yılın kira geliri olarak beyan edilecek.

Mahkeme, kiranın yanı sıra mal sahibine bir de faiz ödenmesine karar vermişse, bu faiz de "Alacak faizi" olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecek.

Kira, kaç aylık tahsil edilmişse, o kadarı beyan edilir. Örneğin, 2008'de kiracı 10 ay kira ödemişse, 10 aylık kira tutarı beyan edilir.

Geçmiş yıl kiraları tahsil edildiğinde de, geçmiş yılın değil, tahsil edildiği yılın kira geliri olarak beyan edilir.

Peşin alınan kiranın beyanı nasıl yapılıyor

MAL sahibi kiracıdan; bir, iki ya da üç yıllık kirayı peşin tahsil etmiş olabilir. Bu durumda, gelecek yıla isabet eden kiralar beyan edilmeyecek.

ÖRNEK:
Haziran 2008'de, bir yıllık kira olarak 24 bin TL peşin tahsil edilmiş.

Bu durumda, Haziran-Aralık 2007 kirası olan 14 bin TL 2008 yılı kira geliri olarak, 1-25 Mart 2009'da beyan edilecek.
     
Kira gelirlerinin beyanında ince noktalar    

Şükrü KIZILOT

 skizilot@yaklasim.com


KİRA geliri olanların, içinde bulunduğumuz mart ayının 25'inci günü akşamına kadar, bu gelirlerini beyan etmeleri gerekiyor.

Kira gelirleri ile ilgili bazı ince noktalar var.


KENDİSİ DE KİRACI OLANLAR

Sahibi bulunduğu konutu kiraya veren bir kişi, kendisi de başka bir evde kira ile oturuyor olabilir. Bu durumda olanlara sağlanan "özel bir avantaj" var.

ÖRNEK: Nuri Bey, sahibi olduğu evi aylık 800 TL ile kiraya vermiş. Kendisi de bir başka evde aylık 1000 TL kira ödemektedir. Bu durumda;

1- Nuri Bey, kira gelirlerini vergi dairesine beyan etmek zorunda.

2- Kira gelirini beyan ederken, ödediği kirayı, aldığı kiradan düşüp, hiç vergi ödemeyebilir.

3- Ödediği kirayı, aldığı kiradan düşmek isteyenlerin "gerçek gider" yöntemini seçmeleri gerekiyor.

4- Daha önce, konut kira gelirini beyan edenler, "götürü gider" yöntemini seçmişlerse, iki yıl süre ile bu yöntemden vazgeçemezler.

YURTDIŞINDA ÖDENEN KİRA

Yurtdışında oturdukları eve kira ödeyenler, Türkiye'deki evlerinden kira geliri elde ediyorlarsa, "gerçek gider" yöntemini seçmek suretiyle, yurt dışında ödedikleri kirayı, Türkiye'de tahsil ettikleri konut kirasından mahsup edebilirler. Böyle olunca, büyük bir olasılıkla Türkiye'de hiç vergi ödenmez.

YENİ EV ALANLAR

Kiraya verdikleri evi yeni almış olanlar;

Satın aldıkları yıldan itibaren 5 yıl süre ile satın alma bedelinin yüzde 5'ini, o evden aldıkları kira gelirinden düşüp, hiç vergi ödemeyebilirler.

ÖRNEK:
Niyazi Bey, 2008 yılında 400 bin TL'ye aldığı evi aylık 1500 TL'ye kiraya vermiştir.

Bu durumda;

1- Niyazi Bey, kira gelirlerini beyan etmek zorunda.

2- Beyan ettiği kira gelirinden (örneğin 18 bin TL'den) evi satın aldığı bedelin yüzde 5'ini (20 bin TL'yi) "gerçek gider" yöntemini seçmek suretiyle düşebilecek.

3- Sonuçta; (18 bin TL) (20 bin TL) = - 2 bin TL

yani Niyazi Bey beyanname verecek ama beyan edeceği bir kira geliri yok. Gelir Vergisi de ödenmeyecek.

KREDİ İLE GAYRİMENKUL ALANLAR

Kiraya verdikleri evi ya da işyerini, banka kredisi kullanmak suretiyle alanlar, beyan edecekleri kira gelirinden, ödedikleri faizi düşebilirler.

ÖRNEK :
Ekrem Bey, kiraya verdiği evden, 2008 yılında 24 bin TL kira geliri elde etmiştir. Bu ev için almış olduğu "konut kredisi" nedeniyle de 2008 yılında 30 bin TL faiz ödemiştir.

Bu durumda, Ekrem Bey "gerçek gider" yöntemini seçmek suretiyle, 24 bin TL kira gelirini beyan edecek. Bu kira gelirinden de, bankaya ödediği 30 bin TL faizi düşecek.

Sonuçta, Ekrem Bey hiç vergi ödemeyecek.

İşyeri kirasında 85.6 milyon TL'ye kadar vergi yok

2008 yılında ayda 7 bin 136 TL yıllık 85 bin 632 TL'ye kadar olan işyeri kira gelirleri için, beyanname verildiğinde 1 TL dahi vergi ödenmeyeceği gibi, üste "vergi iadesi" alınacak. Örneğin, ayda 5 bin TL kira geliri olan Zehra Teyze, 1602 TL vergi iadesi alacak. 2009 yılı kira gelirlerinde ise yıllık 95 bin 600 TL'ye kadar kira gelirine, hiç vergi ödenmeyecek, vergi iadesi alınacak.

İade, kiralardan kesilen stopajın, hesaplanan gelir vergisinden mahsubu sonucu çıkıyor.

KİRACI STOPAJI YATIRMAZ

Mal sahibi açısından hiçbir şey olmaz!..

Nedenine gelince, kiracının yüzde 20 stopajı vergi dairesine beyan etmemesi ya da ödememesi yönünden, mal sahibinin hiçbir sorumluluğu yok.

Mal sahibi, beyanname verdiğinde, yüzde 20 stopajı (vergi dairesine yatırılmamış olsa dahi) hesaplanan gelir vergisinden mahsup edebilecek. Ancak, "vergi iadesi" talebinde, stopajın ödenmiş olması koşulu aranıyor.

Kredili aldığı yeni evi kiraya verene vergi yok

BU durumda olanlar, konut kira gelirlerini beyan edecekler ancak "gerçek gider" yöntemini seçmek suretiyle, hiç vergi ödemeyecekler.

Nasıl mı?

Çok basit... Aldıkları konut kirası tutarından;

1- Bankaya ödedikleri konut kredisini

2- Yeni evin satın alma bedelinin yüzde 5'ini

düşecek, sonuçta hiç vergi ödemeyecekler.

KARISININ DÜKKANINI KULLANANLAR

Mülkiyeti karısına ait büroyu ya da dükkanı, kira ödemeden kullananlar için bir sorun yok. Ancak eşleri, kira geliri elde etmiş gibi, emsal kira bedeli üzerinden, gelir beyan edip vergi ödeyecekler.

2008 yılı kiralarının gelir vergisi tarifesi

7 bin 800 TL'ye kadar: % 15

19 bin 800 TL'nin 7 bin 800 TL'si için 1170 TL, fazlası: % 20

44 bin 700 TL'nin 19 bin 800 TL'si için 3 bin 570 TL,

fazlası: % 27

44 bin 700 TL'den fazlasının 44 bin 700 TL'si için

10 bin 293 TL, fazlası: % 35

2009 yılı kiralarının gelir vergisi tarifesi

8 bin 700 TL'ye kadar: % 15

22 bin TL'nin 8 bin 700 TL'si için 1305 TL, fazlası: % 20

50 bin TL'nin 22 bin TL'si için 3 bin 965 TL, fazlası: % 27

50 bin TL'den fazlasının 50 bin TL'si için 11 bin 525 TL,

fazlası: % 35

Hem konut hem işyeri kira geliri olanlar ne yapacak

KONUT kira gelirleri; 2008'de 2 bin 400, 2009 yılında da 2 bin 600 TL'yi

İşyeri kira gelirleri de, 2008'de 19 bin 800, 2009 yılında da 22.00 TL'yi

aştığında beyan edilecek.

Hem konut hem de işyeri kira geliri olanlar, konut kira gelirinin istisnayı aşan kısmı ile işyeri kira toplamı, 2008'de 19 bin 800 TL'yi, 2009 yılında da 22 bin TL'yi aştığında beyan edecekler.

ÖRNEK: Leyla Teyze'nin 2008 yılı konut kira geliri 9 bin TL, işyeri kira geliri ise 15 bin TL'dir.

Bu durumda, konut kira gelirinden 2 bin 400 TL istisna düşüldükten sonra kalan 6 bin 600 TL ile 15 bin TL işyeri kirasının toplamı olan 21 bin 600 TL, 19 bin 800 TL'yi aştığı için, Leyla Teyze her iki kira gelirini de beyan edecek.

Gurbetçinin Türkiye'deki işyeri kirasına vergi yok

YURT oturma ya da çalışma izni bulunan vatandaşlarımız, Türkiye'de elde ettikleri stopaja tabi işyeri kirasını, tutarı ne olursa olsun beyan etmeyecekler.

Konutlarda durum farklı. 2008'de yıllık 2 bin 400, 2009 yılında da 2 bin 600 TL'yi aşan konut kira gelirlerini, Türkiye'de beyan edip, gelir vergisi ödeyecekler.

DOLAR CİNSİNDEN KİRALAMA

Kiranın dolar, Euro ya da başka bir yabancı para cinsinden tahsil edildiği durumlarda, kiranın tahsil edildiği gündeki Merkez Bankası döviz alış kuru ile değerlendirilir ve karşılığı Türk parası kadar kira geliri elde edilmiş sayılır.
     
Kriz döneminde mirası reddetmenin avantajı  ( Reddi Miras )

Yazıyı okumak için tıklayınız >>>  Şükrü KIZILOT   Hürriyet 
       
Konutta “satış opsiyonlu kiralama” dönemi başladı    Vatan  Aydın Ayaydın
                                         
Küresel krizden etkilenen sektörlerin başında inşaat sektörü geliyor. 2004 yılında büyük bir ivme kazanan inşaat sektöründe proje üzerine proje devreye girdi. Bir taraftan TOKİ, diğer taraftan özel sektör inşaat firmaları tarafından birbiri ardına konut projeleri hayata geçirilmeye başlandı.

Bankaların yüzde 1’lerin altına kadar düşürdüğü faiz oranı ile konut finansmanı da devreye girince konut satışında patlama yaşandı. Ancak yaşanan küresel kriz sonucu konut satışları durma noktasına geldi. Yeni projeler ertelendi, başlayan projeler ise satış yokluğundan neredeyse durma noktasında. İnşaat firmaları satışları artırmak için çeşitli kampanyalar yapmaya başladı, ancak onlar da konut satışını tetikleyemedi.

TOKİ’nin Ataşehir projesinde sesini duyuran KentPlus, TOKİ ile Mimar Sinan beldesinde inşa ettiği projesinde de ilginç bir satış kampanyası başlatarak satışa çıkardığı 250 dairenin 180’ini 15 gün içinde satmayı başardı.

TOKİ ile Emay inşaat tarafından yapılan Mimar Sinan KentPlus projesinde satışı patlatan uygulama “kira” ile başlıyor. Seçtiği konut için kişi, üretici firma ile satış fiyatı bugünden sabit olan konutu beğeniyor ve 24 aylık bir kira sözleşmesi imzalayıp evine aynı gün taşınıp her ay belirlenen kirasını ödemeye başlıyor. Üretici firma ile konut satın alan kişi arasında imzalanan sözleşmeye göre 24 ay sonra eğer bu kişi arzu ederse sözleşme tarihinde fiyatı sabitlenen konutunu o fiyat üzerinden satın alıyor ve 24 ay boyunca ödemiş olduğu kiranın tamamı da satış bedelinden düşülüyor.

Bu sistemin şu avantajı var: Konut almak isteyip de, krizde önünü göremeyip, “Bu borcun altından kalkar mıyım?” düşüncesinde olanlara, önlerini görebilmeleri için 24 ay gibi uzun bir zaman tanınıyor. Üstelik fiyatı da bugünden sabitlenip konutunda oturmaya da başlıyor. Muhtemelen 24 ay gibi uzunca bir sürenin sonunda krizin olumsuz etkileri ortadan kalkacak ve konut kredisi faiz oranları da düşeceği için sisteme dahil olanlar avantajlı duruma geçecekler.

Türk girişimcilerinin yaratıcılığı bu krizde de kendisini gösterdi. Emay İnşaat’ın KentPlus Mimar Sinan Projesi’ndeki bu başarılı uygulama, sanırım tüm inşaat projelerine sıçrar. Sonuçta hem inşaatçı hem de konut sahibi olmak isteyenler için akılcı bir yöntem.
   

Maliye ev sahibi kiracı avına çıktı!  16.Kasım.2008  İyi Bilgi  A.A.



Maliye Bakanlığı, kira gelirleri ve kentsel rantların vergilendirilmesi için kapı kapı dolaşıp, ev sahibi ve kiracılarla ilgili kütük oluşturulması için bir çalışma başlattı.

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının uygulamaya koyduğu, daha sonra da diğer illerde yaygınlaştırılacak bu çalışmada, Maliye görevlileri, Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerini de kullanarak, yerleşim birimlerindeki bütün evlere giderek tespitte bulunuyor.

Ankara'da söz konusu çalışma için 400 Maliyeci görevlendirildi. Maliye denetçileri, çalışma kapsamında, kira tutarlarının yüksek seyrettiği semtlerden başlayarak, bütün Ankara'yı taramaya başladı.

Özellikle hafta sonları gerçekleştirilen çalışma sırasında, evlere giden Maliyeciler,  öncelikle ikamet edenlerin ev sahibi mi, kiracı mı oldukları soruyor. Daha sonra da ev sahibi ve kiracılarla ilgili bilgi ediniyor. Kirada oturulan evlerin kira tutarları da öğreniliyor ve bunların tümü bir tutanağa işleniyor.

Maliyeciler, tespit sırasında vatandaşlara, ''Ev - İşyeri sahibi ve kiracıların dikkatine'' diye başlayan uyarı broşürünü de veriyor. Bu broşürde, konutlarda aylık 500 YTL ve üzerindeki kira ödemelerinin 1 Kasım'dan itibaren bankalar aracılığıyla yapılacağı hatırlatılarak şöyle deniliyor:

''Kira ödemelerinin usulüne uygun belgelendirilmemesi durumunda konutlarını kiraya verenler, 2008 yılı için asgari 320 YTL, iş yeri kiralayanlar/kiracılar ise durumlarına bağlı olarak 680 YTL ile 1.490 YTL'den az olmamak üzere, her bir işlem için bu işleme konu tutarın yüzde 5'i oranında cezaya muhatap olacaklardır.

2009 ve müteakip yıllarda yeniden değerleme oranına göre yapılacak artış dikkate alınacaktır.

Cezalı duruma düşmemek için kira ödemelerinizi bankalar veya posta kurumları aracılığıyla yapmanız zorunludur.''

-ELDEN KİRA ALANLAR İLE VERGİ KAÇIRANLAR ORTAYA ÇIKACAK-

Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 hafta önce başlatılan çalışma ile şu ana kadar 40 bin evde tespit yapıldığını bildirdi.

Bu evlerde 30 bin tutanak tutulduğunu kaydeden Candan, Ankara'da adrese dayalı nüfus kayıt sistemi kapsamında konutların yanı sıra iş yeri ve imar geçen arsaları da kapsayan 2 milyon 275 bin adres bulunduğunu belirtti. Çalışma kapsamında bütün konutlara gidilerek, ev sahibi ve kiracı bilgilerine ilişkin bir kütük oluşturulacağını ifade eden Candan, şunları söyledi:

''Söz konusu çalışmayı kısa bir süre içinde tamamlayacağız. Tespitlerimizin sonrasında ortaya çıkacak bilgi kütüğünde, ev sahipleri ve kiracıların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları, varsa adresleri tek tek yer alacak.

Bu çalışmaya paralel bankalar aracılığıyla ödenen kira bilgilerini de Bilgi İşlem Merkezinden alacağız ve adına kira yatırılan ev sahiplerini belirleyeceğiz. Bütün bunları mevcut verilerle karşılaştıracağız. Bu şekilde elden kira alanların yanı sıra, kira geliri olup da, bunun vergisini ödemeyenler de tek tek tespit edilecek.''

-KENTSEL RANTLAR İÇİN DE ALTYAPI OLACAK-

Bu arada Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının kiracı - ev sahibi envanter çalışması, diğer illerde de gerçekleştirilecek.

Çalışmalar sonrasında ülkemizdeki ev sahibi ve kiracılara ilişkin kütük oluşturulacak.

Söz konusu bilgiler, yeni Gelir Vergisi Kanunu ile getirilecek kentsel rantların vergilendirilmesinin de alt yapısını meydana getirecek.

aa

     
Kiralar artık bankaya yatırılacak  Yeni Şafak  01.11.2008

1 Kasım tarihinden itibaren iş ve ve konut kiraları elden ödenmeyecek. 500 YTL üzeri kiralar banka ya da posta yoluyla hesaba yatırılacak.



ANKARA (A.A)
İşyeri kiraları ile konutlarda 500 YTL ve üzerindeki kiralar, 1 Kasım 2008 tarihinden itibaren zorunlu olarak bankalar ya da posta işletmesi kanalıyla ödenecek.

500 YTL ÜZERİ BANKAYA YATIRILACAK

Maliye Bakanlığının 29 Temmuz'da yayımlanan “Gelir Vergisi Genel Tebliği” çerçevesinde, ay başından itibaren kira gelirlerinin tahsilinde yeni bir dönem başlayacak.1 Kasım'dan geçerli olacak tebliğ uyarınca, konutlarda, her bir konut için aylık 500 YTL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, iş yerlerinde de işyerini kiraya verenler ile kiracıların, kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin, banka veya Posta Müdürlüğü (PTT) tarafından düzenlenen belgelerle belgelenmesi (tevsik) zorunlu olacak.

Banka ya da PTT Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle, para yatırmaveya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılarak yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont ya da hesap bildirim cetveli düzenlendiğinden, bu belgeler de tevsik edici belge kabul edilecek. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamda olacak. Her bir konut için 500 YTL'nin altında kalan aylık kira gelirleri ile mahkeme ve icra yoluyla yapılan konut ve iş yeri kira geliri tahsilatları bu kapsamda değerlendirilmeyecek.

ELDEN KİRA VEREN CEZA ÖDEYECEK

Kiralarla ilgili zorunluluklara uymayan birinci sınıf tüccar ve serbestmeslek erbabına 1.490 YTL'den, ikinci sınıf tüccarlara, defter tutan çiftçilerile kazancı basit usulde tespit edilenlere 680 YTL'den ve bunların dışında kalanlara 320 YTL'den az olmamak üzere, her bir işlem için, işleme konu tutarınyüzde 5'i oranında ceza uygulanacak. Cezalarda, 2009 ve sonraki yıllara ilişkin olarak da bu yıllar için belirlenecek asgari ceza tutarları dikkate alınacak.

UYGULAMA NASIL OLACAK ?

Gelir İdaresi Başkanlığıile vergi dairesi başkanlıkları ve vergi dairelerine, uygulamaya ilişkin çok sayıda soru yöneltiliyor. Sorular, birden fazla kişinin hissedar olduğu konutlarda nasıl bir yol izleneceği, gurbetçilerin nasıl hareket edeceği ve kira kontratını 3. bir şahsın yaptığı gayrimenkuller için kim adına hesap açılacağı konularında yoğunlaşıyor. Gelir İdaresine bu çerçevede gelen sorular ile maliyecilerin bunlaraverdiği yanıtlardan bazıları şöyle:

-İşyerini aylık 400 YTL'ye kiralayan mülk sahibi de uygulama kapsamındabulunacak mı? Evet. İşyeri aylık kira bedellerinde tutara bakılmaksızın kiralar, bankaveya Posta İdaresince düzenlenecek belgelerle tevsik edilecek. Konut kiralarındaise zorunluluk 500 YTL ve üzerindeki kiralar için geçerli olacak. -2 konuttan birisinin aylık kirası 500 YTL, diğeri 300 YTL ise nasılişlem yapılacak?Düzenlemede her bir konutun aylık kira tahsilatının belgelendirilmesinde500 YTL ve üzerindeki kiralar baz alınacak. Bu nedenle, aylık kirası 500 YTL olankonut için banka ya da PTT ile ödeme şartı aranacak. Diğer konut için buzorunluluk olmayacak. Dolayısıyla 4 ayrı konutun her birini aylık 400 YTL'denkiraya veren bir kişinin toplam kira geliri 1.600 YTL de olsa, Tebliğ hükümleribu kişiyi kapsamayacak.

KİRA, MÜLK SAHİBİNİN HESABINA YATACAK

Kira kontratı, vekaleten 3. bir şahıs tarafından düzenlenmişse neyapılacak?Kontratı mülk sahibi dışında bir isim imzalamış olabilir. Ancakgayrimenkul sermaye iradının beyanından mülk sahibi sorumludur. Bu nedenle,kontrat, başka bir kişi tarafından düzenlense de, kira, mülk sahibinin hesabınayatırılacak.-1 adet konutu olan A kişisi, konutunu 1 Ekim 2008'de aylık 600 YTL'denkiraya veriyor. 3 aylık kira tutarı, 2008 için öngörülen 2.400 YTL'lik istisnahaddinin altında kalıyor. Bu kişi de, kira bedelini banka veya PTT belgesiyle tevsik edecek mi? Evet. Konut kira geliri ayda 500 YTL ve üstündeyse, yıllık istisna tutarının altında kalsa bile banka ya da PTT ile ödenecek.-15 Ekim 2008 tarihinde aylık 500 YTL'den kiraya verilen bir konutun 1yıllık kira tutarı peşin olarak alınıyorsa ne olacak? Uygulama 1 Kasım'da başlayacağı için bu tarihten önce peşin tahsil edilen kiralar için söz konusu zorunluluk bulunmayacak.

Tarla, bağ, bahçe ve çiftlik kiralanması sonucu ödenen aylık kira bedellerinin banka veya PTT aracılığıyla ödenmesi zorunlu mu? Vergi Usul Kanununa göre, tarla, bağ, bahçe ve çiftlikler de işyeriolarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, bu tür yerlerin kira gelirleri, tutarabakılmaksızın banka ya da posta idarelerince belgelenecek. -Tapuda 2 hissedar adına kayıtlı bir konutun aylık kirası 500 YTL veyadaha üstündeyse ne olacak? Gayrimenkul sermaye iradlarında mükellef esas alınıyor. Bu durumdaki birkonutta tek hissedara 250 YTL de düşse, bu konutun kirası da banka ya da PTTaracılığıyla gönderilecek. Bu durumda kiracılar, 2 ayrı havale ücreti ödememek için, hissedarların ortak hesabına ya da birinin hesabına kirayı yatırabilecek.

CEZAYI KİM ÖDEYECEK?

Uygulamaya aykırı hareket edilmesi halinde ceza kimden tahsiledilecek?1 Kasım 2008 tarihinden itibaren her bir işlem için 500 YTL ve üzerindekikonut kira gelirinin banka ya da Posta İdaresi aracılığıyla tahsil edilmemesihalinde, cezayı konut sahipleri ödeyecek. Herhangi bir limit olmaksızın işyerikirasının aynı yolla ödenmemesi halinde ise özel usulsüzlük cezasının muhatabıkiraya verenler ile kiracılar olacak.

Örneğin 1.000 YTL'ye kiraya verilen bir konut için ev sahibinden,uygulamaya aykırı her işlem için 320 YTL ceza kesilecek. İşyerlerinde 1. sınıftüccarlar ve serbest meslek erbabına yine her bir işlem için en az 1.490 YTL,basit usule tabi mükelleflere de 680 YTL özel usulsüzlük cezası uygulanacak.

HAVALE ÜCRETİ VE MASRAFLAR DÜŞÜNDÜRÜYOR

Öte yandan Maliye Bakanlığı, uygulamanın banka ve PTT havale ücreti ve masrafları yönünden sıkıntı yaratabileceğini düşünüyor. Bunun için Bankalar Birliğine daha önce “Uygulama kapsamında kiracılara bir kolaylık sağlanabilir mi” şeklinde başvuru yapan Maliye, bankaların kira ödemeleri konusunda adımlar atmasını bekliyor. Bir bankanın “Kira hesabı açtırıp, otomatik ödeme talimatı verin, biz de kirayı havale ücreti almadan, ev sahibine otomatik gönderelim” şeklinde bir kampanya düzenlediğine işaret eden bir Maliye yetkilisi, diğer bankaların da butür uygulamalar yapması halinde sorun yaşanmayacağını belirtti.

Bankalar, 3. kişiler hesabına yatırılan 500 YTL ve üzerindeki paralardan genellikle 25-26 YTL dolayında havale ücreti alıyor. Bu tutar, bazı bankalarda 40 YTL'ye kadar çıkıyor. İnternetten EFT'de 1 YTL, ATM'lerle yapılan havalelerde de 2 ile 3 YTL dolayında bir masraf ödeniyor. PTT ise 500 ile 1.000 YTL arasındaki havaleleri 10 YTL, 1.001 YTL ile 5.000 YTL arasındaki havaleleri 14 YTL, 5.001 ile 10.000 YTL arası havaleleri de 17 YTL ücrete tabi tutuyor.

KAYIT DIŞI KİRALAR KAYDA GİRECEK

Bu arada günümüzde kiraların bir bölümü bankalar kanalıyla ödeniyor. Maliye, uygulamayla kirayı elden alan ve vergisini ödemeyen gayrimenkul sahiplerine ulaşmayı hedefliyor.Uygulama çerçevesinde yıl sonundan bankalar ve Posta İşletmesinden kira ödeme listeleri Veri Ambarına yüklenecek. Diğer bilgiler de kullanılarak, kira geliri elde edip de, beyanda bulunmayanlar ortaya çıkarılacak.

01.11.2008

   

Yargıtay'dan kiracıları üzecek karar 31.10.2008



Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kiralanan yeri süresinden önce boşaltan kiracının, kiralananın yeniden kiraya verileceği süre içerisindeki zarardan sorumlu olacağına karar verdi. Bu kararla, kiracılar, sözleşme süresi dolmadan oturdukları yeri boşaltırlarsa, boşalttıkları yer kiralanana kadar ev sahibinin uğradığı zararı karşılayacak.

Ev sahibi, kiracısının eve girdikten 4 ay sonra evi tahliye ettiğini, sözleşmenin bitmesine 8 ay kala evi tahliye ettiği için 8 aylık kiranın kendisine ödenmesi talebiyle dava açtı. Mahkeme davayı kısmen kabul etti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kiralanan yeri süresinden önce boşaltan kiracının, kiralananın yeniden kiraya verileceği süre içerisindeki zarardan sorumlu olacağına karar verdi.

Yargıtay’ın emsal kararında şu görüşler dile getirildi: “Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde aylık kira parasının ödenmemesi halinde yıllık kira bedellerinin tamamının ‘muacceliyet kesbedeceği’ kararlaştırılmıştır. Bu hüküm uyarınca yıllık kira bedelinin muaccel olabilmesi, öncelikle kira borcunun varlığına bağlıdır. Kira bedeli kiralananın kullanılmasının karşılığı olup, kiralananın süresinden önce boşaltılması halinde kira borcu yerine, sözleşmenin ihlali nedeniyle tazminat borcu doğmaktadır. O bakımdan kiralananı boşaltan kiracı, muacceliyet şartı nedeni ile bir yıllık kira parasından sorumlu tutulamaz. Kiralananın yeniden kiraya verilebileceği süre içerisindeki zarardan sorumludur."

anka

   
Vergi borcu olan ev satın alamayacak

Amme Alacaklarının Tahsili Yasası'nda deşikliğe gidiliyor. Vergi borcu olanlara ev satılmayacak, silah ruhsatının yanı sıra petrol arama, tekel bayii, özel okul, otel, sigorta şirketi kurma izni verilmeyecek..

Maliye Bakanlığı, vergi borcu olanları yakın takibe almaya hazırlanıyor. Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nda ele alınan bir yasa tasarısında yapılan düzenleme ile ev almak isteyen vatandaştan tekel bayii açmak isteyen girişimciye kadar çok geniş bir kitle için önemli kısıtlamalar getirildi. Örneğin, vergi borcu olan vatandaşlar birikmiş borcunu ödemeden ev alım satımı yapamayacak. Vergi borcu olanlar petrol arama izni alamayacak, tekel bayii, özel okul, otel, sigorta şirketi açamayacak. Bu durumda olanlara silah ruhsatı da verilmeyecek. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nun Amme Alacaklarının Tahsili Yasa Tasarısı ile ilgili yaptığı çalışma tamamlandı. Tasarıda, amme alacağı ödenmeden yapılamayacak işlemler konusunda Maliye Bakanlığı'na geniş yetki tanındı. Ev satın alınmasından döviz bürosu açmaya kadar çok sayıda işlemde, mükellefin vergi borcu olmadığına ilişkin yazı istenmesi konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki verildi. Alt komisyonun tasarıda yaptığı değişiklik şu düzenlemeleri içeriyor:

* BORCU OLANA EV VE RUHSAT YOK: Vergilerini vadesinde ödemeyenlerin yapamayacağı resmi işlemlerin kapsamı genişletildi. Buna göre, yapı kullanma izni alımı, bina inşaat harcı ve tapu işlemlerinde vergi borcu bulunmağına ilişkin belge istenecek. Yani ev alan vatandaşlar tapu dairesinde işlem yaptırırken vergi dairesinden aldığı "Borcu yoktur" yazısını götürecek. Herhangi bir vergi borcu bulunan vatandaş, tapu işlemi yapamayacağı için örneğin ev alımı satımı gerçekleştiremeyecek.

* SİLAH RUHSATI VE DEFİNE ARAMA: Silah taşıma ve bulundurma ruhsatı da vergi borcu olmayanlara verilecek. Eski eser ve define arama izni, avcılık belgesi alımı, maden arama izni, özel yat kayıtları gibi işlemler sırasında da vergi borcu olmadığına ilişkin yazı istenecek.

* PETROL ARAMA VE DÖVİZ BÜROSU: Vergi borcu bulunanlar marka tescili yaptıramayacak, petrol arama izni alamayacak. Burcu olanlara tekel ürünleri, tıbbi ürünleri satma, özel hastane, avukatlık bürosu, özel okul, özel sürücü kursu, turizm tesisi açma izni verilmeyecek. Müteahhitlik karnesi, özel TV ve radyo kurma, banka, sigorta şirketi, döviz büfesi açma sırasında da bu belge istenecek.

* KAMU İHALELERİ: Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kanunu kapsamında devletten ihale alanlar, teşviklerden yararlananlar ile kamu kurumlarında yaptırılacak bazı harç ve izin belgesi işlemlerinde de bakanlığa bağlı tahsil dairelerince takip edilen alacak olmadığına dair yazı getirme zorunluluğu getirebilecek. Bakanlığın uygulamasına rağmen işlem yaparken vergi borcu olmadığı yazısını zorunlu tutmayan idarelere 2 bin YTL idari para cezası verilecek.

Hangi vergiler kapsamda?


MALİYE Bakanlığı'nın tahsil ettiği vergiler yasa kapsamında olacak. Ev alımından ruhsata kadar yapılacak işlemlerde Gelir, Kurumlar Vergisi, KDV, ÖTV ve Motorlu Taşıtlar Vergisi borcu olup olmadığına bakılacak. Bu vergileri ödemeyen vatandaş yasadaki işlemleri de yapamayacak. Belediye Gelirleri Yasası ile getirilen vergiler ile Emlak Vergisi ise kapsam dışı olacak.

Belgeler nasıl alınacak?


VERGİ borcu olmadığına ilişkin bilgilere vergi dairelerinden rahatlıkla ulaşılabilecek. Vatandaşlar vergi dairelerinde 'vergi numaralarını' vererek hızla bilgilerine ulaşıp, işlem yaptırabilecek.

Belediye vergileri hariç


PLAN ve Bütçe Alt Komisyonu Başkanı Mehmet Açıkalın, yapılan düzenlemenin kırtasiyeyi fazla arttırmayacağını belirterek, "Bütün vergi daireleri online olarak birbirine bağlı. Sisteme girince mükellefin borcu olup olmadığı ortaya çıkıyor. Bu nedenle hızla iş yaptırmak mümkün" dedi. Alt Komisyonun CHP'li üyesi Akif Hamzaçebi ise vergi borcu olanların ev bile satın almasını önleyecek önergenin Maliye Bakanlığı'ndan gelen halinin çok daha geniş olduğunu, ancak komisyon olarak bunun kapsamını daralttıklarını söyledi. Hamzaçebi, "Tasarıda vergi ayrımı yapılmadığı için yerel yönetimlerin aldığı vergiler hariç tüm vergi borçları kapsamda olacak" dedi.
   
Dikkat! Eviniz satılmış olabilir

Tabudaki işlemlerde sahtecilik ön planda. Eviniz sizden habersiz satılabilir. Kimseye tabu bilginizi vermeyin! Neden mi?

Tapudaki işlemlerde en fazla sahteciliğin, sahte vekaletname, nüfus cüzdanı ve veraset ilamı yoluyla yapıldığı belirtildi.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, idare olarak her türlü önlemi almaya çalıştıklarını belirterek, kendileri dışında gelişen olaylara karşı vatandaşları uyardı. Vatandaşların tapudaki işlemlerinde aracı kullanmaması gerektiğinin altını çizen Adlı, “Tanımadığınız insanlara nüfus bilgilerinizi, tapu bilgilerinizi vermeyin” dedi.       

Adlı, tapuda sahteciliğin üç alanda yoğunlaştığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bunlardan ilki sahte nüfus cüzdanıdır. Sahte nüfus cüzdanı oluşturuyor, sonra o sahte nüfus cüzdanıyla gidip noterde veya tapuda işlem yapmaya kalkıyor. İkincisi sahte vekaletname. Bu noterleri ilgilendiren bir husus. Bir şekilde sahte vekaletname çıkarılıyor. Üçüncüsü de vefatın ardından mirasçılar tarafından çıkarılan veraset ilamında sahtecilik.”

NOTERLER BİRLİĞİ VERİ TABANI KURACAK  

İdarenin sahteciliğe karşı önlemlerini anlatan Adlı, “Engellemek için bir çok çalışmamız var. Bir defa sahte nüfus cüzdanının engellenmesi için tüm işlemlerde vatandaşlık numarası istiyoruz. Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemine (TAKBİS) geçen idareler, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemine (MERNİS) bağlanarak, nüfus bilgisinin sahte mi, gerçek mi olduğunu kontrol ediyor” dedi.

Bu aşamada “fotoğraf” konusunda sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Adlı, MERNİS projesinde fotoğraf olmadığı için, kimlik bilgileri doğru ancak fotoğrafların farklı olduğu durumlarda sıkıntı yaşanabildiğini söyledi. Adlı, “Bununla ilgili o sıkıntıyı henüz çözemedik” dedi.

Zeki Adlı, TAKBİS projesinin il merkezlerinin tamamı ve arazi hareketlerinin yoğun olduğu büyük ilçelerde uygulamaya geçirildiğini, yıl sonuna kadar büyük ölçüde tamamlanacağını belirtti.

ÇÖZÜM ARANIYOR

Sahte vekaletname sorununun çözümü için de Türkiye Noterler Birliği ile görüştüklerini kaydeden Adlı, MERNİS'tekine benzer bir kontrol mekanizması kurulabilmesi için Birlik'ten “veri tabanı” oluşturmalarını istediklerini söyledi. Adlı, “Bu yolla TAKBİS'e geçen yerlerde, bilgisayar üzerinden Noterler Birliğinin veri tabanına girilerek, vekaletin sahte olup olmadığını teyit edebileceğiz. Onlar da çalışma başlatıyorlar, görüşmeler olumlu sonuçlandı” dedi.

Zeki Adlı, mevcut durumda, vekaletnamelerin gerçek olup olmadığını anlayabilmek için yüzde 90 oranında noterleri telefonla aradıklarını belirterek, “Şöyle şeyler olabiliyor, mesela Noter'e telefon ediyorsunuz, vekalet numarası tutuyor, (tamam bizden çıkmış) diyor, fakat oradan da vekalet, sahte nüfus cüzdanı ile alınmış olabilir” diye konuştu.

KAMERA ÖNÜNDE İMZALATIYORUZ

Adlı, tapu sicil müdürlüklerinde kamera sisteminin yaygınlaştırdıklarını da ifade ederek, şu an 200'ün üzerinde müdürlükte sistem bulunduğunu, yıl sonuna kadar 100 müdürlükte daha sistemin hayata geçirileceğini söyledi. Sistemin kurulduğu müdürlüklerde, resmi senetlerin kamera açısı içinde imzalattırıldığını belirten Adlı, “Bu yolla sahtecilik işlemine bulaşanların muhakkak görüntüsü alınmış oluyor. Biz, bu görüntüleri de saklıyoruz” dedi.

2007'DE 42 SAHTECİLİK MEYDANA GELDİ

Adlı, tapuda, 2006 yılında 30, 2007'de 42 sahtecilik olayının tespit edildiğini, bu yıl başından beri de 6 olayın açığa çıkarıldığını bildirdi. Söz konusu 6 sahtecilikten 5'inde işlem gerçekleştirilmeden müdahale edildiğini, birinin ise işlem bittikten sonra fark edildiğini anlatan Adlı, “Verdiğim rakamlar, bizim fark edebildiklerimiz. Ama şimdi öyle bir işlem yapılmıştır ki biz de farkında değiliz, vatandaş da farkında değil. Daha sonra vatandaş tapuya gittiğinde, işi düştüğü zaman muhtemelen fark edilebilecek olaylar da olabilir. Ama bizim şu anda tespit edebildiğimiz bunlar” diye konuştu.

VATANDAŞ NELERE DİKKAT ETMELİ?

Zeki Adlı, vatandaşların dikkat etmesi gereken noktaları sıralarken, özellikle “aracı kullanılmaması gerektiğinin” altını çizdi.

Adlı, vatandaşların, gayrimenkul satın alırken muhakkak tapuya giderek, malikinin kim olduğu, tapu kütüğünde herhangi bir sıkıntı bulunup bulunmadığını görmesi gerektiğini söyledi.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Adlı, şöyle devam etti:

“Tapuda o bilgileri aldıktan sonra mahaline gidip, tapudaki bilgilerin ona uyup uymadığını yerinde görmeli, kontrol etmeli. Arkasından gerekirse belediyeye gidip, belediyedeki bilgileri de teyit etmeli. Bu bilgilerin karşılaştırır, bir çelişki görmezse sıkıntı yaşamaz.”

Adlı, gayrimenkulünü satmak isteyen kişilerin de görüştükleri, pazarlık yaptıkları herkese, tanımadığı insanlara kimlik ve tapu bilgilerini vermemesi gerektiğini vurguladı.

Zeki Adlı, “İster alıcı, ister satıcı olsun, özellikle aracı kullanmasınlar. Zaten bu işlemlerde genellikle aracılar kanalıyla sıkıntı yaşanıyor. Zaten tapudaki işlemler, vatandaşın kendisi takip ettiğinde daha hızlı yürür. Kendi işlemini, kendisi bilfiil gelsin, takip etsin, yapsın, sonuçladırsın” diye konuştu.

Adlı, tapudaki işlemlere vakit ayıramayacak kişilerin vekalet vereceklerse veya bilgilerini paylaşacaklarsa tanıdıkları, bildikleri, güvendikleri insanlar kanalıyla işlemleri yürütmesi gerektiğini yineledi.

Emlakçılarla sözleşme yapılmasının önemine de değinen Adlı, “Tapudaki bilgi farklı, sattıkları ev farklı olabiliyor. Yani gösterdiği daire ile tapuda işlem yaptığı daire farklı olabiliyor. Vatandaşlar dikkatli olsun” dedi.


   

Yargıdan iki önemli karar

Ali EYCE-Orhan YURTSEVER-Mustafa KAYANeslihan KESK
Mal beyanında bulunmayana hapis cezası verilemeyecek
Geçtiğimiz günlerde Meclis kararıyla cezaların ertelenmesinin süresi 2 yıla çıkartılmasıyla yapılan mini affın bir benzerini de Anayasa Mahkemesi yaptı. İstanbul'da mal beyanında bulunmayan müvekkiline açılan davaya itiraz edip, insanlara ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilemeyeceğini öne süren avukatı haklı bulan bir icra hâkimi, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de mal beyanında bulunmayanlara 10 günlük hapis cezası verilmesini öngören İcra İflas Kanunu'nun 337/1 maddesini iptal etti. Talebi geçtiğimiz cuma günü karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, İcra ve İflas Kanunu 337. maddesinin 1. fıkrasının iptaline karar verdi. Mahkeme ayrıca bu konuda 1 yıl içinde yeni bir yasal düzenleme yapılması kararını da aldı. Bu kararla infaz savcılıkları, arama kararlarını durdurdu. Mahkemeler de davaları karara bağlamayarak, yeni yasal düzenlemenin yapılmasını beklemeye başladı. İptal kararıyla borçluları cezaevine göndermek tarihe karıştı. Böylece Türkiye genelinde bu madde kapsamında yargılanan 400 bin kişi cezaevine girmekten kurtuldu.

TÜFE ile sınırlı kira artışında ev sahipleri lehine karar çıktı
YARGITAY,
kira artışının enflasyon oranı ile sınırlı tutulmasının mutlak olmadığına karar verdi. Karara göre anlaşmazlık mahkemeye taşınmadığı sürece kontrat hükmü geçerli olacak. Manisa Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesi, kontratlarında yüzde artış öngörülen ev sahibi ve kiracı arasındaki "alacak" davasında ev sahibinin açtığı davayı reddederken 6'ncı Hukuk Dairesi, "Sözleşmedeki serbest irade ile kararlaştırılan yüzde koşulu geçerlidir" dedi. Yargıtay 6'ncı Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan, "Eğer kiracı veya kiralayan yasal yollara başvurmadıysa biz sözleşmedeki orana ve hür iradeye bakarız" dedi.
   
Dolap söken kiracı, "hırsızlıktan" yargılanacak          22 Şubat 2008 Cuma 09:30
ANKARA -ANKA- Yargıtay 11. Ceza Dairesi, kiraladığı dairede bulunan mutfak dolaplarını söken kiracıların "güveni kötüye kullanmak" suçundan değil "hırsızlık" suçundan yargılanmaları gerektiğine karar verdi.
Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı bozan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, evin sanığa kiralanması sırasında “özel olarak teslim ve tevdie” konu edilmeyen mutfak dolaplarının, rıza dışında ve faydalanmak amacıyla alınıp götürülmesi halinde eylemin “hırsızlık” suçunu oluşturacağına dikkat çekti.
Yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, mutfak dolabının kira kontratında demirbaş olarak gösterilmemiş olmasının ev sahibini haksız çıkarmayacağını vurgulayarak, “güveni kötüye kullanma” suçu yerine gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak sanıkların "hırsızlık" suçundan yargılanması gerektiğine karar verdi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin kararında şu görüşlere yer verildi:
“Kira kontratında demirbaş eşyalar arasında gösterilmemiş olsa da, katılana ait dairenin S.R. ye kiralanması ve dairenin teslimi sırasında mutfak dolaplarının mevcut olduğunun kabulu gerektiğinden, sanığın savunmasında ‘direyi boşaltırken apartmanın kapıcısına kontrol ettirerek tam ve sağlam olarak teslim ettiğini’, tanık S.T. nin ise, suça konu dairenin anahtarının akşam saatlerinde 5-6 yaşlarında bir çocuk ile kendisine gönderildiğini ve daireyi kontrol etmeden anahtarı teslim aldığını belirttiğinden, suç tarihi itibariyle dairenin bulunduğu apartmanın kapıcısının kim olduğu araştırılarak, evin kendisine teslim edilip edilmediği, teslim edilmişse, evi kontrol edip etmediği, mutfak dolaplarının yerinde olup olmadığı hususlarının sorulması, dinlenecek tanığın beyanı ile daha önce dinlenen tanık S.T.nin beyanları arasında çelişki olursa giderilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay'ın bozma kararının ardından, yerel mahkeme davayı yeniden görüşüp karara bağlayacak.
   
Gayrimenkulü olan 2008’de çeşit çeşit vergi ödeyecek

Şükrü KIZILOT

GAYRİMENKUL sahibi şahıslar ve şirketler, gayrimenkulleri dururken ya da alıp satarken, çeşit çeşit vergi ve harç ödeyecekler. Gayrimenkul sahibinin ölümünde de mirasçıları vergi ve harç ödeyecekler.

2008 yılında; ev, dükkan, mağaza, büro, yazlık, arsa ve arazi gibi gayrimenkullerin, ’emlak vergisi değeri’ yüzde 3.6 oranında artırıldı. Buna bağlı olarak, gayrimenkullerin 2008’de ödenecek emlak vergisi de yüzde 3.6 oranında artmış oldu. 2008’de de Mart-Mayıs ve Kasım aylarında, iki taksitte ödenecek olan emlak vergisinin yüzde 10’u oranında da ’Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı’ ödenecek.

2008 yılında Emlak Vergisi, tabloda belirtilen oranlara göre hesaplanacak.

Şu anda, TBMM’de bekleyen ’İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Tasarısı’nda, emlak vergisi oranlarının, yüzde 50 artırılması öngörülüyor. Tasarı yasalaşırsa, örneğin İstanbul’daki bir evin, emlak vergisi oranı binde 3, İzmir’deki arsanın oranı da binde 9 olacak.

Şirketlerin, gayrimenkullerini 2 yıl ve daha fazla süre geçtikten sonra satmaları halinde, bu satış KDV’den istisna olacak (KDV Kanunu Md. 17/4-r).

KİMLER EMLAK VERGİSİ ÖDEMEYECEK

Brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan bir konuta sahip olmaları koşuluyla; emekliler, işsizler, ev hanımları ve engelliler, 2008 yılında da emlak vergisi ödemeyecekler.

Her ikisi de emekli, karı ve kocanın, 200 metrekareyi aşmayan birer konutları varsa, ikisi de emlak vergisi ödemeyecekler.

200 metrekaresinin altında, iki eve yüzde 50 hisse ile sahip olan emekli için, ’iki yarım, bir tam yapar’ denilmeyecek ve her iki ev için de emlak vergisi alınacak.

Konut inşaatında net 150 metrekare sınırı

BAKANLAR Kurulu tarafından, 1 Ocak 2008 itibariyle yapılan değişiklikliğe göre; Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan ve ’net alanı 150 metrekareye kadar olan’ konutlara ilişkin inşaat taahhüt işlerinde, yüzde 1 oranında KDV uygulanacak. Konut kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde ise 150 m2 sınırı aranmıyor. Buna göre, kooperatif konutları net 250 hatta 500 m2 olsa bile, yüzde 1 KDV uygulanacak.

Ayda 7 bin YTL işyeri kirasına vergi yok, hatta iade var

2008 yılında, işyeri kira geliri elde edenler, yıllık gayrisafi tutarı 19 bin 800 YTL’yi aştığında, bu gelirlerini beyan edecekler.

Beyan edecekler ama aylık 7 bin, yıllık 84 bin YTL civarındaki kira gelirleri için gelir vergisi ödemeyecekler. Hatta üste vergi iadesi bile alacaklar.

Bu durum, kira ödemelerindeki yüzde 20 stopajın (vergi kesintisinin) mahsubundan kaynaklanıyor.

Evini satan Gelir Vergisi verecek

SATIN aldıkları gayrimenkulü, edinme tarihinden itibaren 4 yıl (1 Ocak 2007’den itibaren edinenler 5 yıl) içinde satanların, elde ettikleri kazanç "Değer Artışı Kazancı" kabul edilecek. Tarifeye göre yüzde 15-35 oranında gelir vergisi ödenecek (GVK Mükerrer Md. 80/6). Kooperatif evini satanlarda, 4 ya da 5 yıllık süre, tahsis tarihinden örneğin "kura çekimi" tarihinden itibaren başlıyor. Kazancın saptanmasında, gayrimenkulün maliyet bedeli (kooperatiflerde aidatlar), satılan ay hariç, aylık ÜFE oranına göre yükseltilerek belirleniyor.

Konutta 136 bin YTL’lik saksı çiçeği vergisine devam

KONUTLARDA, net alanın 150 m2’ye kadar olması halinde, yüzde 1; 150 m2’yi aşması durumunda ise yüzde 18 KDV uygulanıyordu. Buna göre, net alan 150 yerine 150,20 m2 olursa, Neriman Teyze, 0,20 m2 yani küçük bir saksı çiçeği koyabileceği alan için 800 bin YTL’ye aldığı eve, 136 bin YTL ilave KDV ödüyordu (Bkz. 13.10.2007 tarihli Hürriyet).

Bu sorun yine çözümlenmedi. Kooperatif evleri, net 300 m2’de bile yüzde 1 KDV ödenirken, normal konutlarda, net alan 150 m2’yi 0,20 m2 geçse bile yüzde 18 KDV alınmaya devam edilecek!..

Faiz ve repo geliri 19 bin YTL’yi aşan emekli Emlak Vergisi ödeyecek

EMEKLİNİN, 200 metrekareyi aşmayan bir konutu için ’sıfır oranlı emlak vergisi’ne tabi olması yani emlak vergisi ödememesi için, emekli aylığı dışında başka gelirinin olmaması gerekiyor.

Ancak, emeklinin; banka mevduat faizi, repo geliri, döviz tevdiat hesabı, Hazine bonosu ve tahvil ile Eurobond faizi, kár payı veya temettü geliri gibi menkul sermaye iradı olması halinde, bu gelirlerinin yıllık tutarı, 19 bin YTL’yi aşmadığı sürece, 2008 yılında, emlak vergisi ödemeyecek.

Bu sınır işsiz vatandaşlar ve ev hanımları için de geçerli olacak.

2007’de ev alanların Emlak Vergisi 2008’de

2007 yılında ev, dükkan, büro ya da arsa alanlar, bu gayrimenkule ait emlak vergisini 2007’de yasa gereği ödemedi. Ancak 2008 yılı Mart-Mayıs ve Kasım aylarında, 2 eşit taksitte ödeyecekler.

Alan da satan da binde 15 harç verecek

2008 yılında, gayrimenkul alan ve satanlar, tapu işlemleri sırasında, emlak vergisi asgari değerine göre, binde 15’er oranında harç ödeyecekler.

Miras kalan gayrimenkulün tapusu alınırken, mirasçılar emlak vergisi asgari değeri üzerinden, binde 9 oranında, "tapu harcı" ödeyecekler.

Miras kalan gayrimenkul satınca durum değişiyor

MİRAS kalan ev, büro, dükkan, yazlık, arsa ya da tarla, ne zaman ve kaç YTL’ye satılırsa satılsın, satış kazancı gelir vergisine tabi değil (Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer Md. 80/6).

ÖRNEK :
Hüsamettin Kesekağıdı, 20 Eylül 2007 tarihinde ölen babasından miras kalan evi 200 bin YTL, arsayı da 500 bin YTL olarak veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyan etmiştir.

5 Ocak 2008 tarihinde de evi 400 bin arsayı 900 bin YTL’ye satmıştır.

Bu durumda, miras kalan ev ve arsanın satışından doğan kazanç, gelir vergisine tabi olmayacak.

Şirketler gayrimenkul satış kazancına yüzde 5 vergi verecek

ŞİRKETLERİN, 2008 yılında satacakları gayrimenkullerde, önemli bir vergi avantajı var. Satıştan doğan kazancın, yüzde 5’i kadar, "Kurumlar Vergisi" ödeyebilecekler. Bu satışın KDV’si ise hiç ödenmeyecek. Bu avantajdan yararlanabilmek için 5 koşul aranıyor.

1- Gayrimenkulün, en az iki tam yıl şirketin aktifinde kayıtlı olması,

2- Kurumlar Vergisi mükellefi olması,

3- Gayrimenkul ticareti ile uğraşılmaması,

4- Gayrimenkulün, satış suretiyle devir ve tesliminin yapılması,

5- Satıştan doğan kazancın, beş yıl süre ile ayrı bir fon hesabında gösterilmesi ya da sermayeye ilave edilmesi gerekiyor.

Örnek : Bir anonim şirketin, 2004 yılında 400 bin YTL’ye aldığı ve şirketin aktifine kaydettiği gayrimenkul, 2008 yılında 3 milyon YTL’ye satılmıştır. Bu durumda, yaklaşık 2 milyon 600 bin YTL kazanç doğuyor.

Bu kazancın, normal Kurumlar Vergisi, 520 bin YTL.

Ancak, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/e maddesi uyarınca, kazancın yüzde 75’i, vergiden müstesna tutulup, kalan 650 bin YTL üzerinden yüzde 20 yani 130 bin YTL Kurumlar Vergisi ödenecek.

130 bin YTL’lik bu vergi de, toplam satış kazancı olan 2 milyon 600 bin YTL’nin, yüzde 5’ine isabet ediyor.

Konut kirasının 2 bin 400 YTL’si vergi dışı

2008 yılında konut kira geliri elde edenler, yıllık 2.400 YTL’lik istisnadan yararlanacaklar. Konut kirasının yıllık tutarı bu sınırı aşıyorsa beyan edilecek. Kiradan, önce 2.400 YTL istisna, sonra "yüzde 25 götürü gider" düşülecek. Kalan tutar üzerinden, tarifeye göre gelir vergisi ödenecek. Evini kiraya verip, kirada oturanlar ile banka kredisi kullananların, götürü gider yerine "gerçek gider" yöntemini seçmeleri daha avantajlı.
     
Taşınmaz Mallara Tecavüz - Fuzuli İşgal Başvuruları
3091 SAYILI TAŞINMAZ MAL ZİLYETLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZ VE MÜDAHALELERE İLİŞKİN BAŞVURULAR
 BAŞVURU KOŞULLARI

1. Taşınmaz mala yapılan tecavüz ve müdahalelenin önlenmesi için Kaymakamlık Makamına başvurmaya o taşınmaz malın zilyedi yetkilidir.
2. Başvurular Kamu İdareleri, Kamu kurumları ve kamu kuruluşları ile tüzel kişilerin yetkilisi tarafından yapılır.
3. Başvurular Kaymakamlara bizzat veya kanuni temsilcileri tarafından yapılır.
 
GEREKLİ BELGELER
1. Başvurunun dilekçesi (Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğünden temin edilebilir.)
2. Gayrimenkule ait tapu örneği
3. Memur harcırah makbuzları (Beşiktaş Mal Müdürlüğü veznesine yatırılıcaktır.)

AÇIKLAMALAR

Fuzuli İşgal:
Bir taşınmazı, sahibinin izni ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle bir taşınmazın maliki ve onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselere hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangi bir suretli boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratılarak kendiliğinden girme durumudur.
1. Konut, dükkan, depo, ahır gibi damlı yapılarda bu Kanunun uygulanabilmesi, taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlıdır
2. Yetkililerin tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 60 gün içinde idari makama başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makama başvuruda bulunulamaz.
3. Posta ile yapılan başvurular, başvuru için Kanunun öngördüğü süreleri durduramaz.
4. Başvuru şikayetçi lehine sonuçlanırsa, masraflar karşı taraftan (gerekirse icra yolu ile) tahsil edilir.
5. Başvuru şikayetçi aleyhine sonuçlanırsa, masraflar kendi üzerinde kalır.
 
BAŞVURU YERİ
İlçe Kaymakamlıkları 

TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI
3091 SAYILI KANUN UYGULAMASI

Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkındaki 3091 Sayılı Kanun’un Uygulama Şekli ve Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerine göre aşağıdaki olay ve durumlar 3091 Sayılı Kanunun uygulamasında taşınmaz mala tecavi veya müdahale sayılır:
a) Bahçe, tarla ve arsa gibi arazi üzerinden devamlı olarak gelip geçmek suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak,
b) Ekim ve dikimde bulunmak
c) Bir hak iddia ederek tarla veya bahçedeki mahsulü biçmek, toplamak,
d) Başkasının taşınmaz malına taş, toprak, ağaç, güb ve benzeri şeyleri bırakmak suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak,
e) Sulama veya içme sularından, su kuyularından, sarnıçlardan, su yollarından, su borularından ve arklarından yararlanmayı engellemek,
f) Başkasının arazisi üzerinde su geçirmek üzere ark açmak,
g) Temel açmak, hendek kazmak, bina yapmak,
h) Yukarıda sayılanlara benzer diğer davranışlarda bulunmak.
 
Müşterek veya İştirak Halinde Mülkiyetten Doğan Zilyetlik:
 Bir taşınmaz mal üzerinde birden fazla kişilerin bir arada zilyet oldukları müşterek veya iştirak halinde mülkiyet hallerinde, yani anlaşmazlığa düşenlerin taşınmazda hissedar olmaları halinde, o taşınmazı fiilen tasarruf edenin zilyetliğinin hem diğer hissedarlara, hemde üçüncü şahıslara karşı korunması esastır. Bu gibi durumlarda (müşterek hissedarlıktan ) söz edilerek 3091 sayılı Kanunun olaya uygulanmaması yoluna gidilemez. Taşınmazın miras yoluyla birden çok mirasçıya kalması halinde de bu kanuna veya müdahalenin önlenmesi ile ilgili başvurular kabul edilir ve eylemli olarak zilyetliklerini hem diğer mirasçılara hem de üçüncü şahıslara karşı korunur.    
 
TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI

Ortaklık ve Kira Sözleşmesi:
Taşınmaz mal üzerindeki anlaşmazlığın ortaklıktan ve kira sözleşmesinden kaynaklanmış olması idarenin taşınmaza eylemli olarak kimin veya kimlerin zilyet olduklarını araştırarak karar vermesine engel değildir. Ortaklığın veya kira sözleşmesinin sona erip ermediği, bulunduğu aşamada geçerli olup olmadığı adli yargının çözümleyeceği üstün hak iddiası niteliğindedir.

Damlı yapı ve Fuzuli İşgal:
Konut, dükkan, depo, ahır gibi damlı yapılarda bu Kanunun uygulanabilmesi, taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlıdır.

Fuzuli İşgal:
Bir taşınmazı, sahibinin izin ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle; bir taşınmazın maliki veya onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselerle hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangibir suretle boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratarak kendiliğinden girme durumudur.

Başvuru:
Taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için yetkili makamlara başvurmaya o taşınmaz malın zilyedi yetkilidir. Zilyet birden fazla ise içlerinden birinin başvurması yeterlidir.Kamu idareleri, kamu kurumları ve kamu kuruluşları tüzel kişilerin başvuruları, taşınmaz malın ait olduğu idare, kurum, kuruluş veya tüzel kişinin yetkilisi tarafından yapılır.Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde, köy halkından herhangi biri de yetkili makama başvurabilir.Başvurular bir dilekçe ile merkez ilçelerde Valiliklere, İlçelerde Kaymakamlıklara bizzat veya kanuni temsilcileri tarafından yapılır. Kan hısımları ile sıhri hısımlar tarafından zilyet adına yapılan başvurular işleme konulmaz.Posta ile yapılan başvurular üzerine, başvurunun kanuni süresi içinde bizzat veya kanuni temsilcisi tarafından yapılması gerektiği başvuru sahibine yazılı olarak duyurulur.  
 
TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI
 
Başvuruda Bulunma Süresi:
Yetkililerin tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 60 gün içinde idari makama başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunamaz.Posta ile yapılan başvurular, başvuru için Kanunun öngördüğü süreleri durdurmaz.Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara bu Kanunun yürürlüğe girdiği 15/12/1984 tarihinden sonra yapılan tecavüz veya müdahalelerde başvuru için süre aranmaz.

Ücretler (Örnek olarak verilmiştir)

2 adet memur harcırahı (2 x 9 YTL)
1 infaz memuru harcırahı (9 YTL)
2 defa olay yerine gidip gelmek üzere tutacağı araba ücretini ödemek zorundadır.  
Başvuru şikayetçi lehine sonuçlanırsa; masrafları karşı taraftan (gerekirse icra yoluyla) tahsil eder.Başvuru şikayetçi aleyhine sonuçlanırsa; masraflar kendi üzerinde kalır, ikinci defa olay yerine gidilmeyeceği için araba ücreti 1 sefer tahakkuk eder.
   
Kira, asgari ücreti solluyor
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Meslek Yüksek Okulu Müdür Vekili Şerafettin Özışık, asgari ücretlilerin 2013'te ev kiralarını ödeyemeyecek duruma geleceğini bildirdi.

İstanbul'da ikamet edip de aylık ev kirası 200 YTL olan asgari ücretlilerin 2013'te, orta büyüklükteki illerde oturup aylık ev kirası 100 YTL olan asgari ücretlilerin ise 2019'da başını sokacak ev bulamayacağını kaydeden Özışık, asgari ücretteki yıllık artışın kira zamlarından düşük olmaması gerektiğini ifade etti.
2013 yılında kişi başına düşecek milli gelirin 10 bin dolar olarak hedeflendiği Türkiye'de gelecek yıllarda gelir dağılımının daha da bozulacağını, zenginin daha zengin, fakirin ise daha fakir olacağını ileri süren Özışık, "Tabana yayılmayan ekonomik büyümenin var olan ekonomik, sosyal ve güvenlik sorunlarını daha da ağırlaştıracağı, günü birlik ekonomi politikalarından vazgeçilerek gelecek 10 yılın hesabının şimdiden yapılması gerektiği gerçeğini bilmeliyiz" dedi.

Türkiye'de son 3 yılda yapılan asgari ücret artışları ile yıllık ev kirası artışlarından hareket ederek öngörülerde bulunan Özışık, "Ülkemizde 2005 yılında 350, 2006 yılında 380, 2007 yılı ortalaması da (2007 Ocak 403-Temmuz 419) 411 YTL olan 16 yaş üzeri net asgari ücretteki 3 yıllık artış yüzde 17.43'tür. Son 3 yıla göre, yıllık ortalama net asgari ücret artışı yaklaşık yüzde 6'dır. Kiralardaki yıllık artış ise asgari yüzde 20'lerde seyrediyor. Samsun, Sivas, Trabzon ve Diyarbakır'ın da aralarında bulunduğu orta büyüklükteki illerin kenar mahallelerindeki kiralar ortalama olarak 100 YTL'dir. İstanbul'un Ümraniye ve Kadıköy, İzmir'in de Karşıyaka ilçesine bağlı kenar mahallelerinde aylık kira ücretleri de ortalama 200 YTL'dir. 2007 yılında ayda 100 YTL kira ödeyen bir asgari ücretli ailenin ele geçen ücreti 2019 yılındaki kirasını ödemeye yetmeyeceği gibi 65 YTL de açık vereceği ortaya çıkıyor. İstanbul'da ikamet eden asgari ücretli bir kiracı ise 2013 yılında havlu atmaya hazırlanıyor" diye konuştu.

Ülkede yaklaşık 2 milyon 700 bin kişiyi ilgilendiren kira-asgari ücret çıkmazına acilen çözüm bulunması gerektiğini vurgulayan Özışık, "Kira artışlarına kısıtlama getirilemeyeceğine göre, ya asgari ücretlilerin vergi yüklerinin sıfıra indirilmesi veya asgari ücretteki yıllık artışın kira artışlarının altında kalmaması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Özışık'ın verilerine göre; önümüzdeki yıllarda da net asgari ücretin yılda ortalama yüzde 6, kira artışlarının da yüzde 20'lerde seyretmesi durumunda şu acı tablolar ortaya çıkıyor:
"Bugün aylık kirası 100 YTL olanlar için;

                  Zamlı Net           Zamlı Kira
Yıl            Asgari Ücret         Ücreti

2008               436              120
2009               462              144
2010               490              173
2011               519              207
2012               550              249
2013               583              299
2014               618              358
2015               655              430
2016               694              516
2017               736             619
2018               780             743
2019               827              892

İstanbul'da ikamet edip de aylık kirası 200 YTL olanlar için;

                     Zamlı Net              Zamlı Kira             ( İSTANBUL'DA 200.YTL YE KİRAMI VAR?... 
Yıl                Asgari Ücret         Ücreti                         ARAŞTIRMICIMIZ SAMSUNDA OLDUĞU İÇİN MAZUR!...
2008                436                      240                             İSTEYEN İSTANBUL VEYA MEMLEKETİNE GÖRE UYARLASIN ARTIK!... F.E.D)
2009                462                       288
2010                490                      346
2011                519                      415
2012                550                      498
2013                583                       598"
   

Emlak sektörüne büyük darbe  16.08.2007

Görmüş Ailesi, depreme dayanıklı ev vaadiyle 1000 kişiyi mağdur etti ve 60 milyon YTL’yle kaçtı

Son yıllarda marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmaya soyununca, sektörde korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapacağını vaat eden AKS İnşaat’ın ortakları Nusret Görmüş ve Ailesi, topladıkları 60 milyon YTL’yle kayıplara karıştı. Faktoring şirketi Bayramoğlu da 15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık, AKS’ın projelerine ihtiyati tedbir kararı koydurdu.

Nusret Görmüş ve Ailesi kayıplara karışırken geride sayıları 1000’i aşan mağdur bıraktı. Mağdurlar şimdi zararı en az kayıpla atlatmak için biraraya gelerek inşaatları tamamlatmanın yolunu arıyor. Ancak bu vurgunla Görmüş Ailesi, sadece mağdurlarına değil, seçimlerin kazasız atlatılmasıyla birlikte Eylül ayında atağa hazırlanan gayrimenkul sektörüne de darbe vurmuş oldu. Sağlıksız gelişen sektörü bir anda, "Yeni Görmüş’ler çıkar mı?" endişesi sarınca, yapımına başlanan yeni projelerin satışı da tehlikeye girdi.

’Chantua’ya 60 milyon YTL koyup tüydüler

Son yıllarda marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmaya soyununca, sektörde korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapacağını vaat eden AKS İnşaat’ın ortakları Nusret Görmüş ve Ailesi, topladıkları 60 milyon YTL’yle kayıplara karıştı. Faktoring şirketi Bayramoğlu da 15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık, AKS’ın projelerine ihtiyati tedbir kararı koydurdu.

Konut talebinin doruk noktasına ulaşmasıyla birlikte düşük faiz, uzun vade rüzgarını arkasına alan gayrimenkul kuruluşları, son üç yıldır oluşan talebi karşılamak için peş peşe konut projelerini uygulamaya koydu. Marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmak için yatırıma soyundu.

Gayrimenkulde iştahları kabartan yüksek kár marjları, gözleri kararttı. İnşaata başlamadan müşteriyi kapmak isteyen maketçilere koştu. Korkuluktan panjura, sokak lambasından gece görünümüne kadar projelerin en küçük detayları bile maket ve üç boyutlu çizimlere kondu. Maket ve çizim atölyeleri altın çağını yaşadı. Binlerce proje peş peşe uygulamaya, temeller atılmadan paralar kasalara konmaya başlandı.

Sonunda korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapmayı vaad eden AKS İnşaat’ın sahibi Nusret Görmüş ve Ailesi, ortakları Ali Rıza Yıldırım’la beraber topladıkları 60 milyon YTL’yi bir güzel ’Çanta’larına koyarak, tüydüler. Geride, konut sahibi olmak için tüm birikimlerini, sağdan soldan aldıkları borçları, gözlerini karartıp, Görmüş Ailesi’ne teslim eden ve sayıları bini bulan mağdurlar kaldı. Nusret Görmüş, sosyetenin tanınmış dekoratörlerinden Elif Görmüş’le birlikte, topladıkları paralarla ikinci balaylarını yaşarken, mağdurları da zararı en az kayıpla atlatmanın yollarını arıyor.

Ancak Görmüş Ailesi, bu vurgunla sadece mağdurlarına değil, seçimlerin kazasız atlatılmasıyla birlikte Eylül ayında atağa hazırlanan gayrimenkul sektörüne de darbe vurmuş oldu. Sağlıksız gelişen sektörü şimdi, "yeni ’Görmüş’ler çıkar mı?" endişesi sardı.

Silivri Çanta’da ArtCanadian, ArtCanadian Residence, Kınalı Evler ve Chantua Evleri, Beylikdüzü’nde de 2 bin 500 konutluk Çelik Evler projeleri için maket üzerinden para toplayan Anadolu Konut Sanayi’nin (AKS) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Rıza Yıldırım, projelerine olan aşırı talebin nedenini "Stüdyo daire fiyatına villa satmalarını" gösteriyordu. Yıldırım ayrıca, rakiplerini aşırı kár marjlarıyla çalışmakla suçluyor ve "Fiyatlar abartılı bir şekilde yükseldi. Öyle ki 1 milyon dolara şehir dışında villa satıyorlar. Adam 3 milyon dolar verip, Boğaz’da oturur. Niye şehir dışına gitsin? Biz 139 bin YTL’ye villa satıyoruz ve bu projelerde hálá kárlıyız. Kár majlarında uçmamak lazım. Diğer projelerin fiyatları böyle olunca biz aradan sıyrılıp, rekor satışlar gerçekleştiriyoruz. Diğer projelerde milyonlar havada uçuyor" diye eleştiriyordu. Ama, sonunda milyonları ortaklarıyla birlikte uçuran, kendisi oldu.

BAŞBAKANLIĞA DİLEKÇE

AKS Konut Sanayi tarafından dolandırıldığını anlayan mağdurlar da şimdi bir araya gelerek toplu hareket etmeye çalışıyor. Bir yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a toplu halde dilekçe göndererek, yardım talebinde bulunurken, bir yandan da kimi yarım kalmış kimi de daha hiç başlanmamış olan evlerini tamamlatmanın yollarını arıyor. Mağdurlar, Başbakan Erdoğan’a gönderdikleri dilekçede, "İnşaatlarının yüzde 20’si yapılmış olan evlerimizin tamamlanmayacağı tehdidi ile karşı karşıyayız. Şirket adına bizimle görüşenler, sözleşmelerin imza yetkisi olmayan kişiler tarafından yapıldığını ve şirketin iflas ettiğini söylüyorlar. Ayrıca, şirket sahipleri sıfatıyla tanıdığımız Nusret Görmüş, Ali Yılmaz ve Gökhan YIldırım’ın nitelikli dolandırıcılık, sahte evrak düzenleme ve hileli iflas gibi 41 ayrı suçtan dolayı Ankara ve Çorum Mali Polisi tarafından arandığını öğrendik. Ayrıca, Bayramoğlu Faktoring adlı şirket de projelere ihtiyati tedbir kararı koydurmuş. Maketten satılan evler için imzalanan senetler, bu şirketin elinde. Şimdi ev alanlar, senetleri ödemeye zorlanıyor" ifadelerine yer verdi.

TAMAMLATMANIN BEDELİ 

15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık AKS’ın Çanta’da gerçekleştirdiği projelere ihtiyati tedbir kararı koyduran Bayramoğlu Faktoring yöneticilerinden Vahit Tanrıverdi, "Biz de mağdur durumdayız. Bu nedenle, proje üzerinde haciz kararı aldırdık. Ancak bu proje, mağdurların işbirliğiyle tamamlanabilir. Bunun için önce yarım kalmış inşaatların maliyet hesaplarının yapılması gerekiyor. Mağdurlar çıkan maliyeti karşılamayı üstlenirse, projeyi tamamlayabiliriz" dedi.

AKS mağdurları da şimdi projeler çerçevesinde bir araya gelerek, ortak hareket etmeye çalışıyor. İlk etapta, 13 kişiden oluşan bir komite kuran Çanta mağdurlarının Hukuk Danışmanı Ümit Gazioğlu, "Mağdurların en önemli sorunu tapularının bulunmaması oluşturuyor. Arazinin sahiplerinden alınması gerekiyor. Eğer arazi alınırsa, kooperatif kurularak ya da bir inşaat firmasıyla anlaşılarak projeyi devam ettirebiliriz. Arsa için verilen para, banka kredisiyle sağlanabileceği gibi inşaata talip firmanın da üstlenmesi söz konusu olabilir. Çünkü projenin içindeki satılmamış olan villalar da firmaya kar sağlayacak. Şu anda bazı inşaat firmalarıyla görüşüyoruz" dedi. Chantua projesinin Deniz Gülü tipinde 22, Deniz Yıldızı’nda 36, Deniz Atı’nda 34, Deniz Kızı’nda ise 79 satılmamış villa bulunuyor.

Kat irtifakı kurulmalı

Olumsuz durumla karşılaşmamak için öncelikle güvenilir bir inşaat firmasının seçilmesi gerektiğini söyleyen Reha Medin Emlak Hizmetleri Genel Müdürü Nabi Cücük, "Avukat nezdinde ayrıntılı bir sözleşme yapılması gerekir. En geçerli akit kurulu kat irtifakıdır. Bu sözleşme noterde yapılıp çıkarılmışsa kat irtifakı kütüğüne şerh edilmesi gerekir. Sözleşmede olası mağduriyetlerlerde ve aksaklıklarda ne gibi yöntem ve tazminatların olacağı ayrıntılı olarak belirtilmelidir" dedi.

Firmanın ekonomik durumunu araştırın

Uzun yıllardır maketten ev almanın sakıncalarını anlattığını söyleyen İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, "Maketten konut alırken çok dikkatli olunması gerekiyor. Piyasa eskiden ’yap-sat’ sistemi işliyordu. Sektöre herkesin girmesiyle sat-yap dönemi başladı. Tüketicileri daha önce firmaları araştırmaları konusunda uyardık. Arsa firmaya mı aittir, binayı bitirecek parası var mıdır, mali boyutları, finansal durumları nedir, araştırılması gerekiyor" dedi.

Tapu şart

İnşaat bitmeden kat mülkiyeti tapusunu almanın mümkün olmadığını belirten Century 21 Türkiye Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, "Ancak kat irtifak tapusu inşaat bitmeden de alınıyor. Proje üzerinden yapılan satışların önemli bir bölümü bu doğrultuda işlem görüyor, tapu sicil müdürlüğünce yapılan bir akde bağlı olarak kat irtifak tapusu veriliyor. Bunun dışında noter tarafından düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile gayrimenkul satışları yapılıyor. Hakların korunması da ancak tapuyla oluyor" dedi.

Danışman şirketler daha güvenli

Realıty World Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Hilmi Işıkören, tüketicilerin öncelikle projenin hangi firma tarafından gerçekleştirildiğini araşatırmasını öneriyor. Firmanın referanslarına da bakılmasının önemli olduğunu söyleyen Işıkören, "Projenin satış ve pazarlamasını şirketin kendi ekibinin mi yoksa uluslararası bir danışman şirket tarafından mı yapıldığını  incelemek gerekiyor. Bunun için emlak danışmanlarından yardım almaktan çekinilmemeli" diye konuştu.

Cezai şartlar belirlenmeli

Müşterinin dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan birinin maket ölçeğinin doğru olup olmadığına bakmak olduğunu söyleyen Turyap Yönetim Kurulu Üyesi Başak Soner, "Makete bakarken ’bina dili’ni bilmek gerekir, aksi takdirde makette gösterilenle, satın alınan arasında ciddi farklar çıkabilir" dedi. Görmeden  konut alınmaması önerisinde bulunan Soner, maketin yanıltıcı olabileceğini de sözlerine ekledi. Soner, "Yeterli cezai şart yoksa alıcı mağdur olur. Ev bitmez, teslimi gecikir, siteyse ortak alanlar bitmez, konutun içinde ıslak zeminler ya da mutfak-banyo yarım bırakılır. Tüm bunlar kesin şekil ve şarta bağlanmalı, cezai hüküm konulmalıdır. Ayrıca aidatlar ve ortak alanların kullanım hakkı sözleşmede geçmeli, sonradan giderlerin yüksek olmasından doğan şikayetler de gelebilir."

Mağdur olmamak için

Öncelikle inşaatı gerçekleştiren firmanın araştırılması gerekiyor. 

Belediye ve tapu dairelerinde araştırma yapmak gerekiyor. İnşaat bitmeden kat mülkiyeti tapusu verilmediği için kat irtifak tapusunun mutlaka alınmasını gerekiyor.

Bunun dışında noter tarafından düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle de gayrimenkul satışları yapılabiliyor. 

Firmanın bankalarla ortak çalışıp çalışmadığı da araştırılması gerekiyor. Çünkü mağduriyet halinde bankanın da sorunları gidermesi gerekiyor.

Tüketicilerin inşaat firmaları ile yapacakları sözleşmeleri bir avukat ya da notere danışmadan imzalamamaları da öneriliyor.

Meltem Kara

   
Yabancı uzmanlara göre Türkiye bu kez çok kötü etkilenecek

Piyasalarda kriz alarmı

ABD'de mortgage şirketlerinin nakit sıkıntısına girmesiyle derinleşen uluslararası mali piyasalardaki krizin Türkiye gibi yükselen piyasaları bu defa kötü vurabileceği uyarısı yapıldı.

Mortgage’den uzak durun   14.08.2007   Milli Gazete

Tüketiciler Derneği, ABD’de yaşanan mortgage krizinin Türkiye’de konut kredisi kullanmayı düşünenler için çok açık bir örnek olduğu uyarısında bulundu.
Tüketiciler Derneği (TÜDER), ABD’de yaşanan tutsat krizinin, Türkiye’de konut kredisi kullanacak tüketiciler için önemli mesajlar içerdiğini belirterek, tüketicilerin 5 yıldan daha uzun vadeli konut kredisi kullanmamaya özen göstermesi gerektiğini bildirdi.
TÜDER’den yapılan yazılı açıklamada, ABD’de tutsat piyasasında sabit ve değişken faizli iki tür kredi uygulandığı, değişken faizli kredilerin nispeten düşük faiz oranlarına karşın ulusal ya da uluslararası piyasalara bağlı olarak değişiklik gösterdiği kaydedildi.
ABD’de faizler son derece düşük olduğu için özellikle orta ve alt gelir grubundaki kişilerin nispeten daha düşük olan değişken faizli kredileri kullanmayı tercih ettiği, ancak son yıllarda Amerikan Merkez Bankasının (FED) faiz oranlarını kademeli olarak artırması sonucunda konut sektörünün durgunluğa girdiği belirtilen açıklamada, talebin azalmasıyla birlikte konut satış fiyatları ile kira gelirlerinin hızla düşmesi nedeniyle özellikle düşük gelir grubundaki kişilerin kredilerini düzenli olarak ödeyemez duruma geldikleri ifade edildi.
Açıklamada, şöyle denildi: ‘’ABD’de ve Avrupa ülkelerinde uygulanan tutsat (mortgage-ipoteğe dayalı konut finansmanı) ülkemizde olması gerektiği gibi uygulanmamaktadır. Türkiye’de tutsat adıyla uygulanan konut finansmanıdır. İmar ve iskanı alınmış deprem yönetmeliğine uygun yapılmış kaliteli konutlar bir havuza alınarak, bu konutlar üzerinden varlığa dayalı menkul kıymetler çıkarılmamakta, sermaye piyasasında satılmamakta ve yeni konutların finansmanı için değer yaratılmamaktadır.
Bankalar açısından bakıldığında da bu uzun vadeden kaynaklanan faiz riskinin satılmaması nedeniyle yarın Türkiye’de bankacılık sisteminin de çok önemli kayıplar vereceği söylenebilir. Böyle bir durumun ortaya çıkmayacağı ifade edilmesine rağmen konut kredileri halen bankalar açısından birinci sırada gelmektedir ve yarın bu durumun ortaya çıkabileceği hacme ulaşmayacağını bugünden iddia etmek olanaksızdır.’’
TÜDER, evin gerçek değerinin doğru tespit edilmesini ve Türkiye’de her zaman beklenmedik durumların ortaya çıkabileceğinin unutulmaması gerektiğini belirtti.
     

Maketten daire aldık, kandırıldık    Eray EROLLU/İSTANBUL Hürriyet 

       TOKİ’nin Halkalı’da Soyak İnşaat’a yaptırdığı Olympiakent’teki 3600 daireyi satın alan site sakinlerinden bir kısmı mahkemeye ayıplı mal davası açıp "Satış elemanları maket üzerinden daireleri bize çok iyi pazarladı. Rayicin çok üzerinde fiyatla satın aldığımız site içindeki yeşil alanların, yüzme havuzunun bize ait olmadığını öğrendik. Resmen kandırıldık" dediler.
         Olympiakent’in sakinleri dün sabah 4’üncü Levent’teki İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne ayıplı mal davası açtı. Adliye önünde 80’e yakın davacı toplandı. Davacılar adına yapılan açıklamada şu iddialara yer verildi: "Maket üzerinden satış elemanları bize siteyi ve dairleri gösterince düşünmeden aldık. Satış elemanları 14 bin metrekare yeşil alan olacağını üstüne basa basa anlattı. Bu alanın içinde koşu parkuru, yüzme havuzu, güvenlik, spor kompleksi, 50 bin ağaç, 3 giriş kapısı, güvenlik duvarı gibi birçok özellik sıraladı. Artı bunlar satış sözleşmelerimizde de mevcut. Biz de Halkalı’da 120 metrekare olan 3 oda bir salon daireleleri emsalleri 150 bin YTL civarındayken 243 bin YTL’ye satın aldık. Kısa süre önce bu yerlerin yeşil alan olduğu ve bizlere ait olmadığını öğrendik. Hatta Halkalı’da yeni yapılan konutları bizden çok ucuza satın alanlara bu yerlerden yararlanabileceklerini söyleyip daire satışlarını katlıyorlarmış. Biz bu kadar farkı yeşil alan ve içindeki aktiviteler için ödedik. Resmen kandırıldık" dediler.
 

 Balkonda mangal için Yargıtay 'tazminat' dedi   Ali EYCE  Sabah 12.07.2007

İzmir'de balkonda mangal yaktıkları öne sürülen çifte, komşularının şikâyeti üzerine mahkeme tarafından verilen 500 YTL'lik tazminat cezası, Yargıtay tarafından onandı. Yargıtay'ın kararının kendilerini memnun ettiğini belirten davacı avukat Ömrüye Erpek, "Bu karar emsal teşkil edecek. Bu konuda çok mağdur olan insanlar var. Biz bir öncü olduk" diye konuştu. İzmir Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapan Ömrüye Erpek ve annnesi Nermin Çalış, üst katlarında oturan Oktay ve Reyhan Malay çiftinin mangal yakarak, duman içinde kalmalarına neden olduklarını ve komşuluk hukukuna aykırı davrandıklarını iddia edip, İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 'Men'i Müdahale' ve bin YTL tazminat davası açtı. İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi Mustafa Aysal, karar dilekçesinde 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 18. maddesine göre, davalı tarafın 500 YTL tazminat ödemesine, bundan sonra balkonda mangal yakmak ve çeşitli atıkları atmalarının yasaklanmasına karar verdi. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi de, yerel mahkemenin verdiği kararı aynen onadı.
   

Kiracı ev bulamıyor, ev sahipleri 

308 bin daireyi boş tutuyor   Yasin Kılıç  11 Mayıs 2007, Cuma  Zaman

İstanbul'da kiracıların birçoğu başlarını sokacak daire bulamamaktan şikayet ederken, yüz binlerce daire ise sahipleri tarafından çeşitli sebeplerle boş bekletiliyor

İstanbul'da yaşanılan bu çelişkiyi Türkiye İstatistik Kurumu'nun yürüttüğü Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi çalışması ortaya çıkardı. Çalışma kapsamında nüfus sayımıyla birlikte İstanbul'daki konut sayısı ve bunların dolu veya boş olma durumları tespit edildi. Buna göre İstanbul'da yaklaşık 2 milyon 291 bin 228 konut bulunuyor. Bu konutların 308 bin 615'i boş durumda.

Gayrimenkul Zirvesi Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından yapılan bir başka araştırma ise İstanbul'un 2007 yılında 206 bin yeni konut ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. TÜİK'in verilerini değerlendiren İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, "Evet, TÜİK'e katılıyorum. Konut fazlalığı var. İstanbul'un eski yerleşim bölgelerinden, yani merkezinden İstanbul'a uzak mesafelerde, şehrin dışında kurulan bölgelere doğru bir göç meydana geldi. Bu boşluk ondan kaynaklanıyor." diye konuştu.

İstanbul'da en fazla konut 313 bin 272 adet ile Kadıköy'de bulunuyor. Kadıköy'deki binaların 6 bin 586'sı boş durumda. En fazla konut bulunan ilçe sıralamasında Kadıköy'ü Gaziosmanpaşa takip ediyor. Gaziosmanpaşa'da 293 bin 895 konut var. Bunların 38 bin 38'i boş bekliyor. Boş konut sıralamasında 3 sırayı 119 bin 892 konutundan 31 bin 174'ü boş olan Büyükçekmece alıyor. İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, konutlarının boş bırakılmasını 1999 Marmara Depremi'ne bağladı. İstanbulluları deprem sonrasında özellikle eski yerleşim bölgelerindeki bakımsız ve güçsüz binaların durumunun tedirgin ettiğini anlatan Ateş, "Vatandaş mağdur olacağı o binaların altında kalmak korkusu ve buralarda 1999'dan bugüne kadar herhangi bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle mevcut binaların altında kalmamak için yeni binalara göçe başladı." dedi.

Kiracılar Derneği (KİRADER) Genel Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu ise İstanbul'da yaşanan bu konut dengesizliğinin Türkiye'de belirli bir konut ve kira yasası olmadığı için meydana geldiğini kaydetti. Türkiye'de kaç ton elma üretildiğinin bilinmesine karşın kaç kiracının bulunduğunun bilinmediğini kaydeden KİRADER Başkanı, "Kiracılar konusunda net bir rakam olmadığı için kiracı politikası ciddiye alınmıyor. Bu konuda bir yasa çıkmadığı için kiracılar, ev sahipleri ile emlakçıların inisiyatifi ve vicdanı arasında kalmış durumda." şeklinde konuştu.

İstanbul'daki 308 bin konutun boş durmasında ev sahiplerinin büyük payı olduğunu savunan Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Ateş, "Ev sahipleri evlerinden bugüne kadar net kira almış ve evin ne kapısını ne de bacasını tamir ettirmişler. Ev sahipleri dairelerini yenilemedikleri halde aynı kirayı istiyorlar. Bugün itibarıyla bu mal sahiplerinin dairelerini komple elden geçirmeleri gerekiyor." dedi.

Devletin konut ve kira denetimi konusunda hiçbir yasal girişimi ve kuralı olmadığını kaydeden KİRADER Başkanı ise ev sahiplerinin daire fiyatlarını kendi isteklerine göre belirlediklerini anlattı.

     

Gayrimenkul aldınız peki ya sonrası...  Zuhal KIZILOT     05.05.2007

Her zaman köşemizde de ifade ettiğimiz gibi gayrimenkul satın almak, son zamanların en popüler yatırım araçları arasında sayılıyor. Bu yöndeki eğilim de bir hayli fazla. Yeni bir gayrimenkul aldınız. Tapu işlemlerini de bitirdiniz. Peki ya sonrası... Tapu işlemleri bittikten sonra da birtakım görevleriniz var. Bunları ihmal ederseniz, sonunda üzülebilirsiniz. Aman dikkatli olun!
Belediyeye bildirim

Hangi yıl içinde gayrimenkul satın almış iseniz, ilgili belediyeye, o yılın sonuna kadar ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermeniz gerekiyor. Gayrimenkul ister miras ister bağış yoluyla edinilmiş olsun bu kural her iki halde de geçerli.

2007 yılı içinde edinilen gayrimenkuller için yıl sonuna kadar ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ verilecek... Örneğin, 7 Mayıs 2007 tarihinde ev alan bir kişinin, 31 Aralık 2007 tarihine kadar ilgili belediyeye, Emlak Vergisi Bildirimi vermesi gerekiyor.

Eğer gayrimenkulü yılın son üç ayı içerisinde edinmiş iseniz sizinle ilgili özel bir durum söz konusu. Şöyle ki yılın son üç ayı içinde yani 1 Ekim 2007 tarihinden sonra gayrimenkul edinenlerin ‘edinme tarihinden itibaren üç ay içinde’ ilgili belediyeye ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermeleri gerekiyor. Örneğin, 8 Kasım 2007 tarihinde gayrimenkul satın alan bir kişinin, 8 Şubat 2008 tarihine kadar, Emlak Vergisi Bildirimi vermesi gerekiyor.

Gayrimenkul miras kalmış ise...

Gayrimenkulün miras yoluyla intikal ettiği durumlarda, miras bırakanın öldüğü tarihten itibaren, dört ay içinde, Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verilmesi ve tahakkuk eden vergilerin de 3 yılda 6 eşit taksitte ödenmesi gerekiyor.

Miras kalan gayrimenkulün, mirasçının adına tapuda tescili de şart. Bunun için mirasçının, binde 9 oranında harç ödemesi gerekiyor.

İnşaat devam ediyorsa

İçinizde, inşaat daha proje aşamasındayken ya da kaba inşaat halindeyken, gayrimenkul satın alan çoktur.

Çoğu zaman inşaat tamamlanmadan evin bedeli, kısmen ya da tamamen ödenmiş oluyor. Ancak buna rağmen inşaat bitmediği için tapu verilemiyor. İnşaatın bitmesini beklemekten başka çare yok.

Bazı durumlarda da inşaat devam ederken yapılan satışlarda ‘kat irtifaklı arsa tapusu’ veriliyor. Bu halde de alıcının, arsa tapusunu aldığı yılın sonuna kadar ilgili belediyeye ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermesi gerekiyor.

Arsa tapusunun verildiği durumlarda, müteahhit, inşaatı tamamlayıp teslim ettiğinde ‘cins tashihi harcı’ ödenerek daire tapusunun alınması gerekiyor. Bu işlemler sıcağı sıcağına yapılmaz ise ileride daha da güçleşebiliyor. Çünkü inşaat firmasının yapması gereken birçok işlem var.

Bu nedenle, inşaat bitmeden ‘kat irtifaklı arsa tapusu’ alanların, inşaat

biter bitmez, inşaat firmasına, bu işlemlerin tamamlaması için uyarıda bulunmaları yararlı olacaktır.   STAR GAZETE
   

Evini 5 yıl içinde satan vergi ödeyecek


Satın aldığı evi, 5 yıl içinde satanlar, bundan elde edecekleri kazanç nedeniyle "değer artışı kazancı" olarak, gelir vergisi ödeyecekler.

Olay yalnızca ev satışı ile sınırlı değil. Dükkan, büro, mağaza, arsa ya da arazi gibi gayrimenkullerini, edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde satanlar da Gelir Vergisi ödeyecekler.
"Bu da ne zaman çıktı? İlk kez duyuyoruz" diyenler haklılar. Çünkü daha yeni çıktı. Dünkü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi (Bkz. 4 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 5615 Sayılı Kanun).   http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=3151982
KOOPERATİF EVİNE DE VAR

Kooperatif yolu ile ev edinenler de bu evlerini 5 yıl içinde elden çıkartırlarsa, gelir vergisi ödeyecekler. Kooperatiflerde, 5 yıllık sürenin hesabı, ortakların tapuyu aldıkları tarihten değil, kooperatif evinin tahsis tarihinde, örneğin kuraların çekilip, üyelerin evlerinin belli olduğu tarihte, ortak tarafından satın alınmış sayılır (Gelir Vergisi Kanunu, Mükerrer Md.80/6. Parantez içi hüküm).
Yukarıda sözünü ettiğimiz 5 yıllık süre, 1 Ocak 2007 tarihinden önce edinilen gayrimenkuller için 4 yıl olarak uygulanacak (Gelir Vergisi Kanunu Geçici Md.71). Buna göre, 2 Mart 2003 tarihinde 50 bin YTL'ye satın alınan bir gayrimenkul, 5 Mart 2007 tarihinde, 400 bin YTL'ye satıldığında, bundan doğan kazanç, 4 yıllık süre geçtiği için gelir vergisine tabi olmayacak
MİRAS KALANDA YOK
Miras ya da bağışlama yolu ile edinilen gayrimenkullerin satışında, özellik taşıyan bir durum var. Bu gayrimenkuller, ne zaman ve kaç bin YTL'ye satılırsa satılsın, elde edilen kazanç, gelir vergisine tabi olmayacak (GVK.Mük.Md.80/6).
Buna göre, örneğin 10 Şubat 2007 tarihinde miras kalan ve değeri veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, 300 bin YTL olarak beyan edilen bir gayrimenkul, 5 Mart 2007 tarihinde 900 bin YTL'ye satıldığında, aradaki fark nedeniyle, Gelir Vergisi ödenmeyecek.
EDİNME TARİHİ
Yukarıda belirtilen 4 ya da 5 yıllık sürenin hesaplanmasında, iktisap (edinme) tarihi önem taşıyor. Edinme tarihi;
  - Satın alınan gayrimenkullerde, "tapu tescil tarihi",
  - Kooperatif ortaklarında "gayrimenkulün tahsis tarihi",
  - İnşa edilen gayrimenkullerde, "yapı kullanma belgesinin alındığı tarih",
  - Arsa karşılığı daire alanlarda, inşaatın tamamlanıp "yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarih", olmaktadır.
SATIŞ KAZANCI

Gayrimenkulün satış kazancının hesaplanmasında, edinme bedeli ile satış bedeli arasındaki fark esas alınır. Ancak, hesaplama sırasında;
  - Gayrimenkulün edinme bedeli, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere, alındığı tarihten itibaren, Türkiye İstatistik Kurumu'nca (TÜİK) belirlenen TEFE (1 Ocak 2006'dan itibaren ÜFE) artış oranına göre yükseltilir.
  - Yükseltilen değer, satış bedeli ile kıyaslanır.
  - Aradaki farktan; satış sırasında ödenen vergi, harç ve giderler ile 6.400 YTL "istisna" düşülür.
  - Kalan kısım üzerinden, yüzde 15-35 arasında değişen tarifeye göre Gelir Vergisi ödenir.
Maliye, gayrimenkul satışlarını, tapu kayıtlarından kontrol ettiği ve zamanaşımı süresi de 5 yıl olduğu için, bu tür gelir elde edenlerin, beyanda bulunmalarında yarar var.  Şükrü KIZILOT  skizilot@yaklasim.com      5 Nisan 2007

Evini satanların vergi şaşkınlığı

GEÇTİĞİMİZ perşembe, evini 5 yıl içinde satanların, bu satıştan elde ettikleri kazanç nedeniyle Gelir Vergisi ödeyeceklerini yazmıştık.

Sen misin yazan. O günden bu yana, sorular yağıyor. Meğer evini satan ne kadar çok kişi varmış. En önemlisi, bunların neredeyse tamamı, böyle bir vergi olduğunun farkında bile değiller.

Çok kişi ısrarla "Bu ne zaman çıktı?" diye soruyordu.

Vatandaş da haklı. Vergi uzmanı değil ki nereden bilsin. Alım satım sırasında, binde 15 harç ödüyor. Zannediyor ki olay bundan ibaret. Oysa, tapuda bir sayfalık açıklama notu verilse, vatandaş olayın vergi boyutunu öğrenecek...
   Gelen yüzlerce soruyu da göz önüne alarak, konuyu ince noktalarıyla açıklayalım.
VERGİ SÜRPRİZİ
Çok kişi, olayı bilmediği için, "sürpriz bir vergi" gelmiş gibi algılıyor.
Oysa, bu vergi öteden beri var. Kısaca açıklayalım.

    1. Verginin Yasal Dayanağı: Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80/ 6. maddesine göre; gayrimenkullerin iktisap (edinme) tarihinden itibaren, belli bir süre içinde elden çıkartılmasından doğan kazanç, "değer artışı kazancı" olarak, gelir vergisine tabi.
  - 4 Mart 2007 Tarihli resmi Gazete’de yayınlanan 5615 sayılı Kanun ile bu süre, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren, 5 yıl olarak belirlendi. Buna göre; gayrimenkulünü edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde satanlar, bundan doğan kazanç nedeniyle, "değer artışı kazancı" olarak, Gelir Vergisi ödeyecekler. Örneğin, 11 Nisan 2007 tarihinde satın aldığı evi, iki yıl sonra satacak olan bir vatandaş, bu satıştan doğan kazanç nedeniyle, gelir vergisi ödeyecek. Evi 11 Nisan 2012’den sonra satarsa, gelir vergisi yok.
   - 1 Ocak 2007 Tarihinden Önce Edinilen Gayrimenkuller: Bunların satışı halinde, 5 yıl yerine 4 yıllık süre aranılacak. Örneğin, 10 Aralık 2002 tarihinde 50 bin YTL’ye aldığı gayrimenkulü, 11 Nisan 2007 tarihinde 400 bin YTL’ye satan Nuri Amca, 4 yıllık süre geçtiği için, elde ettiği kazanç nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecek.
     (NOT: Kazancın tespitini, maliyet bedelinin yükseltilmesini ve gelir vergisi tarifesini 5 Nisan 2007 tarihli yazımızda açıkladığımız için burada tekrarlamıyoruz)
    2. Miras Kalan Gayrimenkul: Miras ya da bağış yolu ile edinilen gayrimenkullerin satışı, ne zaman ve kaç bin YTL’ye yapılırsa yapılsın, bundan doğan kazanç, gelir vergisine tabi değil. Örneğin, 5 Ocak 2007 tarihinde ölen kocasından, miras kalan gayrimenkulü, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde 200 bin YTL beyan eden Ayla Teyze, bu gayrimenkulü 11 Nisan 2007 tarihinde 800 bin YTL’ye satarsa, aradaki fark nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecek (Bkz.GVK.Mük. Md.80/6. Parantez içi hüküm).

CEZADAN KURTULMA YOLU

Evi, bürosu, dükkanı, arsası, arazisi ya da başka bir gayrimenkulünü, yukarıda belirtilen süre içinde elden çıkarıp da kazanç sağlayanlar, bunu beyan edip gelir vergisi ödememişlerse, bu vergi kendilerinden, cezası ve faizi ile birlikte alınır.

Cezadan kurtulmak isteyenler için "pratik bir çözüm yolu" var. Beyan etmedikleri kazancı, bir dilekçe ekinde, Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesine göre "pişmanlıkla" beyan ederlerse, cezadan kurtulurlar.

Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl. Bu şu anlama geliyor; örneğin, 2005 yılında satılıp kazancı beyan edilmeyen bir gayrimenkulün satış kazancı nedeniyle, 31 Aralık 2010 tarihine kadar, durum tespit edilip, vergisi ve cezası istenebilir.

Maliye, tapu kayıtlarını da araştırarak, kapsamlı bir inceleme başlatacak. Bu nedenle, cezalı duruma düşmemek için gizlenen kazancın, pişmanlıkla beyan edilip, vergisinin ödenmesinde yarar var...    Şükrü KIZILOT     11 Nisan 2007

   

İşyerini kiraya veren üste vergi iadesi alacak   Zuhal KIZILOT     31.03.2007

Gayrimenkulünü işyeri olarak kiraya verenler yaşadı. Ücretlerde vergi iadesi kalktı ama işyeri kira geliri olanlara devam ediyor.

2007 yılı kira gelirini 2008 yılı mart ayında beyan ettiklerinde, vergi ödemeyecekleri gibi, üste vergi iadesi bile alacaklar.

83.320 YTL’ye kadar iade

İade herkese yok. Yıllık kira geliri 82.320 YTL’ye kadar olanlara var.

Daha açık bir anlatımla, 2007 yılında ayda 6.860 YTL’ye kadar aylık kira geliri olanlar, beyanname verdiklerinde vergi ödemeyecekler.

Dolayısıyla 2007 yılında işyeri kira geliri elde edenler, aylık 6.860 YTL, yıllık 82.320 YTL’ye kadar olan kira gelirleri için, gelir vergisi ödemeyecekleri gibi, vergi iadesi alabilecekler.

Bu uygulama yeni değil. 2006 yılında da 113.180 YTL’ye kadar işyeri kira gelirine vergi iadesi çıkıyordu. (Bu konuda geniş bilgi için Bkz. Şükrü KIZILOT, Ekrem SARISU, Sezgin ÖZCAN ve Av. Zuhal KIZILOT, Gayrimenkul Rehberi, Yaklaşım yayınları, 3. Baskı, Ankara, 2007, s. 205-206)

Vergi iadesi nasıl çıkıyor?

İşyeri kira ödemelerinde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yüzde 20 oranında stopaj (gelir vergisi kesintisi) yapılmaktadır. Götürü gider usulünü seçenler de yıllık brüt kira gelirinin yüzde 25’ini gider olarak düşüyorlar. Götürü gider uygulaması nedeniyle vergi matrahı yüzde 25 oranında azalınca, hesaplanan vergi, kira ödemesinden yapılan vergi kesintisinden daha az çıkıyor. Hesaplanan vergi ile kesinti yoluyla ödenen vergi, yıllık 82.320 YTL brüt işyeri kira geliri elde edenlerde başa baş geliyor.

2007 yılı işyeri kira gelirlerinde beyan sınırı 19.000 YTL. Buna göre, 2007 yılında, 19.000 YTL ile 82.320 YTL arasında işyeri kira geliri elde edenler, 2008 yılı Mart ayının 25. günü akşamına kadar beyanname verecekler. Ancak, söz konusu kişiler 2007 Yılı İşyeri Kira Gelirlerinin Vergisi Tablosundan da görüleceği üzere, vergi ödemeyecekleri gibi vergi iadesi alacaklar.

      

Gecekondu Kanunu değişti   22 Mart 2007 Perşembe     İnternet Haber 

TBMM Genel Kurulunda, belediyelerin, TOKİ'nin izniyle gecekondu ıslah ve tasfiye sahalarındaki özel arazileri satın almasına veya kamulaştırmasına olanak sağlayan tasarı, kabul edilerek yasalaştı.

Kanuna göre, belediyeler, TOKİ'nin izniyle gecekondu ıslah ve tasfiye sahalarındaki özel arazileri satın alabilecek veya kamulaştırabilecek.

Gecekondu ıslah bölgelerindeki bütün yapılar, TOKİ tarafından tespit edilecek sürede, hava fotoğrafları, haritalar veya ölçekli krokilerde gösterilecek.

Islaha muhtaç veya tasfiyesi gereken gecekondu bölgeleri ile yeniden halk konutu veya nüve konut yapımına tahsis edilecek sahaların seçimi, haritaların hazırlanması, imar ve ıslah planlarının düzenlenmesi, TOKİ'nin denetimi altında ilgili belediyelerce yapılacak veya yaptırılacak.

Islah ve tasfiyenin yapılacağı şehir ve kasabalar ile buralardaki ıslah ve tasfiye bölgelerinin program ve öncelik sırasını, TOKİ belirleyecek.                                                  Sayfa başına dön
     

Miras kalan evin tapusu nasıl alınacak?  Zuhal KIZILOT  Star  15.03.2997

Bugünkü konumuz, milyonlarca vatandaşı çok yakından ilgilendiriyor. Kimileri bilmediğinden kimileri de bir türlü eli varmadığından, miras bırakandan kendilerine kalan gayrimenkulleri, uzun yıllar geçmesine rağmen hálá üzerlerine geçirmemiş oluyorlar. Bu durum, birkaç kuşak ve bunların torunlarını da kapsayacak şekilde çok karmaşık bir hale gelebiliyor.

Tapu kayıtlarında, ölmüş kişinin üzerinde kayıtlı gözüken bir gayrimenkul için öncelikle, ölmüş kişi adına mirasçılarının, Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verip, vergilerini de ödemeleri gerekiyor.

Veraset işlemleri bittikten sonra, gayrimenkul kanuni mirasçılara intikal edebiliyor
İstisna var mı?
Veraset ve İntikal Vergisi belli bir tarifeye göre hesaplanıyor
   **Mirasçıların her biri için ‘Veraset ilamında gözüken’ miras oranına göre, vergileri ayrı ayrı hesaplanıyor. Kanuni mirasçılardan eş için miras payı 4’te 1’i, çocuklar için ise 4’te 3’ü oluyor.
   **Vergi hesaplanırken önce eş ve çocuklara tanınan istisna tutarı düşülüyor. Örneğin çocuklara isabet eden miras payı 300 bin YTL ise bundan öncelikle ‘istisna tutarı’ düşülüyor. Daha sonra da tarifeye göre vergisi hesaplanıyor.
    **2007 yılı için istisna tutarı; eş için 89 bin 623 YTL. Çocukların her biri de bu istisnadan yararlanabiliyorlar. Çocuk ya da torun bulunmaması durumunda ise eşe isabet eden miras hissesinin 179 bin 352 YTL’si vergiden istisna oluyor.

Veraset ve İntikal Vergisi tarifesi
2007 yılı için Veraset ve İntikal Vergisi, aşağıdaki tarifeye göre hesaplanıyor:
  **İlk gelen 140 bin YTL için yüzde 1
  **Sonra gelen 300 bin YTL için yüzde 3.
  **Sonra gelen 640 bin YTL için yüzde 5.
  **Sonra gelen 1.290 bin YTL için yüzde 7.
  **Matrahın 2.370 bin YTL’yi aşan bölümü için yüzde 10.

Ödeme şekli
Veraset ve İntikal Vergisi, üç yılda altı eşit taksitte, birinci taksiti mayıs, ikinci taksiti ise kasım ayında ödeniyor. Mirasçılar, miras kalan gayrimenkulü, tapu kayıtlarında kendi üzerlerine geçirirlerken binde 9 harç ödüyorlar. Bu şekilde gayrimenkulün tapusu mirasçılar adına çıkartılabiliyor. Miras kalan gayrimenkul, mirasçılar tarafından satılırsa, elden çıkarılan gayrimenkulden sağlanan kazancın tutarı ne kadar olursa olsun, Gelir Vergisi’ne tabi olmuyor.   
   
 Gayrimenkul satışlarında iki alternatif: Varlık satışı-hisse satışı
M.Ersun Bayraktaroğlu / Yeminli Mali Müşavir       07/03/2007 09:39:07

Ekonomik veriler, basında yer alan haberler, birbirinin ardı sıra düzenlenen konferanslar, toplantılar, paneller, yayınlanan raporlar ve hatta eş-dost sohbetleri ile son bir iki yıldır gayrimenkul konusunun ciddi anlamda önem kazandığını görüyoruz. Son bir iki yıl içinde gazeteler, dergiler özel gayrimenkul ekleri yayınlamaya başladılar. Sadece gayrimenkule yönelik internet sitelerinin sayısı bile gün geçtikçe artıyor. Günlük gazetelerde, ulusal-yerel televizyon kanallarında yer alan konut ve alışveriş merkezi ilanları, reklamları artık sadece konut ya da alışveriş merkezi değil yeni bir yaşam tarzının pazarlanmaya başlandığını gösteriyor.

Gayrimenkul piyasasında yaşanan bu gelişmeler özellikle uluslararası gayrimenkul yatırımcılarının da Türkiye pazarına girmelerine yol açtı. Önce büyük şehirlerde alış veriş merkezleri ile başlayan uluslararası yatırımcı ilgisi şimdilerde büyük konut projelerine de yönelmiş durumda. Uluslararası yatırımcıların ilgisinin sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerle sınırlı olmadığını Türkiye'nin pek çok başka bölgesinde, şehrinde, ilçesinde de bu yatırımcıların alışveriş merkezi ve konut projelerine yatırım yaptıklarını görüyoruz.

Gayrimenkul sektöründeki bu "patlama" gayrimenkullerin sıkça el değiştirmesine yol açtığından söz konusu bu el değiştirmelerin vergisel etkileri de söz konusu harekete paralel olarak önem kazanmaktadır.

Gayrimenkulden temel olarak iki tür kazanç elde edilmesi mümkündür: Gayrimenkulün elde tutularak kiraya verilmesi sonucunda "kira geliri" ve söz konusu gayrimenkulün elden çıkarılmasından elde edilen satış kazancı. Bu yazımızda gayrimenkullerin el değiştirmesi sırasında kullanılabilecek alternatif yöntemlerin, önemli olduğunu düşündüğümüz karşılaştırmasını tam mükellef gerçek ve tüzel kişiler yönünden özet olarak yapmaya çalışacağız.

Hisse satışı-varlık satışı

Gayrimenkuller temel olarak iki şekilde el değiştirebilir: Tapuda ilgili gayrimenkulün satışı ile ya da gayrimenkule sahip olan şirketin hisselerinin satışı ile. Bu yöntemlerden doğrudan gayrimenkulün satışı ile gerçekleştirilecek olan işleme "Varlık satışı", diğerine ise "Hisse satışı" yoluyla gayrimenkulün el değiştirmesi denilmektedir.

Sonuç olarak, alıcı açısından ilgili gayrimenkule nihai olarak sahip olma hakkı veren bu iki yöntem arasında vergisel sonuçlar açısından farklılıklar bulunmaktadır. Her iki yöntemin de birbirine üstünlükleri olduğu gibi, kendi içinde dezavantajları da bulunabilmektedir.

Bu iki yöntemin karşılaştırmasını ana vergiler yönünden aşağıdaki başlıklar altında özetleyebiliriz:

Kurumlar vergisi/gelir vergisi yönünden

Satıcının tüzel kişi ya da gerçek kişi olmasına, söz konusu gayrimenkulün gerçek kişinin iktisadi işletmesine dahil olup olmamasına göre bu satış/devir işleminin vergisel sonuçları değişebilmektedir.

Varlık satışı:

Ana faaliyet konusu gayrimenkul ticareti ya da kiralaması olmayan tüzel kişiler yönünden aktife kayıtlı olan gayrimenkulün satışı sonucunda elde edilecek gelirin yüzde 75'i, söz konusu gayrimenkulün en az iki yıldır şirket aktifinde yer alıyor olması, satış bedelinin en geç satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi ve elde edilecek kazancın en az 5 yıl süre ile pasifte özel bir fon hesabında tutulması şartı ile kurumlar vergisinden istisna edilmektedir. Başka bir ifade ile kurumlar vergisi mükellefi tüzel kişilerce yukarıda belirtilen şartları taşıyan nitelikteki gayrimenkul satışlarından elde edilen gelirlerin sadece yüzde 25'i kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Buna karşılık yukarıda belirtilen şartları taşımayan nitelikteki satışlardan elde edilen kazançların tamamı üzerinden kurumlar vergisi hesaplanacaktır.

Gerçek kişiler yönünden ise gayrimenkul satışı sonucu elde edilecek kazanç "diğer kazanç ve irat" olarak adlandırılır ve kural olarak satış bedeli ile alış maliyeti arasındaki fark üzerinden (yasada yer alan diğer indirimlerin/endekslemelerin yapılması ve istisna tutarının uygulanması sonrasında) gelir vergisine tabi tutulur. Ancak, gerçek kişiler tarafından gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren en az 4 yıl (1.3.2007 tarihinde TBMM'de kabul edilen ve onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen yasa ile yapılan değişiklik çerçevesinde 1.1.2007 tarihinden sonra iktisap edilenlerde en az 5 yıl) elde tutulduktan sonra satılması halinde elde edilen kazanç, tutarı ne olursa olsun vergilendirilmeyecektir.

Hisse satışı

Doğrudan gayrimenkul yerine, gayrimenkule sahip olan kurumdaki hisselerin satılması halinde kurumlar ve gelir vergisi yönünden sonuçlar yine satıcının niteliğine göre değişecektir.

Söz konusu hisse satışının tam mükellef bir kurum tarafından yapılması halinde yukarıda varlık satışı kısmında gayrimenkul için belirttiğimiz istisna iştirak hissesi satışı için de aynen geçerli olacaktır. Yani, ana faaliyet konusu menkul kıymet ticareti olmayan kurumların aktiflerinde en az iki yıl süre ile yer alan iştirak hisselerini satmaları, satış bedelini en geç satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılı sonuna kadar tahsil etmeleri ve bu satıştan doğan kazancı pasifte özel bir fon hesabında en az 5 yıl süre ile tutmaları halinde elde edecekleri kazancın yüzde 5'i kurumlar vergisinden istisna edilecektir.

Gerçek kişiler yönünden ise hisse satışı nedeniyle elde edilecek olan diğer kazanç ve iradın vergilemesi satılan hissenin niteliğine göre değişecektir. Gerçek kişiler tarafından gayrimenkule sahip şirketin hisseleri borsada işlem görmeyen tam mükellef bir kuruma ait ise söz konusu hisse senetlerinin iki yıl süre ile elde tutulduktan sonra satılması halinde elde edilecek kazanç vergilendirilmez. (Bu süre içinde yapılan satışlarda ise satış bedeli ile alış maliyeti arasındaki fark, yasada yer alan indirim ve endekslemelerin yapılması sonrasında, vergiye tabi tutulacaktır.) Eğer gerçek kişiler tarafından satılan hisse senedi borsada işlem gören bir kuruma ait ise ve bu hisse senetleri 1.1.2006 tarihinden sonra edinilmişse bu durumda bu kazançlarla ilgili vergilendirme satışa aracılık eden banka ya da aracı kurumlarca, elde edilecek kazanç üzerinden yapılacak yüzde 10 oranındaki tevkifatla gerçekleştirilecek bu tevkifat bu kazancı elde edenler açısından nihai vergi olacaktır. Eğer borsada işlem gören bu nitelikteki hisse senetleri, sahiplerince bir yıl süre ile elde tutulduktan sonra satılıyorsa elde edilen kazanç gelir vergisinden istisna olacaktır. Borsada işlem gören hisse senetleri 1.1.2006 tarihinden önce iktisap edilmişse vergilemede yukarıda belirtilen genel yöntem dikkate alınır ancak bu durumda vergisiz kazanç için elde tutma süresi iki yıl değil üç ay olarak dikkate alınır.

Katma değer vergisi yönünden

Gayrimenkulün varlık ya da hisse satışı şeklinde gerçekleştirilmesi satıcının özelliğine göre KDV yönünden değişik sonuçlar doğurabilmektedir.

Varlık satışı

Kural olarak gayrimenkul satışları, yüzde 1 ile yüzde 18 oranında KDV'ye tabi tutulmaktadır.

Buna karşılık gayrimenkul ticareti ile uğraşmayan kurumların en az iki yıl süre ile aktiflerinde yer alan gayrimenkullerinin satışı katma değer vergisinden istisnadır. Bunun gibi ticari, sınai, zırai faaliyet ya da serbest meslek faaliyeti ile uğraşmayan gerçek kişilerin gayrimenkul satışları da KDV'ye tabi tutulmamaktadır. KDV Kanunu'nda KDV istisnasına ilişkin diğer bazı hükümler de yer almaktadır.

Hisse satışı

Gayrimenkulün doğrudan satışı yerine gayrimenkule sahip şirketlerin hisselerinin satılması halinde bu hisse satış işlemi KDV'ye tabi tutulmamaktadır.

Tapu harcı yönünden

Varlık satışı

Bilindiği gibi gayrimenkullerin satışında gayrimenkulün satış bedeli üzerinden (bu tutarın gayrimenkule ait emlak vergisi değerinden düşük olması halinde emlak vergisi değeri üzerinden) hem alıcı ve hem de satıcı için binde 15 (yüzde 1.5) oranında tapu harcı ödenmektedir.

Hisse satışı:

Buna karşılık, işlemin varlık satışı değil de hisse satışı şeklinde gerçekleştirilmesi halinde, gayrimenkule sahip olan kişilikte herhangi bir değişiklik olmayacağı için bu işlemle ilgili olarak tapuda yapılacak herhangi bir devir işlemi de olmayacağından hisse devir işlemlerinde tapu harcı ödenmeyecektir.

Damga vergisi yönünden

Bilindiği üzere Damga Vergisi Kanunu'na ek 1 sayılı listede yer alan ve üzerinde parasal bir değer bulunan kağıtlardan Türkiye'de imzalanan ya da Türkiye'de hükmünden yararlanılanlarının her bir orijinal imzalı nüshası, söz konusu kağıtta yer alan en yüksek değer üzerinden damga vergisine tabi tutulmaktadır. Alım satım sözleşmelerine ilişkin damga vergisi oranı binde 7.5'tir. Bilindiği gibi sözleşme serbestisi prensibi çerçevesinde taraflar satış işlemlerinde sözlü sözleşmeler de yapabilmektedirler. Damga vergisi kağıda bağlı olarak alınan bir vergi olduğundan yazılı yapılmayan sözleşmeler üzerinde herhangi bir damga vergisi yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Varlık satış

Gayrimenkul satışı işlemleri tapu sicilinde ve memur önünde yapılmakta olduğundan söz konusu satış işlemine ilişkin olarak taraflarca ayrı bir sözleşme imzalanmadığı sürece herhangi bir damga vergisi yükümlülüğü doğmamaktadır.

Hisse satışı

Gayrimenkule sahip şirketin hisselerinin devralınması halinde imzalanması muhtemel hisse devir sözleşmesinin imzalı her bir orijinal nüshası, üzerinde yazılı en yüksek parasal değer üzerinden binde 7,5 oranında hesaplanacak damga vergisine tabidir.

Genel değerlendirme

Gayrimenkul işlemleri ile ilgili temel vergiler üzerinde yukarıda özet olarak yaptığımız analizden de görüleceği üzere hisse satışı ve varlık satışı özellikle işlem vergileri yönünden satıcı ve alıcıya farklı olanaklar tanımaktadır. Özellikle yüzde 18 oranındaki KDV ve alıcı ve satıcı için ayrı ayrı hesaplanan yüzde 1.5 oranındaki tapu harçları yönünden hisse satışı daha uygun görünse de hisse satışlarında hisseleri devralan kişilerin bu hisse devri ile söz konusu şirketlerin 5 yıllık zamanaşımı süresi içindeki vergisel risklerini de aldıklarını unutmamalarını, bu tür işlemlere girişecek olan yatırımcıların hisselerini devralacakları şirketler üzerinde gerekli vergi çalışmasını yapmalarını özellikle öneririz.                                               Sayfa başına dön

   

20 soruda Mortgage'la ilgili her sey..

Vatandastan yatirimciya, muteahhitten bankacilara kadar genis bir kesimin merakla beklediği, “kira oder gibi ev sahibi olmayi sağlayacak mortgage" sistemi yasama geciyor.
Sistemden kimlerin yararlanabileceði, konut kredilerden farkinin ne olduðu, faiz disinda maliyeti ve para cinsinden riskinin bulunup bulunmadiði, yararlanmak icin uyulacak kurallar en cok merak edilen konularin basinda geliyor.
İste 20 soruda Mortgage:
1-Mortgage sisteminin tuketiciye yarari ne olacak?

-Faizlerin serbest birakilmasi gundeme gelecek. Sistemden yararlanacak musteriler sabit veya deðisken faiz oranlari arasinda tercih yapabilecek. Deðisken faizli krediler ile, konut almak icin kredi faizlerinin dusmesini beklemelerine gerek kalmayacak.
2-Deðisken faizin bir riski var mi?
-Bankalarin baz alacaði endeksler Merkez Bankasi tarafindan belirlenecek. Fiyatlamalar endeks faiz orani uzerine katilacak marjlarla olusturulacak. Musterinin kullanacaði endeks ve marj orani sozlesmede yer alacak. Deðisken faizde, azami oran sozlesme ile baslangic tarihinde belirlenecek. Faiz oranlari dustuðunde tuketicinin taksitleri de dusecek. Faizlerin yukselmesi durumunda da taksit tutarlari sozlesmede belirlenen azami oran kadar yukselebilecek. Musteriler, faizli kredinin etkileri konusunda ayrintili bir sekilde bilgilendirilecek.
3-Mortgage sisteminde kredi erken kapatilirsa ek bir maliyetin ortaya cikacaði doðru mu?
-Yasada yer alan ve elestirilere hedef olan bir uygulama soz konusu. Bu uygulamaya gore, sabit faizli kredi kullaniminda tuketici yuzde 2 oraninda erken kapama komisyonu odeyecek. Erken kapamalarda tuketiciye yansiyan herhangi bir maliyet bulunmuyor. Bu nedenle de tuketicilerin deðisken ve sabit faizli kredi kullanirken bu unsura dikkat etmeleri gerekiyor.
4-Sistemin maliyet avantaji bulunuyor mu?
-Baslangic asamasinda musteri maliyetlerinde bir farklilik soz konusu olmayacak. Zaman icinde ikincil piyasanin gelismesine baðli olarak bankalar daha kolay finansman saðlayacak. Bu surecte de uygun ekonomik kosullara da baðli olarak faiz oranlarinda dusus gundeme gelebilir. Konut kredisi veren butun bankalar mortgage sistemi konusunda hazirliklarini tamamlamak uzereler.
5-Mortgage kapsaminda alinacak konutlarda imar zorunluluðu var mi?
-Sistem kapsaminda kat irtifaki tapusu olan konutlarin yani sira bitmemis konutlar icin de kredi alinabilecek. Deprem yonetmeliðine uygun yapilmis ve iskani alinmis konutlar mortgage sistemi icin uygun olacak. Bu sistemle istenilen her ev alinamayacak. Oncelikle imara uygun olmasi zorunluluðu aranacak. Banka ev konusunda inceleme yapacak, uygun bulunmasi halinde kredi verecek.
6-Bu surecte konut fiyatlari yukselir mi?
-Son donemde yasanan faiz oranlarindaki dusuk ve vadelerdeki uzama konut talebini arttiriyor. Bu nedenle de fiyatlarda artis soz konusu. Sistemin yasama gecmesinin ardindan artan talebe paralel olarak fiyatlarda dusus gundeme gelebilir.Konut fiyatlari ve kiralar arz-talep dengesine gore sekillenir.
7-Mortgage sistemi ile bankalardan kullanilan konut kredileri arasindaki fark nedir?
-Sistemin konut kredisi faiz oranlari uzerinde direk bir etkisi bulunuyor. Bankalar ise faizlerini piyasa kosullarina gore belirler. Faiz oranlarinin bugunku tablodaki gorunumu maliyete kiyasla makul gorunuyor. Genel faiz oranlarinin seyrine gore bankalar da fiyatlama yapacaktir. Mortgage sistemine gore, alinacak evin tutarinin yuzde 25’i kadar pesinat verecek.
8-Piyasalara etkisi nasil olacak?
-Sistemin, konut kredisi faiz oranlari uzerinde direk bir etkisi olmayacak. Ancak, tuketiciler acisindan bakildiðinda deðisken faizli kredi kullanimi ile faizlerin dusmesi icin konut alimlarini bekletmelerine gerek kalmayacak.
9-Mortgage kapsaminda satin alinan ev parasal sikintiya girildiðinde satilabilir mi?
-Ýki taksit odenmediðinde ev sahibine bir aylik bir sure taninacak. Borc odenmediðinde o zamana kadar yapilan odemeler geri verilecek ev de banka tarafindan satilacak.
10 yil taksit odedikten sonra ev baskasina devredilebilecek. Ancak bunun icin kalan borcun yuzde 2’sinin ceza olarak odenmesi gerekiyor. Kredi kapatilip, ipotek kaldirilirsa evi satmak mumkun olacak. Borcu erken kapatma halinde ise yuzde 2’si kadar komisyon alinacak.
10-Vergi muafiyeti olacak mi?
-Ekonomi ve maliye bakanlari vergi muafiyetine gidilmeyeceði konusunda aciklamalar yapti. Ancak, yasada bir konutu olanlar 100 bin YTL’den fazla olmamak kosuluyla ikinci bir konut alirlarsa da vergi disi kalmasi planlaniyor.
11-Odeme plani nasil olacak?
-Konutun yuzde 25’inin pesin odenmesi zorunlu.
12-Evi olan da yararlanabilir mi?
-Sistem herkese acik olacak. Gecmis ve mevcut kredi performansinda olumsuzluðu bulunmayan, alacaði evin taksitini aylik net geliri ile odeyebileceðini belgeleyen herkes yararlanabilecek.
13-Dikkat edilmesi gereken konular neler?
-Vatandaslar, oncelikle butce ve odeme plani yapilarak ne kadar taksiti odeyebileceðini doðru belirlemeli. Kredi kosullari iyi bir sekilde arastirilmali. Konutun yasa kapsaminda uygunluðuna bakilmali. Finans kurumlari kisinin alim gucu ve ekonomik yukumluluklerine dikkat edileceðinden harcamalar kontrol altinda tutulmali. Konutun rayic bedeli doðru tespit edilmeli.
14-Hangi tip konutlar alinabilir?
-Her turlu konut satin alinabilecek. Mortgage istenen evin, en az kat mulkiyetine donusumlu yuzde 80’i tamamlanmis olmasi kosulu aranacak.
15-Konutun butun maliyetleri karsilanacak mi?
-Sistemden yararlanabilmek icin konutun maliyetinin yuzde 25’i pesinat olarak saticiya odenecek. Ev kredi talep eden taksitleri odeyememe ihtimaline karsi sigorta yaptiracak. Ayni zamanda hayat sigortasi ve doðal afet sigortasi da yaptirilacak.
16-Sistem nasil isleyecek?
-Konut almak isteyenler broker yardimi veya doðrudan kredi alacak. Krediyi veren kurum, sozlesmeyi deðerli evrak olarak portfoyune dahil edece veya ozel ipotek finans kurulusuna satacak. Ýpotek finans kurumu, sozlesmeyi yurtici ve disindan yatirimcilara satarak fon yaratacak. Fon krediyi saðlayan finans kurulusundan yeni sozlesme almak icin kaynak gorevi gorecek. En son asamada da, finans kuruluslari piyasadaki likidite sorununun cozulmesinde yardimci olarak sistemin buyumesini saðlayacak.
17-Mortgage kredileri nereden alinacak?
-Konut kredisi veren bankalar mortgage faaliyetini de surdurecek. BDDK tarafindan konut finansmani faaliyetinde bulunmasi uygun gorulen finansal kiralama sirketleri ve finansman sirketleri kurulabilecek. Bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmani amaciyla kullandirilan krediler de konut finansmani kapsaminda olacak.
18-Banka ile sorun cikarsa nasil cozumlenecek?
-Tuketiciler, konut ve krediyle ilgili her turlu itirazi Tuketici Mahkemeleri’ne yapabilecek. Konutu satan sirket veya kredi kullanilan kurulustan memnun olmamalari halinde Tuketici Mahkemeleri’ne dava acabilecek.
19-Sistemde konut ipoteði disinda baska bir teminat istenecek mi?
-Finansman kurulusun odemeleri, bir kiymetli evraka baðlanmasi ya da kiymetli evrak kabul etmek suretiyle teminat altina alinmasi yasaklanacak. Buna karsin tuketiciden bir kiymetli evrak alinacak olursa tuketici, bu evraki konut finansmani kurulusundan geri isteyebilecek. Bu evrakin devri durumunda tuketicinin uðradiði zarar karsilanmak zorunda olacak. Kredilerde geri odeme tutarlarinin finansal kiralama islemlerinde ise kira bedellerinin anaparayi asan kismi bu kapsamda faiz olarak kabul edilecek.
20-Bu sistemin riski nedir?
-Bir ulke piyasasinda ciddi bir kriz ya da istikrar bozukluðu yasanmasi durumunda sistemin zarar gormesi soz konusu olabiliyor. Bankalar, tuketiciye YTL aðirlikli olmak uzere 10-30 yil gibi uzun vadeli krediler verebiliyor. Bankalar kisa vadeli ve buyuk oranda doviz borclaniyor. Ekonomide olaðanustu bir kriz durumunda, doviz fiyatlari ve faizlerdeki artis banka maliyetlerini arttiracaktir. Boyle bir tabloda banka battiysa, Tuketici Kanunu kapsaminda erken kapat veya borcunu ver veya faizini yukselt gibi bir baski yapamazlar. Once sigorta devreye girer. Sigorta, odenmeyen taksitleri oder. Borclu da normal odeme gectikten sonra sigortaya borcunu odeyecek. (ANKA)

   
TARIM ARAZİLERİ MİRAS YOLUYLA KÜÇÜLMEYECEK      ANKARA (A. A)
Belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler, miras hukuku bakımından bölünemez eşya niteliği kazanacak.

"Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun", Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanunun "tarım arazilerinin sınıflandırılması ve arazi parsel büyüklüklerinin belirlenmesi" başlıklı 8'inci maddesinde yapılan değişikliğe göre, belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler, miras hukuku bakımından bölünemeyecek eşya niteliği kazanacak. Tarımsal arazinin bu niteliği de tapu kütüğüne şerh edilecek.

Belirlenen arazi büyüklüğü, mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamayacak. Tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemeyecek, bölünemeyecek veya küçük parsellere ayrılamayacak.

Ancak, çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda, yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilecek.

Bölünmez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu araziler ifraz edilemeyecek, payları üçüncü şahıslara satılamayacak, devredilemeyecek veya rehnedilemeyecek.

Bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanacak.
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI
Kanunda yapılan değişiklik ile bundan sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yanı sıra köy tüzel kişiliği, belediyeler, kooperatifler, birlikler gibi tüzel kişilikler veya kamu kuruluşları da "arazi toplulaştırması" yapabilecek.

Köy tüzel kişiliği, belediyeler, kooperatifler, birlikler gibi tüzel kişilikler veya kamu kuruluşlarının, hizmet konuları ile ilgili özel arazi toplulaştırması ve/veya tarla içi geliştirme hizmeti yapmak istemeleri durumunda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gerekçeleri ile başvurarak toplulaştırma isteklerini bildirecekler.

Gerekçelerin yeterli görülmesi durumunda bakanlığın teklifi ile Bakanlar Kurulu kararı alındıktan sonra başvuran tüzel kişilik veya kuruluş, bu kanuna göre toplulaştırma projesi hazırlayacak ve onay için Tarım ve Köyişleri Bakanlığına iletecek.
2004 YILINDAN ÖNCE TARIM DIŞI AMAÇLA KULLANILAN ARAZİLER
Kanuna eklenen geçici maddeye göre 11 Ekim 2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullanımı için, bugünden itibaren bir yıl içerisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan arazilerin her metrekaresi için 5 YTL ödenmesi şartıyla izin verilecek.

Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar, başvuru sahipleri faaliyetlerine devam edecekler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri, ilgili idarelerce duyurulacak. 09.02.2007                                                           Sayfa başına dön

YABANCILARIN GÖZÜ NERELERDE?    09 Şubat 2007 Cuma 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, yabancılara gayrimenkul satışı, 2007 Ocak ayı itibarıyla 181 milyon 540 bin 772 metrekareye ulaştı.

Yabancıların elindeki 63 bin 484 adet taşınmazın yüzde 88’i, 10 ilde toplanıyor. İlk sırayı 14 bin 610 taşınmaz ile Antalya alıyor. Antalya’yı sırasıyla İstanbul (10 bin 695), Muğla (8 bin 251), Aydın (5 bin 839), İzmir (4 bin 572), Bursa (4 bin 310), Hatay (3 bin 852), Mersin (1740), Ankara (1034) ve Gaziantep (1013) izliyor.

DÖRTTE 1’İ ALMANLARA AİT

Türkiye’de emlağa en fazla ilgiyi Almanlar gösteriyor. Yabancıların elindeki gayrimenkulün yaklaşık dörtte 1’i (15 bin 278 adet) Almanların elinde bulunuyor.

İkinci sıradaki İngilizlere ait taşınmaz sayısı 12 bin 749, onu takip eden Yunanlara ait emlak sayısı da 12 bin 183 (bunun 11 bin 166’sı Türk asıllıların). 70 ülke vatandaşının gayrimenkul aldığı Türkiye’de, toplam sayının yüzde 82.5’i, 10 ülke vatandaşının elinde bulunuyor.
SIFIR DAİRELER ARTTI KİRA FİYARLARI DÜŞTÜ    YILMAZ YILDIZ

Konut projelerinde son üç yıldır gözlenen artış ve depremsellik gibi faktörler eski ya da bakımsız binalara talebi azaltınca, kira fiyatları İstanbul genelinde yüzde 50'ye varan oranlarda düşüş gösterdi

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (TOKİ) öncülük ettiği konut seferberliği meyvelerini vermeye başladı. Son bir çok yıl içerisinde yapımına başlanan yüzbinlerce konutluk projelerin birer birer tamamlanmaya başlaması, emlak piyasasındaki fiyatların da yerine oturmasını sağlıyor. Sektörde depreme dayanıklılık ve konforun ön planda olduğu konut sayısının artması, özellikle büyükşehirlerde eski ve bakımsız evlere olan ilgiyi azaltırken, kira fiyatlarının da gerilemesine yol açtı. 2004 ve 2005 yılında temelleri atılan birçok konut projesinin tamamlanması ve vatandaşların nitelikli konut tercihi, İstanbul'da kira fiyatlarını düşürdü. İstanbul Umam Emlak Komisyoncuları Odası'nın verilerine göre kira fiyatları 1 Eylül 2006'dan 1 Ocak 2007'ye kadarki üç aylık dilimde bazı bölgelerde yüzde 50'lere varan oranlarda azaldı.

REKOR DÜŞÜŞ KARTAL'DA

Emlakçılar Odası'nın hazırladığı kira fiyatları tablosuna göre İstanbul'da en büyük düşüş yüzde 47 ile Küçükçekmece ve Kartal'da yaşandı. Kartal ve Küçükçekmece'de 1 Eylül 2006'da 750 YTL olan kira fiyatları, 31 Aralık'ta 400 YTL'ye kadar düştü. Bu dönemde Avcılar'daki kira fiyatları da yüzde 38'lik düşüşle 650 YTL'den 400'ye geriledi. Kiralar Ataköy'de yüzde 14, Ataşehir'de yüzde 11, Bahçelievler'de yüzde 25, Bakırköy'de yüzde 18, Mecidiyeköy'de yüzde 27, Şirinevler'de yüzde 36, Şişli'de yüzde 32, Ulus'ta yüzde 40 oranında düştü. Odanın verilerine göre, Ümraniye ve Sarıyer'de fiyatlarda değişiklik gözlenmezken, Aksaray fiyatlarda artış yaşanan tek semt olarak dikkat çekiyor.

700 YTL'YE BODRUM KAT

İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları odası Başkanı Sabri Ateş, konut sektöründe harekitlilik yaşanan son iki üç yıl içerisinde kiracıların ve konut almak isteyenlerin de bilinçlenmesinin fiyatlardaki düşüşte etkili olduğunu söyledi. Şu anda vatandaşların eski binalara kiracı olarak bile aday olmadığını kaydeden Ateş, konut talebindeki artış sonrasında özellikle eski yerleşim bölgelerinde kira rayiçlerinin çok artığına dikkat çeken Ateş, “1+1, 2+1 bodrum daireye 700 YTL istemeye başladı. Vatandaş 700 YTL verip bodrumda oturacağına, misal 'Beylikdüzü'ne gider 400-500 YTL kira ile orada otururum veya 700'e orada 3+1'de otururum' diyor. Eski yerleşim bölgelerinde 700 YTL oturan kiracının çıktığı bir ev satılamadığı gibi 450 YTL'ye bile kiraya verilemedi” dedi.
07.02.2007

Sayfa başına dön 
 
 ORTAK GİDERLERDEN KİM SORUMLU?     Zuhal KIZILOT     zkizilot@yaklasim.com
Toplumdaki her bireyin küçük de olsa bir hukuki problemi var. Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için bu geçiş sürecinin sancılarını daha fazla hissediyoruz.

Güncel olan bu problemlerin başında da ya kiracı-kiralayan ilişkilerinden ya da miras hukukundan kaynaklananlar geliyor. Neredeyse bütün konut veya işyeri sahiplerinin kiracıyla bir sorunu var. Mirasçılar ise miras bırakanın kendilerinden mal kaçıracağı endişesini her zaman taşıyorlar ve bunun önüne nasıl geçebileceklerini araştırıyorlar. Anlayacağınız herkesin bir derdi var.

Özellikle kiracı-kiralayan arasındaki anlaşmazlıklar, hayatımızın bir parçası haline geldi. Ancak konu, göründüğü kadar basit değil. İhtilafın boyutuna göre bazı hassas noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.

Bugün kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan, kiracının ne boyutta sorumlu tutulacağı konusunu ele alacağız.

Ortak yerlerin giderleri

Kiracı-kiralayan arasında, ortak yerlerin giderleri konusunda bir ihtilaf ortaya çıktığında bakılacak bir kanun var. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu. Bu Kanun’un 20. maddesine göre; kat maliklerinden her biri, aralarında başka bir anlaşma olmadığı sürece, ana taşınmazın bütün ortak yerlerinin bakım, koruma ve onarım giderleri ile ortak tesislerin işletme giderlerine ve diğer giderler ile ilgili avansa kendi arsa payı oranında katılıyor. Gider veya avans payını ödemeyen kat malikini, diğer kat maliklerinden her biri, biraz önce belirttiğimiz kanun çerçevesinde dava edebiliyor, hatta icra takibi de başlatabiliyor.

Kimler sorumlu?

Peki, ödenmeyen gider ve avans borcundan kimler sorumlu olacak?

Kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan, gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira sözleşmesine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı olarak faydalananlar da müştereken ve müteselsilen (zincirleme) sorumlu oluyorlar. Ancak kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı. Yaptığı ödeme de kira borcundan düşülüyor.

Karar

Bu konuda bir ihtilaf ortaya çıkmış ve karar verilmiş. Konumuzun daha da pekişmesi için bu karar önemli.(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 30.03.2006 tarihli ve E:2006/1820, K:2006/2566 sayılı kararı)

Kararda da öncelikle kiracı-kiralayan ilişkisinin var olup olmadığının araştırılması gerektiği, böyle bir ilişkinin varlığı tespit edildikten sonra davacı mülk sahibinin isteği doğrultusunda belirlenen borç miktarından, davalı kiracının, ödemekte olduğu kira miktarı kadar sorumlu olacağı sonucuna varılmış.

Gerçekten de çok isabetli bir karar ortaya çıkmış. Çünkü ortak yerlerin bakım, koruma ve onarım giderlerinde, kiracının sağlayacağı katkı payına bir çerçeve çizilmeseydi bu konuda birçok kiracı mağdur edilebilirdi.

01.02.2007                                                                                                       Sayfa başına dön
KİRACIYA YILLIK YÜZDE 120 GECİKME FAİZİ OLUR MU?     Şükrü KIZILOT  skizilot@yaklasim.com

BAŞLIKTA kiracıya dedik ama mal sahibinin durumu da farklı değil.

Yıllık enflasyonun yüzde 5-6 olarak hedeflendiği, şu anda da yıllık yüzde 10 civarında seyrettiği günümüzde, kiracı ya da mal sahibi, apartman aidatını ödemediğinde, aylık yüzde 10 yıllık yüzde 120 gecikme tazminatı alınıyor.

Olayın bir başka ilginç boyutu da şu; kiracı konut ya da işyerine ait aidatı ödemezse, bu aidat, malsahibinden aylık yüzde 10 faiziyle istenebiliyor.

YASA NE DİYOR?

Gayrimenkulün, genel giderleri ve bu giderlere katılma, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenmiş.

Bu maddeye göre, kat maliklerinden her biri, aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça;

a) Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa, eşit olarak,

b) Gayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderleri ile bu giderler için toplanacak avansa, "kendi arsa payı oranında" katılmak zorundalar.

c) Gider ve avans payını ödemeyen kiracı ya da kat maliki hakkında, dava açılabilir ve icra takibi yapılabilir.

Ödemenin gecikmesi nedeniyle, geciken günler için aylık yüzde 10 hesabıyla, "gecikme tazminatı" istenir.

MAL SAHİPLERİ DİKKAT

Kiracının aidatları ödemediği durumlarda, yönetim mal sahibini bulur ve ödenmeyen aidatları ondan ister. Nedenine gelince, kat maliki, gider ve avans borcu ile gecikme tazminatından, kiracı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyor (Md.22). Ancak Yargıtay'ın kararlarına göre, aylık yüzde 10'luk gecikme tazminatının mal sahibinden istenebilmesi için, mal sahibine; kiracısı tarafından aidatların ödenmediğine dair bir tebligat yapılması gerekir.

Kiracının, işyerini ya da konutu terk edip gitmesi ve geride 5-6 aylık, ödenmemiş aidat bırakması durumunda, bu aidatlar, mal sahibinden alınır. Mal sahibinin, ödemeye yanaşmaması durumunda, hakkında icra takibi yoluna başvurulabilir hatta malvarlığına haciz bile konabilir.

Bu nedenle, mal sahiplerinin, yöneticiye ya da kiracısına, aidatların ödenip ödenmediğini arasıra sormalarında yarar var.

Mal sahibinin, gayrimenkulünü kiraya verirken; gayrimenkule verilecek zarar, ödenmeyen kira, aidat ve benzeri giderler karşılığı, makul bir kaparo alması, sorunu önemli ölçüde ortadan kaldırabilir.

YÜZDE 120 FAİZ İNMELİ

Kamu alacaklarına bile aylık yüzde 2,5, yıllık yüzde 30 "gecikme zammı" uygulanırken, zamanında ödenmeyen konut ya da işyeri aidatına, aylık yüzde 10, yıllık yüzde 120 faiz uygulanması doğru değil.

Yıllar önce, enflasyonun yıllık yüzde 80-90 ya da 50-60 olduğu dönemde, yıllık yüzde 120 olarak uygulanan bu oranın, yıllık enflasyonun yaklaşık yüzde 10 olduğu ve yüzde 5-6'ya indirilmesinin hedeflendiği günümüzde, aşağı çekilmesinde yarar var.

Bu konuda bir yasa değişikliği yapılması ve geciken aidatlara örneğin, aylık yüzde 2-3 civarında bir oran uygulanması, sorunu çözebilir.
14 Ekim 2006   Hürriyet                                                                                               Sayfa başına dön
 
EŞİN İZNİ OLMADAN SATIŞ YOK!...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aile konutunun eş rızasına dayanmadan devredilmesinin geçersiz sayılması gerektiğine hükmetti. Karara göre koca, tapu kendisine ait olsa bile, eşinin izni olmadan ev satamayacak!

Alınan bilgiye göre, Sivas Aile Mahkemesi'nde dava açan eş, kocasının kendisinin rızasını almadan aile konutunu satması üzerine, üçüncü kişiler üzerindeki tapu kaydının iptali ve eşi üzerine tesciliyle taşınmaza "aile konutu" şerhi konulmasını talep etti.
İlk yargılamada davayı kabul eden yerel mahkeme, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin kararı usul yönünden bozması üzerine, "satın alan kişilerin, tapu kaydına göre konutun aile konutu olduğunu ve davacı eşin hilafına satıldığını bilmedikleri, bu kişilerin iyi niyetinin korunması gerektiği" gerekçesiyle davayı reddetti.
Sivas Aile Mahkemesinin, kararın tekrar bozulması üzerine ilk kararında direndi.
Davacı eşin yaptığı temyiz başvurusu üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.
Kurul, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde "aile konutu şerhi"nin düzenlendiğine ve buna göre "eş rızası" şartı arandığına ve şerhin yokluğunda üçüncü kişilerin iyi niyetinin aranmasına gerek olmadığına işaret etti.
"Aile konutu, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır" denilen Hukuk Genel Kurulu kararında, eşlerin, bu kadar önem taşıyan bir mal varlığıyla ilgili tek başlarına hukuki işlem yapmasının, diğer eşin yararlarını zedeleyeceği vurgulandı.
Kararda, "aile konutu şerhi"nin, eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandırıcı işlemlerin, üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sayılacağına yönelik olduğu kaydedildi.                                                                                              Sayfa başına dön
     
KİRACIDAN ÇOK ÇEKTİK  16 Ekim 2006 Pazartesi       SABAH   

Eskişehir'de boşalttıkları evin camında ''Kiracıdan çok çektik, kiralık değildir'' yazılı kağıdı görünce, eski ev sahibini darp ettiği iddia edilen kişi ile arkadaşı yakalandı.
Kumlubel Mahallesi Kurtalan Sokak'tan geçen Önder A. (22) bir hafta önce çıktığı evin önünden geçerken, pencere camında ''Kiracıdan çok çektik, kiralık değildir'' yazısını gördü.

Yazıya sinirlenen Önder A, yanındaki arkadaşı Kamil G. (22) ile eski ev sahibi Selahattin Peder'in (51) evine gitti. Eski kiracı Önder A. ile ev sahibi Selahattin Peder arasında camdaki yazı nedeniyle tartışma çıktı.

Tartışmanın büyüyüp kavgaya dönüşmesi sonucu Önder A. ve arkadaşı Kamil G'nin ev sahibi Selahattin Peder'i darp ettikleri iddia edildi. Selahattin Peder'in polise şikayeti üzerine Önder A. ve Kamil G. yakalandı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor   AA
    
FATURALARA İMZAYI KİM ATMALI     14.10.2006 / REFERANS   Misafir Yazar : Ahmet Karabıyık    

İsmet Amca’yı çocukluğumdan beri tanırım. Çeyrek asrı geçkin bir süredir Sirkeci’de toptan ticaret yapar, her gün İstanbul ve Anadolu’dan gelen müşterilerine hizmet verir. Hep yoğundur İsmet Amca, aldığı siparişleri hızlı bir şekilde müşterilerine ulaştırma çabasındadır. Müşteri faturalarını da yıllardır kendisi imzalar. Ama artık mal çeşidi çok, sipariş ve fatura adedi artmış, imzaları yetiştirmekte zorlanıyor... Eskileri bilirsiniz. Bir türlü yetki devrine yanaşmaz, her şeyin kontrolleri altında olmasını isterler. Durumu bana anlattı.

- Yok mudur bunun bir kolayı evladım?

- Var İsmet Amca.

- Nedir evladım? Bu kadar faturayı imzalamak zorunda mıyım?

- Matbaa, faturanın üzerine imzanı da basacak veya yazıcıya yazdıracaksın.

- Bak bu iyi işte.

- Yalnız faturaya basılacak imzayı noterden onaylatman lazım.

- İyi de evladım, başıma bir iş gelmesin.

Vergi Usul Kanunu'nda, fatura, irsaliye, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu ve ücret bordrosu için imza zorunluluğu getirilmiştir. İmza, iş sahibi veya namına imzaya mezun olanlar tarafından atılmalıdır. Ücret bordrosunun, müessese sahibi veya müdürüne ek olarak belgeyi düzenleyen memur tarafından da imzalanması gerekir.

 

Beyanname ve e-beyannamelerdeki imzalar

Hukuki geçerlilik bakımından vergi beyannamelerinin mükellef veya kanuni temsilcileri tarafından imzalanması şarttır. İnternetten gönderilen beyannamelere; kullanıcı kodu, parola ve şifrenin yazılıp elektronik ortamda onaylanması ile imza atılmış sayılmaktadır. (VUK 340 No.lu G. Tebliğ)

 

Açık fatura, kapalı fatura

İmzanın faturanın altına veya üstüne atılması fatura bedelinin peşin tahsil edildiğini veya alıcının borçlandığını göstermektedir. Faturanın baş kısmına imza atılmışsa fatura bedeli tahsil edilmemiş oluyor, yani açık faturadır. Faturanın alt kısmına imza atılmışsa fatura bedeli tahsil edilmiş oluyor, yani kapalı faturadır.

Ticari teamül bu şekildedir. Yargı kararlarında da bu teamülün -açık faturanın mal bedelinin ödenmediğine karine teşkil ettiği- kabul edildiği görülmektedir. (Yargıtay 19. H.D., E. 2001/5099, K. 2002/2101)

 

Borçlar Kanunu’nda (14.Md.) imzanın el yazısıyla olması gerektiği belirtilmiş, 15.1.2004 tarihli 5070 sayılı kanunla da elektronik imza maddeye eklenmiştir. Güvenli elektronik imzanın elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haiz olduğu belirtilmiştir. Ayrıca alet ile imzanın ancak örf ve âdetçe kabul olunan hallerde ve özellikle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzası lazım geldiği takdirde geçerli olduğu belirtilmiştir.

Takip eden 15. maddesinde imza atmaya gücü yetmeyen kişinin imza yerine tasdik olunmuş el ile yapılmış bir alamet koymaya yahut resmi bir şahadetname kullanmaya yetkili olduğu açıklanmıştır. İmza yerine geçen işaretin ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki kişi tarafından onanması gerekmektedir.( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Md. 297).

Borçlanırken; kredi kartı slipine, çeke, senete, alacaklanırken; satış sözleşmesine, faturaya, bordroya hep aynı işaret.

Benim gözlemim, büyük çoğunluğumuz karalıyoruz, imza atmıyoruz aslında. Garip şekiller çıkıyor ortaya. Bu şekiller imzayı hukuken geçersiz kılmıyor ancak kişinin adı ve soyadıyla bağını koparıyor. İmzada ad-soyadı el yazısıyla yazılmış ve anlaşılır olmalı.

Islak, matbu veya elektronik olsun, tüm imzaların beklentilerinize uygun sonuçlar vermesi dileğiyle.                                                 Sayfa başına dön

     
EMLAK  MAFYASINA DİKKAT UYARISI      13.10.2006 /   REFERANS    Dış Haberler 

The Independent, eski Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye'de emlak satın almak isteyen İngilizleri bu sektöre dahil olan mafyatik gruplara karşı dikkatli olmaları yönünde uyardı. Gazete, yatırımcıların organize suç çetelerinin kurbanı olmamaları için de bazı önerilerde bulunuyor.

Doğu Avrupa ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde emlak yatırımları hızla artan İngiliz yatırımcılara "Bu ülkelerdeki emlak mafyasına dikkat" uyarısı geldi. İngiltere'nin prestijli gazetelerinden The Independent'ın haberine göre, Bulgaristan, Macaristan ile Hırvatistan ve Karadağ gibi iç savaş yorgunu ülkeleri emlak sektöründe mafyatik bir örgütlenme mevcut. Özellikle eski sosyalist ülkelerde devlet yapısının zayıflığı nedeniyle güçlü olan mafyatik çevrelerin karlı bir alan olan emlak sektörüne dahil oldukları belirtilirken, Türkiye gibi istikrarlı, oturmuş bir rejime sahip ülkelerin bile bu tür organize suç çetelerini engellemek için büyük çaba harcadıklarına dikkat çekiliyor. Gözlemciler, büyük paraların döndüğü emlak gibi bir sektörün organize suç örgütlerinin ilgi alanına girmesinin doğal olduğunu ifade ediyorlar. Nitekim İngilizlerin yoğun rağbet gösterdiği yeni AB üyesi ülkelerde ucuz emlak fiyatlarının büyük bir hızla artıp astronomik rakamlara ulaştığı görülüyor. Bu da, sektörde elde edilen karları mafya grupları açısından cazip kılıyor.Ayrıca emlak sektöründe ödenen meblağın büyük olması ve ödemelerin nakit yapılması da kara para aklama işini kolaylaştırıyor. İngilizlerin Türkiye'nin özellikle güney kesimlerinde büyük emlak ve arazi yatırımları bulunuyor.

Gazetede, eski sosyalist ülkelerden özellikle de Bulgaristan'da çok ciddi boyutlara varan mafya sorununun ülkenin AB üyeliğinin önündeki en büyük engel olduğu belirtildi. İngiliz emlak yatırımcıları için cazip olan ülkeler arasında yeni AB üyeleri ve Türkiye dışında kısa süre önce bu kervana katılan, iç savaş yorgunu eski Yugoslavya cumhuriyetleri Hırvatistan ve Karadağ da var. Bu ülkelerde de organize suç örgütleri oldukça yaygın ve güçlü. Hırvatistan AB'ye katılmak için görüşmelerde bulunuyor ancak bu üyelik 2010 yılından önce gerçekleşmeyecek. AB yetkilileri Hırvatistan'da organize suçlarla mücadele çalışmalarının iyi gittiğini ancak yine de ülkenin üye olacağı tarihe kadar durumu kontrol altına alabilmesi için daha hızlı davranması gerektiğini kaydediyorlar.

 

Mafyadan korunma yöntemleri

Gazete, emlak sektörüne dahil olan organize suç örgütlerinin genellikle güler yüzle yaklaştıkları ve çok ucuz fiyatlar önerdiklerine dikkat çekerek, yatırımcıların bu tür grupların tuzağına düşmesini engelleyecek bazı önerilerde bulundu. Buna göre, emlak satın almak isteyenlerin her şeyden önce hem ülkenin dilini hem de İngilizceyi bilen, tanınmış emlak ajanslarıyla temas kurmaları sağlıklı bir alışveriş olarak görülüyor.

Herhangi bir sorun yaşandığında konuya İngiliz mahkemelerinin dahil olabilmesi için ajansın İngiltere'de bir şubesinin olması da önemli.

Barlarda, kafelerde tanışılan yabancıların ucuz emlak tekliflerine de kanmamak gerekiyor.

Ödemelerde nakit yerine çek kullanmaları tavsiye ediliyor. Ayrıca depozito ödemelerinin de düşük tutulması öneriliyor. Bazı emlakçılar satış rakamının yüzde 50'sine varan depozito taleplerinde bulunabiliyorlar. Bunun yanı sıra satış anlaşmalarını imzalarken emlakçının getirdiği avukatın değil bizzat alıcının avukatının hazır bulunması öneriliyor. Aynı zamanda yatırımcıların resmi yetkililere "rüşvet" sayılabilecek ödeme tekliflerini de reddetmeleri gerektiği uyarıları yapılıyor.(THE INDEPENDENT)

 

 

Türkiye'deki resmi emlakçılar da konut mafyasından şikayetçi

 

PINAR ARAT-İstanbul

The Independent'in dikkat çektiği gayrimenkul mafyalarının varlığını Türkiye Emlak Komisyoncuları Odası da doğruladı. Yatırımcılara kayıtlı emlak danışmanlarıyla çalışmalarını öneren Oda Başkanı Sabri Ateş, görevi resmi olarak emlak danışmanı olmayan ve kolay para kazanmak isteyen kişilerin internet sitelerine verdikleri ilanlarla yabancı yatırımcıları tuzağa düşürdüklerini belirterek bu sorunun özellikle son 1 yılda önemli bir artış kaydettiğini söyledi. Sahtecilikte uygulanan yöntemleri de anlatan Ateş, "Sahte emlak danışmanları, ellerinde bile olmayan konutları satışa çıkarıyor. Alıcının karşısına da mal sahibi diye kendi adamlarını çıkarıyorlar. Bir diğer yöntem, bürokratik işlemler bahane edilerek uygulanıyor. Yabancıların Türkiye'den konut alabilmeleri için konutun askeri bölge içinde olup olmadığı belirlenmek zorunda. Bunun için tapu dairesinin ilgili kolorduya yaptığı müracaatın yanıtı 6 ay sonra geliyor. Dolandırıcılar tapuyu 3 aya çıkaracaklarını söyleyip ellerine bir belge veriyorlar. Karşılığında da 100 bin euroları bulan kaporalar alıyor ve sonra da ortadan kayboluyorlar. Onların kurduğu bu tür tezgahlar, dürüst çalışan sektörü sıkıntıya sokuyor" dedi. Çözüm olarak yatırımcılara düşük fiyat cazibesine kapılmak yerine resmi olmayan emlak danışmanlarıyla çalışmamayı öneren Ateş, emlak dolandırıcılığının özellikle güney bölgelerinde yaşandığını ifade ediyor.

 

Resmi emlak danışmanıyla çalışın

Bodrum Emlakçılar Derneği Başkanı Ömer Yetkin de dernek olarak yaptırım yetkilerinin bulunmadığını ancak buna karşın kendilerine son bir yılda yaklaşık 5 şikayet ulaştığını anlattı. "Ancak sayı giderek artacak. Bugün 5 yarın 10-15'i bulacak" diyen Yetkin, Türkiye'nin özellikle ikinci el konutta yabancılardan çok talep gördüğünü belirtti. Bu durumun kayıt dışı emlakçıları harekete geçirdiğini ifade eden Yetkin, "Daha inşaat bile başlamadan proje üzerinden satış yapıyorlar. Biz elimizden geleni yapıyor ve alıcıları uyarıyoruz. Ama daha ötesi için yaptırım gücümüz yok" dedi. Yetkin yabancı yatırımcıların konut alırken öncelikle dikkat etmeleri gereken 3 noktayı da şöyle sıraladı: "Danışmanlık hizmetini mutlaka dernek ve esnaf odalarına kayıtlı resmi emlak müşavirlerinden alın. Satın alacağınız konutun bedelini ve bölgeyi eksperler aracılığıyla araştırın. Böylece ucuz bir bölgeden fahiş fiyata konut alımı yapmayın. Konutun belediyeden Yapı Kullanım İzin Belgesi olup olmadığını mutlaka öğrenin."

 
EVİN VAR MI VERGİN (DERDİN) VAR         Zuhal KIZILOT     STAR     21.09.2006
Hem de bir tane değil o kadar çok ki... Üstelik bir yandan da gelmeye devam ediyor.

İsterseniz, yakında gelecek olanlardan başlayıp, tek tek açıklayalım.

Yol, park ve metro vergisi

Yakında ‘İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanunu’ diye bir kanun çıkacak. Bu kanunla ilgili tasarıya göre; evinizin yakınından yol geçmesi, park, metro ya da raylı sistemi yapılması halinde, ‘rant vergisi’ ödeyeceksiniz.

Evinizin değeri yükselmiş sayılacak ve yeni değeri üzerinden, daha çok emlak vergisi ödeyeceksiniz.


Evinizin vergisi yüzde 50 artacak


Evi olanları, 2007 yılında bekleyen bir başka sürpriz daha var. Evinizin emlak vergisi oranı, yüzde 50 oranında arttırılıyor.

Buna göre, evinizin binde 1 olan vergi oranı, binde 1.5’e yükselecek.

Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde (örneğin; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa gibi illerde) evi olanların, binde 2 olan emlak vergisi oranları, binde 3’e yükseliyor.

Bu artış sadece evleri kapsamıyor. Ev dışındaki binaların, arsaların ve arazilerin de emlak vergisi oranı da artırılıyor. Buna göre;

Katılım payı

Evi olanlar, belediyelere yol yapımında ‘yol yapımına katılım payı’ su getirilmesi halinde de ‘su harcamalarına katılım payı’ adı altında katılım payı ödeyecekler.


Büyükşehir Bel. Diğer Bölgeler


Konut Dışı Binalarda Binde 6 Binde 3

Arsalar ‘ 10 ‘ 5

Araziler ‘ 4 ‘ 2


Evinize değerleme artışı


2007 yılında, evinizin ödenecek emlak vergisi oranı yüzde 50 artıyor. Ancak olay bununla bitmiyor. Bir de evinizin, değeri yükseltiliyor.

2006 yılında, başta İstanbul olmak üzere bazı belediyeler, emlak vergisi değerini, 2002 yılı değerine göre 30 katına (yüzde 3000) ulaşan artışlar yaptı.

Vatandaşların, bu değerlere itiraz hakkı olmadığı için, yüksek değerler, bir çok yerlerde, olduğu gibi kaldı. Bu arada 12 Temmuz’da çıkan bir kanun ile emlak vergisi değerlerinin düzeltilmesi istendi. Ancak bazı belediyeler, ‘indirim yerine bindirim’ yaptılar. Buna bağlı olarak da 2006 yılı için ilave vergi istiyorlar.

2007 yılında da 2006 yılının yükseltilen değerleri, ‘yeniden değerleme oranına göre’ yükseltilecek. Yükseltilmiş değerler üzerinden de yüzde 50 arttırılmış emlak vergisi oranına göre, vergi hesaplanacak.

Çöp vergisini unutmayın

Evi olup kendisi oturanlar ya da kiralık bir evde oturanlar, su parası öderken, su faturasının içinde bir de Çevre Temizlik Vergisi (çöp vergisi) ödeyecekler. Çöp vergisi, tükettiğiniz suyun metre küpü başına, büyük şehir belediyelerinde 20 Yeni Kuruş, diğerlerinde 15 Yeni Kuruş olarak hesaplanacak.


Bir de katkı payı var


2007 yılında, evi olanlar, 2007 yılında bir de ‘katkı payı’ ödeyecekler.

2007 yılı emlak vergisi ile birlikte, bu verginin yüzde 10’u oranında ‘Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı’ ödenmesi gerekiyor.

Evinizin önüne otopark vergisi

İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’na göre; otomobiliniz geçici olarak sokağa, caddeye ya da evinizin önüne park etmeniz durumunda;

Her taşıt için saatte 2 YTL.

Her taşıt için günlük 7 YTL.

vergi benzeri ‘geçici kullanım harcı’ ödemeniz söz konusu olacak.

Yazımızın başlığında ‘Evin var mı vergin (derdin) var’ demiştik.

Ne dersiniz? Haksız mıyız?

21.09.2006    STAR GAZETE                                                                                      
Sayfa başına dön
 
CİNGÖZ KİRACI KAPI DIŞARI           Zuhal KIZILOT     STAR     20.09.2006  
Kiracı - kiralayan çekişmesi yılların sorunu... Hangisini dinlerseniz dinleyin, karşı taraf hep haksız çıkar.

Her iki taraf da kira sözleşmesini yaparken, kendileri açısından azami avantajları sağlamak, daha da önemlisi kendisini güvence altına almak ister.

‘El elden üstündür’ sözünden de anlaşılacağı gibi kimin daha güçlü ya da açıkgöz olduğu, zamanla ortaya çıkar.

Bugünkü konumuz, yaşanmış bir olayla ilgili. Aslında benzeri yüzlercesi hatta binlercesi yaşanan olayımızda, cingöz kiracı, devir yetkisi olmadığı halde, gayrimenkulü bir başkasına devrediyor. Kira sözleşmesine de kiralayanın yani mal sahibinin imzasını atıyor.

Aylar sonra mal sahibi olayı öğreniyor. Öğrenince de bakın neler oluyor...

Tahliyede izlenecek yol

Tecavüz veya müdahaleyi yani gayrimenkulünüzün yetkisi olmayan kiracınız tarafından kiraya verildiğini öğrendiğiniz günden itibaren 60 gün içinde, idari makama başvurmanız gerekiyor. Burada ‘idari makam’ dan anlaşılması gereken illerde valiler, ilçelerde de kaymakamlar oluyor.

Bunlar, görevli memurlar kanalıyla, kiracıyı kısa sürede kulağından tutup atıyor, gayrimenkulünüzü de size boş olarak teslim ediyorlar. Uygulama şu şekilde oluyor:

1-) Başvuru üzerine, karar vermeye yetkili kişiler veya bunların görevlendireceği bir veya birkaç memur tarafından yerinde (gayrimenkulün bulunduğu yerde) soruşturma yapılıyor. Eğer başvurunuz bu Kanun kapsamında değilse ve bu durum, başvuru dilekçelerinizden anlaşılıyorsa, yerinde soruşturma yapılmadan yazılı olarak reddediliyor.

2-) Soruşturma her halde 15 gün içinde tamamlanarak karara bağlanıyor.

3-) Kararın uygulanmasına gelince, tecavüz ya da müdahalenin önlenmesi hakkındaki kararlar, karar vermeye yetkili amirlerce görevlendirilecek infaz memuru tarafından, taşınmaz malın yerinde ve o andaki durumu ile mal sahibine teslim edilmek suretiyle yerine getiriliyor.

4-) Karar gereğinin, kararın infaz memuruna geldiği tarihten itibaren en geç 5 gün içinde yerine getirilmesi zorunlu.

5-) Karar gereğinin yerine getirilmesi, cingöz kiracının kapı dışarı edilmesi anlamına geliyor.

Demek ki fuzuli olarak gayrimenkulünüzü işgal eden kiracıyı, kısa ve pratik bir yolla çıkartmak mümkün.

Kiracı, yanlış bir yola girdiğinde, mal sahibinin başvurusu üzerine, ilgili makamlar hemen devreye giriyorlar ve kiracıyı, kısa sürede kapının önüne koyup gayrimenkulü boş olarak mal sahibine teslim ediyorlar.

20.07.2006
 
YABANCILARA GAYRİMENKUL SATIŞINA SIKI TAKİP          25 Ağustos 2006      haber7.com

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, yabancılara gayrimenkul satışının yoğun olduğu bölgelerden başlamak üzere yurt genelinde, yabancılara gayrimenkul satışıyla ilgili tüm bilgilerini güncelleyecek.

Yeni veriler ışığında bilgisayar programı oluşturulacak ve gelişmeler, merkezden günlük takip edilebilecek.
Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili Zeki Adlı, yabancılara gayrimenkul satışının en yoğun olduğu bölgelerden Antalya, Alanya ve Didim'deki tapu ve kadastro yetkilileri ile Ankara'da toplantı yaptı.
Bu bölgelerde yabancılara yapılan satışlar ve uygulamalar hakkında detaylı bilgi alan Adlı, satışa ilişkin merkezdeki ve yereldeki bilgilerin karşılaştırılarak, güncellenmesini istedi. Adlı, sağlaması yapılan veriler üzerinden gelişmelerin günlük takip edilebilmesini sağlayacak bir bilgisayar programı hazırlanması talimatı verdi
Sorularını yanıtlayan Adlı, yabancılara yönelik emlak hareketliliğin yoğun olduğu illerden başlamak üzere yurt genelinde bir çalışma yürüteceklerini bildirdi.
Yurt geneline yabancılara yapılan gayrimenkul satışıyla ilgili tüm verilerin güncelleneceğini ifade eden Adlı, şöyle konuştu: “Tüm tapu sicil müdürlüklerindeki kütükleri taratacağız. Yabancılara kayıtlı gayri menkullerle ilgili merkezde, elimizde bulunan bilgileri, mahaline göndereceğiz, (bunları güncelleyin) diyeceğiz. Varsa bir problem; yani güncel değilse, hata yapılmışsa, kendi kayıtlarıyla karşılaştırıp düzeltmeleri yapacaklar, son şeklini verip bize gönderecekler.
Bilgiler zaten bilgisayar ortamında gelecek. Bunları, hazırlanacak bilgisayar programına aktaracağız. Gelişmeleri, buradan günlük takip edebileceğiz.”
Adlı, program sayesinde yasada, illerdeki satış için öngörülen binde 5 sınırının da otomatik olarak devreye gireceğine dikkati çekti
“TAKBİS'E AĞIRLIK VERİLECEK”
Zeki Adlı, Tapu Kadastro Bilgi Sistemi Projesi'nin (TAKBİS), yabancılara yönelik gayrimenkul hareketliliğinin fazla olduğu bölgelerde yaygınlaştırılacağını belirterek, çalışmaları hızlandırdıklarını söyledi. Adlı, ”Yabancılara gayrimenkul satışı genelde sahil bölgelerinde oluyor. Oralarda TAKBİS'in yaygınlaştırılması ile ilgili çalışma yapıyoruz. Pazartesi günü de bununla ilgili toplantı yapacağız” dedi.
Tapu ve kadastroda bilgi sisteminin kurulmasını öngören proje sayesinde, hareketlerin, merkezden “anında” görülebileceğini ifade eden Adlı, bu proje hayata geçirildiği zaman, süreci takip için oluşturacakları bilgisayar programına da ihtiyaç kalmayacağını söyledi. Adlı, otomasyonu 1 yıl içinde tamamlamayı planladıklarını söyledi
   

Gecekonduda çalışan iş makinesine el konulacak   Hürriyet_28.06.2006    

Hükümet, gecekondu ve kaçak bina yapımını önlemek için çıkardığı yasalara bir yenisini ekledi. AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik’in, İmar Kanunu’nda değişiklik teklifine göre, gecekondu yapımında kullanılan iş makinelerine el koyulabilecek.
TBMM Başkanlığı’na verilen teklife göre, kaçak binaların yapımında kullanılan ’mikser, pompa, araç, vibratör’ gibi malzemelere 30 gün süreyle el koyulacak. Bu araçların sahiplerine 10 bin YTL para cezası verilecek. Ruhsat alınmadan veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan inşaatlarda beton dökümünde kullanılan bu tür malzemelerin sahipleri, bu eylemi ikinci kez tekrarlarsa, el koyma süresi 60 güne çıkacak. Para cezası da 20 bin YTL’ye yükselecek.               Nuray BABACAN / ANKARA
Sayfa başına dön
   
Kameralı rüşvet     Vatan_28.06.2006

İzmir Urla Tapu Müdürlüğü'nde klima ve duvara yerleştirilen gizli kamerayla yapılan rüşvet operasyonunda 15 kişi gözalına alındı

İzmir'in Urla İlçesi'ndeki Tapu Sicil Müdürlüğü'nde, klimayla duvara yerleştirilen gizli kamera ve 'böcek' tabir edilen dinleme cihazlarıyla takibin ardından rüşvet operasyonu yapıldı. Aralarında İlçe Tapu Sicil Müdürü Mehmet Sami Öztekin ile belediye meclis üyesinin de aralarında olduğu 15 kişi gözaltına alındı.
MAHKEMEDEN İZİN ALINDI
Urla'da Tapu Müdürlüğü'nde rüşvet alındığı ve işlerin zamanında halledilmediği yolundaki ihbarlar üzerine savcılık talimatıyla çalışma başlatıldı. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alınan kararla Urla Emniyet Müdürlüğü ekipleri 10 gün Önce teknik takip için harekete geçti. Gece geç saatlerde Tapu Müdürlüğü'ne giren polis, Müdür Öztekin'in odasındaki klimayla çalışanların bulunduğu bölümdeki duvara görünmeyecek şekilde gizli kamera ve dinleme cihazı yerleştirdi. Takip sonrası 20 polis dün Tapu Müdürlüğü'ne baskın yaptı.
15 KİŞİ GÖZALTINDA
Baskında Tapu Müdürü Öztekin, müdür yardımcıları Mehmet Akkuş, İbrahim Akbaş, Halil Yavaş, şef Şeyhmus Gök, memurlar Halil Uysal, Yıldız Yapıcıoğlu, Arzu Karatay, geçici işçi Nilay Acar, sözleşmeli işçi Işın Karadağ, rüşvet aldıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Genişletilerek sürdürülen operasyonda, ilçede takipçilik ve emlakçilik yapan R.Ö., Kızılay İlçe Şube Başkanı ve aynı zamanda emlak işiyle uğraşan Yüksel Aydıntepe, emekli tapu sicil müdürü Ali Girgin, DYPden belediye eski meclis üyesi Ali Ergin ile CHPli belediye meclis üyesi ismet Hoyman da gözaltına alındı. Yakını ameliyat olacak olan ve ilçede takipçilikle emlakçilik işi yapan Ahmet Aygün'ün ise daha sonra gözaltına alınacağı belirtildi. Emniyet yetkilileri, müdürlükteki rüşvet alışverişinin kameralara, konuşmaların ise dinleme cihazlarına takıldığını soruşturmanın çok yönlü devam ettiğini kaydetti.
4 GÜN EK GÖZALTI SÜRESİ
Operasyonun ardından kapatılan Tapu Müdürlüğü'nde yarın işlemlerin İzmir'den ve çevre ilçelerden gidecek geçici görevlilerce yapılacağı bildirildi. Öte yandan gözaltındaki zardılar için 4 gün ek gözetim süresi alındığı, soruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi
Haber: Taylan YILDIRIM



MAKETE BAKIP EV ALMAYA KALKMAYIN    Milliyet 10.01.2006   haber7.com' dan
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, konut kredisi alacakları uyardı. "Makete bakıp ev alınmaz" diyen Bilgin'in, kredi veren bankalar için de risk konusunda söyleyeceği bir dizi söz var.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, 2005 yılının yıldızı olan konut kredileri konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Bilgin, boş araziler göstererek buralarda inşa edilecek büyük sitelerin güneş gören dairelerinin maketler üzerinden satılıp, bu konutlara kredi verilmesini doğru bulmadığını söyledi.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye'de mortgage sisteminin (ipoteğe dayalı uzun vadeli konut kredisi) sağlıklı bir şekilde işlerlik kazanabilmesi için toplumun ilgili tüm kesimlerine sorumluluk düştüğünü belirterek, bu konuda bankacılık sektörünün de risklerini iyi hesaplaması gerektiği uyarısında bulundu.
Bilgin, "Sistemin ülke ekonomisine beklenen faydayı sağlaması açısından hem vatandaşa, hem biz ilgili kamu otoritelerine hem de üretici ve tüketicilere kaynak sağlayan bankalara önemli görevler düşüyor" dedi.
Bilgin, yasa tasarısı Meclis'te bulunan ve şubat veya mart aylarında çıkması beklenen ipoteğe dayalı konut kredilerinin uzun vadeli krediler olduğunu belirterek henüz inşaatına başlanmamış projelerden ev seçen tüketicilerin proje sahibi firma konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.

'Temeli atılmamış eve kredi'
Bankaların pazar payı için gayri safi milli hasılanın yüzde ikisi oranındaki konut kredilerinde kıyasıya rekabete girdiğini anlatan Bilgin, sektörün risklerini yakından izlendiklerini söyledi.
BDDK'nın görevlerinden birinin de bankaların mali güçlerini gözetmek olduğunu kaydeden Bilgin, şöyle konuştu:
"Daha temeli atılmamış binanın finansmanını sağlarken veya bir çayırlıkta yükselecek olan sitenin bilmem kaçıncı kattaki güneş alan dairesine konut kredisi verecekseniz, bunu çok iyi analiz etmek zorundasınız. BDDK olarak bu konularda demeç veren, yorum yapan bankalarımızın değerli yöneticilerinin tüm konuşmalarını, satır aralarına kadar takip ediyoruz.
Eğer banka ve sektör açısından bir risk tespit edersek gereken uyarıyı yaparız. Kurum olarak görevimiz bankaların yöneticilerine rağmen bankaların mali güçlerini korumaktır."

'Banka, geleceğini düşünmeli'
2005'in ilk 10 ayında yüzde 283,6 artış gösteren konut kredilerinde faizin ticari kredilere göre daha düşük olduğunu belirten Bilgin, ticari amaçla konut kredisi alınması ve bankanın da buna göz yumması halinde idari ve cezai anlamda ne yapılması gerekiyorsa bunun yapılmasından kaçınılmayacağını söyledi.
Bilgin, "Bankalarımızın büyümesini ve bu kredilerin artmasını canı gönülden isteriz. Ancak hesaplama ve teminatlarını düzgün yapmaları şart. Birbirleriyle yarışlarında bankaların geleceklerini feda etmelerine izin vermeyiz" dedi.
 

'Krediye göre jestiyon'

Bazı bankaların geçmişte sektöre çok da yarar getirmediği anlaşılan bazı yöntemleri çalışanlarını motive etmekte hâlâ kullandığını ifade eden Bilgin, konut kredisinde yanlış banka, şube ve departman hedefi verildiğini söyledi.
Bilgin, şöyle konuştu: "Banka yöneticisi, bankanın büyüklüğünü gözardı ederek, çalışanlarına yıl sonu jestiyonu vaat ederek şube hedefi veriyor. Çalışanlar jestiyon (teşvik primi) için bu hedefi tutturma gayretine girebilir ancak bunlar bankanın riskleri açısından çok doğru yöntemler."
 

'Veznede ne ödeyeceğini sor'

Bankalar arasındaki rekabet nedeniyle konut kredisi faizlerinin 2005'te hızlı düştüğünü belirten Bilgin, tüketicileri banka seçerken sadece faiz değil kredinin diğer maliyetleri konusunda da bilgi alarak karar vermeye çağırdı.
Düşük faiz veren bankanın ekspertiz veya dosya açma ücretini yüksek tutabildiğini söyleyen Bilgin, "Vatandaş, bankaya sadece kredi faizini dikkate alarak gitmemeli. Bankaya vezneye gittiğinde kredinin tüm maliyeti için ne ödeyeceğini sorarak karar vermeli" dedi.

                                                               







 
Sayfa başına dön


KUŞ GRİBİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ   06 Ocak 2006   Hürriyet
Kuş gribinden basit önlemlerle korunmak mümkün. Konuyla ilgili en çok sorulan soru ise "tavuk eti yiyebilir miyiz?" İşte 10 soruda merak edilen her şey ve yanıtları.
Kuş gribinde ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, solunum güçlüğü ve zatürree gibi solunum sistemine ait belirtiler görülüyor. Kuş gribinden basit önlemlerle korunmak mümkün. Konuyla ilgili en çok sorulan soru ise "tavuk eti yiyebilir miyiz?" Hastalık görülen bölgelerdeki hayvanlar asla yenmemeli. Diğer bölgelerde ise iyi pişmiş, kesim, temizleme, hazırlık aşamalarında enfeksiyon bulaşma riski olmayan kümes hayvanları rahatlıkla yenebilir.


1) Kuş gribi nedir?

- İnsan ve diğer canlı türleri gibi kanatlı hayvanlar da gribe yakalanabiliyor. Kuş gribinin 15 ayrı çeşidi var. Alarma yol açan ve Türkiye’de de tespit edilmiş olan ölümcül kuş gribi virüsü H5N1 ailesinden gelen virüs. Göçmen kuşlar -özellikle de yaban ördekleri- virüsün doğal taşıyıcıları. Kuş gribi virüsü en çok kümes hayvanlarını etkiliyor.

2) Hastalık hayvanlar arasında nasıl bulaşır?

- Göçmen kuşlar virüsü bağırsaklarında taşır, ama kendileri hastalığa yakalanmazlar. Enfekte kuşların salya, burun akıntısı ve dışkılarıyla doğrudan veya bu salgılarla kirletilen materyalle temas eden evcil kanatlı hayvanlar ise hastalığa yakalanabilir. Hastalık bu hayvanlar arasında hızla yayılır ve bütün sürünün ölümüyle sonuçlanabilir. Kuş gribinin kanatlı hayvanlardaki kuluçka süresi ortalama 3-5 gündür.

3) İnsanlara nasıl geçiyor?

- Kuş gribi, hasta ve hastalıktan ölmüş hayvanlarla yakın temas halindeki insanlara bulaşabilir. Bu hayvanların gözyaşı, burun akıntısı, boğaz akıntısı veya dışkısıyla temas edenler de hastalığa yakalanabilir. Ayrıca bu atıklarla kirlenen yüzeylerle temas etmek ya da havayı solumak da hastalığı insanlara bulaştırabilir. Virüs insana geçtikten 2-4 gün sonra hastalık ortaya çıkar.

4) Kuş gribinin belirtileri neler?

- Ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, solunum güçlüğü ve zatürree gibi solunum sistemine ait belirtiler görülür. Ender de olsa karın ağrısı ve ishale de rastlanabilir.

5) Virüsün bulaştığı herkes ölür mü?

- Zamanında teşhis edilip tedaviye başlansa bile ölüm riski yüzde 58’i buluyor.

6) Hastalık insandan insana bulaşıyor mu?

- Bu ihtimali doğrulayacak resmen açıklanmış ya da kanıtlanmış bilimsel bir veri yok. Ancak virüsün mutasyona uğrayıp bir salgına yol açmasından korkuluyor.

7) Kuş gribinin aşısı var mı?

- Henüz kesin sonuç veren bir aşı yok. Fakat kuş gribinin H5N1 türüne koruma sağlayan aşı prototipleri -ön ürünleri- üretilmeye başlandı.

8) Tedavisi var mı?

- Oseltamivir ve zanamivir etken maddeli iki ilaç, piyasadaki isimleriyle "Tamiflu" ve "Relenza" kuş gribi virüsüne karşı etkili. Her iki antiviral ilacın ilk 48 saatte kullanılmasının yaşamsal önemi var.

9) Tavuk ve yumurta yiyebilir miyiz?

- Evet. İyi pişmiş, kesim, temizleme, hazırlık aşamalarında enfeksiyon bulaşma riski olmayan kümes hayvanları rahatlıkla yenebilir. Hastalık görülen bölgelerdeki hayvanlar ise asla yenmemeli. Yumurtaların kabuğu sabunlu suyla yıkanmalı ve 70 derecede en az 5 dakika pişirildikten sonra yenmeli.

10) Kuş gribinden korunmak için ne yapmalıyız?

Kanatlı hayvan yetiştiricileri eldiven, maske, gözlük takarak ve koruyucu elbise giyerek çalışmalı.

Eller sık sık bol su ve sabunla iyice yıkanmalı.

Kanatlı hayvan etleri ve yumurtaları, iyice pişirildikten sonra tüketilmeli.

Hasta veya ölmüş hayvanlarla temastan kaçınılmalı.

Kanatlı hayvanların salya, burun akıntısı, boğaz akıntısı, dışkısı gibi materyallerine veya bu materyallerle kirlenen yüzeylere temas edilmemeli.

Ölen kanatlı hayvanlar yakılmalı veya derin çukurlara gömülüp üzerine sönmemiş kireç dökülmeli.

Hastalıktan ölen insanlar da kireçlenerek gömülmeli.

Hastalığın görüldüğü yerlere seyahat edilmesi halinde, kanatlı hayvan çiftliklerinden ve pazarlarından uzak durulmalı.

Kuş gribi olduğu veya kuş gribinden öldüğü doğrulanmış hayvanlarla, koruyucu önlem almadan temas eden kişiler, hekim önerisiyle ilaç alabililer.

Kuş gribi için danışma adresleri

Kuş gribiyle ilgili bilgi almak isteyenler, bulundukları illerin sağlık il müdürlüklerine başvurabilir, 184’ü de arayabilirler. İnternetten aşağıdaki adreslerden yararlanabilir.
www.saglik.gov.tr            Hürriyet

KUŞ GRİBİNE KARŞI 10 ÖNLEM    05.01.2006   Milliyet
Kuş gribinden resmi ölümler başladı. Paniğe kapılmaya gerek yok. Peki hastalığa karşı vatandaşlarımızın nasıl davranması gerekiyor? Akdağ "Hayvanlarla temas eden herkes ellerini bol su ve sabunla yıkamalı, kesinlikle şüpheli ölen kanatlı hayvanlar tüketilmemeli, hayvan ölümleriyle ilgili ihbarlar Tarım Bakanlığı'nın ilgili bölümlerine yapılmalı" dedi.

Akdağ, daha önce yaptığı açıklamada, 10 maddelik şu reçeteyi önermişti:
1- Çarşıdan, pazardan canlı tavuk veya hindi almayın.
2- Kesiminden market rafına kadarki zincirin her aşamasında denetimden geçen markalı kanatlı hayvan ürünlerini tercih edin.
3- Tavuk, hindi, benzeri kanatlı hayvan ürünlerini 70 - 80 derecede pişirerek yiyin, içlerinin iyi piştiğinden emin olun. Kanatlı hayvan etleri ve yumurtaları (70 derecede 5 dakika) iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir.
4- Yumurtaları yıkadıktan sonra pişirin.
5- Çiğ tavuk, hindi veya benzeri çiğ ürünlere çıplak elle dokunduysanız, ellerinizi mutlaka sabunlayın.
6- Çiğ kanatlı hayvanlara çocukların dokunmasını önleyin.
7- Ev hayvanlarınız varsa çocukların dokunmasına engel olun.
8- Kanatlı hayvan çiftliklerinde çalışıyorsanız, hayvanlara çıplak elle temas etmeyin.
9- Kanatlı hayvan çiftliklerinde çalışıyorsanız normal grip aşısı olun.
10- Kendiniz veya yakınlarınızla ilgili kuşku taşıyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.

Bunun yanı sıra hasta veya ölmüş hayvanlarla temastan kaçınılması, kanatlı hayvanların salya, burun akıntısı, boğaz akıntısı, dışkısıyla kirlenen yüzeylere temas edilmemesi, ölen kanatlı hayvanların yakılarak veya derin çukurlara gömülüp üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülmesi gerektiği kaydedildi.
 

HANGİ EVRAK KAÇ YIL SAKLANMALIDIR?
Ömür boyu saklanması gereken evraklar da vardır ama gereksiz evrakları biriktirip gereksiz yığınlar oluşturmanın da bir anlamı yoktur? peki hangi evrak kaç yıl saklanmalı diyorsanız, işte size rehber:
 

Hayat boyu saklanması gereken evraklar
Önemli sağlı dosyaları lise ve üniversite diplomaları evlilik belgeleri aile cüzdanı boşanma  hükmü sürücü belgesi askerliğe ait belgeler

En az emekliliğe kadar saklanması gerekenler
İş anlaşmaları ödeme şekilleri, lisans mektupları, iş sertifikaları, hastalık yada kaza izinler  sosyal güvenlik taksit belgeleri iş verenlerin isim ve adresleri emeklilik ve yaşam sigortası evrakları

30 yıl saklanması gerekenler
iş yerine ait belgeler  kişilerin aldığı, ödünç paralara ait belgeler

10 yıl saklanması gerekenler
Çek hesapları ve banka hesap dökümleri yapılan ödemeleri  doğrulayan evraklar

5 yıl saklanması gerekenler
Elektrik faturaları ödeme vadesi dolan ödenmiş evraklar ve genelde  kısa vadede  ödenmesi  gereken evraklar hayat sigortası  talimatname dosyaları

4 yıl saklanması gerekenler
gelir gider vergisine ait belgeler

3 yıl saklanması gerekenler
Vadeli ödemelerin ödeme bildirileri ve ödeme belgeleri

2 yıl saklanması gerekenler
Ailenin ödenek bordo ve taksitleri sosyal güvenlik ödeme dekontları sular idaresi faturaları küçük harcama faturaları emeklilik primi ödeme bildirileri

1 yıl saklanması gerekenler
Telefon faturaları


Sekreter Dergisi


KONUT KREDİSİ ALACAKLARA UYARI!..   imedya    07,12,2005
Konut kredisinde faizlerin 0.99'a inmesiyle birlikte bankaların kredi verme yarışı hızlandı. Kredi alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?

İşte size konut kredisi rehberi
Bankaların konut kredileri faiz oranları her geçen gün inerken, konut kredisi rekabeti iyice kızışmış durumda. Peki kredi alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini, kredi türlerinin avantajlarını ya da hayat sigortası yaptırıp yaptırmamanız gerektiğini ne kadar biliyorsunuz? Örneğin 'pursantajlı' kredilerde daha uygun borçlanmak mümkün.. Uzmanlar uyarıyor ; alınırken cazip gelen kredi, ödenmesi sürecinde büyük sıkıntı yaratabilir. Her geçen gün konut kredilerindeki faiz oranları düşerken , (Kira öder gibi konut sahibi olun) propagandası ile yola çıkılan uygulamada, tüketiciler yanlış yönlendirilebiliyor..."Kredi ile konut sahibi olmak isteyenler, bankalarda kredi çekmeye başlayınca, konut fiyatları da iki misli arttı. Yani vatandaş önceden bir liraya alacağı konut için şimdi üç lira ödemek zorunda kaldı. Bunun için yeni bir projeden konut alacakların, kredinin 'pursantajlı' olup olmadığını öğrenmesi gerekiyor.
Sigorta primleri: Yukarıda sıralanan kesintilerden hayat sigortası, DASK ve konut sigortası, müşterilerden yıllık olarak isteniyor. Bunun için bunların priminin ne kadar olduğu ayrıca önemli. Sigorta primleri yaşa, gelir seviyesine, konutun bulunduğu bölgenin deprem riskine ve konut fiyatlarına göre değişir.
Pursantajlı kredi avantajlı: Pursantajlı kredi, 'inşaat şirketinin bir banka ile anlaşarak, inşaat finansmanını, konut satın alanların kredileriyle finanse etmesi' anlamına geliyor. Diyelim ki 20 yıllık kredi kullandınız. Projeniz 18 ayda bitecek. Ödediğiniz peşinat çoğu zaman arsa payı olarak inşaat şirketinin oluyor. Banka inşaat şirketine çekilen kredileri bir defa da ödemiyor. Tıpkı devlet müteahhitliğinde olduğu gibi aylık hakediş yöntemiyle kredi veriyor. Böylece aylık kredi faizleri daha düşük oluyor. Normal konut kredisi kullanıldığında aylık faiziniz 1.10 civarındaysa bu yöntemle aylık 0.75 ile 0.80 arasında kredi kullanılabiliyor.
İcradan satışta vergi yüksek: İcradan satışlarda yüzde 18'i KDV ve yüzde 11'i ceza ve tevkif evleri kesintisi olmak üzere yüzde 29'luk kesinti var. Bu da 100 bin YTL'lik konutta 29 bin YTL anlamına geliyor.
Banka komisyonuna dikkat: Kredi uygulamalarına baktığımızda bazı bankaların yüzde 0.5 ile 2 arasında değişen oranlarda komisyon aldığı görülüyor. Bunlar diğer komisyon ve ücretlerden ayrışan kredi komisyonu denen ücretler ve onaylanan kredi tutarına göre belirleniyor . Ancak alan bankalar ismine her zaman kredi komisyonu demediği için tüketicinin kredi tutarına göre değişen sigortalar dışında kalan ödemelerinin toplamına bakmaları gerekiyor.
Kredi verecek kuruluşlar artacak: Şimdilik sadece bankalar ve BDDK'nın izin verdiği kuruluşlar konut kredisi kullandırıyor. Mortgage geldiğinde ise BDDK'dan yetki alan her kuruluş kredi kullandırabilecek. Bu rekabetle birlikte yüzlerce alternatif ürün gelecek.
Ücret kalemlerini öğrenin: Kredi kullananlardan şu ücretler isteniyor: Komisyon, BSMV, dosya parası, istihbarat ücreti, başvuru ücreti, ekspertiz ücreti, işlem ücreti, konut sigortası, hayat sigortası ve DASK. Kredi kullanacağınız bankaların bunların hangilerini istediğini araştırın. Ayrıca hangisine ne kadar istediğini de... Çünkü bunlar için istenilen rakamlar bankasına göre değişiyor.
Hayat sigortasından şaşmayın: Ucuzluğu dolayısıyla bazı bankalar, kredi verenlere hayat sigortasını zorunlu tutmuyor. Ferdi kaza sigortasını da kabul ediyor. Ferdi kaza sigortasında primler daha düşük. Ama kapsamı sınırlı. Kredi kullanan vefat ettiğinde, vefat nedeni ferdi kaza sigortası kapsamında değilse, banka kredi borcunu kapatmak için evi satışa çıkarmak zorunda. Hayat sigortasında ise 100 bin YTL'lik kredi kullanan birisinin vefat etmesi durumunda, sigorta şirketi borcu kapatıyor. Ayrıca ödenen ana parayı - diyelim ki 20 bin YTL olsun - yakınlarına veriyor.


FATİH EMLAK'IN NOTU:
                 Uluslar arası bir denetleme firmasında çalışan Mali Müşavir dostumuzun uyarısıdır:
                 " Amerika'da üst düzey gelir grubuna dahil bir bireyin her şeyini kaybedip sokaklarda karton kutularda yatan evsizler ordusuna katılması için geçen süre sadece 3 ay... İşte bu sistem geliyor Türkiye'ye; bundan böyle çok iyi hesap etmek lazım, çok dikkatli olunmalı..."

 


ÇÖPE EŞYA ATARKEN DİKKAT     A.A. 17 Ekim 2005 12:44    haber7.com

İngiltere'de 18 milyon kişinin, çöpe attıkları evraklarıyla dolandırıldıkları açıklandı.

Metropolitan polis örgütünün açıklamasında, ev çöplerinin yüzde 77'sinde ev sahiplerinin banka ve kredi kartı ayrıntıları gibi kişisel bilgilerini içeren evraklarının bulunabildiği, dolandırıcıların çöplerden elde ettikleri evraklarla kolayca bir başkasının kimliğine bürünebildikleri belirtildi. Böylece başkalarının adına kredi kartı çıkarıldığına, konut kredilerine başvurulduğuna ve benzeri pek çok dolandırıcılık yapılabildiğine işaret eden polis yetkilileri, bu suç türünün yıllık hacminin 1 milyar sterlin (yaklaşık 2,4 milyar YTL) olduğunu söylediler.

Bazı kurbanların dolandırıldıklarını anlamalarının yıllar alabildiğini belirten yetkililer, dolandırılanların durumu düzeltebilmeleri için ortalama 300 saatlik telefon görüşmesi ve yüzlerce sayfalık yazışma yapmaları, ayrıca uzun bir zaman ile çok para ve çaba harcamaları gerekebildiğini hatırlattılar. Her dört dakikada bir kimlik hırsızlığının yaşandığı İngiltere'de, halka, ev değiştirmeleri halinde posta merkezlerine yeni adreslerini bırakmaları, banka dökümü, maaş bordrosu ve pasaport gibi önemli belgelerini yanlarında taşımamaları ve çöpe attıkları her türlü belgeyi okunamaz hale getirmeleri tavsiye edildi.
 


KAT MÜLKİYETİNE GEÇMEYENLER İKİ BİN YENİ LİRA CEZA ÖDEYECEK

İpotekli konut kredisi diye bilinen Mortgage’a ilişkin mevzuat eksiklikleri gideriliyor. Bu çerçevede konutların mülkiyet durumunu netliğe kavuşturmak amacıyla hazırlanan yasa tasarısı kat irtifakını zorunlu hale getiriyor.

Yapı kullanım izni alındığı tarihten itibaren bir yıl içinde kat mülkiyetini almayanlar 2 bin YTL para cezası ödeyecek. 1983 tarihli ve 2814 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kat irtifakı kurulmuş binalarda, yönetim planı olmasa dahi kat mülkiyeti kurulabilecek. Işık Yapı Denetim Koordinatörü Mustafa Başarı, kat mülkiyeti olmayan konutlara yapılara mortgage kredisi verilmeyeceğini belirterek kanunda yapılacak değişikliğin önemli olduğunu vurguladı.

Kat Mülkiyeti Kanunu’nda değişiklik yapan 25 maddelik kanun taslağı ile mevcut ve bundan sonra yapılacak gayrimenkullerin durumu yeniden düzenleniyor. Tasarı yasalaşması halinde yapı kullanma izin belgesi alınmış ve tamamlanmış kat irtifaklı ana gayrimenkuller, 1 yıl içinde kat mülkiyetine geçmek zorunda. Tasarıya göre kat mülkiyetinin kurulması için tapu idaresine verilmesi gereken belgelerden eksik olanları tamamlamaktan kaçınan kat irtifak hakkı sahipleri, kendisine ait her bağımsız bölüm için bin YTL idari para cezası ödeyecek. Taslak, yapı kullanma izin belgesi alınmış ve tamamlanmış olmasına rağmen, kat mülkiyetine geçilmediği, eşyaya bağlı borç niteliğinde olan kat irtifakının yıllarca devam ettiği yapıların da 2 yıl içinde kat mülkiyetine geçirilmesi mecburiyetini getiriyor. Geçici bir madde ile düzenlenen bu hüküm uyarınca, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kat irtifakı kurulmuş ve üzerindeki yapılar tamamlanıp yapı kullanma belgesi alınmış ana gayrimenkuller, yeni kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 2 yıl içinde kat mülkiyetine geçirilecek. Bu ana gayrimenkullerde, yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren tahakkuk eden vergi, resim ve harçlar, kat mülkiyetine geçiş işlemleri sırasında cezasız olarak tahsil edilecek. Kat mülkiyetine geçiş yapmayanlara ise 2 bin YTL para cezası verilecek.

Yeni düzenlemeye göre üzerine henüz yapı yapılmamış veya yapısı tamamlanmamış bir arsada kat irtifakının kurulması ve tapu siciline tescil edilmesi için, arsa sahibi veya bütün hissedarları, bir talep dilekçesi ile beraber, proje, plân, yönetim planı gibi belgeleri tapu idarelerine götürecek. Kat mülkiyetine geçişte ise ayrıca yönetim planı istenmeyecek. 1983 tarihli ve 2814 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kat irtifakı kurulmuş binalarda, yönetim planı olmasa dahi kat mülkiyeti kurulabilecek.

Afet harcamaları genel gider gösterilecek

Muhtelif afetler için yapılacak harcamalar, ana gayrimenkulün genel giderleri arasına ilave edilecek.

Bina güvenliği için yapılacak çalışmalarda daire sahipleri kendi mülklerinde çalışma yapılmasına izin vermek zorunda olacak.

Arsa payları maliklerin beyanı ile değil proje sahibi mimarın hesaplarına göre tespit edilecek. Böylece arsa paylarına dayalı hak kayıpları önlenecek ve giderlere katılımda hakkaniyet sağlanacak.

Kat mülkiyetine tabi binalardaki taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvar gibi parçalar, ana gayrimenkulün ortak yerlerinden sayılacak.

Kat mülkiyeti kurulması için binaya ait fotoğraflar ile bağımsız bölüm listesinin noterden tasdik zorunluluğu kalkacak.
                                                                                                                                                                                                      ZAMAN   13.10.2005   
İsa Sezen İstanbul


KİRA ARTIŞI ENFLASYON ORANINI GEÇEMEYECEK     Hürriyetim.com       21.09.2005

7 YILLIK ÇALIŞMA, 649 MADDELİK YASA

Yasa çalışmalarına 2 Nisan 1998 tarihinde başlandı. Prof. Dr. Turgut Akıntürk’ün başkanlığındaki komisyonda, çeşitli üniversitelerden, Adalet Sanayi ve Ticaret, Maliye Bakanlıklarından, Yargıtay’dan, Türkiye Barolar Birliği’nden ve Türk Hukuk Kurumu’ndan toplam 32 üye yer aldı. Çalışmalar kapsamında, 57 toplantı yapıldı. Yeni Borçlar Yasası Tasarısı 694 maddeden oluştu.

Türk Borçlar Yasa Tasarısı'na göre, kira anlaşmaları bir önceki kira yılında ÜFE oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacak. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.

Türk Borçlar Yasa Tasarısı üzerinde 7 yılı aşkın süren çalışmalar sona erdi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tasarıyı önümüzdeki yasama yılı içinde yasalaştırmaya çalışacaklarını belirten Çiçek, TBMM’deki yasa görüşmelerinde de yasaya yönelik önerilerin dikkate alınacağını bildirdi.

TÜRKÇE TÜRK BORÇLAR YASA TASLAĞI

Daha önce "Borçlar Yasası" olarak anılan yasada ilk değişiklik, isminde yapıldı. Yasanın adı "Türk Borçlar Yasası" olarak değiştirildi. Yasada yer alan bazı sözcükler de Türkçe anlamlarında yer alda. Akit yerine sözleşme, tediye yerine ödeme, temerrün yerine direnim, munzam zarar yerine aşkın zarar sözcükleri tasarıda yer aldı.

EŞ İZNİYLE KEFİLLİK DÖNEMİ

Yeni Borçlar Yasa Tasarısı Taslağı, bir çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Taslak, kefillikte eş izni dönemini başlatıyor. Taslağın kefilliği düzenleyen maddesi, "Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak yarı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir" şeklinde düzenlendi.

Ancak, kefalet, ticaret siciline kayıtlı bir işletmenin sahibi, bir kollektif ortaklığın ortağı, bir komandit ortaklığın sınırsız sorumlu ortağı, bir anonim ortaklığın yöneticisi veya müdürü, bir sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklığın müdürü veya bir limited ortaklığın yönetici ortağı tarafından işletmeyle ilgil olarak verilmişse, eşin rızası aranmayacak. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına neden olmayan değişiklikler için de diğer eşin rızası gerekmeyecek.

KİRA SÖZLEŞMELERİNDE ÜFE GÖZ ÖNÜNE ALINACAK

Tasarı, yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları da düzenlendi. Buna göre, anlaşmalar, bir önceki kira yılında ÜFE oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacak. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.

DEPOZİTO 3 KİRA BEDELİNİ GEÇMEYECEK

Ev kiralarken, ödenen depozito 3 kira bedelinden yüksek olamayacak. Depozito, açılan ortak hesap üzerinden bankaya yatırılacak. Ancak, anlaşma halinde ya da mahkeme kararı ile bankadaki para taraflarca çekilebilecek.

HİZMET SÖZLEŞMESİ

Hiç bir yasanın kapsamına girmeyen işçilerin koşulları da Borçlar Yasası’nda düzenlendi. Bu işçiler için yapılacak hizmet sözleşmesi de Borçlar Yasası kapsamında düzenlendi.

 (ANKA)

 


YIKIM VAR DİYE EVLERİ UCUZA ALIYORLAR

"Kentsel dönüşüm" projesi çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından başlatılan yıkımlar, bazı kesimlerin işine yaradı.

Büyükşehir, evlerinin belediye tarafından yıkılacağı söylentisi yayan meçhul kişilerin vatandaşların gayrimenkullerini çok ucuza almaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, İstanbul’da gerçekleştirilen yıkımların belirli bir plan çerçevesinde yapıldığı kaydedildi. Öncelikle deprem riski taşıyan binalar ile pilot bölgede yeni yerleşim yerleri oluşturmak amacıyla yıkımların yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, imar planlarında okul, yeşil alan olarak görülen ama zamanla gecekondu ile dolan bölgelerde de yıkım çalışmaları yürütüldüğü ifade edildi.

Açıklamada, yıkım olacak bölgede vatandaşlara aylar öncesinden haber verilerek anlaşma yoluna gidildiğini ve uygun ödeme koşulları olan sosyal konutlar verildiği bildirildi. Bazı kişilerin, yıkımın gündemde olmadığı bölgelere vatandaşların korkutulduğunu, "Sizin de binanız kaçak Belediye kısa süre sonra burayı yıkacak ve hiçbir hakkınız olmayacak" söylemleriyle, gayrimenkullerini ucuz fiyattan almaya çalıştığı uyarısında bulunuldu.

Bu tarz olayların son zamanlarda arttığına işaret edilen açıklamada, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak vatandaşlarımızı yanıltmayı amaçlayan bu tür söylentilere itibar edilmemesini ve doğru bilgilendirme için Beyaz Masa birimine başvurulmasını hatırlatırız" denildi.


03.08.2005 haberyedi24.com

 

Hakim Beğ

Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.

Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.

Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.

Sekiz evlek tarla, bir geverlik su
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.

Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.

Mübaşir itekler, kâtip zavırlar
Değişti bizde de göya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.

Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.

Mülkün temeliydi adalet hani? ...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ? !

Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
'Sabret makamı'ndan çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.


Abdurrahim Karakoç ( Vur Emri )

                                                                                                                                                                                               Sayfa başına dön



KONUT KREDİSİ MAĞDURU OLMAYIN

Bankalar kredileri düşürerek, herkesi ev sahibi yapmaya başladı. Konut kredisinde patlama var. Bu patlamanın sonunda kullananlar da bankalar da yara alabilir. Nasıl mı?

Milliyet Gazetesinden Güngör Uras'ın Yazısı     20 Haziran 2005

Halkımız da bankalarımız da "havaya girdi"... Konut kredisinde patlama var. Bu patlamanın sonunda kullananlar da bankalar da yara alabilir. Ne demek istediğimi anlatayım.
(1) Bankalar mevduata ödedikleri faizi düşürdü. Döviz fiyatları artmıyor. Borsa kazandırmıyor. Bu durumda elinde üç beş kuruşu olan, daha önce faize, dövize ve borsaya para bağlayarak kazanmaya alışanlar şaşkın durumda. Ellerindeki parayı konuta bağlamayı düşünüyorlar. Bir kısmı kendi ihtiyacı için bir kısmı kiralamak için konut satın almak arayışında.
(2) Bankalar üreticileri kredilendiremeyince tüketiciyi kredilemeye başladı. Kredi kartı, otomobil kredisi uygulamaları bankalara cazip geldi. Kredi kartında ve otomobil kredilerinde talep duraklayınca, bankalar konut kredilerine yöneldi.
(3) Halkımız konut kredisinin aylık faizinin yüzde 1.35'lere düşmesi karşısında heyecana kapıldı. Kredi kullanan için aylık faiz oranı değil, her ay ödenecek taksitle dönem sonundaki toplam ödeme önemlidir. On yıl vade ile 100 bin YTL konut kredisi kullanan ayda 1.739 YTL taksit ödemek zorundadır. 10 yıl sonra 100 bin YTL kredinin karşılığı olarak 208 bin YTL ödemek zorundadır.


Kira, Taksiti Karşılayamaz

(4) 100 bin YTL kredi ile (kullananın 35 bin YTL tasarrufunun eklenmesi ile) 135 bin YTL'lik konut alınabilir. Bu tür bir konutun aylık kirası yaklaşık 600-700 YTL'dir. Açık anlatımla kira aylık borç taksitini karşılayamaz. Kredi kullanan taksiti ödemek için, kiraya ek olarak her ay cebinden 1.000 YTL para eklemek zorundadır. Türkiye'deki gelir düzeyinde bu küçümsenemeyecek bir aylık yüktür. Kredi kullanan ödemeyi aksatırsa, önce yükü artar, ardından konut elinden çıkar.
(5) Gelelim bankaların durumuna. Rekabet ve bankalar aylık faizi yüzde 1.35'e indirince yıllık faiz yüzde 17.45'e düştü.
Bankalar Hazine bonosu faizine yakın faiz oranı ile konut kredisi veriyor.
Kendilerini 10 yıl, 20 yıl bu faizle bağlıyor. Faiz yükselirse kullananın faizini artıramazlar. Ama faiz düşerse konut kredisi kullanan, eski hesabını kapatarak daha düşük faizle yeni kredi alabilir.
(6) Bırakınız Türkiye gibi ülkeyi, hiçbir ülkede bir banka (karşılığı olmadan) 10 yıllık, 20 yıllık sabit faizli kredi veremez. Çünkü faizlerin inip çıkması normaldir.
İyi de başka ülkelerde bu nasıl oluyor? Başka ülkelerde 10 yıllık, 20 yıllık sağlam tahviller var. Banka yüzde 7 sabit dolar faiziyle 10 yıl vadeli konut kredisi verdiğinde aynı süre ile daha düşük faizle (örneğin yüzde 5 yüzde 4 faizle) kaynak buluyor.

Faturayı Halk Ödemesin

(7) Her başvurana satın alacağı konutun yüzde 60 veya yüzde 75'i kadar kredi verilemez. Her başvurana aynı faiz oranı ve aynı şartla kredi verilemez. Her konutun bulunduğu yer, kira ve satış potansiyeli farklıdır. Her kullanıcının gelir durumu, ödeme gücü farklıdır.
Her bankanın her şubesindeki, her görevlinin konut kredisinin inceliklerini bilmesine imkân yoktur. İyi de başka ülkelerde bu nasıl oluyor? Başka ülkelerde ipotekli satışa aracılık eden özel şirketler var. Bunlar hangi konuta, kime, ne kadar kredi verileceğini uzmanlarıyla belirliyor. İpotekli kredi için senetleri tanzim ediyor. Bu senetleri bir bankaya satıyor. Banka ise bu senetlere karşılık uzun vadeli kaynak bularak riskini koruyor. Bizde başı sonu yok. Ortada dolanan bankalar tüm riski üstlenmekte.


Bunları Neden Yazıyorum?

(1) Halkımız üzülmek istemiyorsa, havaya girmemeli. Aylık taksitleri ödeyip ödeyemeyeceğini, vade sonunda aldığı 100 bin YTL'ye karşı ne kadar toplam ödeme yapacağını hesaplayarak bu işe girmeli. Sonra "Ben ödeyecek durumda değilim, beni kandırdılar" diyerek ağlamamalı.
(2) Bankalarımız, konut kredi riskini "hazmedilebilir boyutta" tutmalı. İleride faizlerin yükselmesi durumunda, taksitlerin ödenmemesi durumunda karşılaşacakları risk için bir sınır koymalı. Çünkü bu nedenle bankalar sarsıntı geçirirse gene "Alevere dalevere..." bu işin faturası saf ve bakir Türk halkının sırtına yüklenir. Böyle bir sınırlamayı bankalar kendileri düşünemezse BDDK gerekli uyarıyı yapmalı.

                                                                                                                                                                                               Sayfa başına dön


KİRACIYA,BORÇLUYA,KEFİLE İYİ HABER!             haber7.com    18.04.2005

80 yıllık borçlar kanunu değişiyor. AB'ye uyumlu hale getirilen yeni borçlar kanunu tasarısında son rötuşlar yapıldı. Yeni düzenlemeyle işçi, kiracı, kredi alan ve kefil korunacak.

Türkiye, AB yolunda 1926 tarihli bir yasaya daha veda ediyor. Adalet Bakanlığı, günün ekonomik ve sosyal gelişimi ne uyum sağlamak amacıyla yeni borçlar kanunu tasarısı hazırladı. Mevcut kanunun ağır olan dili sadeleştirildi, yeni maddeler eklendi, eski maddeler güne uyarlandı.

Tasarı, görüş bildirmeleri için baro, meslek örgütleri ve üniversitelere gönderildi. Yanıtlar değerlendirildikten sonra tasarı Adalet Komisyonu'nda son şeklini alacak. Sonra da Genel Kurul'a inecek.

Amaç Mağduru Korumak

Tasarıyı hazırlayan komisyonda yer alan Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Atilla Altop, şu bilgileri verdi: "Tasarı, ekonomik ve sosyal hayatta mağdur olanı korumayı amaçlıyor. Örneğin kiracı, bankadan kredi alan, ya da kefil. Şirketleri değil, kişilerin kefil olarak korunması amaçlandı. İyi bir kanun oldu. Ancak ne kadar geç yürürlüğe girse o kadar iyi. Çünkü uygulama için hâkimlere zaman tanınmalı." Altop, tasarıda yer alan ve günlük yaşama birebir etki edecek değişiklik ve yenilikleri şöyle anlattı:

Sözleşmeler: Günümüzde sözleşmeler adeta empoze ediliyor. Kredi kartı alırken, evinize elektrik, su bağlatırken, 'Sözleşme bu' diyorlar. İtiraz hakkınız, değiştirme şansınız yok. Sözleşme empoze edilen kişi korunmalı.


Tasarı, İmzalayanı Koruyor.

Örneğin iki yıl vadeli kredi alıyorsunuz. Sözleşme diyor ki, 'Kredi kuruluşu sözleşmeyi bitirebilir, faiz oranı artırılabilir'. Bu tür 'tek taraflı hareket etme imkânı koyan' hükümler 'yok' sayılacak. Muğlak ve yoruma açık maddelerde, sözleşmeyi hazırlayanın aleyhine yorumlar kabul edilecek. Faks ve teleksle yapılan sözleşmeler, teyit edilmişse kabul edilecek. Elektronik imza da sözleşmede geçerli.

Kira: Kira bedeli Üretici Fiyat Endeksi'ne (ÜFE) göre belirlenecek. Ev tuttunuz, artışı en fazla yüzde 20 belirlediniz, ama yıl sonunda artış yüzde 10 çıktı. Ev sahibi en fazla yüzde 10 artırabilir.

Dövizle kiralarda beş yıl geçmeden artış yapılamayacak. Beş yıl sonra dövizdeki artışa bakarak kararı hâkim verecek. Sözleşmeye, 'Kirayı zamanında ödemezsen ceza ödersin, geri kalan dönemi peşin verirsin' gibi kiracı aleyhine hükümler konulmayacak. Konulsa da yargı yok sayacak. Kiracı, sadece geciktiği gün kadar faiz ödeyecek. Kiracı bir yerde beş yıl oturduysa, sadece ÜFE'ye bakılmadan, kiralanan yerde değişiklik ya da gelişme varsa kira artırımı için hâkime başvurulabilir. Hâkim değerlendirip karar verecek. Ev sahibi 15 yılın sonunda tek taraflı olarak kiracıya 'çık' diyebilecek. Ailelerde eşlerden biri tek taraflı sözleşmeyi feshedemeyecek.


İşçilerle İlgili: İşveren işçinin kişilik haklarına saygı gösterecek, sağlığını korumak için tedbirleri alacak. İlk kez kanuna, 'cinsel tacizden koruma' girdi. İşveren, işlerinde ahlaka uygun düzenin gerçekleşmesini sağlayacak, denetim ve kontrol yapacak. İşçi, sözleşme sürerken ya da sözleşmenin sona ermesini izleyen bir ay içinde alacaklarından feragat edemeyecek. İşçiye bu yönde belge imzalatılsa dahi kabul edilmeyecek. Ancak işçilerin belge imzalarken mutlaka tarih atması gerekiyor.

Kefalet: Kefil korunacak. Önceden kefilin sorumlu olacağı miktarın karşılığı boş bırakılıyordu. Alacaklı takibe geçeceği zaman istediğini yazabiliyordu. Şimdi kefil sorumlu olduğu azami miktarı, kefaletin tarihini el yazısıyla yazacak. Eşlerden birinin yazılı izni olmadan kefil olunamayacak. Bazı sözleşmelere kefil değil 'garantör' yazılıyor. Tasarıya 'kefili koruyan hükümlerden kurtulmak amacıyla başka isim altında sözleşme de yapılsa kefalet hükümleri uygulanır' hükmü yer aldı. Boş kâğıda imza atan kişi, 'kâğıdın, iradesine aykırı düzenlendiğini' ispatlayacak.

Tehlike sorumluluğu: Önemli ölçüde tehlike arz eden bir faaliyetten zarar doğarsa, faaliyette bulunan kişi, kanun bu faaliyete izin verse de, bu zarara katlanacak. Mantık şu, tehlike yaratan bir iş yapıyorsanız, sonucuna katlanırsınız. Örneğin baz istasyonları. Mahalle aralarındaki benzin istasyonları, apartman altındaki otoparklar, nükleer santraller, örneğin bir ilçede birçok insanın kanser olmasına neden olan maden ocağı, LPG'li araçlar.

                                                                                                                                                                                               Sayfa başına dön


 ALINACAK KONUTUN FİYATININ BELİRLENMESİNE 35 KRİTER VAR

Emlak uzmanlarına göre alınacak evin fiyatı belirlenirken dikkat edilmesi gereken en önemli kriterler şunlar: Arsa değeri, yapım maliyeti, kiraya verilmesi halindeki getirisi, aynı mevkideki konutların satış fiyatları... Bunlara dikkat etmeden karar verenin eli yanıyor

EV ALMAK İSTEYENE EMLAK KILAVUZU / 1            Tebernüş Kireçci             MİLLİYET       21.02.2005

Bir konutun fiyatı nasıl belirlenir? Beşiktaş'taki bir daire için 150 milyar lira az mı, çok mu? Bakırköy'deki bir konuta 130 milyar lira ödenir mi? Zekeriyaköy'de bir villaya 1 trilyon lira, Taşdelen'de başka bir villaya 750 milyar lira verilir mi? Kadıköy'de üç oda, bir salon dairenin fiyatı ne kadar olmalı? Bu ve benzeri sorular uzatılabilir. Bir konutun fiyatı nasıl belirlenmeli?
Türkiye'de gayrimenkul değerlemesi üzerine ilk çalışmaları tam 40 yıl önce başlatan, Almanya'da bu alanda lisansüstü eğitim alan Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Açlar, bir taşınmazın fiyatının tam olarak belirlenmesinin zor olduğunu söylüyor.
Taşınmazın fiyatını belirlemek için onlarca yöntem bulunduğuna dikkat çeken Açlar, "Değer saptamak için pek çok yöntem kullanılsa da temelde üç yöntem vardır. Bunlar; karşılaştırma, gelir ve maliyet yöntemleridir" dedi.


Emlakın Geliri Önemli


Değerleme için seçilecek yöntemin, değeri saptanacak taşınmazın konumuna ve emlak piyasasının alışkanlıklarına göre belirlendiğini ifade eden Açlar, ticari taşınmazlarda ve kira getirisi için alınacak konutlarda fiyat belirleme için genellikle gelir yönteminin tercih edilebileceğini söyledi.
Gelir yönteminde bir konutun fiyatının belirlenmesinde ölçünün kiradan gelen net getiri olduğunu kaydeden Ahmet Açlar, "Net gelir, gelir getiren taşınmazın yıllık brüt gelirinden, taşınmazın boş kalmasından oluşan gelir kaybı ve diğer giderlerin çıkarılması ile bulunur. İşletme giderleri, emlak vergisi, sigorta, yönetim, bakım-onarım, danışmanlık, reklam-ilan gibi giderlerden oluşur. Bu giderler çıktıktan sonra kalan gelirin süresine göre taşınmazın fiyatı belirlenir. Fakat bir taşınmazın fiyatının kaç yıllık kira getirisine göre belirleneceğini söylemek zordur. Burada alınacak konutun bulunduğu bölgenin şartlarını belirlemek, dar bölgeye indirerek, belirlenen ortalamaya göre kiranın getirisine bakmak gerekir. Mesela Beşiktaş'ta konut fiyatı için net bir şey söylemek yerine, Beşiktaş'ı kendi içerisinde, Fulya, Serencebey, Yıldız veya Barbaros diye bölgelere ayırmalı" diyor.
Maliyet yönteminin de tek başına sağlıklı olmadığını vurgulayan Ahmet Açlar, "Mesela, maliyeti 90-100 bin dolar bile olmayan villalar 400 bin dolardan başlayan fiyatlarla satılıyor. Yani maliyetinin 4-5 katı fiyatlardan söz ediliyor." diye konuştu.


Şimdiki Fiyatlar Yüksek


Türkiye genelinde taşınmazların şu anki fiyatlarının yöntemlere göre yüksek olduğunu kaydeden Açlar, "Burada iş konut edinmek isteyen vatandaşlara düşüyor. Vatandaşların bilinçli olması gerekiyor. Eğer vatandaşlar bilinçli olursa fiyatlar bu kadar yükselmez. Konut fiyatlarının normal düzeyde olabilmesi için alıcıların parasını akıllı kullanması gerekiyor. Her şey, manzara veya konum demek değil. Konut satın alınırken, sosyal altyapı; eczane, hastane, okul gibi etkenler de göz önüne alınmalı.Vatandaşlar konut alırken biraz kendisini frenlerse fiyatlar bu kadar yükselmez." şeklinde konuşuyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Hülya Demir ise gayrimenkulün fiyatların belirlenmesi konusunda şunları söylüyor: "Piyasada bir taşınmazın fiyatı belirlenirken genelde getiri, karşılaştırma ve maliyet yöntemlerinin üçünün ortalaması alınıyor. Eğer bu sonuçlara göre elde edilen verilerin biri düşük veya yüksek çıkmışsa fiyat dengeleniyor. Fakat bu yöntemlerden eğer biri kullanılıyorsa bu kez karşılaştırma yöntemi tercih ediliyor. Yani aynı sokakta veya caddede satılan gayrimenkullerin aynı nitelikli olanına göre fiyat tespiti yapılıyor. Eğer aynısı bulunmazsa benzerleri bulunuyor. Benzerlerinden hareketle fiyat oluşturuluyor."

 

Karşılaştırma Yapın

Karşılaştırma Yöntemi: Bu yöntemin kullanılabilmesinin ön koşulu emlak için güvenli sürüm değerinin var olması gerekir. Ayrıca değerleri karşılaştırma için seçilen taşınmazların niteliklerinin değeri saptanacak taşınmazla aynı olması zorunlu. Değerleri karşılaştırmak için seçilen taşınmazların değeri saptanan taşınmaza göre farklı nitelikleri varsa, bu farklılıklar parasal olarak fiyata yansıtılmalı.

Maliyet Yöntemi: Genellikle otel, fabrika, sanayi sitesi, iş hanı veya geniş bahçeli ev gibi üzerinde yapı bulunan ve kira gelirleri bilinmeyen yapılı taşınmazların değerlenmesinde kullanılabilir. Bu yöntemde arsa ve üzerindeki yapıların değeri ayrı ayrı hesaplanır. Daha sonra bunlar toplanarak, taşınmazın değeri bulunur.

Satın Alırken Kendiniz de Değerleme Yapabilirsiniz

Emlak uzmanları, konut fiyatı ile ilgili değerleme yaparken, 35 ayrı kriteri birleştiriyorlar. Böylece daha gerçekçi fiyatlar bulunuyor. Büyük yatırım ifade eden alımlarda değerlemeyi uzmanlara yaptırmak en doğrusu. Ancak bunun için parası olmayan daha küçük ölçekli alımlarda, alıcı, aşağıda listesini verdiğimiz kriterlere göre kendisi de bir araştırma yaparak yaklaşık sonuçlar bulabilir.

Bu 35 Kriter Şöyle:
 1- İnşaat kalitesi: Demirden çimentoya, sıvadan işçiliğe kadar bütün unsurlar inşaatın kalitesini oluşturur. Bunlar fiyata etki eder..
 2- Arsa alanı: Konuta düşen arsa payı önemli. Bu pay arttıkça fiyat da artar.
 3- İnşaat alanı: Binanın oturum alanının arsaya oranı küçüldükçe konut değerlenir.
 4- Toplam kullanım alanı: Konutun kullanım alanı arttıkça fiyat artar.
 5- Net alan: Oda, salon, koridor ve balkonun toplam alanı. Net alanın  fazla değeri artırır.
 6- Sosyal tesisler: Spor alanları ve toplantı salonları. Sosyal tesisler konuta değer katar.
 7- Yeşil alan: Konutun değerini yükseltir. Çevre düzenlemesi her zaman fiyatı artırıyor.
 8- Mevkii: Binanın bulunduğu semt ve ilçe.
 9- Deniz manzarası: Deniz gören konutlar her zaman daha pahalıdır.
 10- Doğa manzarası: Doğa manzarası konutların fiyatını yükseltir.
 11- Güvenlik sistemi: Binada güvenlik sistemi varsa, bu fiyatı olumlu yönde etkiler.
 12- Spor kompleksi: Spor yapılabilecek kapalı salon ve sağlık merkezinin bulunması konutun fiyatını yükseltir.
 13- Kapıcı dairesi: Binada kapıcı dairesi, villada müştemilat bölümü değerini artırır.
 14- Asansör: Asansörlü binalardaki konutlar, her zaman için daha kıymetlidir.
 15- Hidrofor ve su deposu: Konutta su deposunun ve hidrofor sisteminin bulunması konutun değerini artırır.
 16- Açık otopark: Binadaki açık otopark alanı konuta değer katar.
 17- Kapalı otopark: Konutun kapalı otoparka sahip olması fiyatı açısından olumlu avantajdır.
 18- Havuz: Binanın yüzme havuzunun olup olmaması fiyat üzerindeki etkilidir. Yüzme havuzlu site ve apartmanlarda konutlar daha pahalıdır.
 19- Özel dekorasyon: Konutta dekorasyon ve dekorasyonun kalitesi fiyatı yükselten etkenler arasındadır.
 20- Şömine ve barbekü: Konutta şömine ve barbekü bulunması, konutun fiyatını yükseltir. Şömine ve barbekülü villa ve daireler, bu özelliğe sahip olmayan konutlara göre her zaman daha kıymetli olur.
 21- Balkon: Konutlarda aranan özelliklerdendir. Genişliği ve birden fazla olması fiyatını etkiler.
 22- Oda sayısı: Konutun fiyatını etkileyen bir diğer önemli faktör de oda sayısı. Oda sayısı ve odaların kullanılışlı olması fiyatı artırır.
 23- Ulaşım: Konuta ulaşımın kolay ya da zor olması fiyata etki eder.
 24- Prim getiri potansiyeli: Konutun orta ve uzun vadede prim yapabilecek noktalarda olması fiyatına olumlu yönde etki yapar.
 25- Semt özelliği: Konutun bulunduğu semt fiyatlandırma açısından çok önemlidir. İyi ve seçkin muhitlerde, konutların fiyatı her zaman için daha yüksek olur.
 26- Zemin durumu: Konutun yapıldığı alanın zeminin sağlamlığı fiyatı etkiler. Zemini sağlam konutlar daha pahalı olur.
 27- Alışveriş merkezlerine yakınlığı: Konutun alışveriş merkezlerine ve çarşıya yakınlığı önemlidir. Fiyatını yükseltir.
 28- Isınma ve güneş alma durumu: Binanın ısıtılmasında kullanılan yöntem fiyata etki eder. En pahalısı A tipi binalarda kullanılan fancoil sistemi. Bundan sonra sırasıyla kat kaloriferi, merkezi kalorifer , doğalgaz soba ve normal sobayla ısıtılan konutlar geliyor. Konutun güneş alıp almaması, alıyorsa günde kaç saat aldığı önemlidir. Ayrıca konutta güneş almayan odaların bulunması konutun fiyatını düşürür.
 29- Katı: Konutun bulunduğu kat fiyat açısından önemlidir. Bodrum, giriş ve en üst katlardaki konutların değeri her zaman düşük olur.
 30- Tapu durumu: Konutun tapusunun ortak veya müstakil olması fiyat üzerinde etkilidir. Müstakil tapulu evler her zaman için ortak tapulu evlere göre avantajlıdır.
 31- Aidat: Merkezi ısıtma ve güvenlik gibi etkenler aidatları yükseltir. Alınan hizmetlere göre aidatların düşük olması konutun bulunduğu apartmanın ve sitenin değerini artırır. Alınan hizmete göre aidatın yüksek olması konut açısından dezavantajdır.
 32- Malzeme kalitesi: Kapı, pencerede, elektrik ve su tesisatında kullanılan malzemenin belli markaların ürünleri olması konutun fiyatını artırır. İthal markalar (Çin hariç) yerli markalara oranla daha değerlidir.
 33- Yapım yılı: Binanın yapıldığı yıl. Binanın kullanıldığı süre uzadıkça konut fiyatları düşer. (Türkiye'de 1999'dan sonra yapılan binalar, deprem yönetmeliğine göre yapıldığı için, fiyatı çok yüksek olur.)
 34- Bina özelliği: Binanın apartman veya bağımsız ev olması fiyat üzerinde etkilidir. Apartmanlarda arsa payı az olduğu için fiyat düşük olur. Villa da ise arsa alanına göre inşaat alanının yoğun olması fiyatı yükseltir.
 35- Kira geliri ve satış kabiliyeti etkileri: Konutun kiraya verildiğindeki getirisinin yüksek olması fiyatını artırır. Ayrıca satılmak istendiğinde hemen satılabilmesi de konutun fiyatı üzerinde olumlu etkiye sahiptir.

                                                                                                                                                                                                Sayfa başına dön


Kredi Kartında 10 vurgun yöntemi!    ( A.A. ) 29.11.2004

Kredi kartı kullanımının artmasıyla kredi kartı dolandırıcılığı da tırmanışa geçti. Polis, kart sahtekarlarının en sık kullandığı 10 yöntemi tespit etti. En çok kullanılan yöntem, kartın kopyalanması...

Kredi kartı artık tüm yaşamımızı sarmış durumda. Nakit para yerine banka/kredi kartı kullanmaya alıştığımız son yıllarda banka kartı 40 milyon, kredi kartı sayısı da 23 milyona yaklaştı. Geçtiğimiz yıl 571 milyon işlem adedi ile 42 katrilyon liralık harcama yapıldı. Tüm bu kart harcamaları artarken doğal olarak bundan yasal olmayan yollardan kazanç elde etmek isteyenlerin sayısı da artıyor. Son olarak hafta sonu elegeçirilen yeni bir çete ile birlikte gözler yeniden kredi kartı dolandırıcılarına çevrildi.

Alışveriş sırasındaki ödemelerde kredi kartlarının tercih edilmesinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bu kartların değişik yöntemlerle dolandırıcılık amacıyla kullanımı da arttı. Alınan bilgiye göre, bugüne kadar10 değişik türde kredi kartı dolandırıcılığı polis kayıtlarına girdi. Dolandırıcıların, genellikle çalıntı kartlar ile posta yoluyla gönderilen kartları ele geçirerek eylemlerini gerçekleştirdiğini saptayan polise göre, en tehlikeli dolandırıcılık, mağazalardan, 'kredi kartlarının kopyalanması' şeklinde yapılıyor. Bu yöntemde, karttaki bilgiler gerçek olduğundan, dolandırıcılığın ispatı da mümkün olmuyor. Polis, dolandırıcıların, bilgileri genellikle internetten temin ettiklerine dikkati çekerek, kredi kartı sahiplerini, kişisel bilgilerini internette güvenli olmayan sitelere göndermemeleri konusunda uyarıyor.

Türkiye'de banka ve kredi kartlarına yönelik en yetkili kurum konumundaki Bankalararası Kart Merkezi'nde (BKM) dolandırıcılıklara karşı görevli bir ihtisas polisi bulunuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü ve BKM arasında yapılan protokol gereği BKM'de bir emniyet görevlisi görev yapıyor. İhtisas Polisi, kartlı ödeme sistemleri ve güvenliği konusunda ihtisas yapıyor ve gerektiğinde banka ve emniyet arasındaki koordinasyona yapıcı katkılarda bulunuyor. Gerek emniyet birimleri gerekse BKM yetkilileri özveriyle çalışsalar da soruna çözüm bulmakta zorlanıyorlar.


İşletmeciler Üzerine Gitmiyor

Konu hakkında konuştuğumuz ve isimlerini vermek istemeyen bazı banka yetkilileri, özellikle İstanbul'un çok ünlü ve lüks mekanlarında uzun süredir kart kopyalandığını belirtiyor. Kartı kopyalayan makinelerin kamuoyuna yansıyan resimlerden daha küçük de olabileceğini belirten bir yetkili, 'Bir çalışan kimsenin ruhu duymadan kartı kopyalayabilir. Bazı lüks mekanlarda kart kopyalandığını biliyoruz. Bu mekanların sahipleriyle yaptığımız gizli görüşmelerle sorunu çözmek istedik. Ancak işletmeciler isimleri lekelenmesin diye olayın çok üzerine gitmediler. Yapılan tek işlem birkaç garsonun işine son vermek oldu' diye konuştu.

Gold Karta Dikkat

Bir diğer yetkili de sahtekarlıkların özellikle limitleri yüksek 'Gold, Platin benzeri' ve bunlara bağlı ek kartlarda gerçekleştiğine dikkat çekiyor. 'Limiti yüksek kartlar ve bunlara bağlı ek kartlar korsanların en büyük hedefi. Zira, 10-20 milyar gibi limiti olan kişiler, eşleri ve çocuklarına verdikleri ek kartlardaki ufak ödemelere dikkat etmiyorlar. Bu da söz konusu kart sahiplerini iyi birer hedef yapıyor.'

İnternette Kart Satışı

Çalıntı kart bilgilerinin satılması da korsanların bir diğer gelir kaynağı. Yetkililer, internet üzerinde çalıntı kart üzerine açık artırmalar yapıldığını belirtiyor. İsimleri sürekli değişen internet sitelerinde 'serbest pazar' ekonomisi gereği, gold ve normal kart bilgileri için günlük fiyatlar belirleniyor. Söz konusu sitelerde istendiği takdirde kart bilgileriyle uyumlu uluslararası kimliklere de sahip olunabiliyor.

Yetkililer, bu bilgilerin sadece internetten alışveriş yapmak amacıyla kullanılmadığına dikkat çekiyor. Bu tip bilgilerin en çok, tabela şirketlerine alınan pos makinelerinde kullanılıyor. Elinde kart bilgileri olan dolandırıcılar, piyasada çok pahalı satılmayan kart basma makinelerinde üzerlerinde gerçek bilgilerin kayıtlı olduğu sahte kartlar basıyor. Daha sonra bu kartlar sanki alışveriş yapılmış gibi pos cihazından geçiriliyor. Onayı alınan çıktılar ise bankalardan nakit olarak tahsil ediliyor. Kart hareketlerini izleyen makamlar müdahale edene kadar, dolandırıcılar ortadan kayboluyor.


Kullanıcı Ne Yapmalı

BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, banka kartı ve kredi kartı kullanan tüketicilerin yapması gerekenleri sıraladı: Buna göre, kartlarda kullanılan şifre doğum tarihi, okul numarası gibi kolay tahmin edilebilir olmamalı. Kart arkasına veya cüzdandaki bir not kağıdına veya herhangi bir yere şifre kesinlikle yazılmamalı. Birden fazla banka/kredi kartı varsa her biri için farklı şifre kullanılmalı. Şifre, e-posta veya mesaj alma-gönderme gibi diğer internet hizmetlerine erişim için kullanılan bilgilerden farklı olmalı. Sanal alışveriş ortamları hariç internet üzerindeki kredi kartı numarası, şifre veya özlük bilgileri isteyen e-postalara kesinlikle bilgi verilmemeli. Bankalar e-posta yoluyla şifre işlemleri yapmıyor ve müşterilerin kişisel bilgilerini istemiyor. Banka/kredi kartı ile işlem yapılırken mümkün olduğunca kartın yanında bulunmalı ve işlem yapılırken kartın kopyalanması riskine karşı kart izlenmeli. Alışverişten sonra kartın geri alınıp alınmadığı kontrol edilmeli. Ödeme kartının POS makinesi haricinde bir başka cihazdan geçirilmemesine dikkat edilmeli. Banka/kredi kartı kaybedildiğinde veya çalındığında veya hesap dökümlerindeki olağandışı hareket hemen ilgili bankaya bildirilmeli ve kart kullanıma kapatılmalıdır. Kredi kartı ile şifre aynı yerde bulundurulmamalıdır. Böylece çalan kişi kartı ATM'lerde kullanamaz. Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde işyerinin verdiği satış belgesi tarih ve tutar kontrol edildikten sonra imzalanmalı ve nüsha saklanmalı. Yanlış doldurulan satış belgesi yok edilmelidir.

Özinal, işyerinin sorumluluklarını da şöyle sıraladı: 'İmza, kimlik ve son kullanma tarihi kontrol edilmeli. Satış belgesi üzerindeki kart numarası ile karttaki numaranın aynı olup olmadığı kontrol edilmeli. Alışverişe ait satış tutarının tamamı üzerinden POS cihazından işlem yapılmalı, slip bölme yapılmamalıdır. Kart için 'karta el koy' mesajı alındığında işleme devam edilmemelidir.'


EN ÇOK KULLANILAN 10 YÖNTEM

1-) Kayıp Çalıntı Kartlar
Kimlik ve imza kontrolü yapılmayan iş yerlerinde alışverişlerde kayıp yada çalıntı kartlar kullanılıyor.

2-) Değiştirilmiş Kartlar
Dolandırıcının kendisine ait ya da bir şekilde ele geçirdiği kredi kartındaki numara, ütüleme yöntemiyle yok ediliyor ve yerine yeni ve başkasına ait bir numara basılmak süretiyle dolandırıcılık yapılıyor.

3-) Kart Kopyalama
Alışveriş yapan müşterinin kartları müşteri görmeden encder cihazından geçirilip kopyalanıyor. Sonra bu bilgiler, üretilen sahte bir kartın şeridine aktarılıyor. bu en tehlikeli dolandırıcılık olarak nitelendiriliyor, karttaki bilgiler gerçek olduğu için olsuzluğun ispatlanması zor oluyor.

4-) Elle Geçmeyen Kartlar
Kredi kartının müşteriye posta yada kargo yoluyla ulaştırılırken çalınarak kullanılması. Bu dolandırıcılık sahte kimlik belgeleriyle banka şubesinden kart alınarak da yapılıyor.

5-) İnternetten Mal Siparişi

Dolandırıcı, internette şirket ve kişilerin güvenlik şifrelerini aşarak, kart numaraları ve özlük bilgilerini çalıyor ve bu bilgilerle sipariş veriyor.

6-) Boş Plastik

Kredi kartı boyutundaki boş plastik plakalara gerçek kredi kartlarındaki numaralar basılıyor. müşteri sanki alışveriş yapmış gibi, gibi bu art imprinter cihazından geçirilerek satış belgesi düzenleniyor. sonra bu para bankadan tahsil edilmek üzere dolandırıcılık gerçekleştiriliyor. Bu dolandırıcılıkta işyerlerinin de parmağı bulunuyor.

7-) Sahte Kartlar

Sahte para gibi önce sahte kredi kartı basılıyor. Dolandırıcılık kartın arkasında bulunan manyetik şeride, encoder (kodlayıcı) adı verilen bir cihazla gerçek kredi kartı bilgilerinin kodlanması süretiyle gerçekleştiriliyor.

8-) Hesap Yönlendirme (Account Takeover)

Kart sahibinin kimlik bilgileri, kredi kartı bilgileri öğrenilerek bankaya telefonla veya başvuru formuyla müracaat ediliyor. Eldeki bilgilerle kartın adresi değiştiriliyor ve bir süre sonra kaybolma bahanesiyle yeni adrese yeni kart isteniyor. Gelen kartın arkasına imza atan dolandırıcı kartı kullanmaya başlıyor.

9-) Manyetik Şerit Sahteciliği

Dolandırıcı kendisine ait kredi kartın arkasındaki manyetik şerit bigilerini siliyor ve encoder cihazıyle başkasına ait bilgileri yüklüyor.

10-) ATM Dolandırıcılığı

Dolandırıcı bankaya gelen müşteriden önce ATM'nin kart giriş haznesine bir cisim yerleştiriyor. Sonra gelen müşterinin kartı ATM cihazında kalınca, dolandırıcı yardım etmek bahanesiyle şifreyi öğreniyor. Müşterinin bankadan ayrılmasından sonra da kartı ATM cihazından çıkarıp kullanıyor.
 

                                                                                                                                                                                               Sayfa başına dön


BOŞUNA YAKTILAR, TAPUSU BİZDE

Önce Sırplar, sonra İsrailliler, ardından da Kürtler tapu kayıtlarını yaktı. Hedef, siyasî çıkarlar uğruna yüzlerce yıllık verileri silmekti. Fakat unuttukları bir şey vardı: Ortadoğu ve Balkanlar'ın tapusu Ankara'da.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Osmanlı tapularını önce Bosna Hersek'e, sonra da Filistin Hükümeti'ne verdi. Sırada Kerkük var.

Milletvekilleri Lojmanları'nın da bulunduğu Oran'da çok sıkı korunan bir bina. Dışarıdan ne olduğu anlaşılmayan, yüksek duvarlarla çevrili, iki çelik kapıdan girilebilen, yangın söndürme tertibatı ve soğutma metodlarının bulunduğu bina özel bir güvenlik sistemi ile korunuyor. İçeri girebilmek için izin almak şart ve bu "ziyaret" güvenlik güçleri eşliğinde mümkün. Fakat bu binada ne altın, ne para, ne de maddi değeri olan evrak var. Burası Osmanlı'nın tapu kayıtlarının tutulduğu Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü binası.


Osmanlı Topraklarının Her Karışı Kayıtlı

Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu bu paha biçilemeyen kayıtlardan biri de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan toprak arşivleri. İstanbul'un fethinin ardından 1460 yılında tutulmaya başlanan ve Osmanlı coğrafî mirasının vesikası anlamına gelen binlerce ciltlik tahrir ve tapu kaydı, Genel Müdürlüğün arşiv binasında, 4 ayrı mahzende muhafaza ediliyor. İki çelik kapı, üç kilit ve özel güvenlik tertibatıyla korunan binada, 15-19. yüzyıl arasında Osmanlı şehir, kasaba ve köylerine ait parsellerin kullanım durumları, vergiye esas değerleri ve benzer bilgileri içeren 2322 defter bulunuyor. Cebelitarık'tan Viyana kapılarına uzanan bir coğrafyaya yayılan Osmanlı sınırları içinde kalan Arnavutluk, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Filistin, Hırvatistan, Irak, İsrail, Kıbrıs, Kosova, Libya, Lübnan, Makedonya, Romanya, Sırbistan-Karadağ, Suriye, Ürdün ve Yunanistan'ın tapu bilgileri bu mahzenlerde korunuyor.

Toprak karşılığı vergi veya askerî yardım esasının uygulandığı Osmanlı yönetiminde, fethedilen topraklar, üzerinde yaşayan aile reislerinin ismi esas alınarak tahrir kayıtlarına geçiriliyordu. 25-30 yılda bir yapılan yoklamalarda yenilenen bilgilere göre de o topraklardan alınacak vergi belirleniyordu. Fetihlerde ele geçirilen toprakları has, tımar veya zeamet usulüyle tebaaya dağıtan Osmanlı yönetimi, tahrir defterlerine geçen kayıtlara göre halktan vergi, asker ya da askerî yardım alıyordu. Bu sistem 1847'de Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla özel mülkiyete geçilene kadar devam etti. Bu tarihten sonra ise tapu kayıtları tutulmaya başlandı. Defterhane-i Amire Kalemi ya da Defterhane-i Hakani Emaneti adıyla kurulan tapu idaresi, Cumhuriyet'in kurulmasının ardından Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü adını aldı ve arşivler de Defter-i Hakani'nin devamı olan Tapu Kadastro'da koruma altına alındı.


"Bosna ve Makedonya'ya Mikrofilmle Kayıt Gönderdik"

Bosna Hersek, İstanbul'un fethinden 10 yıl sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından topraklarımıza katıldı ve 1878'deki yaşanan Osmanlı-Rus harbine kadar idaremizde kaldı. Ruslarla yapılan savaşın ardından Avusturya- Macaristan yönetimine bırakılan Bosna ve bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil olan diğer topraklara ait tüm kayıtlar arşivlerde saklandı. 1992'de başlayan ve yıllarca süren savaşta, Bosnalılar çok acı çekti. Binlerce insanın hayatını kaybettiği, hayatta kalanların büyük kısmının mülteci konumuna düşerek evinden barkından koptuğu savaşta, araştırmacılara kaynaklık eden millî hafıza niteliğindeki tapu arşivleri de yok oldu. Osmanlı'dan kalan kayıtların bulunduğu Şarkiyyat Enstitüsü Sırp bombardımanı sonucu yıkıldığında, bir milleti köklerine bağlayan damarlardan biri de kesilmiş oluyordu. Savaş sonrası yaralarını saran ve yılların getirdiği tahribatı tamir etmeye çalışan Bosnalı yetkililer, yok olan kayıtların birer kopyasının bulunduğu Türkiye ile bağlantıya geçti.

Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne iletilen talep üzerine arşivlerde bulunan tahrir ve tapu tutanakları mikro filmlere aktarılarak Bosna Hersek'e gönderildi. 16 ve 17. yüzyıla ait Tapu Tahrir Defterinden, Bosna, Hersek, Eflak, Kilis, Kırka, İznorvik sancaklarını içeren 14 Tahrir Defteri ve 1847-1918 yılları arasına ait 662 adet Tapu Zabıt Defterinden, Saraybosna, Hersek, Yenipazar, Kolaşin, Yenivaroş, Akova, İpek, Seniçe, Berat, Taşlıca, Prepol, Yanya, Travnik, Akhisar, Srebrenika, Plevne, Koniçe, Mostar, Bihke, Çelebipazarı gibi kazalara ait 899 bin 917 belgenin mikrofilmlerinin Bosna Hersek'li yetkililere teslim edildiğini belirten Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı, daha sonra Makedonya için de benzeri bir çalışma yaptıklarını ifade ediyor. Filistinli yetkililerin talebi üzerine başlatılan çalışmaların hâlâ devam ettiğini belirten Adlı, Kuzey Irak'ta Musul ve Kerkük'te yağmalanan tapu dairelerindeki tapuların asıllarının da arşivde bulunduğunu ve resmi bir talep olması durumunda ellerindeki belgelerin birer kopyasını yetkililere iletebileceklerini söylüyor.

Mal Alımları Binde 3 Kadar

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinmesinin çok açık ve net şekilde izlendiğini söylüyor. Türkiye'de her isteyen kişinin istediği yerde, istediği şekilde gayrimenkul alamadığına işaret eden Adlı, "Bu iş çok titiz şekilde, hem hükümet hem ilgili kuruluşlarca koordinasyonlu ve sağlıklı şekilde izlenip değerlendiriliyor" diyor. Tapu Yasası'nda 19 Temmuz 2003'te yapılan değişiklikle bugüne kadar 48 ülkeden 7 bin 138 kişinin 6 bin 80 adet taşınmaz mal edindiğini kaydeden Adlı, bunun 5 bin 713'ünün satış, 445'inin ise intikal ve miras gibi nedenlerle edinilen mallar olduğunu söylüyor. Öte yandan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün Ankara Or-An'daki arşiv binasında bulunan binlerce cildin haşerelere karşı ilaçlandığını ve özel yangın tertibatıyla korunduğunu kaydeden Tapu Arşiv Daire Başkanı Dr. Tahir Aydoğmuş'a göre de yüzlerce yıl önceye ait bir kayda ulaşmaları için kendilerine il, ilçe, köy, pafta gibi gerekli bilgilerin verilmesi yeterli. Bu bilgiler doğru olduğu takdirde Kuyud-ı Kadime (eski kayıtlar) uzmanı 5 dakika içinde gerekli belgeye ulaşabiliyor.
AKSİYON
Ayşe Adlı   1.10.2004


                                                                                                                                                                                              Sayfa başına dön

KAÇAK YAPI ÇOK, YIKABİLEN YOK

İçişleri Bakanı Aksu'dan 'Boğaziçi itirafları': Yıkım kararı alınan 1135 binadan yalnız 109'u yıkıldı, çünkü fiziki imkânlar yetersiz. Kaçak yapıların uydudan takibine de imkân yetmiyor

RADİKAL
- 09.09.2004/ANKARA/İSTANBUL - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, 'Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün imkânlarının yetersizliği' nedeniyle Boğaziçi'nde yıkım kararı alınan 1135 yapıdan 109'unun yıkılabildiğini açıkladı.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin'in soru önergesine yanıt veren Aksu, 1 Ocak 1994'ten bu yana alınan 1135 yıkım kararının yerine getirilememesinin nedeninin; 'Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün fiziki imkânlarının yetersizliği' olduğunu söyledi. Müdürlüğün eleman sayısının az, ekipmanının yetersiz olduğunu belirten Aksu, bölgenin topografik yapısı da dikkate alındığında bu yıkımların yapılmasının mümkün görülmediğini ifade etti.
Aksu, müdürlüğün, yıkımların ihale yoluyla yapılması için konuyu Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Yapı İşleri Müdürlüğü'ne ilettiğini belirterek, "Ancak talep edilen yıkım işlerinin ihale yoluyla yapılabilmesinin maliyet hesaplarının yapılarak bütçeden ödeneğin ayrılmış olması durumunda değerlendirilebileceğinin bildirildiği, bütçede ödenek ayrılmaması nedeniyle ihale işlemlerinin sonuçlandırılamadığı belirtilmekte" dedi. Aksu, Boğaziçi'nin uydu fotoğrafları ile kontrolünün de teknik olanaksızlıklar nedeniyle yapılamadığını belirtti.


Mimarlar: Sadece bahane
Mimarlar Odası Kentleşme ve Planlama Komitesi Yürütücüsü Yıldız Uysal bakanın açıklamalarını eleştirirken, fiziki nedenlerin bahane edildiğini öne sürdü. Uysal, "Yıkım için Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün maddi imkânları ve fiziki koşulları yetersiz olabilir. Ancak Büyükşehir Belediyesi'nin kaynağı var. Çiçek dikeceklerine önce bununla ilgilenseydiler. Kaçak binalar tamamen 'ilişkilerle' yapılıyor" dedi.

                                                                                                                                                                                               Sayfa başına dön


TAPUSUZ ARSADA ŞÖHRETLER SİTESİ                             YENİ ŞAFAK      05.08.2004

Hazine'den gecekondu önleme projesi için alınan arazide kurulan kooperatife Tufan Algan, Tuncay Özkan, Şakir Süter, Yalçın Pekşen ve A. Vahap Munyar gibi ünlüler üye oldu.

Adı skandallarla özdeş hale gelen Kavaklıda, Mülkiye Müfettişleri yeni bir rezaleti daha ortaya çıkardı. Kavaklı Belediye eski Başkanı Orhan Tıraşoğlu, Hazine'den gecekondu önleme projesi için arazi istedi. Hazine, Tıraşoğlu'nun isteğini, verilecek olan arazinin dargelirli vatandaşlara tahsis edilmesi şartıyla uygun buldu. Ancak Tıraşoğlu, bu araziyi Megakent Yapı Kooperatifleri Birliği'ne sattı. Birlikten ev sahibi olanlar arasında pek çok yargı ve basın mensubu var.

Adalet Mensupları da Kondu Yasasından Yararlandı

Mülkiye müfettişlerinin tespit ettiği isimler arasında Mehmet Öztosun (Cezaevleri Genel Müdür Yardımcısı), Reşat Şamiloğlu (Cumhurbaşkanlığı Kanunlar ve Kararnameler Genel Müdürü), Sıraç Aslan (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu eski Başkanı), Erol Büyüksoy (Adalet Başmüfettişi- Teftiş Kurulu Başkanı), Tufan Algan (Yüksek Seçim Kurulu Başkanı), Sadık Mollamahmutoğlu (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi), Nazmiye Doğan (Emekli Yargıtay üyesi), Avni Bilgin (Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı) gibi yargı mensupları var.

Gazeteciler Başı Çekiyor

Ancak listedeki en şaşırtıcı isimler, kamuoyunun çok yakından tanıdığı ünlü gazeteciler; Kenan Akın, Şakir Süter, Behiç Kılıç, M. Halit Çapın, Saadettin Teksoy, Semih Balcıoğlu, Bülent Özveren, Mazlum Göknel, Mustafa Mutlu, Şule Zeybek, A. Vahap Munyar, Tuncay Özkan, Baki Özilhan, Alpay Kabacalı, Şahin Alpay, Yalçın Pekşen, Haluk Şahin. Müfettişlerin hazırladığı listede 36 yargı mensubu ile 153 gazeteci ve yazar yeraldı.

Gecekondu Kanunu'na Göre Hapis Cezası Verilebilir

775 Sayılı Gecekondu Kanunu'na göre, gecekondu önlemek için alınan arazinin başka amaçlar için tahsis edilmesi suç kabul edilmekte. Arazinin tahsis edilebileceği kişilerin vasıfları da tek tek belirtildi Gecekondu Kanunu'nda. Kanuna göre, bu kişilerin yoksul olması, hiçbir gayrimenkulünün bulunmaması şartı var. Bu şartlara uymayan kişilere verilen tahsisli araziler ise geri alınıyor. Devlet bunun için hiçbir ödeme yapmıyor. Gecekondu önlemek için verilen arazileri bilerek alan ve satanlara ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Kooperatif Skandalına İl İdare Kurulu El Koydu

Megakent Yapı Kooperatifler Birliği'nden ev alan ünlüleri bekleyen bir başka tehlike ise İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu'nun 25 Şubat 2004 tarihli kararı. Buna göre Kavaklı Belediye Meclisi'nin 1994'ten itibaren aldığı tüm kararlar iptal edildi.

Dolayısıyla, Megakent Yapı Kooperatifleri Birliği'ne yapılan ve usulsüzlüğü Mülkiye müfettişlerince de tespit edilen tahsisler ortadan kalkmış oldu.

  • TUNCAY OPÇİN / İSTANBUL
     

  •                                                                                                                                                                                                Sayfa başına dön

    DİKKAT!...ÖNEMLİ !...

    KALP KRİZİ SIRASINDA KİŞİNİN KENDİNE YAPACAĞI YARDIM HAYAT KURTARIYOR!

    Diyelim ki saat 18:15 ve zorlu bir iş gününden sonra arabanızla yalnız başınıza eve dönüyorsunuz.. Gerçekten yorulduğunuz, sıkıldığınız ve çileden çıktığınız bir günündesiniz. Birden göğsünüzde başlayıp, kolunuza ve çenenize doğru ilerleyen şiddetli bir ağrı hissediyorsunuz. Evinize en yakın hastaneden sadece 10 km uzaklıktasınız, fakat o mesafeye bile ulaşıp ulaşamayacağınızdan emin değilsiniz. Ne yapabilirsiniz?


    Kalp masajı konusunda belki eğitim de almıştınız ama size öğreten şahıs, muhtemelen bu masajı kendi kendinize nasıl yapabileceğinizi öğretmedi...Son zamanlarda bir sürü insan kalp krizine yalnız başınayken yakalanmaktadır. Yardım olmaksızın, normal kalp atışı bozulan ve baygınlık hisseden bir insanın bilincini yitirmeden önce sadece 10 saniyesi vardır. Bu durumda kalan şahıslar kendilerine, devamlı ve şiddetli bir şekilde öksürerek yardımcı olabilirler. Her öksürükten önce derin bir nefes alınmalı ve öksürük sanki göğüs derinliğinden balgam çıkarmak istercesine derin ve uzun olmalıdır. Derin
    nefes alma ve öksürük,
    yardım gelene ya da kalp normal ritmine geri dönene kadar, durmaksızın her iki saniyede bir olacak şekilde devam etmelidir.
    Derin nefes alma akciğerlere oksijen ulaştırırken, öksürük hareketi kalbi sıkıştırarak kanın dolaşımını sürdürür. Kalp üzerindeki sıkıştırma hareketi aynı zamanda kalbin normal ritmine dönmesine de yardımcı olur. Bu şekilde, kalp krizine maruz kalan kişi, kendisini bir hastaneye ulaştırabilir.Bunu elinizden geldiğince daha çok insana ulaştırın, onların hayatını kurtarabilirsiniz.


    (Bu makale Rochester General Hastanesi'nin "AND THE BEAT GOES ON..." adlı bülteninden alınmıştır).

                                                                                                                                                                                                   Sayfa başına dön


    YENİ İMAR YASASI TASLAĞINA GÖRE                     ZAMAN  28.06.2004
    DOĞAL AFETLERDE ÖLÜME YOL AÇAN MÜTEAHHİTLERE AĞIR CEZALAR GELİYOR

     

    Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanan İmar Kanunu taslağına göre, doğal afetlerde yapılarda oluşan ağır hasar veya yıkım sebebiyle yaralanma ve can kaybı halinde müteahhitlere 10 yıl ağır hapis cezası ve 50 milyar lira para cezası uygulanacak.

    Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İmar Kanunu’nda köklü bir revizyona hazırlanıyor. Üzerinde çalışılan yasa taslağına göre, doğal afetlerde çok sayıda vatandaşın ölümüne yol açan ve hiçbir yaptırım uygulamayan müteahhitlere ağır cezalar getiriliyor. Düzenlemeler şöyle:

    İmar planları en fazla 20 yıl geçerli olacak.

    İmar planına alınmış yerlerde, boş arsalar ile iskana elverişsiz hale gelmiş yapı sahiplerine, 2 yıl içinde plan ve yönetmeliklere uygun yapı yapma zorunluluğu bildirilecek. Bu süre içinde ruhsat başvurusu yapılmayan yerler kamulaştırılarak satılabilecek.

    Yerel yönetimler, afet riski olan yerlerde mevcut yapılaşmaya sınır getirilmesi veya kaldırılması gereken alan ve taşınmazların taşınmasını sağlayacak.

    Mevzuata aykırı inşa edilen yapılarda denetimden sorumlu kişilere, yapı denetimi sorumlu kişilerin uyarısına rağmen yapılmış yapılarda ise yapı sahibi ve müteahhide, ruhsatsız yapılarda da sahip ve müteahhide her birine 4 milyar liradan az olmamak üzere para cezası verilecek.

    Yapının süresi içinde mevzuata uygun hale getirilmemesi halinde yapı sahibi, şantiye şefi, denetim kuruluşu ortakları, müteahhide 1 yıla kadar hapis cezası verilecek.

    Yeni kanunun ardından yapı kullanma izni bulunmayan yapılara elektrik, su, kanalizasyon, telekomünikasyon, doğalgaz gibi hizmetleri götüren kuruluş yetkilileri de para cezasına çarptırılacak.

    Yapılarda oluşan ağır hasar veya yıkım nedeniyle yaralanma ve can kaybı halinde 10 yıl ağır hapis cezası ve TCK’da yer alan hükümlere ilave 50 milyar lira para cezası uygulanacak.

    Afet Yapılarından Taşınmak Zorunda Kalanlara Kira Yardımı

    Kullanımının sakıncalı olduğu belirlenen yapı ve tesislerin bir kısmı ya da tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu durumlarda, bunu düzeltmeleri için yapı sahiplerine 10 gün içinde tebligat yapılacak. Süresi içinde sahibi tarafından yıktırılmayan yapılar, idarelerce yıktırılacak ve giderleri yüzde 20 fazlası ile yapı sahibinden alınacak.

    Kentsel tasarım açısından özellik gösterenler dışında, 2 kattan yüksek yapılarda çıkma yapılamayacak.

    Afet riskli alanlarda güçlendirme gereken ama onarım ruhsatı düzenlenmeyen yapılar, verilen süre sonunda mühürlenecek ve 1 ay içinde tahliye edilecek. Bu durum nedeniyle taşınmak zorunda bırakılan kendi evinde oturan hane halkına ve işyerlerine 1 defa için, kiracılara ise 6 ay süre ile net asgari ücret düzeyini aşmamak üzere, kira yardımı yapılacak.

    Mikrobölgeleme haritaları ile belirlenen afet riskli alanlarda plan, program ve projeler tamamlanmadıkça yeni yapılaşma ruhsatı verilemeyecek. Bu alanlarda imar ve kullanım hakları kısıtlanan taşınmazlar, taşınmaz vergilerinden geçici olarak muaf tutulacak.

    Belediye ve il özel idareleri, mikrobölgeleme haritaları ve imar planları ile belirlenen afet riskli alanlarla, dönüşüm ve özel-kamu projelerinde yapılacak ve yine en fazla 1 yıl içinde uygulanacak yatırım projelerinde kullanılmak kaydıyla, söz konusu proje alanı sınırları dışındaki taşınmazlardan 20 yıl boyunca elde edecekleri emlak vergilerini karşılık göstererek kıymetli kağıt çıkarabilecek.

    Yapıya başlama süresi, ruhsat düzenleme tarihinden itibaren 1 yıl olacak. Yapı, ruhsat düzenleme tarihinden itibaren 5 yıl içinde bitirilecek. Bu süre içinde tamamlanamayacağı anlaşılan yapılar için idare uyarılacak.

    Ruhsatsız veya imar planlarına aykırı yapılar, ilgili idarenin ya da muhtarın tespiti, aykırılığın ihbarı, herhangi bir şekilde durumdan haberdar olunması, arazi sahibi veya hissedarlardan birinin başvurusu üzerine, başkaca hiçbir karar alınmaksızın ve bildirimde bulunmaksızın tahliye edilerek en geç 30 gün içinde ilgili idare tarafından tamamen yıktırılacak. 28.06.2004 A.A.  Ankara

                                                                                                                                                                                                   Sayfa başına dön


    TÜRK MEDENİ KANUNUNDA MAL REJİMLERİ


    Eşlerin evlenmeden önce sahip oldukları ve evlilik süresince edindikleri (taşınır,taşınmaz mal ve para gibi) malvarlıklarını yönetme,bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde her türlü işlem yapma usullerini belirleyen hukuk kurallarına mal rejimi denir.

    Medeni kanunda iki türlü mal rejimi düzenlenmiştir:


    1.) Yasal Mal Rejimi
    2.) Seçimlik Mal Rejimleri


    Yasal Mal Rejimi:

    Evlenmeden önce veya sonra,malvarlığının yönetimi ve paylaşımı konusunda yazılı seçimlik mal rejimlerinden birini sözleşme yaparak seçmemiş olan eşlerin kanunen tabi olduğu sisteme yasal mal rejimi denir.Yeni Medeni Kanun’da yasal mal rejimi,edinilmiş mallara katılma rejimi olarak adlandırılmıştır.

    Yasal Mal Rejimi Olan Edinilmiş Mallara Katılma Da Her Eşin İki Türlü Mal Varlığı Vardır:

    1.) Edinilmiş Mallar:
    Her eşin edinilmiş malları şunlardır:
    - Çalışmanın karşılığı olan maaş,ücret v.s.
    - Sosyal güvenlik kuruluşlarının yaptığı her türlü ödemeler,
    -
    Çalışma gücünün kaybı dolayısıyla ödenen tazminat,
    -
    Kişisel malların geliri (kira,faiz gelirleri gibi)

    Mal rejimi tasfiye edildiğinde sadece yukarıda sayılan ‘’edinilmiş mallar’’ eşler arasında yarı yarıya eşit olarak paylaştırılır.

    2.) Kişisel Mallar:
    Her eşin kişisel malları şunlardır:
    - Eşlerden birinin kişisel kullanımına yarayan eşya,
    - Evlenmeden önce sahip oldukları mallar,
    - Evlendikten sonra miras veya bağış yoluyla geçen mallar,
    - Manevi tazminat alacakları,


    Kanunda sayılan bu kişisel mallar tasfiye halinde paylaştırmaya tabi olmayıp,ait olduğu eşin mülkiyetinde kalacak mallardır.

    Seçimlik Mal Rejimi:

    Eşlerin mal rejimi sözleşmesi yaparak kanunda yazılı sınırlar içinde ‘’mal ayrılığı’’ ‘’paylaşmalı mal ayrılığı’’ ve ‘’mal ortaklığı’’ rejimlerini seçebilirler.
    Eşlerin belirtilen seçimlik mal rejimlerinden birini seçmek için aralarında mal rejimi sözleşmesi yapmaları gerekmektedir.Bu sözleşme,evlenmeden önce veya evlendikten sonra yapılıyorsa noterde, evlenme başvurusu sırasında yapılıyorsa evlendirme memurluğunda yapılması gerekmektedir.
    Eşler,tabi oldukları mal rejimini,aralarında sözleşme yaparak her zaman değiştirebilirler.


    Mal Rejiminin Tasviyesi

    Mal rejimi iki halde sona erer.Genel olarak evlilik birliğinin boşanma veya eşlerden birinin ölümüyle sona ermesiyle mal rejimi sona erer.Ancak bazen evlilik devam ederken haklı nedenin varlığı halinde hakim kararıyla veya eşlerin sözleşme yaparak başka bir mal rejimine geçmeleri ile de mevcut mal rejimi sona erer.
    Evlilik birliği,eşlerden birinin ölümüyle sona erdiğinde,sağ kalan eş ve çocuklar ve diğer mirasçılar arasında miras paylaşımı yapılmadan önce,eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi yapılır.Sağ kalan eş ölenin "edinilmiş mallarının" yarısını aldıktan sonra miras paylaşımına geçilir.Tereke ölen eşin ‘’edinilmiş mallarının yarısı ile kişisel mallarından’’ oluşur.Miras paylaşımına geçildiğinde çocuklar ile birlikte mirasçı olan sağ kalan eş,1/4
    miras payı alır.Eğer evlilik süresince oturulan ve mülkiyeti ölen eşe ait olan ‘’aile konutu’’
    var ise,sağ kalan eşe aile konutunun mülkiyetinin ‘’miras hissesine mahsuben’’verilmesini isteme hakkı tanınmıştır.


    Mal Rejimi Nasıl Değiştirilebilir?

    Mevcut mal rejimi,eşlerin noterde yeni bir sözleşme yapmalarıyla veya haklı sebeple eşlerden birinin istemi üzerine hakim kararıyla değiştirilebilir.

    01 Ocak 2002 tarihinden önce evli olanlar;
    Mal rejimi sözleşmesi yaparak ‘’mal ayrılığı’’veya ‘’paylaşmalı mal ayrılığı’’ya da ‘’mal ortaklığı’’nı seçebilirler.

    Eşler mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa ;
    01 Ocak 2002 tarihine kadar’’mal ayrılığı’’na,ve 01 Ocak 2002’den sonrası için ise yasal mal rejimi olan ‘’edinilmiş mallara katılma’’rejimine tabi olacaklardır.
    Mevcut evliliklerde 01 Ocak 2002’den önce eşlerin her birisinin üzerine kayıtlı olan mallar kendisinde kalmaya devam edecek ve herhangi bir sözleşme yapmamış oldukları takdirde,01 Ocak 2002’den sonrası için bu mallar kimin üzerinde kayıtlı ise onun kişisel malı sayılacaktır.
    Yeni evlenecek olanlar,mal rejimi seçmek isterlerse evlenme başvurusu sırasında evlendirme memurluğuna yapacakları yazılı bildirimle veya noterde yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle ‘’mal ayrılığı’’,’’paylaştırmalı mal ayrılığı’’veya ‘’mal ortaklığı’’rejimlerinden birini seçebilirler.Ancak yeni evlenecekler evlendirme memurluğuna yazılı bildirimde bulunmamışlarsa ve mal rejimi sözleşmesi de yapmamışlarsa;yasal mal rejimi olan ‘’edinilmiş mallara katılma’’rejimine tabi olurlar.
    <<<<< hedefim.com >>>> dan alınmıştır.

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön


    BİR YIL İZİNE GELMEDİ, EVİ ELİNDEN GİTTİ                        05/06/2004  VATAN

    Gurbetçi Ziya Şengül, Kadıköy'deki evinin yerine sahte belgelerle inşaat yapıldığını belirterek savcılığa başvurdu. Şengül: Her yıl gelirdim 1 yıl gelmedim, sahipsiz sanıp yıkıp apartman dikmişler  

    Almanya'da yaşayan Ziya Şengül, Kadıköy Koşuyolundaki evlerinin sahipsiz sanılarak sahte belgelerle ellerinden alındığını ileri sürdü. Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunan ve Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak evlerinin yerinde yapımı süren inşaatın durdurulması için "tedbir" kararı isteyen Şengül, başından geçenleri şöyle anlattı:

    "Babam Lütfü Şengül Kadıköy Koşuyolu Yeni Açılan Yol Sokak üzerindeki evi 1969 yılında satın aldı. Babam o yıllarda Almanya'da işçiydi. Bu evde 1990 yılına kadar ben oturdum. Sonra ben de Almanya'ya yerleştim. Bu tarihten sonra yılda bir kez İstanbul'a gelir, yaz tatillerimi bu evde geçirir, bakım ve onarımını yapardım. 2002 yazında ise babamın rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'a gelemedim. Bu sırada mahallede bizim ailece öldüğümüz söylentileri yayılmış. Ertesi yıl geldiğimde evimizin yerinde yeller esiyordu. Evin anahtarları öylece elimde kaldı. Bizim küçük evimiz yıkılmış, yerine bir iş merkezi inşaatı yapılıyordu. İnşaatın girişine ise Vira Uluslararası Taşımacılık Hizmetleri A.Ş.'nin tabelası asılmıştı."


    114 Milyara Gitmiş

    Hemen tapu dairesine başvurduğunu belirten Şengül "Orada acı bir sürprizle karşılaştım. Bir takım belgelerle borçlu gösterilmişiz. Düzmece adreslere borç tebligatı gittiği için bizim bu oyundan haberimiz olmadı. Sonuçta borç ödenmediği için evimize haciz gelmiş. Bilirkişi tarafından 150 milyar değer biçilen evimiz, alacaklı olarak görünen İsmail Yüce'ye 114 milyara satılmış. O da hemen kapı komşumuz olan Vira Uluslararası Taşımacılık Hizmetleri A.Ş.'ye aynı gün satmış" dedi.

    Şengül: "Tam 39 yıldır Almanya'da yaşayan 70 yaşındaki babam adı geçenlerden hiçbirini tanımıyor. Zaten olanları anlattığımda şaşkınlıktan nerdeyse dilini yutacaktı."     Haber : CİHAT MAT

    Fatih Emlak Danışmanlık'ın Not'u :50-100 Milyarlık mülkü olanların fazlaca endişelenmelerine gerek yok.Dolandırıcılar daha çok trilyonluk gayrimenkuller için böylesi işlere tevessül ediyorlar...Alttaki yazıyı da okumanız tavsiye olunur ve tabi gereğini yerine getirmek...
    Allah kötülerden korusun...

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön

    İMZA ATMAYI BİLMİYORUZ

    İMZA ATARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR

    Hukuk sistemimizde imza çok önemli sonuçlar doğuran bir işlemdir. Çoğu kez ne yazık ki hukukla ilgili çok bilgisi olmayan kişilerin imzanın nasıl,ne zaman ve ne şekilde kullanılacağı hakkında çok yetersiz bilgileri olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sonucu olarak da gerekli prosedürleri bilmeden ve de bir hukukçuya danışmadan kullanılan imzalar telafisi mümkün olmayan ve isteyen hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.

    Bu yazıda Türk Hukuk Sisteminde "imza" prosedürünün önemi ve imzanın ne şekilde ve nelere dikkat ederek kullanılması gerektiğiyle ilgili çeşitli bilgiler derlenmiş, ayrıca uygulamada sık rastlanan bazı olaylardan da örnekler verilmiştir:

    Pek az kişi maddi değeri en yüksek varlığının imzası olduğunun farkındadır.

    Maddi durumunuz ne olursa olsun en değerli varlığınız imzanızdır. İmzanız ile telaffuz dahi edilemeyecek miktarlarda borç altına girebilir, tüm malvarlığınızı birine bağışlayabilir, pek çok suçu farkında olmadan işleyebilir ve daha pek çok hukuki işlemi yapabilirsiniz.

    Bu nedenle imzanızı her şeyden iyi korumanız ve çok dikkatli ve bilinçli kullanmanız en önemli hukuki güvencenizdir. Hukuk da imza prosedürü ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle sayılabilir:


    - İmzanız kolay taklit edilemeyecek bir imza olmalıdır. Bu nedenle paraf, basit işaretler, karalamalar, kısa imzalar kullanmaktan kaçınmanız gerekir.

    - En iyi imza açık isim ve soyadınızın tamamını kısaltmadan içeren el yazınızdır.

    - İmzanız en cimri şekilde harcamanız gereken maddi değerinizdir. Nereye ve ne için harcadığınıza çok dikkat etmeniz gerekir.

    - İmza attığınız her belge hayati derecede önemlidir. Bir belgeyi konusu ne olursa olsun okumadan imzalamak yapılabilecek en büyük hukuki hatadır. İmza attığınız bir belgedeki dipnotlar dahil, tek tek her harfi, okuduğunuzdan emin olmanız gerekir.

    - İmza attığınız bir belgede artık "karşıdaki kişiye güvenmek" diye bir şey söz konusu değildir.  Karşınızdaki kişi size güvenmeyerek belge tanzim edip imza attırdığına göre siz de kendi talepleriniz açısından aynı davranış içinde olmalı ve onun yükümlülükleri için de ondan imza almalısınız.

    [Uygulamadan Örnek: Vadeli olarak beyaz eşya satın alan kişilere beyaz eşya satıcıları uygulamada mutlaka her ödeme tarihi için ayrı ayrı bono imzalattırmaktadırlar. Bununla birlikte kendileri karşıdaki kişiye karşı hiçbir belge vermemektedirler. Oysa teslim edilecek malın cinsi, renk, boyut gibi özellikleri, teslim tarihi, garanti süresi, nakliye ücreti vb. konularında da onların alıcılara taahhüt ettikleri konularda verdikleri sözlerle yetinmeyip onlardan da imzaları ile bu hususu güvence altına almaları istenmelidir. Aksi taktirde verdikleri sözler tutulmadığı zaman hukuki güvenceniz son
    derece azdır.]

    - İmzanızla onaylanan yazılı bir belge hukuki mercilerde artık her türlü tartışma ve polemiğe kapalıdır. Bu belgenin içeriğinin aslında farklı bir şekilde olduğu, taraflarca daha sonra değiştirildiği, aslında değişik bazı hüküm ve sonuçlar içerdiği gibi savunmaların hukuki değeri yoktur. Bu nedenle imzanızı içeren bir belgenin tüm içeriğini tartışmasız şekilde kabul ettiğinizi ve daha sonra bunun aksini tanıkla, vs. şekilde ispat etmenin mümkün
    olmayacağını aklınızda tutmanız gerekir.

    [Uygulamadan Örnek: konusu ne olursa olsun bir konu yazılı bir belge ile düzenlenmişse mahkemede buna karşı yazılı belge harici hiçbir delil ileri sürülemez, bu nedenle tanık vs. dinletmek mümkün değildir]

    - İmzalanmış bir belge konusu ne olursa olsun taraflar arasındaki tüm şartları, talepleri, konuşmaları içermelidir. Bunların bir kısmı belgeye yazılır, diğer kısmı yazılmazsa, yazılmayan kısmı hukuki değerini yitirecektir. O nedenle imzaladığınız belge hangi konuyla ilgili olursa olsun, sizin tüm talep, istek ve beklentilerinizi karşılamalıdır.

    [Uygulamadan Örnek: Her konuda yapılan anlaşmalarda genellikle çok önemli bir iki nokta senete yazılmakta geri kalan konularda taraflar birbirinin sözüne güvenmeyi tercih etmektedirler. Oysa hukuki güvence için tarafların birbirlerine verdikleri tüm sözlerin belgede yer alması gerekir.]

    - İmzalanmış bir belgeye karşı yapılacak tüm iddialar (Bu belgenin değiştiği, hukuki sonucunu yitirdiği, fesh olunduğu vs.) yine ancak bir başka yazılı belge ile ispatlanabilir. O nedenle imzaladığınız bir sözleşmede ileride olabilecek tüm değişiklikler ile bu sözleşmenin taraflarca sona erdirilmesi, yeni şartlar getirilmesi vs. durumlarda mutlaka yeni bir belge düzenlenmelidir.

    [Uygulamadan Örnek: Genellikle para borçlarında borç alınırken bono verilmekte ancak borç ödendiğinde bono geri alınamamaktadır. Oysa kötü niyetli bir alacaklı her zaman bu bonoyu kullanarak borcu ikinci kere tahsil edebilir.]

    Aynı şekilde kendinizi bir başkasının imzası ile güvence altına almanız gerektiğinde de dikkat etmeniz gereken noktalar vardır. O nedenle bir hukuki belge düzenlerken, karşınızdakinden imza almanız gerektiğinde şu noktalara mutlaka dikkat ediniz:

    - Karşınızdaki kişi imzasını mutlaka gözünüzün önünde atmalıdır. "Ben bu belgeyi bir inceleyeyim, daha sonra imzalar getiririm" ya da "Ben götürür imzalayacak kişiye imzalatıp getiririm" tarzındaki yaklaşımları asla kabul etmeyin. Gözünüzün önünde atılmayan bir imzanın gerçekten imzalaması gereken kişi tarafından atılıp, atılmadığını asla bilemezsiniz ve o kişi tarafından atılmamışsa hukuki güvenceniz tamamen sona erecektir.

    - Bazı kişiler özellikle kendilerini zora sokacak bir belge imzalamak zorunda kaldıklarında, ileride bu "imza benim değil" diyebilmek için bazen gerçek imzalarını kullanmamak, paraf atmak ya da değişik ufak karalamalar yapmak yollarına gidebilmektedirler. Bunun için mağdur olmamak açısından imza atacak kişiden belgenin altına önce kendi el yazısı ile ismini yazmasını istemek, daha sonra ise bunun altını imzalatmak oldukça güvenli bir yol olacaktır.

    - İmzalar atılarak hukuki prosedür tamamlanmadan asla diğer işlemler yapılmamalıdır. Örneğin uygulamada çok rastlanan şekliyle kira kontratı kiracı yada kefiller tarafından imzalanmadan önce anahtar çeşitli sebeplerle (evi boyama, mal taşıma vb.) kiracıya verilebilmektedir. Bu ve benzeri örnekler son derece sakıncalı olup, imzalar tamamlanmadan hiçbir diğer işlem yapılmamalıdır.

    - İmza atacak kişi tanıdınız bir kişi değilse nüfus cüzdanını kontrol etmek gereklidir. Kendisinin A olduğu iddiası ile gelen ve A adına imza atan bir kişinin gerçekten iddia ettiği kişi olup olmadığını anlamak açısından güvenilir bir kimliğini (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport) kontrol etmek zorunludur.

    - İmza atan kişinin oturduğu, çalıştığı yeri bilmediğiniz taktirde ikametgah istemek de ileride bir hukuki işlem yapılması gerektiği taktirde önemli olacaktır. Adresini bilmediğiniz bir kişiye karşı hukuki işlem yapmak ve bunlardan sonuç almak son derece güçtür.

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön


    Türkiye’den gayrimenkul alan 3 yabancıdan biri Yunanlı   01.06.2004  Zaman

    Türkiye, gayrimenkul de de yabancıların gözde ülkesi oldu. Başta Yunanlılar ve Almanlar olmak üzere 64 ülkenin vatandaşı bugüne kadar 70 ilde 41 bin 683 adet mülk edindi.

    Dış dünyanın Türkiye’ye ilgisi, yabancıların ülkemizde mülk edinmesini kolaylaştıran 4916 sayılı ‘Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un uygulamaya girdiği 19 Temmuz 2003’ten sonra hızlı bir artış gösterdi.

    Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı’dan alınan bilgiye göre, söz konusu düzenleme öncesi 18 bin 534’ü bağımsız bölüm olarak nitelenen ev ve daire, 4 bin 239’u bina-meskenli arsa, 14 bin 805’i arza-arazi olmak üzere toplam 37 bin 578 taşınmaz, yabancıların mülkiyetine geçmişti. Bu tarihten sonraki 10 ayda ise yabancılar tarafından 4 bin 105 gayrimenkul satın alındı. Türkiye’de mülk edinen yeni yabancı sayısı da 4 bin 714 olarak gerçekleşti. Böylece yabancıların 27 Mayıs itibarıyla Türkiye’de aldığı taşınmaz mal adedi 41 bin 683, Türkiye’de gayrimenkule yatırım yapan yabancı sayısı ise 43 bin 255 olarak belirlendi.

    Yabancıların elinde olan taşınmazların 15 bin 659’unu 319 milyon 924 bin 895 metrekarelik alana sahip arsa ve araziler, 4 bin 480’ini binalı-meskenli arsa ve araziler, 21 bin 544’ünü de daire ve diğer evler oluşturdu. Binalı-meskenli alanların büyüklüğü 1 milyon 618 bin 226 metrekare, daire ve diğer evlerin kapladığı alan da 2 milyon 193 bin 94 metrekare olarak ölçüldü.

    Yasalara göre her isteyen Türkiye’de mülk edinemiyor. Türk vatandaşlarına bu konuda hiçbir sınırlama getirmeyen ülkelerin vatandaşları, Türkiye’de de hiçbir kısıtlama olmaksızın gayrimenkul alabiliyor. Taşınmaz mal edinimi konusunda Türkiye ile arasında tam karşılıklılık bulunan ülke sayısı 87. Türkiye ile karşılıklılık olmayan ülkelerin sayısı ise Suriye, Bulgaristan ve Arnavutluk haricinde 34. Taşınmaz konusunda tam karşılıklılık bulunan 87 ülkenin dışında 24 ülkenin vatandaşları da Türkiye’de sadece bina edinebiliyor.

    Bugüne kadar Türkiye’de taşınmaz mal edinme talebinde hiç bulunmadığından, hakkında herhangi bir değerlendirme yapılamayan, ancak başvuru halinde durumları incelenecek ülke sayısı ise 36. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, günümüzde 64 ülke vatandaşının Türkiye’de gayrimenkulü bulunuyor. Bu ülkeler de şöyle sıralanıyor: Almanya, ABD, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Bahreyn, Belçika, Bosna-Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Endonezya, Filipinler, Finlandiya, Fransa, Guatemala, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada, Kazakistan, KKTC, Kuveyt, Libya, Lübnan, Lüksembourg, Macaristan, Makedonya, Meksika, Mısır, Moldova, Norveç, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Karadağ, Slovenya, Suriye, Suudi Arabistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Venezüella, Yeni Zelanda ve Yunanistan. Türkiye’de gayrimenkulü olan yabancıların üçte birini (yüzde 33,4) Yunanlılar oluşturuyor. Halen Türkiye’de 14 bin 459 Yunan vatandaşının 12 bin 557 adet taşınmazı bulunuyor. 10 bin 827 adet gayrimenkule sahip 11 bin 750 Alman vatandaşı ise Türkiye’de mülk ediniminde Yunanlıları izliyor. Üçüncü sırada gayrimenkul adedi açısından Suriyeliler, Türkiye’de mülkü olan yabancı sayısı açısından ise İngilizler yer alıyor. 5 bin 258 İngiliz’in Türkiye’de 4 bin 101 adet taşınmazı bulunurken, 2 bin 474 Suriyeliye ait gayrimenkul sayısı ise 4 bin 589 olarak belirleniyor.

    Gayrimenkul de Türkiye’ye yönelen diğer ülkeler arasında da Hollanda, Fransa, ABD, Avusturya, Belçika, İtalya ve KKTC başı çekiyor.

    01.06.2004     AA   Ankara

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön


    Yunanlıların tercihi İstanbul   01.06.2004  Zaman

    Türkiye’de gayrimenkul edinen yabancıların yüzde 43’ü, İstanbul ve Antalya’yı tercih ediyor. 

    27 Mayıs 2004 itibarıyla yabancılar, en fazla İstanbul’da mülk sahibi oldu. Bu ilde 9 bin 753 yabancının 9 bin 522 adet gayrimenkulü bulunuyor. 8 bin 870 yabancının 6 bin 849 adet taşınmaza sahip olduğu Antalya, mülk ediniminde İstanbul’u izlerken, 5 bin 979 yabancının 4 bin 355 mülkü bulunduğu Bursa üçüncü sırada yer aldı. İstanbul, İzmir ve Bursa’da en fazla gayrimenkul yatırımını Yunanlıların, Antalya’da Almanların yaptığı belirlendi.  1.06.2004

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön


    Ev sahibini ve komşusunu bıçakla yaraladı

    Samsun’da bir kadın, tartıştığı ev sahibini ve kavgayı ayırmaya çalışan komşusunu bıçakla yaraladı.
    Zeytinlik Mahallesi Kalfa Sokak’ta Emine Gezer (27) ile ev sahibi Ayşe Çakır (34) arasında elektrik ve su parasının ödenmesi konusunda tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Gezer, ev sahibini ve olaya müdahale eden komşusu Şirin Güneş’i (48) bıçakladı. Yaralılar, Samsun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Gezer, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı...ANAYURT HABER 16.05.2004
     
     Fatih Emlak Danışmanlık'ın Not'u :Netameli zamanlardayız...Aman konuşmalara ve tavırlara dikkat...
     
                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön

    AYNI EVİ 10 KİŞİYE KİRALAYIP BİR KİŞİYE DE SATMAYA KALKARAK KAPORA ALAN DOLANDIRICI EMLAKÇILAR YAKALANDI  25.9.2003 Nethaber

    Şikayetler üzerine tutuklanan emlakçıların, evi kiralamak isteyen vatandaşlardan toplam 2 milyar 900 milyon lira, satın almak isteyen kişiden ise 1 milyar 100 milyon lira kapora aldıkları belirlendi

    Manisa'da aynı evi 10 kişiye kiraladıkları ve satmak amacıyla 1 kişiden de kapora aldıkları öne sürülen 2 emlakçı tutuklandı. Polise başvuran Mustafa Doğan, Umut Talu, Ozan Ohan, Yusuf Aslantürk, İlker Karakaya, Fatih Pazan, İbrahim Usta, Mehmet Akif Özenç, Yusuf Karabacak ve Ali Fedai Yapıcı, kendilerine aynı evi kiralayan Başkent Emlak'ın işletmecileri Öztürk Demir (28) ve Selami Uyanmaz (23) tarafından dolandırıldıklarını iddia ederek şikayetçi oldu.

    Ali Eker de söz konusu kişilerin aynı evi satmak amacıyla kendisinden kapora aldığını bildirdi. Şikayet üzerine polis ekipleri, Başkent Emlak'ın işletmecileri Demir ve Uyanmaz'ı gözaltına aldı. Yapılan araştırmada, aynı evi kiralamak isteyen vatandaşların emlakçılara toplam 2 milyar 900 milyon lira, satın almak isteyen kişinin ise 1 milyar 100 milyon lira kapora verdiği belirlendi. Vatandaşları toplam 4 milyar lira dolandırdıkları iddiasıyla adliyeye sevk edilen Demir ile Uyanmaz, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandılar.

                                                                                                                                                                                                  Sayfa başına dön


    ARAZİ SATIŞLARINDA YÖNTEM DEĞİŞMEDİ  27.8.2003
      
    Hazine'ye ait arazi ve tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasları belirleyen 2 ayrı tebliğ dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin 268 numaralı Milli Emlak genel tebliğine göre, söz konusu araziler, bunları kullananlara, kiralayanlara, hissedarlarına ve taşınmazın bulunduğu köy veya belde ile sosyo-ekonomik ilişkisini kesmemiş olanlara satılacak. Tarım arazilerinin satışı, doğrudan ve ihale yoluyla olmak üzere iki şekilde yapılabilecek.

    Satışa konu arazinin bedeli peşin veya taksitle ödenebilecek. Bu şekilde satılan tarım arazileri 10 yıl süreyle tarım dışı amaçla kullanılamayacak. Bu süre sonunda tarım dışı amaçla kullanım Tarım ve Köyişleri Bakanlığından alınacak izne tabi olacak.

                                                                                                                                                                                                   Sayfa başına dön


    DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN HAKKINIZA SAHİP ÇIKIN  14.6.2003

    Tüketicilere yeni haklar getiren düzenleme bugünden itibaren yürürlüğe giriyor. Sanayi Bakanı Ali Coşkun, 'Duyduk duymadık demeyin' diyerek, tüketicileri haklarına sahip çıkmaya çağırdı

    Günün koşullarına göre, tüketici lehine yeniden düzenlenen Tüketici Hakları Yasası bugün yürürlüğe giriyor. Yasa, tüketiciye tazminat hakkı, standart sözleşmelerin tüketici aleyhine düzenlenemeyeceği, sanayi ürünlerindeki minimum garanti süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması, elektronik ticaretin kapsama alınması gibi birçok çağdaş hakkı düzenliyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, dün yasanın çıkması için mücadele veren ve katkı sağlayan Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile bazı tüketici hakları derneklerinin temsilcileriyle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Coşkun, yasayı tanıttı, layıkıyla uygulanması için bütün tüketicilerin haklarına sahip çıkmalarını istedi.

    ‘‘Duyduk duymadık demeyin, can kulağıyla beni dinleyin’’ diye söze başlayan Coşkun, 6 Mart'ta Meclis'ten geçirilen yasanın tüketiciye getirdiği hakları şöyle özetledi:

    Üründe açık ayıp varsa tüketici bunu 30 gün içinde iade edebilecek, parasını geri alabilecek, yenisiyle değiştirebilecek, ücretsiz tamirini isteyebilecek veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilecek.

    Ayıplı maldan ötürü, ölüm veya yaralanma ya da kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde tazminat istenebilecek. İmzalanan sözleşmelerde iyi niyet kuralına aykırı ve tüketicinin aleyhine dengesizlik varsa; o sözleşme hükmü geçersiz olacak.

    Taksitli alış-verişte satıcı borç için senet düzenliyorsa; her taksit için ayrı senet düzenlenmesini ve nama yazılı olmasını, taksitlerin erken ödemeniz halinde ödenen miktara göre faiz indirimi yapılması istenebilecek.

    Kampanyalı Satışlar

    Kampanyalı satışlarda mal veya hizmetin teslim ve yerine getirilme tarih ve şekline dikkat edilmesi gerekiyor. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, ön ödeme tutarı satış bedelinin yüzde 40'ından fazla olmayacak. Malın teslim ya da hizmetin görülme süresi 12 ayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar için 30 ayı aşmayacak. Tüketici tüm borcunu öderse, bir ay içinde malın teslimi ya da hizmetin görülmesi zorunlu.

    Kapıdan alışverişte Bakanlıkça verilecek Kapıdan Satış Yetki Belgesi'nin olup olmadığının sorulması gerekiyor. Satıcının ilk gelişinde kesinlikle para ödenmemesi veya senet imzalanmaması gerekiyor. Mal teslim makbuzu karşılığında bırakılacak malı alıp almama konusunda 7 günlük yasal süre bulunuyor. Satıcının ikinci gelişinde bırakılan mal alınmaya karar verildiyse, ön ödeme yapılabilecek.

    Tüketici kredisinde alınan kredilerde sözleşmenin imzalandığı tarihteki faiz oranı değişmeyecek. Temerrüt (gecikme) faizi akdi faizin yüzde 30 fazlasını geçmeyecek. Banka asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ödenmesini isteyemez. Taksitler erken ödenirse, ödenen miktara göre faiz indirimi istenebilecek.

    Dayanıklı tüketim mallarında bugüne kadar 1 yıl olan asgari garanti süresi de 2 yıla çıkarıldı.

    Kredi Kartına Komisyon Resmen Yasadışı Oldu

    Tüketici hukuku sistemine ilk kez kredi kartının da girdiğini söyleyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, şöyle devam etti: ‘‘Bankalar faiz artırımını 30 gün önceden tüketiciye bildirmek zorunda. Geç ödemelerde tüketici gecikme faizi dışında yükümlülük altına sokulamaz. Tüketici bildirim tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde tüm borcunu öderse; artırılan faiz oranları geriye dönük olarak uygulanamaz. Mal veya hizmet bedeli kredi kartıyla ödenirse; tüketiciden komisyon veya benzeri ilave ödeme yapması istenemez. Satıcı bu talebi en geç 7 gün içinde yerine getirmek zorunda.’’

    Ek Vergiler İçin Gözler Anayasa Mahkemesi'nde

    Motorlu taşıtlar ve emlak vergilerinde ‘‘2003 yılı için bir kereye mahsus çift vergi’’ ödenmesini öngören uygulamaya ilişkin ‘‘iptal ve yürürlüğün durdurulması’’ davası Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi.

    Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, dün düzenlediği basın toplantısında, kendisinin açtığı ve 6. Vergi Mahkemesi'nde görüşülen davada, uygulamanın Anayasa'nın ‘‘sosyal devlet’’, ‘‘eşitlik’’ ve ‘‘vergi adaleti ve dengeli dağılımı’’ ilkelerine aykırılığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderme kararı alındığını açıkladı.

                                                                                                                                                                                                   Sayfa başına dön


    ANA SAYFA