Vesaire | ||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Gayrimenkulü olan 2008’de çeşit çeşit vergi
ödeyecek
Şükrü KIZILOTGAYRİMENKUL sahibi şahıslar ve şirketler, gayrimenkulleri dururken ya da alıp satarken, çeşit çeşit vergi ve harç ödeyecekler. Gayrimenkul sahibinin ölümünde de mirasçıları vergi ve harç ödeyecekler.2008 yılında; ev, dükkan, mağaza, büro, yazlık, arsa ve arazi gibi gayrimenkullerin, ’emlak vergisi değeri’ yüzde 3.6 oranında artırıldı. Buna bağlı olarak, gayrimenkullerin 2008’de ödenecek emlak vergisi de yüzde 3.6 oranında artmış oldu. 2008’de de Mart-Mayıs ve Kasım aylarında, iki taksitte ödenecek olan emlak vergisinin yüzde 10’u oranında da ’Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı’ ödenecek. 2008 yılında Emlak Vergisi, tabloda belirtilen oranlara göre hesaplanacak. Şu anda, TBMM’de bekleyen ’İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Tasarısı’nda, emlak vergisi oranlarının, yüzde 50 artırılması öngörülüyor. Tasarı yasalaşırsa, örneğin İstanbul’daki bir evin, emlak vergisi oranı binde 3, İzmir’deki arsanın oranı da binde 9 olacak. Şirketlerin, gayrimenkullerini 2 yıl ve daha fazla süre geçtikten sonra satmaları halinde, bu satış KDV’den istisna olacak (KDV Kanunu Md. 17/4-r). KİMLER EMLAK VERGİSİ ÖDEMEYECEK Brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan bir konuta sahip olmaları koşuluyla; emekliler, işsizler, ev hanımları ve engelliler, 2008 yılında da emlak vergisi ödemeyecekler. Her ikisi de emekli, karı ve kocanın, 200 metrekareyi aşmayan birer konutları varsa, ikisi de emlak vergisi ödemeyecekler. 200 metrekaresinin altında, iki eve yüzde 50 hisse ile sahip olan emekli için, ’iki yarım, bir tam yapar’ denilmeyecek ve her iki ev için de emlak vergisi alınacak. Konut inşaatında net 150 metrekare sınırı BAKANLAR Kurulu tarafından, 1 Ocak 2008 itibariyle yapılan değişiklikliğe göre; Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan ve ’net alanı 150 metrekareye kadar olan’ konutlara ilişkin inşaat taahhüt işlerinde, yüzde 1 oranında KDV uygulanacak. Konut kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde ise 150 m2 sınırı aranmıyor. Buna göre, kooperatif konutları net 250 hatta 500 m2 olsa bile, yüzde 1 KDV uygulanacak. Ayda 7 bin YTL işyeri kirasına vergi yok, hatta iade var 2008 yılında, işyeri kira geliri elde edenler, yıllık gayrisafi tutarı 19 bin 800 YTL’yi aştığında, bu gelirlerini beyan edecekler. Beyan edecekler ama aylık 7 bin, yıllık 84 bin YTL civarındaki kira gelirleri için gelir vergisi ödemeyecekler. Hatta üste vergi iadesi bile alacaklar. Bu durum, kira ödemelerindeki yüzde 20 stopajın (vergi kesintisinin) mahsubundan kaynaklanıyor. Evini satan Gelir Vergisi verecek SATIN aldıkları gayrimenkulü, edinme tarihinden itibaren 4 yıl (1 Ocak 2007’den itibaren edinenler 5 yıl) içinde satanların, elde ettikleri kazanç "Değer Artışı Kazancı" kabul edilecek. Tarifeye göre yüzde 15-35 oranında gelir vergisi ödenecek (GVK Mükerrer Md. 80/6). Kooperatif evini satanlarda, 4 ya da 5 yıllık süre, tahsis tarihinden örneğin "kura çekimi" tarihinden itibaren başlıyor. Kazancın saptanmasında, gayrimenkulün maliyet bedeli (kooperatiflerde aidatlar), satılan ay hariç, aylık ÜFE oranına göre yükseltilerek belirleniyor. Konutta 136 bin YTL’lik saksı çiçeği vergisine devam KONUTLARDA, net alanın 150 m2’ye kadar olması halinde, yüzde 1; 150 m2’yi aşması durumunda ise yüzde 18 KDV uygulanıyordu. Buna göre, net alan 150 yerine 150,20 m2 olursa, Neriman Teyze, 0,20 m2 yani küçük bir saksı çiçeği koyabileceği alan için 800 bin YTL’ye aldığı eve, 136 bin YTL ilave KDV ödüyordu (Bkz. 13.10.2007 tarihli Hürriyet). Bu sorun yine çözümlenmedi. Kooperatif evleri, net 300 m2’de bile yüzde 1 KDV ödenirken, normal konutlarda, net alan 150 m2’yi 0,20 m2 geçse bile yüzde 18 KDV alınmaya devam edilecek!.. Faiz ve repo geliri 19 bin YTL’yi aşan emekli Emlak Vergisi ödeyecek EMEKLİNİN, 200 metrekareyi aşmayan bir konutu için ’sıfır oranlı emlak vergisi’ne tabi olması yani emlak vergisi ödememesi için, emekli aylığı dışında başka gelirinin olmaması gerekiyor. Ancak, emeklinin; banka mevduat faizi, repo geliri, döviz tevdiat hesabı, Hazine bonosu ve tahvil ile Eurobond faizi, kár payı veya temettü geliri gibi menkul sermaye iradı olması halinde, bu gelirlerinin yıllık tutarı, 19 bin YTL’yi aşmadığı sürece, 2008 yılında, emlak vergisi ödemeyecek. Bu sınır işsiz vatandaşlar ve ev hanımları için de geçerli olacak. 2007’de ev alanların Emlak Vergisi 2008’de 2007 yılında ev, dükkan, büro ya da arsa alanlar, bu gayrimenkule ait emlak vergisini 2007’de yasa gereği ödemedi. Ancak 2008 yılı Mart-Mayıs ve Kasım aylarında, 2 eşit taksitte ödeyecekler. Alan da satan da binde 15 harç verecek 2008 yılında, gayrimenkul alan ve satanlar, tapu işlemleri sırasında, emlak vergisi asgari değerine göre, binde 15’er oranında harç ödeyecekler. Miras kalan gayrimenkulün tapusu alınırken, mirasçılar emlak vergisi asgari değeri üzerinden, binde 9 oranında, "tapu harcı" ödeyecekler. Miras kalan gayrimenkul satınca durum değişiyor MİRAS kalan ev, büro, dükkan, yazlık, arsa ya da tarla, ne zaman ve kaç YTL’ye satılırsa satılsın, satış kazancı gelir vergisine tabi değil (Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer Md. 80/6). ÖRNEK : Hüsamettin Kesekağıdı, 20 Eylül 2007 tarihinde ölen babasından miras kalan evi 200 bin YTL, arsayı da 500 bin YTL olarak veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyan etmiştir. 5 Ocak 2008 tarihinde de evi 400 bin arsayı 900 bin YTL’ye satmıştır. Bu durumda, miras kalan ev ve arsanın satışından doğan kazanç, gelir vergisine tabi olmayacak. Şirketler gayrimenkul satış kazancına yüzde 5 vergi verecek ŞİRKETLERİN, 2008 yılında satacakları gayrimenkullerde, önemli bir vergi avantajı var. Satıştan doğan kazancın, yüzde 5’i kadar, "Kurumlar Vergisi" ödeyebilecekler. Bu satışın KDV’si ise hiç ödenmeyecek. Bu avantajdan yararlanabilmek için 5 koşul aranıyor. 1- Gayrimenkulün, en az iki tam yıl şirketin aktifinde kayıtlı olması, 2- Kurumlar Vergisi mükellefi olması, 3- Gayrimenkul ticareti ile uğraşılmaması, 4- Gayrimenkulün, satış suretiyle devir ve tesliminin yapılması, 5- Satıştan doğan kazancın, beş yıl süre ile ayrı bir fon hesabında gösterilmesi ya da sermayeye ilave edilmesi gerekiyor. Örnek : Bir anonim şirketin, 2004 yılında 400 bin YTL’ye aldığı ve şirketin aktifine kaydettiği gayrimenkul, 2008 yılında 3 milyon YTL’ye satılmıştır. Bu durumda, yaklaşık 2 milyon 600 bin YTL kazanç doğuyor. Bu kazancın, normal Kurumlar Vergisi, 520 bin YTL. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/e maddesi uyarınca, kazancın yüzde 75’i, vergiden müstesna tutulup, kalan 650 bin YTL üzerinden yüzde 20 yani 130 bin YTL Kurumlar Vergisi ödenecek. 130 bin YTL’lik bu vergi de, toplam satış kazancı olan 2 milyon 600 bin YTL’nin, yüzde 5’ine isabet ediyor. Konut kirasının 2 bin 400 YTL’si vergi dışı 2008 yılında konut kira geliri elde edenler, yıllık 2.400 YTL’lik istisnadan yararlanacaklar. Konut kirasının yıllık tutarı bu sınırı aşıyorsa beyan edilecek. Kiradan, önce 2.400 YTL istisna, sonra "yüzde 25 götürü gider" düşülecek. Kalan tutar üzerinden, tarifeye göre gelir vergisi ödenecek. Evini kiraya verip, kirada oturanlar ile banka kredisi kullananların, götürü gider yerine "gerçek gider" yöntemini seçmeleri daha avantajlı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınmaz Mallara Tecavüz - Fuzuli İşgal Başvuruları 3091 SAYILI TAŞINMAZ MAL ZİLYETLİĞİNE YAPILAN TECAVÜZ VE
MÜDAHALELERE İLİŞKİN BAŞVURULAR
BAŞVURU KOŞULLARI 1. Taşınmaz mala yapılan tecavüz ve müdahalelenin önlenmesi için Kaymakamlık Makamına başvurmaya o taşınmaz malın zilyedi yetkilidir. 2. Başvurular Kamu İdareleri, Kamu kurumları ve kamu kuruluşları ile tüzel kişilerin yetkilisi tarafından yapılır. 3. Başvurular Kaymakamlara bizzat veya kanuni temsilcileri tarafından yapılır. GEREKLİ BELGELER 1. Başvurunun dilekçesi (Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğünden temin edilebilir.) 2. Gayrimenkule ait tapu örneği 3. Memur harcırah makbuzları (Beşiktaş Mal Müdürlüğü veznesine yatırılıcaktır.) AÇIKLAMALAR Fuzuli İşgal: Bir taşınmazı, sahibinin izni ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle bir taşınmazın maliki ve onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselere hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangi bir suretli boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratılarak kendiliğinden girme durumudur. 1. Konut, dükkan, depo, ahır gibi damlı yapılarda bu Kanunun uygulanabilmesi, taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlıdır 2. Yetkililerin tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 60 gün içinde idari makama başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makama başvuruda bulunulamaz. 3. Posta ile yapılan başvurular, başvuru için Kanunun öngördüğü süreleri durduramaz. 4. Başvuru şikayetçi lehine sonuçlanırsa, masraflar karşı taraftan (gerekirse icra yolu ile) tahsil edilir. 5. Başvuru şikayetçi aleyhine sonuçlanırsa, masraflar kendi üzerinde kalır. BAŞVURU YERİ İlçe Kaymakamlıkları TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI
3091 SAYILI KANUN UYGULAMASI Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkındaki 3091 Sayılı Kanun’un Uygulama Şekli ve Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerine göre aşağıdaki olay ve durumlar 3091 Sayılı Kanunun uygulamasında taşınmaz mala tecavi veya müdahale sayılır: a) Bahçe, tarla ve arsa gibi arazi üzerinden devamlı olarak gelip geçmek suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak, b) Ekim ve dikimde bulunmak c) Bir hak iddia ederek tarla veya bahçedeki mahsulü biçmek, toplamak, d) Başkasının taşınmaz malına taş, toprak, ağaç, güb ve benzeri şeyleri bırakmak suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak, e) Sulama veya içme sularından, su kuyularından, sarnıçlardan, su yollarından, su borularından ve arklarından yararlanmayı engellemek, f) Başkasının arazisi üzerinde su geçirmek üzere ark açmak, g) Temel açmak, hendek kazmak, bina yapmak, h) Yukarıda sayılanlara benzer diğer davranışlarda bulunmak. Müşterek veya İştirak Halinde Mülkiyetten Doğan Zilyetlik: Bir taşınmaz mal üzerinde birden fazla kişilerin bir arada zilyet oldukları müşterek veya iştirak halinde mülkiyet hallerinde, yani anlaşmazlığa düşenlerin taşınmazda hissedar olmaları halinde, o taşınmazı fiilen tasarruf edenin zilyetliğinin hem diğer hissedarlara, hemde üçüncü şahıslara karşı korunması esastır. Bu gibi durumlarda (müşterek hissedarlıktan ) söz edilerek 3091 sayılı Kanunun olaya uygulanmaması yoluna gidilemez. Taşınmazın miras yoluyla birden çok mirasçıya kalması halinde de bu kanuna veya müdahalenin önlenmesi ile ilgili başvurular kabul edilir ve eylemli olarak zilyetliklerini hem diğer mirasçılara hem de üçüncü şahıslara karşı korunur. TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI Ortaklık ve Kira Sözleşmesi: Taşınmaz mal üzerindeki anlaşmazlığın ortaklıktan ve kira sözleşmesinden kaynaklanmış olması idarenin taşınmaza eylemli olarak kimin veya kimlerin zilyet olduklarını araştırarak karar vermesine engel değildir. Ortaklığın veya kira sözleşmesinin sona erip ermediği, bulunduğu aşamada geçerli olup olmadığı adli yargının çözümleyeceği üstün hak iddiası niteliğindedir. Damlı yapı ve Fuzuli İşgal: Konut, dükkan, depo, ahır gibi damlı yapılarda bu Kanunun uygulanabilmesi, taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlıdır. Fuzuli İşgal: Bir taşınmazı, sahibinin izin ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle; bir taşınmazın maliki veya onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselerle hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangibir suretle boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratarak kendiliğinden girme durumudur. Başvuru: Taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için yetkili makamlara başvurmaya o taşınmaz malın zilyedi yetkilidir. Zilyet birden fazla ise içlerinden birinin başvurması yeterlidir.Kamu idareleri, kamu kurumları ve kamu kuruluşları tüzel kişilerin başvuruları, taşınmaz malın ait olduğu idare, kurum, kuruluş veya tüzel kişinin yetkilisi tarafından yapılır.Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde, köy halkından herhangi biri de yetkili makama başvurabilir.Başvurular bir dilekçe ile merkez ilçelerde Valiliklere, İlçelerde Kaymakamlıklara bizzat veya kanuni temsilcileri tarafından yapılır. Kan hısımları ile sıhri hısımlar tarafından zilyet adına yapılan başvurular işleme konulmaz.Posta ile yapılan başvurular üzerine, başvurunun kanuni süresi içinde bizzat veya kanuni temsilcisi tarafından yapılması gerektiği başvuru sahibine yazılı olarak duyurulur. TAŞINMAZ MALLARA TECAVÜZ BAŞVURULARI Başvuruda Bulunma Süresi: Yetkililerin tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 60 gün içinde idari makama başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunamaz.Posta ile yapılan başvurular, başvuru için Kanunun öngördüğü süreleri durdurmaz.Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara bu Kanunun yürürlüğe girdiği 15/12/1984 tarihinden sonra yapılan tecavüz veya müdahalelerde başvuru için süre aranmaz. Ücretler (Örnek olarak verilmiştir) 2 adet memur harcırahı (2 x 9 YTL) 1 infaz memuru harcırahı (9 YTL) 2 defa olay yerine gidip gelmek üzere tutacağı araba ücretini ödemek zorundadır. Başvuru şikayetçi lehine sonuçlanırsa; masrafları karşı taraftan (gerekirse icra yoluyla) tahsil eder.Başvuru şikayetçi aleyhine sonuçlanırsa; masraflar kendi üzerinde kalır, ikinci defa olay yerine gidilmeyeceği için araba ücreti 1 sefer tahakkuk eder. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Kira, asgari ücreti solluyor Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Meslek Yüksek Okulu Müdür Vekili Şerafettin Özışık, asgari ücretlilerin 2013'te ev kiralarını ödeyemeyecek duruma geleceğini bildirdi. İstanbul'da ikamet edip de aylık ev kirası 200 YTL olan asgari ücretlilerin 2013'te, orta büyüklükteki illerde oturup aylık ev kirası 100 YTL olan asgari ücretlilerin ise 2019'da başını sokacak ev bulamayacağını kaydeden Özışık, asgari ücretteki yıllık artışın kira zamlarından düşük olmaması gerektiğini ifade etti. 2013 yılında kişi başına düşecek milli gelirin 10 bin dolar olarak hedeflendiği Türkiye'de gelecek yıllarda gelir dağılımının daha da bozulacağını, zenginin daha zengin, fakirin ise daha fakir olacağını ileri süren Özışık, "Tabana yayılmayan ekonomik büyümenin var olan ekonomik, sosyal ve güvenlik sorunlarını daha da ağırlaştıracağı, günü birlik ekonomi politikalarından vazgeçilerek gelecek 10 yılın hesabının şimdiden yapılması gerektiği gerçeğini bilmeliyiz" dedi. Türkiye'de son 3 yılda yapılan asgari ücret artışları ile yıllık ev kirası artışlarından hareket ederek öngörülerde bulunan Özışık, "Ülkemizde 2005 yılında 350, 2006 yılında 380, 2007 yılı ortalaması da (2007 Ocak 403-Temmuz 419) 411 YTL olan 16 yaş üzeri net asgari ücretteki 3 yıllık artış yüzde 17.43'tür. Son 3 yıla göre, yıllık ortalama net asgari ücret artışı yaklaşık yüzde 6'dır. Kiralardaki yıllık artış ise asgari yüzde 20'lerde seyrediyor. Samsun, Sivas, Trabzon ve Diyarbakır'ın da aralarında bulunduğu orta büyüklükteki illerin kenar mahallelerindeki kiralar ortalama olarak 100 YTL'dir. İstanbul'un Ümraniye ve Kadıköy, İzmir'in de Karşıyaka ilçesine bağlı kenar mahallelerinde aylık kira ücretleri de ortalama 200 YTL'dir. 2007 yılında ayda 100 YTL kira ödeyen bir asgari ücretli ailenin ele geçen ücreti 2019 yılındaki kirasını ödemeye yetmeyeceği gibi 65 YTL de açık vereceği ortaya çıkıyor. İstanbul'da ikamet eden asgari ücretli bir kiracı ise 2013 yılında havlu atmaya hazırlanıyor" diye konuştu. Ülkede yaklaşık 2 milyon 700 bin kişiyi ilgilendiren kira-asgari ücret çıkmazına acilen çözüm bulunması gerektiğini vurgulayan Özışık, "Kira artışlarına kısıtlama getirilemeyeceğine göre, ya asgari ücretlilerin vergi yüklerinin sıfıra indirilmesi veya asgari ücretteki yıllık artışın kira artışlarının altında kalmaması gerekiyor" şeklinde konuştu. Özışık'ın verilerine göre; önümüzdeki yıllarda da net asgari ücretin yılda ortalama yüzde 6, kira artışlarının da yüzde 20'lerde seyretmesi durumunda şu acı tablolar ortaya çıkıyor: "Bugün aylık kirası 100 YTL olanlar için; Zamlı Net Zamlı Kira Yıl Asgari Ücret Ücreti 2008 436 120 2009 462 144 2010 490 173 2011 519 207 2012 550 249 2013 583 299 2014 618 358 2015 655 430 2016 694 516 2017 736 619 2018 780 743 2019 827 892 İstanbul'da ikamet edip de aylık kirası 200 YTL olanlar için; Zamlı Net Zamlı Kira ( İSTANBUL'DA 200.YTL YE KİRAMI VAR?... Yıl Asgari Ücret Ücreti ARAŞTIRMICIMIZ SAMSUNDA OLDUĞU İÇİN MAZUR!... 2008 436 240 İSTEYEN İSTANBUL VEYA MEMLEKETİNE GÖRE UYARLASIN ARTIK!... F.E.D) 2009 462 288 2010 490 346 2011 519 415 2012 550 498 2013 583 598" |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Emlak sektörüne büyük darbe 16.08.2007Görmüş Ailesi, depreme dayanıklı ev vaadiyle 1000 kişiyi mağdur etti ve 60 milyon YTL’yle kaçtıSon yıllarda marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmaya soyununca, sektörde korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapacağını vaat eden AKS İnşaat’ın ortakları Nusret Görmüş ve Ailesi, topladıkları 60 milyon YTL’yle kayıplara karıştı. Faktoring şirketi Bayramoğlu da 15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık, AKS’ın projelerine ihtiyati tedbir kararı koydurdu. Nusret Görmüş ve Ailesi kayıplara karışırken geride sayıları 1000’i aşan mağdur bıraktı. Mağdurlar şimdi zararı en az kayıpla atlatmak için biraraya gelerek inşaatları tamamlatmanın yolunu arıyor. Ancak bu vurgunla Görmüş Ailesi, sadece mağdurlarına değil, seçimlerin kazasız atlatılmasıyla birlikte Eylül ayında atağa hazırlanan gayrimenkul sektörüne de darbe vurmuş oldu. Sağlıksız gelişen sektörü bir anda, "Yeni Görmüş’ler çıkar mı?" endişesi sarınca, yapımına başlanan yeni projelerin satışı da tehlikeye girdi. ’Chantua’ya 60 milyon YTL koyup tüydüler Son yıllarda marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmaya soyununca, sektörde korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapacağını vaat eden AKS İnşaat’ın ortakları Nusret Görmüş ve Ailesi, topladıkları 60 milyon YTL’yle kayıplara karıştı. Faktoring şirketi Bayramoğlu da 15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık, AKS’ın projelerine ihtiyati tedbir kararı koydurdu. Konut talebinin doruk noktasına ulaşmasıyla birlikte düşük faiz, uzun vade rüzgarını arkasına alan gayrimenkul kuruluşları, son üç yıldır oluşan talebi karşılamak için peş peşe konut projelerini uygulamaya koydu. Marketçilerden sarraflara, tekstilcilerden ihracatçılara, tefecilerden kasaplara kadar sektörü tanıyan, tanımayan, gayrimenkul bereketinden nemalanmak için yatırıma soyundu. Gayrimenkulde iştahları kabartan yüksek kár marjları, gözleri kararttı. İnşaata başlamadan müşteriyi kapmak isteyen maketçilere koştu. Korkuluktan panjura, sokak lambasından gece görünümüne kadar projelerin en küçük detayları bile maket ve üç boyutlu çizimlere kondu. Maket ve çizim atölyeleri altın çağını yaşadı. Binlerce proje peş peşe uygulamaya, temeller atılmadan paralar kasalara konmaya başlandı. Sonunda korkulan oldu. Silivri’nin Çanta Beldesi’nde ve Beylikdüzü’nde depreme dayanıklı çelik evler yapmayı vaad eden AKS İnşaat’ın sahibi Nusret Görmüş ve Ailesi, ortakları Ali Rıza Yıldırım’la beraber topladıkları 60 milyon YTL’yi bir güzel ’Çanta’larına koyarak, tüydüler. Geride, konut sahibi olmak için tüm birikimlerini, sağdan soldan aldıkları borçları, gözlerini karartıp, Görmüş Ailesi’ne teslim eden ve sayıları bini bulan mağdurlar kaldı. Nusret Görmüş, sosyetenin tanınmış dekoratörlerinden Elif Görmüş’le birlikte, topladıkları paralarla ikinci balaylarını yaşarken, mağdurları da zararı en az kayıpla atlatmanın yollarını arıyor. Ancak Görmüş Ailesi, bu vurgunla sadece mağdurlarına değil, seçimlerin kazasız atlatılmasıyla birlikte Eylül ayında atağa hazırlanan gayrimenkul sektörüne de darbe vurmuş oldu. Sağlıksız gelişen sektörü şimdi, "yeni ’Görmüş’ler çıkar mı?" endişesi sardı. Silivri Çanta’da ArtCanadian, ArtCanadian Residence, Kınalı Evler ve Chantua Evleri, Beylikdüzü’nde de 2 bin 500 konutluk Çelik Evler projeleri için maket üzerinden para toplayan Anadolu Konut Sanayi’nin (AKS) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Rıza Yıldırım, projelerine olan aşırı talebin nedenini "Stüdyo daire fiyatına villa satmalarını" gösteriyordu. Yıldırım ayrıca, rakiplerini aşırı kár marjlarıyla çalışmakla suçluyor ve "Fiyatlar abartılı bir şekilde yükseldi. Öyle ki 1 milyon dolara şehir dışında villa satıyorlar. Adam 3 milyon dolar verip, Boğaz’da oturur. Niye şehir dışına gitsin? Biz 139 bin YTL’ye villa satıyoruz ve bu projelerde hálá kárlıyız. Kár majlarında uçmamak lazım. Diğer projelerin fiyatları böyle olunca biz aradan sıyrılıp, rekor satışlar gerçekleştiriyoruz. Diğer projelerde milyonlar havada uçuyor" diye eleştiriyordu. Ama, sonunda milyonları ortaklarıyla birlikte uçuran, kendisi oldu. BAŞBAKANLIĞA DİLEKÇE AKS Konut Sanayi tarafından dolandırıldığını anlayan mağdurlar da şimdi bir araya gelerek toplu hareket etmeye çalışıyor. Bir yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a toplu halde dilekçe göndererek, yardım talebinde bulunurken, bir yandan da kimi yarım kalmış kimi de daha hiç başlanmamış olan evlerini tamamlatmanın yollarını arıyor. Mağdurlar, Başbakan Erdoğan’a gönderdikleri dilekçede, "İnşaatlarının yüzde 20’si yapılmış olan evlerimizin tamamlanmayacağı tehdidi ile karşı karşıyayız. Şirket adına bizimle görüşenler, sözleşmelerin imza yetkisi olmayan kişiler tarafından yapıldığını ve şirketin iflas ettiğini söylüyorlar. Ayrıca, şirket sahipleri sıfatıyla tanıdığımız Nusret Görmüş, Ali Yılmaz ve Gökhan YIldırım’ın nitelikli dolandırıcılık, sahte evrak düzenleme ve hileli iflas gibi 41 ayrı suçtan dolayı Ankara ve Çorum Mali Polisi tarafından arandığını öğrendik. Ayrıca, Bayramoğlu Faktoring adlı şirket de projelere ihtiyati tedbir kararı koydurmuş. Maketten satılan evler için imzalanan senetler, bu şirketin elinde. Şimdi ev alanlar, senetleri ödemeye zorlanıyor" ifadelerine yer verdi. TAMAMLATMANIN BEDELİ 15 milyon YTL’yi bulan alacağına karşılık AKS’ın Çanta’da gerçekleştirdiği projelere ihtiyati tedbir kararı koyduran Bayramoğlu Faktoring yöneticilerinden Vahit Tanrıverdi, "Biz de mağdur durumdayız. Bu nedenle, proje üzerinde haciz kararı aldırdık. Ancak bu proje, mağdurların işbirliğiyle tamamlanabilir. Bunun için önce yarım kalmış inşaatların maliyet hesaplarının yapılması gerekiyor. Mağdurlar çıkan maliyeti karşılamayı üstlenirse, projeyi tamamlayabiliriz" dedi. AKS mağdurları da şimdi projeler çerçevesinde bir araya gelerek, ortak hareket etmeye çalışıyor. İlk etapta, 13 kişiden oluşan bir komite kuran Çanta mağdurlarının Hukuk Danışmanı Ümit Gazioğlu, "Mağdurların en önemli sorunu tapularının bulunmaması oluşturuyor. Arazinin sahiplerinden alınması gerekiyor. Eğer arazi alınırsa, kooperatif kurularak ya da bir inşaat firmasıyla anlaşılarak projeyi devam ettirebiliriz. Arsa için verilen para, banka kredisiyle sağlanabileceği gibi inşaata talip firmanın da üstlenmesi söz konusu olabilir. Çünkü projenin içindeki satılmamış olan villalar da firmaya kar sağlayacak. Şu anda bazı inşaat firmalarıyla görüşüyoruz" dedi. Chantua projesinin Deniz Gülü tipinde 22, Deniz Yıldızı’nda 36, Deniz Atı’nda 34, Deniz Kızı’nda ise 79 satılmamış villa bulunuyor. Kat irtifakı kurulmalı Olumsuz durumla karşılaşmamak için öncelikle güvenilir bir inşaat firmasının seçilmesi gerektiğini söyleyen Reha Medin Emlak Hizmetleri Genel Müdürü Nabi Cücük, "Avukat nezdinde ayrıntılı bir sözleşme yapılması gerekir. En geçerli akit kurulu kat irtifakıdır. Bu sözleşme noterde yapılıp çıkarılmışsa kat irtifakı kütüğüne şerh edilmesi gerekir. Sözleşmede olası mağduriyetlerlerde ve aksaklıklarda ne gibi yöntem ve tazminatların olacağı ayrıntılı olarak belirtilmelidir" dedi. Firmanın ekonomik durumunu araştırın Uzun yıllardır maketten ev almanın sakıncalarını anlattığını söyleyen İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, "Maketten konut alırken çok dikkatli olunması gerekiyor. Piyasa eskiden ’yap-sat’ sistemi işliyordu. Sektöre herkesin girmesiyle sat-yap dönemi başladı. Tüketicileri daha önce firmaları araştırmaları konusunda uyardık. Arsa firmaya mı aittir, binayı bitirecek parası var mıdır, mali boyutları, finansal durumları nedir, araştırılması gerekiyor" dedi. Tapu şart İnşaat bitmeden kat mülkiyeti tapusunu almanın mümkün olmadığını belirten Century 21 Türkiye Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, "Ancak kat irtifak tapusu inşaat bitmeden de alınıyor. Proje üzerinden yapılan satışların önemli bir bölümü bu doğrultuda işlem görüyor, tapu sicil müdürlüğünce yapılan bir akde bağlı olarak kat irtifak tapusu veriliyor. Bunun dışında noter tarafından düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile gayrimenkul satışları yapılıyor. Hakların korunması da ancak tapuyla oluyor" dedi. Danışman şirketler daha güvenli Realıty World Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Hilmi Işıkören, tüketicilerin öncelikle projenin hangi firma tarafından gerçekleştirildiğini araşatırmasını öneriyor. Firmanın referanslarına da bakılmasının önemli olduğunu söyleyen Işıkören, "Projenin satış ve pazarlamasını şirketin kendi ekibinin mi yoksa uluslararası bir danışman şirket tarafından mı yapıldığını incelemek gerekiyor. Bunun için emlak danışmanlarından yardım almaktan çekinilmemeli" diye konuştu. Cezai şartlar belirlenmeli Müşterinin dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan birinin maket ölçeğinin doğru olup olmadığına bakmak olduğunu söyleyen Turyap Yönetim Kurulu Üyesi Başak Soner, "Makete bakarken ’bina dili’ni bilmek gerekir, aksi takdirde makette gösterilenle, satın alınan arasında ciddi farklar çıkabilir" dedi. Görmeden konut alınmaması önerisinde bulunan Soner, maketin yanıltıcı olabileceğini de sözlerine ekledi. Soner, "Yeterli cezai şart yoksa alıcı mağdur olur. Ev bitmez, teslimi gecikir, siteyse ortak alanlar bitmez, konutun içinde ıslak zeminler ya da mutfak-banyo yarım bırakılır. Tüm bunlar kesin şekil ve şarta bağlanmalı, cezai hüküm konulmalıdır. Ayrıca aidatlar ve ortak alanların kullanım hakkı sözleşmede geçmeli, sonradan giderlerin yüksek olmasından doğan şikayetler de gelebilir." Mağdur olmamak için Öncelikle inşaatı gerçekleştiren firmanın araştırılması gerekiyor. Belediye ve tapu dairelerinde araştırma yapmak gerekiyor. İnşaat bitmeden kat mülkiyeti tapusu verilmediği için kat irtifak tapusunun mutlaka alınmasını gerekiyor. Bunun dışında noter tarafından düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle de gayrimenkul satışları yapılabiliyor. Firmanın bankalarla ortak çalışıp çalışmadığı da araştırılması gerekiyor. Çünkü mağduriyet halinde bankanın da sorunları gidermesi gerekiyor. Tüketicilerin inşaat firmaları ile yapacakları sözleşmeleri bir avukat ya da notere danışmadan imzalamamaları da öneriliyor. Meltem Kara |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Yabancı uzmanlara göre Türkiye bu kez çok kötü etkilenecek Piyasalarda kriz alarmı ABD'de mortgage şirketlerinin nakit sıkıntısına girmesiyle derinleşen uluslararası mali piyasalardaki krizin Türkiye gibi yükselen piyasaları bu defa kötü vurabileceği uyarısı yapıldı. Mortgage’den uzak durun 14.08.2007 Milli Gazete Tüketiciler Derneği, ABD’de yaşanan mortgage krizinin Türkiye’de konut kredisi kullanmayı düşünenler için çok açık bir örnek olduğu uyarısında bulundu. Tüketiciler Derneği (TÜDER), ABD’de yaşanan tutsat krizinin, Türkiye’de konut kredisi kullanacak tüketiciler için önemli mesajlar içerdiğini belirterek, tüketicilerin 5 yıldan daha uzun vadeli konut kredisi kullanmamaya özen göstermesi gerektiğini bildirdi. TÜDER’den yapılan yazılı açıklamada, ABD’de tutsat piyasasında sabit ve değişken faizli iki tür kredi uygulandığı, değişken faizli kredilerin nispeten düşük faiz oranlarına karşın ulusal ya da uluslararası piyasalara bağlı olarak değişiklik gösterdiği kaydedildi. ABD’de faizler son derece düşük olduğu için özellikle orta ve alt gelir grubundaki kişilerin nispeten daha düşük olan değişken faizli kredileri kullanmayı tercih ettiği, ancak son yıllarda Amerikan Merkez Bankasının (FED) faiz oranlarını kademeli olarak artırması sonucunda konut sektörünün durgunluğa girdiği belirtilen açıklamada, talebin azalmasıyla birlikte konut satış fiyatları ile kira gelirlerinin hızla düşmesi nedeniyle özellikle düşük gelir grubundaki kişilerin kredilerini düzenli olarak ödeyemez duruma geldikleri ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: ‘’ABD’de ve Avrupa ülkelerinde uygulanan tutsat (mortgage-ipoteğe dayalı konut finansmanı) ülkemizde olması gerektiği gibi uygulanmamaktadır. Türkiye’de tutsat adıyla uygulanan konut finansmanıdır. İmar ve iskanı alınmış deprem yönetmeliğine uygun yapılmış kaliteli konutlar bir havuza alınarak, bu konutlar üzerinden varlığa dayalı menkul kıymetler çıkarılmamakta, sermaye piyasasında satılmamakta ve yeni konutların finansmanı için değer yaratılmamaktadır. Bankalar açısından bakıldığında da bu uzun vadeden kaynaklanan faiz riskinin satılmaması nedeniyle yarın Türkiye’de bankacılık sisteminin de çok önemli kayıplar vereceği söylenebilir. Böyle bir durumun ortaya çıkmayacağı ifade edilmesine rağmen konut kredileri halen bankalar açısından birinci sırada gelmektedir ve yarın bu durumun ortaya çıkabileceği hacme ulaşmayacağını bugünden iddia etmek olanaksızdır.’’ TÜDER, evin gerçek değerinin doğru tespit edilmesini ve Türkiye’de her zaman beklenmedik durumların ortaya çıkabileceğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Maketten daire aldık, kandırıldık Eray EROLLU/İSTANBUL HürriyetTOKİ’nin Halkalı’da Soyak İnşaat’a yaptırdığı Olympiakent’teki 3600 daireyi satın alan site sakinlerinden bir kısmı mahkemeye ayıplı mal davası açıp "Satış elemanları maket üzerinden daireleri bize çok iyi pazarladı. Rayicin çok üzerinde fiyatla satın aldığımız site içindeki yeşil alanların, yüzme havuzunun bize ait olmadığını öğrendik. Resmen kandırıldık" dediler.Olympiakent’in sakinleri dün sabah 4’üncü Levent’teki İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne ayıplı mal davası açtı. Adliye önünde 80’e yakın davacı toplandı. Davacılar adına yapılan açıklamada şu iddialara yer verildi: "Maket üzerinden satış elemanları bize siteyi ve dairleri gösterince düşünmeden aldık. Satış elemanları 14 bin metrekare yeşil alan olacağını üstüne basa basa anlattı. Bu alanın içinde koşu parkuru, yüzme havuzu, güvenlik, spor kompleksi, 50 bin ağaç, 3 giriş kapısı, güvenlik duvarı gibi birçok özellik sıraladı. Artı bunlar satış sözleşmelerimizde de mevcut. Biz de Halkalı’da 120 metrekare olan 3 oda bir salon daireleleri emsalleri 150 bin YTL civarındayken 243 bin YTL’ye satın aldık. Kısa süre önce bu yerlerin yeşil alan olduğu ve bizlere ait olmadığını öğrendik. Hatta Halkalı’da yeni yapılan konutları bizden çok ucuza satın alanlara bu yerlerden yararlanabileceklerini söyleyip daire satışlarını katlıyorlarmış. Biz bu kadar farkı yeşil alan ve içindeki aktiviteler için ödedik. Resmen kandırıldık" dediler. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Balkonda mangal için Yargıtay 'tazminat' dedi Ali EYCE Sabah 12.07.2007İzmir'de balkonda mangal
yaktıkları öne sürülen çifte, komşularının şikâyeti üzerine mahkeme tarafından
verilen 500 YTL'lik tazminat cezası, Yargıtay tarafından onandı. Yargıtay'ın
kararının kendilerini memnun ettiğini belirten davacı avukat Ömrüye Erpek, "Bu
karar emsal teşkil edecek. Bu konuda çok mağdur olan insanlar var. Biz bir öncü
olduk" diye konuştu. İzmir Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapan Ömrüye Erpek
ve annnesi Nermin Çalış, üst katlarında oturan Oktay ve Reyhan Malay çiftinin
mangal yakarak, duman içinde kalmalarına neden olduklarını ve komşuluk hukukuna
aykırı davrandıklarını iddia edip, İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 'Men'i
Müdahale' ve bin YTL tazminat davası açtı. İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi
Mustafa Aysal, karar dilekçesinde 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 18.
maddesine göre, davalı tarafın 500 YTL tazminat ödemesine, bundan sonra balkonda
mangal yakmak ve çeşitli atıkları atmalarının yasaklanmasına karar verdi.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi de, yerel mahkemenin verdiği
kararı aynen onadı.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Kiracı ev bulamıyor, ev sahipleri308 bin daireyi boş tutuyor Yasin Kılıç 11 Mayıs 2007, Cuma Zamanİstanbul'da kiracıların birçoğu başlarını sokacak daire bulamamaktan şikayet ederken, yüz binlerce daire ise sahipleri tarafından çeşitli sebeplerle boş bekletiliyorİstanbul'da yaşanılan bu çelişkiyi Türkiye İstatistik Kurumu'nun yürüttüğü Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi çalışması ortaya çıkardı. Çalışma kapsamında nüfus sayımıyla birlikte İstanbul'daki konut sayısı ve bunların dolu veya boş olma durumları tespit edildi. Buna göre İstanbul'da yaklaşık 2 milyon 291 bin 228 konut bulunuyor. Bu konutların 308 bin 615'i boş durumda. Gayrimenkul Zirvesi Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından yapılan bir başka araştırma ise İstanbul'un 2007 yılında 206 bin yeni konut ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. TÜİK'in verilerini değerlendiren İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, "Evet, TÜİK'e katılıyorum. Konut fazlalığı var. İstanbul'un eski yerleşim bölgelerinden, yani merkezinden İstanbul'a uzak mesafelerde, şehrin dışında kurulan bölgelere doğru bir göç meydana geldi. Bu boşluk ondan kaynaklanıyor." diye konuştu. İstanbul'da en fazla konut 313 bin 272 adet ile Kadıköy'de bulunuyor. Kadıköy'deki binaların 6 bin 586'sı boş durumda. En fazla konut bulunan ilçe sıralamasında Kadıköy'ü Gaziosmanpaşa takip ediyor. Gaziosmanpaşa'da 293 bin 895 konut var. Bunların 38 bin 38'i boş bekliyor. Boş konut sıralamasında 3 sırayı 119 bin 892 konutundan 31 bin 174'ü boş olan Büyükçekmece alıyor. İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Sabri Ateş, konutlarının boş bırakılmasını 1999 Marmara Depremi'ne bağladı. İstanbulluları deprem sonrasında özellikle eski yerleşim bölgelerindeki bakımsız ve güçsüz binaların durumunun tedirgin ettiğini anlatan Ateş, "Vatandaş mağdur olacağı o binaların altında kalmak korkusu ve buralarda 1999'dan bugüne kadar herhangi bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle mevcut binaların altında kalmamak için yeni binalara göçe başladı." dedi. Kiracılar Derneği (KİRADER) Genel Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu ise İstanbul'da yaşanan bu konut dengesizliğinin Türkiye'de belirli bir konut ve kira yasası olmadığı için meydana geldiğini kaydetti. Türkiye'de kaç ton elma üretildiğinin bilinmesine karşın kaç kiracının bulunduğunun bilinmediğini kaydeden KİRADER Başkanı, "Kiracılar konusunda net bir rakam olmadığı için kiracı politikası ciddiye alınmıyor. Bu konuda bir yasa çıkmadığı için kiracılar, ev sahipleri ile emlakçıların inisiyatifi ve vicdanı arasında kalmış durumda." şeklinde konuştu. İstanbul'daki 308 bin konutun boş durmasında ev sahiplerinin büyük payı olduğunu savunan Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Ateş, "Ev sahipleri evlerinden bugüne kadar net kira almış ve evin ne kapısını ne de bacasını tamir ettirmişler. Ev sahipleri dairelerini yenilemedikleri halde aynı kirayı istiyorlar. Bugün itibarıyla bu mal sahiplerinin dairelerini komple elden geçirmeleri gerekiyor." dedi. Devletin konut ve kira denetimi konusunda hiçbir yasal girişimi ve kuralı olmadığını kaydeden KİRADER Başkanı ise ev sahiplerinin daire fiyatlarını kendi isteklerine göre belirlediklerini anlattı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Gayrimenkul aldınız peki ya sonrası... Zuhal KIZILOT 05.05.2007Her zaman köşemizde de ifade ettiğimiz gibi gayrimenkul satın almak, son zamanların en popüler yatırım araçları arasında sayılıyor. Bu yöndeki eğilim de bir hayli fazla. Yeni bir gayrimenkul aldınız. Tapu işlemlerini de bitirdiniz. Peki ya sonrası... Tapu işlemleri bittikten sonra da birtakım görevleriniz var. Bunları ihmal ederseniz, sonunda üzülebilirsiniz. Aman dikkatli olun!Belediyeye bildirim Hangi yıl içinde gayrimenkul satın almış iseniz, ilgili belediyeye, o yılın sonuna kadar ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermeniz gerekiyor. Gayrimenkul ister miras ister bağış yoluyla edinilmiş olsun bu kural her iki halde de geçerli. 2007 yılı içinde edinilen gayrimenkuller için yıl sonuna kadar ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ verilecek... Örneğin, 7 Mayıs 2007 tarihinde ev alan bir kişinin, 31 Aralık 2007 tarihine kadar ilgili belediyeye, Emlak Vergisi Bildirimi vermesi gerekiyor. Eğer gayrimenkulü yılın son üç ayı içerisinde edinmiş iseniz sizinle ilgili özel bir durum söz konusu. Şöyle ki yılın son üç ayı içinde yani 1 Ekim 2007 tarihinden sonra gayrimenkul edinenlerin ‘edinme tarihinden itibaren üç ay içinde’ ilgili belediyeye ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermeleri gerekiyor. Örneğin, 8 Kasım 2007 tarihinde gayrimenkul satın alan bir kişinin, 8 Şubat 2008 tarihine kadar, Emlak Vergisi Bildirimi vermesi gerekiyor. Gayrimenkul miras kalmış ise... Gayrimenkulün miras yoluyla intikal ettiği durumlarda, miras bırakanın öldüğü tarihten itibaren, dört ay içinde, Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verilmesi ve tahakkuk eden vergilerin de 3 yılda 6 eşit taksitte ödenmesi gerekiyor. Miras kalan gayrimenkulün, mirasçının adına tapuda tescili de şart. Bunun için mirasçının, binde 9 oranında harç ödemesi gerekiyor. İnşaat devam ediyorsa İçinizde, inşaat daha proje aşamasındayken ya da kaba inşaat halindeyken, gayrimenkul satın alan çoktur. Çoğu zaman inşaat tamamlanmadan evin bedeli, kısmen ya da tamamen ödenmiş oluyor. Ancak buna rağmen inşaat bitmediği için tapu verilemiyor. İnşaatın bitmesini beklemekten başka çare yok. Bazı durumlarda da inşaat devam ederken yapılan satışlarda ‘kat irtifaklı arsa tapusu’ veriliyor. Bu halde de alıcının, arsa tapusunu aldığı yılın sonuna kadar ilgili belediyeye ‘Emlak Vergisi Bildirimi’ vermesi gerekiyor. Arsa tapusunun verildiği durumlarda, müteahhit, inşaatı tamamlayıp teslim ettiğinde ‘cins tashihi harcı’ ödenerek daire tapusunun alınması gerekiyor. Bu işlemler sıcağı sıcağına yapılmaz ise ileride daha da güçleşebiliyor. Çünkü inşaat firmasının yapması gereken birçok işlem var. Bu nedenle, inşaat bitmeden ‘kat irtifaklı arsa tapusu’ alanların, inşaat biter bitmez, inşaat firmasına, bu işlemlerin tamamlaması için uyarıda bulunmaları yararlı olacaktır. STAR GAZETE |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Evini 5 yıl içinde satan vergi ödeyecekSatın aldığı evi, 5 yıl içinde satanlar, bundan elde edecekleri kazanç nedeniyle "değer artışı kazancı" olarak, gelir vergisi ödeyecekler. Olay yalnızca ev satışı ile sınırlı değil. Dükkan, büro, mağaza, arsa ya da arazi gibi gayrimenkullerini, edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde satanlar da Gelir Vergisi ödeyecekler. "Bu da ne zaman çıktı? İlk kez duyuyoruz" diyenler haklılar. Çünkü daha yeni çıktı. Dünkü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi (Bkz. 4 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 5615 Sayılı Kanun). KOOPERATİF EVİNE DE VAR Kooperatif yolu ile ev edinenler de bu evlerini 5 yıl içinde elden çıkartırlarsa, gelir vergisi ödeyecekler. Kooperatiflerde, 5 yıllık sürenin hesabı, ortakların tapuyu aldıkları tarihten değil, kooperatif evinin tahsis tarihinde, örneğin kuraların çekilip, üyelerin evlerinin belli olduğu tarihte, ortak tarafından satın alınmış sayılır (Gelir Vergisi Kanunu, Mükerrer Md.80/6. Parantez içi hüküm). Yukarıda sözünü ettiğimiz 5 yıllık süre, 1 Ocak 2007 tarihinden önce edinilen gayrimenkuller için 4 yıl olarak uygulanacak (Gelir Vergisi Kanunu Geçici Md.71). Buna göre, 2 Mart 2003 tarihinde 50 bin YTL'ye satın alınan bir gayrimenkul, 5 Mart 2007 tarihinde, 400 bin YTL'ye satıldığında, bundan doğan kazanç, 4 yıllık süre geçtiği için gelir vergisine tabi olmayacak MİRAS KALANDA YOK Miras ya da bağışlama yolu ile edinilen gayrimenkullerin satışında, özellik taşıyan bir durum var. Bu gayrimenkuller, ne zaman ve kaç bin YTL'ye satılırsa satılsın, elde edilen kazanç, gelir vergisine tabi olmayacak (GVK.Mük.Md.80/6). Buna göre, örneğin 10 Şubat 2007 tarihinde miras kalan ve değeri veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, 300 bin YTL olarak beyan edilen bir gayrimenkul, 5 Mart 2007 tarihinde 900 bin YTL'ye satıldığında, aradaki fark nedeniyle, Gelir Vergisi ödenmeyecek. EDİNME TARİHİ Yukarıda belirtilen 4 ya da 5 yıllık sürenin hesaplanmasında, iktisap (edinme) tarihi önem taşıyor. Edinme tarihi; - Satın alınan gayrimenkullerde, "tapu tescil tarihi", - Kooperatif ortaklarında "gayrimenkulün tahsis tarihi", - İnşa edilen gayrimenkullerde, "yapı kullanma belgesinin alındığı tarih", - Arsa karşılığı daire alanlarda, inşaatın tamamlanıp "yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarih", olmaktadır. SATIŞ KAZANCI Gayrimenkulün satış kazancının hesaplanmasında, edinme bedeli ile satış bedeli arasındaki fark esas alınır. Ancak, hesaplama sırasında; - Gayrimenkulün edinme bedeli, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere, alındığı tarihten itibaren, Türkiye İstatistik Kurumu'nca (TÜİK) belirlenen TEFE (1 Ocak 2006'dan itibaren ÜFE) artış oranına göre yükseltilir. - Yükseltilen değer, satış bedeli ile kıyaslanır. - Aradaki farktan; satış sırasında ödenen vergi, harç ve giderler ile 6.400 YTL "istisna" düşülür. - Kalan kısım üzerinden, yüzde 15-35 arasında değişen tarifeye göre Gelir Vergisi ödenir. Maliye, gayrimenkul satışlarını, tapu kayıtlarından kontrol ettiği ve zamanaşımı süresi de 5 yıl olduğu için, bu tür gelir elde edenlerin, beyanda bulunmalarında yarar var. Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com 5 Nisan 2007 Evini satanların vergi şaşkınlığı
GEÇTİĞİMİZ perşembe, evini 5 yıl içinde
satanların, bu satıştan elde ettikleri kazanç nedeniyle Gelir Vergisi
ödeyeceklerini yazmıştık. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
İşyerini kiraya veren üste vergi iadesi alacak Zuhal KIZILOT 31.03.2007Gayrimenkulünü işyeri olarak kiraya verenler yaşadı. Ücretlerde vergi iadesi kalktı ama işyeri kira geliri olanlara devam ediyor.2007 yılı kira gelirini 2008 yılı mart ayında beyan ettiklerinde, vergi ödemeyecekleri gibi, üste vergi iadesi bile alacaklar. 83.320 YTL’ye kadar iade İade herkese yok. Yıllık kira geliri 82.320 YTL’ye kadar olanlara var. Daha açık bir anlatımla, 2007 yılında ayda 6.860 YTL’ye kadar aylık kira geliri olanlar, beyanname verdiklerinde vergi ödemeyecekler. Dolayısıyla 2007 yılında işyeri kira geliri elde edenler, aylık 6.860 YTL, yıllık 82.320 YTL’ye kadar olan kira gelirleri için, gelir vergisi ödemeyecekleri gibi, vergi iadesi alabilecekler. Bu uygulama yeni değil. 2006 yılında da 113.180 YTL’ye kadar işyeri kira gelirine vergi iadesi çıkıyordu. (Bu konuda geniş bilgi için Bkz. Şükrü KIZILOT, Ekrem SARISU, Sezgin ÖZCAN ve Av. Zuhal KIZILOT, Gayrimenkul Rehberi, Yaklaşım yayınları, 3. Baskı, Ankara, 2007, s. 205-206) Vergi iadesi nasıl çıkıyor? İşyeri kira ödemelerinde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yüzde 20 oranında stopaj (gelir vergisi kesintisi) yapılmaktadır. Götürü gider usulünü seçenler de yıllık brüt kira gelirinin yüzde 25’ini gider olarak düşüyorlar. Götürü gider uygulaması nedeniyle vergi matrahı yüzde 25 oranında azalınca, hesaplanan vergi, kira ödemesinden yapılan vergi kesintisinden daha az çıkıyor. Hesaplanan vergi ile kesinti yoluyla ödenen vergi, yıllık 82.320 YTL brüt işyeri kira geliri elde edenlerde başa baş geliyor. 2007 yılı işyeri kira gelirlerinde beyan sınırı 19.000 YTL. Buna göre, 2007 yılında, 19.000 YTL ile 82.320 YTL arasında işyeri kira geliri elde edenler, 2008 yılı Mart ayının 25. günü akşamına kadar beyanname verecekler. Ancak, söz konusu kişiler 2007 Yılı İşyeri Kira Gelirlerinin Vergisi Tablosundan da görüleceği üzere, vergi ödemeyecekleri gibi vergi iadesi alacaklar. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Gecekondu Kanunu değişti 22 Mart 2007 Perşembe İnternet HaberTBMM Genel Kurulunda, belediyelerin, TOKİ'nin izniyle gecekondu ıslah ve tasfiye sahalarındaki özel arazileri satın almasına veya kamulaştırmasına olanak sağlayan tasarı, kabul edilerek yasalaştı.Kanuna göre, belediyeler, TOKİ'nin izniyle gecekondu ıslah ve tasfiye sahalarındaki özel arazileri satın alabilecek veya kamulaştırabilecek. Gecekondu ıslah bölgelerindeki bütün yapılar, TOKİ tarafından tespit edilecek sürede, hava fotoğrafları, haritalar veya ölçekli krokilerde gösterilecek. Islaha muhtaç veya tasfiyesi gereken gecekondu bölgeleri ile yeniden halk konutu veya nüve konut yapımına tahsis edilecek sahaların seçimi, haritaların hazırlanması, imar ve ıslah planlarının düzenlenmesi, TOKİ'nin denetimi altında ilgili belediyelerce yapılacak veya yaptırılacak. Islah ve tasfiyenin yapılacağı şehir ve kasabalar ile buralardaki ıslah ve tasfiye bölgelerinin program ve öncelik sırasını, TOKİ belirleyecek. Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Miras kalan evin tapusu nasıl alınacak? Zuhal KIZILOT Star 15.03.2997Bugünkü konumuz, milyonlarca vatandaşı çok yakından ilgilendiriyor. Kimileri bilmediğinden kimileri de bir türlü eli varmadığından, miras bırakandan kendilerine kalan gayrimenkulleri, uzun yıllar geçmesine rağmen hálá üzerlerine geçirmemiş oluyorlar. Bu durum, birkaç kuşak ve bunların torunlarını da kapsayacak şekilde çok karmaşık bir hale gelebiliyor.Tapu kayıtlarında, ölmüş kişinin üzerinde kayıtlı gözüken bir gayrimenkul için öncelikle, ölmüş kişi adına mirasçılarının, Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verip, vergilerini de ödemeleri gerekiyor. Veraset işlemleri bittikten sonra, gayrimenkul kanuni mirasçılara intikal edebiliyor İstisna var mı? Veraset ve İntikal Vergisi belli bir tarifeye göre hesaplanıyor **Mirasçıların her biri için ‘Veraset ilamında gözüken’ miras oranına göre, vergileri ayrı ayrı hesaplanıyor. Kanuni mirasçılardan eş için miras payı 4’te 1’i, çocuklar için ise 4’te 3’ü oluyor. **Vergi hesaplanırken önce eş ve çocuklara tanınan istisna tutarı düşülüyor. Örneğin çocuklara isabet eden miras payı 300 bin YTL ise bundan öncelikle ‘istisna tutarı’ düşülüyor. Daha sonra da tarifeye göre vergisi hesaplanıyor. **2007 yılı için istisna tutarı; eş için 89 bin 623 YTL. Çocukların her biri de bu istisnadan yararlanabiliyorlar. Çocuk ya da torun bulunmaması durumunda ise eşe isabet eden miras hissesinin 179 bin 352 YTL’si vergiden istisna oluyor. Veraset ve İntikal Vergisi tarifesi 2007 yılı için Veraset ve İntikal Vergisi, aşağıdaki tarifeye göre hesaplanıyor: **İlk gelen 140 bin YTL için yüzde 1 **Sonra gelen 300 bin YTL için yüzde 3. **Sonra gelen 640 bin YTL için yüzde 5. **Sonra gelen 1.290 bin YTL için yüzde 7. **Matrahın 2.370 bin YTL’yi aşan bölümü için yüzde 10. Ödeme şekli Veraset ve İntikal Vergisi, üç yılda altı eşit taksitte, birinci taksiti mayıs, ikinci taksiti ise kasım ayında ödeniyor. Mirasçılar, miras kalan gayrimenkulü, tapu kayıtlarında kendi üzerlerine geçirirlerken binde 9 harç ödüyorlar. Bu şekilde gayrimenkulün tapusu mirasçılar adına çıkartılabiliyor. Miras kalan gayrimenkul, mirasçılar tarafından satılırsa, elden çıkarılan gayrimenkulden sağlanan kazancın tutarı ne kadar olursa olsun, Gelir Vergisi’ne tabi olmuyor. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Gayrimenkul satışlarında iki alternatif: Varlık satışı-hisse satışıM.Ersun Bayraktaroğlu / Yeminli Mali Müşavir 07/03/2007 09:39:07Ekonomik veriler, basında yer alan haberler, birbirinin ardı sıra düzenlenen konferanslar, toplantılar, paneller, yayınlanan raporlar ve hatta eş-dost sohbetleri ile son bir iki yıldır gayrimenkul konusunun ciddi anlamda önem kazandığını görüyoruz. Son bir iki yıl içinde gazeteler, dergiler özel gayrimenkul ekleri yayınlamaya başladılar. Sadece gayrimenkule yönelik internet sitelerinin sayısı bile gün geçtikçe artıyor. Günlük gazetelerde, ulusal-yerel televizyon kanallarında yer alan konut ve alışveriş merkezi ilanları, reklamları artık sadece konut ya da alışveriş merkezi değil yeni bir yaşam tarzının pazarlanmaya başlandığını gösteriyor. Gayrimenkul piyasasında yaşanan bu gelişmeler özellikle uluslararası gayrimenkul yatırımcılarının da Türkiye pazarına girmelerine yol açtı. Önce büyük şehirlerde alış veriş merkezleri ile başlayan uluslararası yatırımcı ilgisi şimdilerde büyük konut projelerine de yönelmiş durumda. Uluslararası yatırımcıların ilgisinin sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerle sınırlı olmadığını Türkiye'nin pek çok başka bölgesinde, şehrinde, ilçesinde de bu yatırımcıların alışveriş merkezi ve konut projelerine yatırım yaptıklarını görüyoruz. Gayrimenkul sektöründeki bu "patlama" gayrimenkullerin sıkça el değiştirmesine yol açtığından söz konusu bu el değiştirmelerin vergisel etkileri de söz konusu harekete paralel olarak önem kazanmaktadır. Gayrimenkulden temel olarak iki tür kazanç elde edilmesi mümkündür: Gayrimenkulün elde tutularak kiraya verilmesi sonucunda "kira geliri" ve söz konusu gayrimenkulün elden çıkarılmasından elde edilen satış kazancı. Bu yazımızda gayrimenkullerin el değiştirmesi sırasında kullanılabilecek alternatif yöntemlerin, önemli olduğunu düşündüğümüz karşılaştırmasını tam mükellef gerçek ve tüzel kişiler yönünden özet olarak yapmaya çalışacağız. Hisse satışı-varlık satışı Gayrimenkuller temel olarak iki şekilde el değiştirebilir: Tapuda ilgili gayrimenkulün satışı ile ya da gayrimenkule sahip olan şirketin hisselerinin satışı ile. Bu yöntemlerden doğrudan gayrimenkulün satışı ile gerçekleştirilecek olan işleme "Varlık satışı", diğerine ise "Hisse satışı" yoluyla gayrimenkulün el değiştirmesi denilmektedir. Sonuç olarak, alıcı açısından ilgili gayrimenkule nihai olarak sahip olma hakkı veren bu iki yöntem arasında vergisel sonuçlar açısından farklılıklar bulunmaktadır. Her iki yöntemin de birbirine üstünlükleri olduğu gibi, kendi içinde dezavantajları da bulunabilmektedir. Bu iki yöntemin karşılaştırmasını ana vergiler yönünden aşağıdaki başlıklar altında özetleyebiliriz: Kurumlar vergisi/gelir vergisi yönünden Satıcının tüzel kişi ya da gerçek kişi olmasına, söz konusu gayrimenkulün gerçek kişinin iktisadi işletmesine dahil olup olmamasına göre bu satış/devir işleminin vergisel sonuçları değişebilmektedir. Varlık satışı: Ana faaliyet konusu gayrimenkul ticareti ya da kiralaması olmayan tüzel kişiler yönünden aktife kayıtlı olan gayrimenkulün satışı sonucunda elde edilecek gelirin yüzde 75'i, söz konusu gayrimenkulün en az iki yıldır şirket aktifinde yer alıyor olması, satış bedelinin en geç satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi ve elde edilecek kazancın en az 5 yıl süre ile pasifte özel bir fon hesabında tutulması şartı ile kurumlar vergisinden istisna edilmektedir. Başka bir ifade ile kurumlar vergisi mükellefi tüzel kişilerce yukarıda belirtilen şartları taşıyan nitelikteki gayrimenkul satışlarından elde edilen gelirlerin sadece yüzde 25'i kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Buna karşılık yukarıda belirtilen şartları taşımayan nitelikteki satışlardan elde edilen kazançların tamamı üzerinden kurumlar vergisi hesaplanacaktır. Gerçek kişiler yönünden ise gayrimenkul satışı sonucu elde edilecek kazanç "diğer kazanç ve irat" olarak adlandırılır ve kural olarak satış bedeli ile alış maliyeti arasındaki fark üzerinden (yasada yer alan diğer indirimlerin/endekslemelerin yapılması ve istisna tutarının uygulanması sonrasında) gelir vergisine tabi tutulur. Ancak, gerçek kişiler tarafından gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren en az 4 yıl (1.3.2007 tarihinde TBMM'de kabul edilen ve onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen yasa ile yapılan değişiklik çerçevesinde 1.1.2007 tarihinden sonra iktisap edilenlerde en az 5 yıl) elde tutulduktan sonra satılması halinde elde edilen kazanç, tutarı ne olursa olsun vergilendirilmeyecektir. Hisse satışı Doğrudan gayrimenkul yerine, gayrimenkule sahip olan kurumdaki hisselerin satılması halinde kurumlar ve gelir vergisi yönünden sonuçlar yine satıcının niteliğine göre değişecektir. Söz konusu hisse satışının tam mükellef bir kurum tarafından yapılması halinde yukarıda varlık satışı kısmında gayrimenkul için belirttiğimiz istisna iştirak hissesi satışı için de aynen geçerli olacaktır. Yani, ana faaliyet konusu menkul kıymet ticareti olmayan kurumların aktiflerinde en az iki yıl süre ile yer alan iştirak hisselerini satmaları, satış bedelini en geç satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılı sonuna kadar tahsil etmeleri ve bu satıştan doğan kazancı pasifte özel bir fon hesabında en az 5 yıl süre ile tutmaları halinde elde edecekleri kazancın yüzde 5'i kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Gerçek kişiler yönünden ise hisse satışı nedeniyle elde edilecek olan diğer kazanç ve iradın vergilemesi satılan hissenin niteliğine göre değişecektir. Gerçek kişiler tarafından gayrimenkule sahip şirketin hisseleri borsada işlem görmeyen tam mükellef bir kuruma ait ise söz konusu hisse senetlerinin iki yıl süre ile elde tutulduktan sonra satılması halinde elde edilecek kazanç vergilendirilmez. (Bu süre içinde yapılan satışlarda ise satış bedeli ile alış maliyeti arasındaki fark, yasada yer alan indirim ve endekslemelerin yapılması sonrasında, vergiye tabi tutulacaktır.) Eğer gerçek kişiler tarafından satılan hisse senedi borsada işlem gören bir kuruma ait ise ve bu hisse senetleri 1.1.2006 tarihinden sonra edinilmişse bu durumda bu kazançlarla ilgili vergilendirme satışa aracılık eden banka ya da aracı kurumlarca, elde edilecek kazanç üzerinden yapılacak yüzde 10 oranındaki tevkifatla gerçekleştirilecek bu tevkifat bu kazancı elde edenler açısından nihai vergi olacaktır. Eğer borsada işlem gören bu nitelikteki hisse senetleri, sahiplerince bir yıl süre ile elde tutulduktan sonra satılıyorsa elde edilen kazanç gelir vergisinden istisna olacaktır. Borsada işlem gören hisse senetleri 1.1.2006 tarihinden önce iktisap edilmişse vergilemede yukarıda belirtilen genel yöntem dikkate alınır ancak bu durumda vergisiz kazanç için elde tutma süresi iki yıl değil üç ay olarak dikkate alınır. Katma değer vergisi yönünden Gayrimenkulün varlık ya da hisse satışı şeklinde gerçekleştirilmesi satıcının özelliğine göre KDV yönünden değişik sonuçlar doğurabilmektedir. Varlık satışı Kural olarak gayrimenkul satışları, yüzde 1 ile yüzde 18 oranında KDV'ye tabi tutulmaktadır. Buna karşılık gayrimenkul ticareti ile uğraşmayan kurumların en az iki yıl süre ile aktiflerinde yer alan gayrimenkullerinin satışı katma değer vergisinden istisnadır. Bunun gibi ticari, sınai, zırai faaliyet ya da serbest meslek faaliyeti ile uğraşmayan gerçek kişilerin gayrimenkul satışları da KDV'ye tabi tutulmamaktadır. KDV Kanunu'nda KDV istisnasına ilişkin diğer bazı hükümler de yer almaktadır. Hisse satışı Gayrimenkulün doğrudan satışı yerine gayrimenkule sahip şirketlerin hisselerinin satılması halinde bu hisse satış işlemi KDV'ye tabi tutulmamaktadır. Tapu harcı yönünden Varlık satışı Bilindiği gibi gayrimenkullerin satışında gayrimenkulün satış bedeli üzerinden (bu tutarın gayrimenkule ait emlak vergisi değerinden düşük olması halinde emlak vergisi değeri üzerinden) hem alıcı ve hem de satıcı için binde 15 (yüzde 1.5) oranında tapu harcı ödenmektedir. Hisse satışı: Buna karşılık, işlemin varlık satışı değil de hisse satışı şeklinde gerçekleştirilmesi halinde, gayrimenkule sahip olan kişilikte herhangi bir değişiklik olmayacağı için bu işlemle ilgili olarak tapuda yapılacak herhangi bir devir işlemi de olmayacağından hisse devir işlemlerinde tapu harcı ödenmeyecektir. Damga vergisi yönünden Bilindiği üzere Damga Vergisi Kanunu'na ek 1 sayılı listede yer alan ve üzerinde parasal bir değer bulunan kağıtlardan Türkiye'de imzalanan ya da Türkiye'de hükmünden yararlanılanlarının her bir orijinal imzalı nüshası, söz konusu kağıtta yer alan en yüksek değer üzerinden damga vergisine tabi tutulmaktadır. Alım satım sözleşmelerine ilişkin damga vergisi oranı binde 7.5'tir. Bilindiği gibi sözleşme serbestisi prensibi çerçevesinde taraflar satış işlemlerinde sözlü sözleşmeler de yapabilmektedirler. Damga vergisi kağıda bağlı olarak alınan bir vergi olduğundan yazılı yapılmayan sözleşmeler üzerinde herhangi bir damga vergisi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Varlık satış Gayrimenkul satışı işlemleri tapu sicilinde ve memur önünde yapılmakta olduğundan söz konusu satış işlemine ilişkin olarak taraflarca ayrı bir sözleşme imzalanmadığı sürece herhangi bir damga vergisi yükümlülüğü doğmamaktadır. Hisse satışı Gayrimenkule sahip şirketin hisselerinin devralınması halinde imzalanması muhtemel hisse devir sözleşmesinin imzalı her bir orijinal nüshası, üzerinde yazılı en yüksek parasal değer üzerinden binde 7,5 oranında hesaplanacak damga vergisine tabidir. Genel değerlendirme Gayrimenkul işlemleri ile ilgili temel vergiler üzerinde yukarıda özet olarak yaptığımız analizden de görüleceği üzere hisse satışı ve varlık satışı özellikle işlem vergileri yönünden satıcı ve alıcıya farklı olanaklar tanımaktadır. Özellikle yüzde 18 oranındaki KDV ve alıcı ve satıcı için ayrı ayrı hesaplanan yüzde 1.5 oranındaki tapu harçları yönünden hisse satışı daha uygun görünse de hisse satışlarında hisseleri devralan kişilerin bu hisse devri ile söz konusu şirketlerin 5 yıllık zamanaşımı süresi içindeki vergisel risklerini de aldıklarını unutmamalarını, bu tür işlemlere girişecek olan yatırımcıların hisselerini devralacakları şirketler üzerinde gerekli vergi çalışmasını yapmalarını özellikle öneririz. Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
20 soruda Mortgage'la ilgili her sey.. Vatandastan yatirimciya,
muteahhitten bankacilara kadar genis bir kesimin merakla beklediği, “kira oder
gibi ev sahibi olmayi sağlayacak mortgage" sistemi yasama geciyor. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
TARIM ARAZİLERİ MİRAS YOLUYLA KÜÇÜLMEYECEK ANKARA (A. A) Belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler, miras hukuku bakımından bölünemez eşya niteliği kazanacak. "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun", Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun "tarım arazilerinin sınıflandırılması ve arazi parsel büyüklüklerinin belirlenmesi" başlıklı 8'inci maddesinde yapılan değişikliğe göre, belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler, miras hukuku bakımından bölünemeyecek eşya niteliği kazanacak. Tarımsal arazinin bu niteliği de tapu kütüğüne şerh edilecek. Belirlenen arazi büyüklüğü, mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamayacak. Tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemeyecek, bölünemeyecek veya küçük parsellere ayrılamayacak. Ancak, çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda, yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilecek. Bölünmez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu araziler ifraz edilemeyecek, payları üçüncü şahıslara satılamayacak, devredilemeyecek veya rehnedilemeyecek. Bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun özgülemeye ilişkin
hükümleri kıyasen uygulanacak. Köy tüzel kişiliği, belediyeler, kooperatifler, birlikler gibi tüzel kişilikler veya kamu kuruluşlarının, hizmet konuları ile ilgili özel arazi toplulaştırması ve/veya tarla içi geliştirme hizmeti yapmak istemeleri durumunda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gerekçeleri ile başvurarak toplulaştırma isteklerini bildirecekler. Gerekçelerin yeterli görülmesi durumunda bakanlığın teklifi ile Bakanlar
Kurulu kararı alındıktan sonra başvuran tüzel kişilik veya kuruluş, bu kanuna
göre toplulaştırma projesi hazırlayacak ve onay için Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına iletecek. Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar, başvuru sahipleri faaliyetlerine devam edecekler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri, ilgili idarelerce duyurulacak. 09.02.2007 Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
YABANCILARIN GÖZÜ NERELERDE? 09
Şubat 2007 Cuma
Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, yabancılara gayrimenkul satışı,
2007 Ocak ayı itibarıyla 181 milyon 540 bin 772 metrekareye
ulaştı.
Yabancıların elindeki 63 bin 484 adet taşınmazın yüzde 88’i, 10 ilde toplanıyor. İlk sırayı 14 bin 610 taşınmaz ile Antalya alıyor. Antalya’yı sırasıyla İstanbul (10 bin 695), Muğla (8 bin 251), Aydın (5 bin 839), İzmir (4 bin 572), Bursa (4 bin 310), Hatay (3 bin 852), Mersin (1740), Ankara (1034) ve Gaziantep (1013) izliyor. DÖRTTE 1’İ ALMANLARA AİT Türkiye’de emlağa en fazla ilgiyi Almanlar gösteriyor. Yabancıların elindeki gayrimenkulün yaklaşık dörtte 1’i (15 bin 278 adet) Almanların elinde bulunuyor. İkinci sıradaki İngilizlere ait taşınmaz sayısı 12 bin 749, onu takip eden Yunanlara ait emlak sayısı da 12 bin 183 (bunun 11 bin 166’sı Türk asıllıların). 70 ülke vatandaşının gayrimenkul aldığı Türkiye’de, toplam sayının yüzde 82.5’i, 10 ülke vatandaşının elinde bulunuyor. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
SIFIR DAİRELER ARTTI KİRA FİYARLARI DÜŞTÜ YILMAZ YILDIZ Konut projelerinde son üç yıldır gözlenen artış ve depremsellik gibi faktörler eski ya da bakımsız binalara talebi azaltınca, kira fiyatları İstanbul genelinde yüzde 50'ye varan oranlarda düşüş gösterdi Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (TOKİ) öncülük ettiği konut seferberliği meyvelerini vermeye başladı. Son bir çok yıl içerisinde yapımına başlanan yüzbinlerce konutluk projelerin birer birer tamamlanmaya başlaması, emlak piyasasındaki fiyatların da yerine oturmasını sağlıyor. Sektörde depreme dayanıklılık ve konforun ön planda olduğu konut sayısının artması, özellikle büyükşehirlerde eski ve bakımsız evlere olan ilgiyi azaltırken, kira fiyatlarının da gerilemesine yol açtı. 2004 ve 2005 yılında temelleri atılan birçok konut projesinin tamamlanması ve vatandaşların nitelikli konut tercihi, İstanbul'da kira fiyatlarını düşürdü. İstanbul Umam Emlak Komisyoncuları Odası'nın verilerine göre kira fiyatları 1 Eylül 2006'dan 1 Ocak 2007'ye kadarki üç aylık dilimde bazı bölgelerde yüzde 50'lere varan oranlarda azaldı. REKOR DÜŞÜŞ KARTAL'DA Emlakçılar Odası'nın hazırladığı kira fiyatları tablosuna göre İstanbul'da en büyük düşüş yüzde 47 ile Küçükçekmece ve Kartal'da yaşandı. Kartal ve Küçükçekmece'de 1 Eylül 2006'da 750 YTL olan kira fiyatları, 31 Aralık'ta 400 YTL'ye kadar düştü. Bu dönemde Avcılar'daki kira fiyatları da yüzde 38'lik düşüşle 650 YTL'den 400'ye geriledi. Kiralar Ataköy'de yüzde 14, Ataşehir'de yüzde 11, Bahçelievler'de yüzde 25, Bakırköy'de yüzde 18, Mecidiyeköy'de yüzde 27, Şirinevler'de yüzde 36, Şişli'de yüzde 32, Ulus'ta yüzde 40 oranında düştü. Odanın verilerine göre, Ümraniye ve Sarıyer'de fiyatlarda değişiklik gözlenmezken, Aksaray fiyatlarda artış yaşanan tek semt olarak dikkat çekiyor. 700 YTL'YE BODRUM KAT İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları odası Başkanı Sabri Ateş, konut sektöründe
harekitlilik yaşanan son iki üç yıl içerisinde kiracıların ve konut almak
isteyenlerin de bilinçlenmesinin fiyatlardaki düşüşte etkili olduğunu söyledi.
Şu anda vatandaşların eski binalara kiracı olarak bile aday olmadığını kaydeden
Ateş, konut talebindeki artış sonrasında özellikle eski yerleşim bölgelerinde
kira rayiçlerinin çok artığına dikkat çeken Ateş, “1+1, 2+1 bodrum daireye 700
YTL istemeye başladı. Vatandaş 700 YTL verip bodrumda oturacağına, misal
'Beylikdüzü'ne gider 400-500 YTL kira ile orada otururum veya 700'e orada 3+1'de
otururum' diyor. Eski yerleşim bölgelerinde 700 YTL oturan kiracının çıktığı bir
ev satılamadığı gibi 450 YTL'ye bile kiraya verilemedi” dedi. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
ORTAK GİDERLERDEN KİM SORUMLU? Zuhal KIZILOT zkizilot@yaklasim.com Toplumdaki her bireyin küçük de olsa bir hukuki problemi var. Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için bu geçiş sürecinin sancılarını daha fazla hissediyoruz. Güncel olan bu problemlerin başında da ya kiracı-kiralayan ilişkilerinden ya da miras hukukundan kaynaklananlar geliyor. Neredeyse bütün konut veya işyeri sahiplerinin kiracıyla bir sorunu var. Mirasçılar ise miras bırakanın kendilerinden mal kaçıracağı endişesini her zaman taşıyorlar ve bunun önüne nasıl geçebileceklerini araştırıyorlar. Anlayacağınız herkesin bir derdi var. Özellikle kiracı-kiralayan arasındaki anlaşmazlıklar, hayatımızın bir parçası haline geldi. Ancak konu, göründüğü kadar basit değil. İhtilafın boyutuna göre bazı hassas noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Bugün kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan, kiracının ne boyutta sorumlu tutulacağı konusunu ele alacağız. Ortak yerlerin giderleri Kiracı-kiralayan arasında, ortak yerlerin giderleri konusunda bir ihtilaf ortaya çıktığında bakılacak bir kanun var. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu. Bu Kanun’un 20. maddesine göre; kat maliklerinden her biri, aralarında başka bir anlaşma olmadığı sürece, ana taşınmazın bütün ortak yerlerinin bakım, koruma ve onarım giderleri ile ortak tesislerin işletme giderlerine ve diğer giderler ile ilgili avansa kendi arsa payı oranında katılıyor. Gider veya avans payını ödemeyen kat malikini, diğer kat maliklerinden her biri, biraz önce belirttiğimiz kanun çerçevesinde dava edebiliyor, hatta icra takibi de başlatabiliyor. Kimler sorumlu? Peki, ödenmeyen gider ve avans borcundan kimler sorumlu olacak? Kat malikinin payına düşecek gider ve avans borcundan, gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira sözleşmesine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı olarak faydalananlar da müştereken ve müteselsilen (zincirleme) sorumlu oluyorlar. Ancak kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı. Yaptığı ödeme de kira borcundan düşülüyor. Karar Bu konuda bir ihtilaf ortaya çıkmış ve karar verilmiş. Konumuzun daha da pekişmesi için bu karar önemli.(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 30.03.2006 tarihli ve E:2006/1820, K:2006/2566 sayılı kararı) Kararda da öncelikle kiracı-kiralayan ilişkisinin var olup olmadığının araştırılması gerektiği, böyle bir ilişkinin varlığı tespit edildikten sonra davacı mülk sahibinin isteği doğrultusunda belirlenen borç miktarından, davalı kiracının, ödemekte olduğu kira miktarı kadar sorumlu olacağı sonucuna varılmış. Gerçekten de çok isabetli bir karar ortaya çıkmış. Çünkü ortak yerlerin bakım, koruma ve onarım giderlerinde, kiracının sağlayacağı katkı payına bir çerçeve çizilmeseydi bu konuda birçok kiracı mağdur edilebilirdi. 01.02.2007 Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
KİRACIYA YILLIK YÜZDE
120 GECİKME FAİZİ OLUR MU?
Şükrü KIZILOT
skizilot@yaklasim.com
BAŞLIKTA kiracıya dedik ama mal sahibinin durumu da farklı değil. Yıllık enflasyonun yüzde 5-6 olarak hedeflendiği, şu anda da yıllık yüzde 10 civarında seyrettiği günümüzde, kiracı ya da mal sahibi, apartman aidatını ödemediğinde, aylık yüzde 10 yıllık yüzde 120 gecikme tazminatı alınıyor. Olayın bir başka ilginç boyutu da şu; kiracı konut ya da işyerine ait aidatı ödemezse, bu aidat, malsahibinden aylık yüzde 10 faiziyle istenebiliyor. YASA NE DİYOR? Gayrimenkulün, genel giderleri ve bu giderlere katılma, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenmiş. Bu maddeye göre, kat maliklerinden her biri, aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça; a) Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa, eşit olarak, b) Gayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderleri ile bu giderler için toplanacak avansa, "kendi arsa payı oranında" katılmak zorundalar. c) Gider ve avans payını ödemeyen kiracı ya da kat maliki hakkında, dava açılabilir ve icra takibi yapılabilir. Ödemenin gecikmesi nedeniyle, geciken günler için aylık yüzde 10 hesabıyla, "gecikme tazminatı" istenir. MAL SAHİPLERİ DİKKAT Kiracının aidatları ödemediği durumlarda, yönetim mal sahibini bulur ve ödenmeyen aidatları ondan ister. Nedenine gelince, kat maliki, gider ve avans borcu ile gecikme tazminatından, kiracı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyor (Md.22). Ancak Yargıtay'ın kararlarına göre, aylık yüzde 10'luk gecikme tazminatının mal sahibinden istenebilmesi için, mal sahibine; kiracısı tarafından aidatların ödenmediğine dair bir tebligat yapılması gerekir. Kiracının, işyerini ya da konutu terk edip gitmesi ve geride 5-6 aylık, ödenmemiş aidat bırakması durumunda, bu aidatlar, mal sahibinden alınır. Mal sahibinin, ödemeye yanaşmaması durumunda, hakkında icra takibi yoluna başvurulabilir hatta malvarlığına haciz bile konabilir. Bu nedenle, mal sahiplerinin, yöneticiye ya da kiracısına, aidatların ödenip ödenmediğini arasıra sormalarında yarar var. Mal sahibinin, gayrimenkulünü kiraya verirken; gayrimenkule verilecek zarar, ödenmeyen kira, aidat ve benzeri giderler karşılığı, makul bir kaparo alması, sorunu önemli ölçüde ortadan kaldırabilir. YÜZDE 120 FAİZ İNMELİ Kamu alacaklarına bile aylık yüzde 2,5, yıllık yüzde 30 "gecikme zammı" uygulanırken, zamanında ödenmeyen konut ya da işyeri aidatına, aylık yüzde 10, yıllık yüzde 120 faiz uygulanması doğru değil. Yıllar önce, enflasyonun yıllık yüzde 80-90 ya da 50-60 olduğu dönemde, yıllık yüzde 120 olarak uygulanan bu oranın, yıllık enflasyonun yaklaşık yüzde 10 olduğu ve yüzde 5-6'ya indirilmesinin hedeflendiği günümüzde, aşağı çekilmesinde yarar var. Bu konuda bir yasa değişikliği yapılması ve geciken aidatlara örneğin, aylık yüzde 2-3 civarında bir oran uygulanması, sorunu çözebilir. 14 Ekim 2006 Hürriyet Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
EŞİN İZNİ OLMADAN SATIŞ YOK!... Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aile konutunun eş rızasına dayanmadan devredilmesinin geçersiz sayılması gerektiğine hükmetti. Karara göre koca, tapu kendisine ait olsa bile, eşinin izni olmadan ev satamayacak! Alınan bilgiye göre, Sivas Aile Mahkemesi'nde dava açan eş, kocasının kendisinin rızasını almadan aile konutunu satması üzerine, üçüncü kişiler üzerindeki tapu kaydının iptali ve eşi üzerine tesciliyle taşınmaza "aile konutu" şerhi konulmasını talep etti. İlk yargılamada davayı kabul eden yerel mahkeme, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin kararı usul yönünden bozması üzerine, "satın alan kişilerin, tapu kaydına göre konutun aile konutu olduğunu ve davacı eşin hilafına satıldığını bilmedikleri, bu kişilerin iyi niyetinin korunması gerektiği" gerekçesiyle davayı reddetti. Sivas Aile Mahkemesinin, kararın tekrar bozulması üzerine ilk kararında direndi. Davacı eşin yaptığı temyiz başvurusu üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu. Kurul, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde "aile konutu şerhi"nin düzenlendiğine ve buna göre "eş rızası" şartı arandığına ve şerhin yokluğunda üçüncü kişilerin iyi niyetinin aranmasına gerek olmadığına işaret etti. "Aile konutu, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır" denilen Hukuk Genel Kurulu kararında, eşlerin, bu kadar önem taşıyan bir mal varlığıyla ilgili tek başlarına hukuki işlem yapmasının, diğer eşin yararlarını zedeleyeceği vurgulandı. Kararda, "aile konutu şerhi"nin, eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandırıcı işlemlerin, üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sayılacağına yönelik olduğu kaydedildi. Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
KİRACIDAN ÇOK
ÇEKTİK 16 Ekim 2006
Pazartesi SABAH Eskişehir'de boşalttıkları evin camında ''Kiracıdan çok çektik, kiralık değildir'' yazılı kağıdı görünce, eski ev sahibini darp ettiği iddia edilen kişi ile arkadaşı yakalandı. Kumlubel Mahallesi Kurtalan Sokak'tan geçen Önder A. (22) bir hafta önce çıktığı evin önünden geçerken, pencere camında ''Kiracıdan çok çektik, kiralık değildir'' yazısını gördü. Yazıya sinirlenen Önder A, yanındaki arkadaşı Kamil G. (22) ile eski ev sahibi Selahattin Peder'in (51) evine gitti. Eski kiracı Önder A. ile ev sahibi Selahattin Peder arasında camdaki yazı nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın büyüyüp kavgaya dönüşmesi sonucu Önder A. ve arkadaşı Kamil G'nin ev sahibi Selahattin Peder'i darp ettikleri iddia edildi. Selahattin Peder'in polise şikayeti üzerine Önder A. ve Kamil G. yakalandı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor AA |
||||||||||||||||||||||||||||||||
FATURALARA
İMZAYI KİM ATMALI 14.10.2006 / REFERANS Misafir Yazar : Ahmet
Karabıyık İsmet
Amca’yı çocukluğumdan beri tanırım.
Çeyrek asrı geçkin bir süredir
Sirkeci’de toptan ticaret yapar, her gün İstanbul ve
Anadolu’dan gelen müşterilerine hizmet verir. Hep
yoğundur İsmet Amca, aldığı siparişleri hızlı bir şekilde
müşterilerine ulaştırma çabasındadır.
Müşteri faturalarını da yıllardır kendisi imzalar. Ama artık
mal çeşidi çok, sipariş ve fatura adedi artmış,
imzaları yetiştirmekte zorlanıyor... Eskileri bilirsiniz. Bir
türlü yetki devrine yanaşmaz, her şeyin kontrolleri
altında olmasını isterler. Durumu bana anlattı. - Yok mudur
bunun bir kolayı evladım? - Var İsmet
Amca. - Nedir
evladım? Bu kadar faturayı imzalamak zorunda mıyım? - Matbaa,
faturanın üzerine imzanı da basacak veya yazıcıya
yazdıracaksın. - Bak bu iyi
işte. - Yalnız
faturaya basılacak imzayı noterden onaylatman lazım. - İyi de
evladım, başıma bir iş gelmesin. Vergi Usul
Kanunu'nda, fatura, irsaliye, gider pusulası, müstahsil
makbuzu, serbest meslek makbuzu ve ücret bordrosu
için imza zorunluluğu getirilmiştir.
İmza, iş sahibi veya namına imzaya mezun olanlar tarafından
atılmalıdır. Ücret bordrosunun,
müessese sahibi veya müdürüne ek
olarak belgeyi düzenleyen memur tarafından da imzalanması
gerekir. Beyanname ve
e-beyannamelerdeki imzalar Hukuki
geçerlilik bakımından vergi beyannamelerinin
mükellef veya kanuni temsilcileri tarafından imzalanması
şarttır. İnternetten gönderilen beyannamelere; kullanıcı kodu,
parola ve şifrenin yazılıp elektronik ortamda onaylanması ile imza
atılmış sayılmaktadır. (VUK 340 No.lu G.
Tebliğ) Açık
fatura, kapalı fatura İmzanın
faturanın altına veya üstüne atılması fatura
bedelinin peşin tahsil edildiğini veya alıcının
borçlandığını göstermektedir. Faturanın baş kısmına
imza atılmışsa fatura bedeli tahsil edilmemiş oluyor, yani
açık faturadır. Faturanın alt kısmına imza atılmışsa fatura
bedeli tahsil edilmiş oluyor, yani kapalı faturadır. Ticari
teamül bu şekildedir. Yargı kararlarında da bu
teamülün -açık faturanın mal
bedelinin ödenmediğine karine teşkil ettiği- kabul
edildiği görülmektedir. (Yargıtay 19. H.D., E.
2001/5099, K. 2002/2101) Borçlar
Kanunu’nda
(14.Md.) imzanın el yazısıyla olması gerektiği
belirtilmiş, 15.1.2004 tarihli 5070 sayılı kanunla da elektronik
imza maddeye eklenmiştir. Güvenli elektronik imzanın
elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haiz
olduğu belirtilmiştir. Ayrıca alet ile imzanın
ancak örf ve âdetçe kabul olunan hallerde
ve özellikle çok miktarda tedavüle
çıkarılan kıymetli evrakın imzası lazım geldiği takdirde
geçerli olduğu belirtilmiştir. Takip eden 15.
maddesinde imza atmaya gücü yetmeyen
kişinin imza yerine tasdik olunmuş el ile yapılmış bir
alamet koymaya yahut resmi bir şahadetname kullanmaya yetkili olduğu
açıklanmıştır. İmza yerine geçen işaretin ihtiyar
kurulunca ve o yerde tanınmış iki kişi tarafından onanması
gerekmektedir.( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Md. 297). Borçlanırken;
kredi kartı slipine, çeke, senete, alacaklanırken; satış
sözleşmesine, faturaya, bordroya hep aynı işaret. Benim
gözlemim, büyük çoğunluğumuz
karalıyoruz, imza atmıyoruz aslında. Garip şekiller çıkıyor
ortaya. Bu şekiller imzayı hukuken geçersiz kılmıyor ancak
kişinin adı ve soyadıyla bağını koparıyor. İmzada ad-soyadı el
yazısıyla yazılmış ve anlaşılır olmalı. Islak, matbu veya elektronik olsun, tüm imzaların beklentilerinize uygun sonuçlar vermesi dileğiyle. Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
EMLAK
MAFYASINA DİKKAT UYARISI 13.10.2006 /
REFERANS Dış Haberler The Independent, eski Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye'de emlak satın almak isteyen İngilizleri bu sektöre dahil olan mafyatik gruplara karşı dikkatli olmaları yönünde uyardı. Gazete, yatırımcıların organize suç çetelerinin kurbanı olmamaları için de bazı önerilerde bulunuyor.
Doğu Avrupa ve
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde emlak
yatırımları hızla artan İngiliz yatırımcılara "Bu ülkelerdeki
emlak mafyasına dikkat" uyarısı geldi. İngiltere'nin prestijli
gazetelerinden The Independent'ın haberine göre, Bulgaristan,
Macaristan ile Hırvatistan ve Karadağ gibi iç savaş yorgunu
ülkeleri emlak sektöründe mafyatik bir
örgütlenme mevcut. Özellikle eski sosyalist
ülkelerde devlet yapısının zayıflığı nedeniyle
güçlü olan mafyatik çevrelerin
karlı bir alan olan emlak sektörüne dahil oldukları
belirtilirken, Türkiye gibi istikrarlı, oturmuş bir rejime
sahip ülkelerin bile bu tür organize suç
çetelerini engellemek için
büyük çaba harcadıklarına dikkat
çekiliyor. Gözlemciler, büyük
paraların döndüğü emlak gibi bir
sektörün organize suç
örgütlerinin ilgi alanına girmesinin doğal olduğunu
ifade ediyorlar. Nitekim İngilizlerin yoğun rağbet gösterdiği
yeni AB üyesi ülkelerde ucuz emlak fiyatlarının
büyük bir hızla artıp astronomik rakamlara ulaştığı
görülüyor. Bu da, sektörde elde
edilen karları mafya grupları açısından cazip kılıyor.Ayrıca
emlak sektöründe ödenen meblağın
büyük olması ve ödemelerin nakit yapılması
da kara para aklama işini kolaylaştırıyor. İngilizlerin
Türkiye'nin özellikle güney kesimlerinde
büyük emlak ve arazi yatırımları bulunuyor. Gazetede, eski
sosyalist ülkelerden özellikle de Bulgaristan'da
çok ciddi boyutlara varan mafya sorununun ülkenin
AB üyeliğinin önündeki en
büyük engel olduğu belirtildi. İngiliz emlak
yatırımcıları için cazip olan ülkeler arasında yeni
AB üyeleri ve Türkiye dışında kısa süre
önce bu kervana katılan, iç savaş yorgunu eski
Yugoslavya cumhuriyetleri Hırvatistan ve Karadağ da var. Bu
ülkelerde de organize suç
örgütleri oldukça yaygın ve
güçlü. Hırvatistan AB'ye katılmak
için görüşmelerde bulunuyor ancak bu
üyelik 2010 yılından önce
gerçekleşmeyecek. AB yetkilileri Hırvatistan'da organize
suçlarla mücadele çalışmalarının iyi
gittiğini ancak yine de ülkenin üye olacağı tarihe
kadar durumu kontrol altına alabilmesi için daha hızlı
davranması gerektiğini kaydediyorlar. Mafyadan
korunma yöntemleri Gazete, emlak
sektörüne dahil olan organize suç
örgütlerinin genellikle güler yüzle
yaklaştıkları ve çok ucuz fiyatlar önerdiklerine
dikkat çekerek, yatırımcıların bu tür grupların
tuzağına düşmesini engelleyecek bazı önerilerde
bulundu. Buna göre, emlak satın almak isteyenlerin her şeyden
önce hem ülkenin dilini hem de İngilizceyi bilen,
tanınmış emlak ajanslarıyla temas kurmaları sağlıklı bir alışveriş
olarak görülüyor. Herhangi bir
sorun yaşandığında konuya İngiliz mahkemelerinin dahil olabilmesi
için ajansın İngiltere'de bir şubesinin olması da
önemli. Barlarda,
kafelerde tanışılan yabancıların ucuz emlak tekliflerine de kanmamak
gerekiyor. Ödemelerde
nakit yerine çek kullanmaları tavsiye ediliyor. Ayrıca
depozito ödemelerinin de düşük tutulması
öneriliyor. Bazı emlakçılar satış rakamının
yüzde 50'sine varan depozito taleplerinde bulunabiliyorlar.
Bunun yanı sıra satış anlaşmalarını imzalarken emlakçının
getirdiği avukatın değil bizzat alıcının avukatının hazır bulunması
öneriliyor. Aynı zamanda yatırımcıların resmi yetkililere
"rüşvet" sayılabilecek ödeme tekliflerini de
reddetmeleri gerektiği uyarıları yapılıyor.(THE INDEPENDENT) Türkiye'deki
resmi emlakçılar da konut mafyasından şikayetçi PINAR
ARAT-İstanbul The
Independent'in dikkat çektiği gayrimenkul mafyalarının
varlığını Türkiye Emlak Komisyoncuları Odası da doğruladı.
Yatırımcılara kayıtlı emlak danışmanlarıyla çalışmalarını
öneren Oda Başkanı Sabri Ateş, görevi resmi olarak
emlak danışmanı olmayan ve kolay para kazanmak isteyen kişilerin
internet sitelerine verdikleri ilanlarla yabancı yatırımcıları tuzağa
düşürdüklerini belirterek bu sorunun
özellikle son 1 yılda önemli bir artış kaydettiğini
söyledi. Sahtecilikte uygulanan yöntemleri de anlatan
Ateş, "Sahte emlak danışmanları, ellerinde bile olmayan konutları
satışa çıkarıyor. Alıcının karşısına da mal sahibi diye
kendi adamlarını çıkarıyorlar. Bir diğer yöntem,
bürokratik işlemler bahane edilerek uygulanıyor. Yabancıların
Türkiye'den konut alabilmeleri için konutun askeri
bölge içinde olup olmadığı belirlenmek zorunda.
Bunun için tapu dairesinin ilgili kolorduya yaptığı
müracaatın yanıtı 6 ay sonra geliyor. Dolandırıcılar tapuyu 3
aya çıkaracaklarını söyleyip ellerine bir belge
veriyorlar. Karşılığında da 100 bin euroları bulan kaporalar alıyor ve
sonra da ortadan kayboluyorlar. Onların kurduğu bu tür
tezgahlar, dürüst çalışan
sektörü sıkıntıya sokuyor" dedi.
Çözüm olarak yatırımcılara
düşük fiyat cazibesine kapılmak yerine resmi olmayan
emlak danışmanlarıyla çalışmamayı öneren Ateş,
emlak dolandırıcılığının özellikle güney
bölgelerinde yaşandığını ifade ediyor.
Resmi emlak
danışmanıyla çalışın Bodrum Emlakçılar Derneği Başkanı Ömer Yetkin de dernek olarak yaptırım yetkilerinin bulunmadığını ancak buna karşın kendilerine son bir yılda yaklaşık 5 şikayet ulaştığını anlattı. "Ancak sayı giderek artacak. Bugün 5 yarın 10-15'i bulacak" diyen Yetkin, Türkiye'nin özellikle ikinci el konutta yabancılardan çok talep gördüğünü belirtti. Bu durumun kayıt dışı emlakçıları harekete geçirdiğini ifade eden Yetkin, "Daha inşaat bile başlamadan proje üzerinden satış yapıyorlar. Biz elimizden geleni yapıyor ve alıcıları uyarıyoruz. Ama daha ötesi için yaptırım gücümüz yok" dedi. Yetkin yabancı yatırımcıların konut alırken öncelikle dikkat etmeleri gereken 3 noktayı da şöyle sıraladı: "Danışmanlık hizmetini mutlaka dernek ve esnaf odalarına kayıtlı resmi emlak müşavirlerinden alın. Satın alacağınız konutun bedelini ve bölgeyi eksperler aracılığıyla araştırın. Böylece ucuz bir bölgeden fahiş fiyata konut alımı yapmayın. Konutun belediyeden Yapı Kullanım İzin Belgesi olup olmadığını mutlaka öğrenin." |
||||||||||||||||||||||||||||||||
EVİN
VAR MI VERGİN (DERDİN) VAR Zuhal
KIZILOT STAR 21.09.2006 Hem de bir tane değil o kadar çok ki... Üstelik bir yandan da gelmeye devam ediyor. İsterseniz, yakında gelecek olanlardan başlayıp, tek tek açıklayalım. Yol, park ve metro vergisi Yakında ‘İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanunu’ diye bir kanun çıkacak. Bu kanunla ilgili tasarıya göre; evinizin yakınından yol geçmesi, park, metro ya da raylı sistemi yapılması halinde, ‘rant vergisi’ ödeyeceksiniz. Evinizin değeri yükselmiş sayılacak ve yeni değeri üzerinden, daha çok emlak vergisi ödeyeceksiniz. Evinizin vergisi yüzde 50 artacak Evi olanları, 2007 yılında bekleyen bir başka sürpriz daha var. Evinizin emlak vergisi oranı, yüzde 50 oranında arttırılıyor. Buna göre, evinizin binde 1 olan vergi oranı, binde 1.5’e yükselecek. Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde (örneğin; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa gibi illerde) evi olanların, binde 2 olan emlak vergisi oranları, binde 3’e yükseliyor. Bu artış sadece evleri kapsamıyor. Ev dışındaki binaların, arsaların ve arazilerin de emlak vergisi oranı da artırılıyor. Buna göre; Katılım payı Evi olanlar, belediyelere yol yapımında ‘yol yapımına katılım payı’ su getirilmesi halinde de ‘su harcamalarına katılım payı’ adı altında katılım payı ödeyecekler. Büyükşehir Bel. Diğer Bölgeler Konut Dışı Binalarda Binde 6 Binde 3 Arsalar ‘ 10 ‘ 5 Araziler ‘ 4 ‘ 2 Evinize değerleme artışı 2007 yılında, evinizin ödenecek emlak vergisi oranı yüzde 50 artıyor. Ancak olay bununla bitmiyor. Bir de evinizin, değeri yükseltiliyor. 2006 yılında, başta İstanbul olmak üzere bazı belediyeler, emlak vergisi değerini, 2002 yılı değerine göre 30 katına (yüzde 3000) ulaşan artışlar yaptı. Vatandaşların, bu değerlere itiraz hakkı olmadığı için, yüksek değerler, bir çok yerlerde, olduğu gibi kaldı. Bu arada 12 Temmuz’da çıkan bir kanun ile emlak vergisi değerlerinin düzeltilmesi istendi. Ancak bazı belediyeler, ‘indirim yerine bindirim’ yaptılar. Buna bağlı olarak da 2006 yılı için ilave vergi istiyorlar. 2007 yılında da 2006 yılının yükseltilen değerleri, ‘yeniden değerleme oranına göre’ yükseltilecek. Yükseltilmiş değerler üzerinden de yüzde 50 arttırılmış emlak vergisi oranına göre, vergi hesaplanacak. Çöp vergisini unutmayın Evi olup kendisi oturanlar ya da kiralık bir evde oturanlar, su parası öderken, su faturasının içinde bir de Çevre Temizlik Vergisi (çöp vergisi) ödeyecekler. Çöp vergisi, tükettiğiniz suyun metre küpü başına, büyük şehir belediyelerinde 20 Yeni Kuruş, diğerlerinde 15 Yeni Kuruş olarak hesaplanacak. Bir de katkı payı var 2007 yılında, evi olanlar, 2007 yılında bir de ‘katkı payı’ ödeyecekler. 2007 yılı emlak vergisi ile birlikte, bu verginin yüzde 10’u oranında ‘Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı’ ödenmesi gerekiyor. Evinizin önüne otopark vergisi İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’na göre; otomobiliniz geçici olarak sokağa, caddeye ya da evinizin önüne park etmeniz durumunda; Her taşıt için saatte 2 YTL. Her taşıt için günlük 7 YTL. vergi benzeri ‘geçici kullanım harcı’ ödemeniz söz konusu olacak. Yazımızın başlığında ‘Evin var mı vergin (derdin) var’ demiştik. Ne dersiniz? Haksız mıyız? 21.09.2006 STAR GAZETE Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
CİNGÖZ
KİRACI KAPI DIŞARI
Zuhal KIZILOT STAR
20.09.2006 Kiracı - kiralayan çekişmesi yılların sorunu... Hangisini dinlerseniz dinleyin, karşı taraf hep haksız çıkar. Her iki taraf da kira sözleşmesini yaparken, kendileri açısından azami avantajları sağlamak, daha da önemlisi kendisini güvence altına almak ister. ‘El elden üstündür’ sözünden de anlaşılacağı gibi kimin daha güçlü ya da açıkgöz olduğu, zamanla ortaya çıkar. Bugünkü konumuz, yaşanmış bir olayla ilgili. Aslında benzeri yüzlercesi hatta binlercesi yaşanan olayımızda, cingöz kiracı, devir yetkisi olmadığı halde, gayrimenkulü bir başkasına devrediyor. Kira sözleşmesine de kiralayanın yani mal sahibinin imzasını atıyor. Aylar sonra mal sahibi olayı öğreniyor. Öğrenince de bakın neler oluyor... Tahliyede izlenecek yol Tecavüz veya müdahaleyi yani gayrimenkulünüzün yetkisi olmayan kiracınız tarafından kiraya verildiğini öğrendiğiniz günden itibaren 60 gün içinde, idari makama başvurmanız gerekiyor. Burada ‘idari makam’ dan anlaşılması gereken illerde valiler, ilçelerde de kaymakamlar oluyor. Bunlar, görevli memurlar kanalıyla, kiracıyı kısa sürede kulağından tutup atıyor, gayrimenkulünüzü de size boş olarak teslim ediyorlar. Uygulama şu şekilde oluyor: 1-) Başvuru üzerine, karar vermeye yetkili kişiler veya bunların görevlendireceği bir veya birkaç memur tarafından yerinde (gayrimenkulün bulunduğu yerde) soruşturma yapılıyor. Eğer başvurunuz bu Kanun kapsamında değilse ve bu durum, başvuru dilekçelerinizden anlaşılıyorsa, yerinde soruşturma yapılmadan yazılı olarak reddediliyor. 2-) Soruşturma her halde 15 gün içinde tamamlanarak karara bağlanıyor. 3-) Kararın uygulanmasına gelince, tecavüz ya da müdahalenin önlenmesi hakkındaki kararlar, karar vermeye yetkili amirlerce görevlendirilecek infaz memuru tarafından, taşınmaz malın yerinde ve o andaki durumu ile mal sahibine teslim edilmek suretiyle yerine getiriliyor. 4-) Karar gereğinin, kararın infaz memuruna geldiği tarihten itibaren en geç 5 gün içinde yerine getirilmesi zorunlu. 5-) Karar gereğinin yerine getirilmesi, cingöz kiracının kapı dışarı edilmesi anlamına geliyor. Demek ki fuzuli olarak gayrimenkulünüzü işgal eden kiracıyı, kısa ve pratik bir yolla çıkartmak mümkün. Kiracı, yanlış bir yola girdiğinde, mal sahibinin başvurusu üzerine, ilgili makamlar hemen devreye giriyorlar ve kiracıyı, kısa sürede kapının önüne koyup gayrimenkulü boş olarak mal sahibine teslim ediyorlar. 20.07.2006 |
||||||||||||||||||||||||||||||||
YABANCILARA
GAYRİMENKUL SATIŞINA SIKI TAKİP
25 Ağustos 2006
haber7.com Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, yabancılara gayrimenkul satışının yoğun olduğu bölgelerden başlamak üzere yurt genelinde, yabancılara gayrimenkul satışıyla ilgili tüm bilgilerini güncelleyecek. Yeni veriler ışığında bilgisayar programı oluşturulacak ve gelişmeler, merkezden günlük takip edilebilecek. Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili Zeki Adlı, yabancılara gayrimenkul satışının en yoğun olduğu bölgelerden Antalya, Alanya ve Didim'deki tapu ve kadastro yetkilileri ile Ankara'da toplantı yaptı. Bu bölgelerde yabancılara yapılan satışlar ve uygulamalar hakkında detaylı bilgi alan Adlı, satışa ilişkin merkezdeki ve yereldeki bilgilerin karşılaştırılarak, güncellenmesini istedi. Adlı, sağlaması yapılan veriler üzerinden gelişmelerin günlük takip edilebilmesini sağlayacak bir bilgisayar programı hazırlanması talimatı verdi Sorularını yanıtlayan Adlı, yabancılara yönelik emlak hareketliliğin yoğun olduğu illerden başlamak üzere yurt genelinde bir çalışma yürüteceklerini bildirdi. Yurt geneline yabancılara yapılan gayrimenkul satışıyla ilgili tüm verilerin güncelleneceğini ifade eden Adlı, şöyle konuştu: “Tüm tapu sicil müdürlüklerindeki kütükleri taratacağız. Yabancılara kayıtlı gayri menkullerle ilgili merkezde, elimizde bulunan bilgileri, mahaline göndereceğiz, (bunları güncelleyin) diyeceğiz. Varsa bir problem; yani güncel değilse, hata yapılmışsa, kendi kayıtlarıyla karşılaştırıp düzeltmeleri yapacaklar, son şeklini verip bize gönderecekler. Bilgiler zaten bilgisayar ortamında gelecek. Bunları, hazırlanacak bilgisayar programına aktaracağız. Gelişmeleri, buradan günlük takip edebileceğiz.” Adlı, program sayesinde yasada, illerdeki satış için öngörülen binde 5 sınırının da otomatik olarak devreye gireceğine dikkati çekti “TAKBİS'E AĞIRLIK VERİLECEK” Zeki Adlı, Tapu Kadastro Bilgi Sistemi Projesi'nin (TAKBİS), yabancılara yönelik gayrimenkul hareketliliğinin fazla olduğu bölgelerde yaygınlaştırılacağını belirterek, çalışmaları hızlandırdıklarını söyledi. Adlı, ”Yabancılara gayrimenkul satışı genelde sahil bölgelerinde oluyor. Oralarda TAKBİS'in yaygınlaştırılması ile ilgili çalışma yapıyoruz. Pazartesi günü de bununla ilgili toplantı yapacağız” dedi. Tapu ve kadastroda bilgi sisteminin kurulmasını öngören proje sayesinde, hareketlerin, merkezden “anında” görülebileceğini ifade eden Adlı, bu proje hayata geçirildiği zaman, süreci takip için oluşturacakları bilgisayar programına da ihtiyaç kalmayacağını söyledi. Adlı, otomasyonu 1 yıl içinde tamamlamayı planladıklarını söyledi |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Gecekonduda
çalışan iş makinesine el konulacak
Hürriyet_28.06.2006
Hükümet, gecekondu ve kaçak
bina yapımını önlemek için çıkardığı
yasalara bir yenisini ekledi. AKP Grup Başkanvekili Faruk
Çelik’in, İmar Kanunu’nda değişiklik
teklifine göre, gecekondu yapımında kullanılan iş makinelerine
el koyulabilecek. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
Kameralı
rüşvet Vatan_28.06.2006 İzmir Urla Tapu Müdürlüğü'nde klima ve duvara yerleştirilen gizli kamerayla yapılan rüşvet operasyonunda 15 kişi gözalına alındı İzmir'in Urla İlçesi'ndeki Tapu Sicil Müdürlüğü'nde, klimayla duvara yerleştirilen gizli kamera ve 'böcek' tabir edilen dinleme cihazlarıyla takibin ardından rüşvet operasyonu yapıldı. Aralarında İlçe Tapu Sicil Müdürü Mehmet Sami Öztekin ile belediye meclis üyesinin de aralarında olduğu 15 kişi gözaltına alındı.MAHKEMEDEN İZİN ALINDI Urla'da Tapu Müdürlüğü'nde rüşvet alındığı ve işlerin zamanında halledilmediği yolundaki ihbarlar üzerine savcılık talimatıyla çalışma başlatıldı. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alınan kararla Urla Emniyet Müdürlüğü ekipleri 10 gün Önce teknik takip için harekete geçti. Gece geç saatlerde Tapu Müdürlüğü'ne giren polis, Müdür Öztekin'in odasındaki klimayla çalışanların bulunduğu bölümdeki duvara görünmeyecek şekilde gizli kamera ve dinleme cihazı yerleştirdi. Takip sonrası 20 polis dün Tapu Müdürlüğü'ne baskın yaptı. 15 KİŞİ GÖZALTINDA Baskında Tapu Müdürü Öztekin, müdür yardımcıları Mehmet Akkuş, İbrahim Akbaş, Halil Yavaş, şef Şeyhmus Gök, memurlar Halil Uysal, Yıldız Yapıcıoğlu, Arzu Karatay, geçici işçi Nilay Acar, sözleşmeli işçi Işın Karadağ, rüşvet aldıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Genişletilerek sürdürülen operasyonda, ilçede takipçilik ve emlakçilik yapan R.Ö., Kızılay İlçe Şube Başkanı ve aynı zamanda emlak işiyle uğraşan Yüksel Aydıntepe, emekli tapu sicil müdürü Ali Girgin, DYPden belediye eski meclis üyesi Ali Ergin ile CHPli belediye meclis üyesi ismet Hoyman da gözaltına alındı. Yakını ameliyat olacak olan ve ilçede takipçilikle emlakçilik işi yapan Ahmet Aygün'ün ise daha sonra gözaltına alınacağı belirtildi. Emniyet yetkilileri, müdürlükteki rüşvet alışverişinin kameralara, konuşmaların ise dinleme cihazlarına takıldığını soruşturmanın çok yönlü devam ettiğini kaydetti. 4 GÜN EK GÖZALTI SÜRESİ Operasyonun ardından kapatılan Tapu Müdürlüğü'nde yarın işlemlerin İzmir'den ve çevre ilçelerden gidecek geçici görevlilerce yapılacağı bildirildi. Öte yandan gözaltındaki zardılar için 4 gün ek gözetim süresi alındığı, soruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi Haber:
Taylan YILDIRIM
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
MAKETE
BAKIP EV ALMAYA KALKMAYIN Milliyet 10.01.2006 haber7.com' dan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, konut kredisi alacakları uyardı. "Makete bakıp ev alınmaz" diyen Bilgin'in, kredi veren bankalar için de risk konusunda söyleyeceği bir dizi söz var. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, 2005 yılının yıldızı olan konut kredileri konusunda önemli uyarılarda bulundu. Bilgin, boş araziler göstererek buralarda inşa edilecek büyük sitelerin güneş gören dairelerinin maketler üzerinden satılıp, bu konutlara kredi verilmesini doğru bulmadığını söyledi. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye'de mortgage sisteminin (ipoteğe dayalı uzun vadeli konut kredisi) sağlıklı bir şekilde işlerlik kazanabilmesi için toplumun ilgili tüm kesimlerine sorumluluk düştüğünü belirterek, bu konuda bankacılık sektörünün de risklerini iyi hesaplaması gerektiği uyarısında bulundu. Bilgin, "Sistemin ülke ekonomisine beklenen faydayı sağlaması açısından hem vatandaşa, hem biz ilgili kamu otoritelerine hem de üretici ve tüketicilere kaynak sağlayan bankalara önemli görevler düşüyor" dedi. Bilgin, yasa tasarısı Meclis'te bulunan ve şubat veya mart aylarında çıkması beklenen ipoteğe dayalı konut kredilerinin uzun vadeli krediler olduğunu belirterek henüz inşaatına başlanmamış projelerden ev seçen tüketicilerin proje sahibi firma konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. 'Temeli atılmamış eve kredi' Bankaların pazar payı için gayri safi milli hasılanın yüzde ikisi oranındaki konut kredilerinde kıyasıya rekabete girdiğini anlatan Bilgin, sektörün risklerini yakından izlendiklerini söyledi. BDDK'nın görevlerinden birinin de bankaların mali güçlerini gözetmek olduğunu kaydeden Bilgin, şöyle konuştu: "Daha temeli atılmamış binanın finansmanını sağlarken veya bir çayırlıkta yükselecek olan sitenin bilmem kaçıncı kattaki güneş alan dairesine konut kredisi verecekseniz, bunu çok iyi analiz etmek zorundasınız. BDDK olarak bu konularda demeç veren, yorum yapan bankalarımızın değerli yöneticilerinin tüm konuşmalarını, satır aralarına kadar takip ediyoruz. Eğer banka ve sektör açısından bir risk tespit edersek gereken uyarıyı yaparız. Kurum olarak görevimiz bankaların yöneticilerine rağmen bankaların mali güçlerini korumaktır." 'Banka, geleceğini düşünmeli' 2005'in ilk 10 ayında yüzde 283,6 artış gösteren konut kredilerinde faizin ticari kredilere göre daha düşük olduğunu belirten Bilgin, ticari amaçla konut kredisi alınması ve bankanın da buna göz yumması halinde idari ve cezai anlamda ne yapılması gerekiyorsa bunun yapılmasından kaçınılmayacağını söyledi. Bilgin, "Bankalarımızın büyümesini ve bu kredilerin artmasını canı gönülden isteriz. Ancak hesaplama ve teminatlarını düzgün yapmaları şart. Birbirleriyle yarışlarında bankaların geleceklerini feda etmelerine izin vermeyiz" dedi. 'Krediye göre jestiyon' Bazı bankaların geçmişte sektöre
çok da yarar getirmediği anlaşılan bazı yöntemleri
çalışanlarını motive etmekte hâlâ
kullandığını ifade eden Bilgin, konut kredisinde yanlış banka, şube ve
departman hedefi verildiğini söyledi. 'Veznede ne ödeyeceğini sor' Bankalar arasındaki rekabet nedeniyle konut kredisi
faizlerinin 2005'te hızlı düştüğünü
belirten Bilgin, tüketicileri banka seçerken sadece
faiz değil kredinin diğer maliyetleri konusunda da bilgi alarak karar
vermeye çağırdı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KUŞ GRİBİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ
06 Ocak 2006 Hürriyet Kuş gribinden basit önlemlerle korunmak mümkün. Konuyla ilgili en çok sorulan soru ise "tavuk eti yiyebilir miyiz?" İşte 10 soruda merak edilen her şey ve yanıtları. Kuş gribinde ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, solunum güçlüğü ve zatürree gibi solunum sistemine ait belirtiler görülüyor. Kuş gribinden basit önlemlerle korunmak mümkün. Konuyla ilgili en çok sorulan soru ise "tavuk eti yiyebilir miyiz?" Hastalık görülen bölgelerdeki hayvanlar asla yenmemeli. Diğer bölgelerde ise iyi pişmiş, kesim, temizleme, hazırlık aşamalarında enfeksiyon bulaşma riski olmayan kümes hayvanları rahatlıkla yenebilir. 1) Kuş gribi nedir? - İnsan ve diğer canlı türleri gibi kanatlı hayvanlar da gribe yakalanabiliyor. Kuş gribinin 15 ayrı çeşidi var. Alarma yol açan ve Türkiye’de de tespit edilmiş olan ölümcül kuş gribi virüsü H5N1 ailesinden gelen virüs. Göçmen kuşlar -özellikle de yaban ördekleri- virüsün doğal taşıyıcıları. Kuş gribi virüsü en çok kümes hayvanlarını etkiliyor. 2) Hastalık hayvanlar arasında nasıl bulaşır? - Göçmen kuşlar virüsü bağırsaklarında taşır, ama kendileri hastalığa yakalanmazlar. Enfekte kuşların salya, burun akıntısı ve dışkılarıyla doğrudan veya bu salgılarla kirletilen materyalle temas eden evcil kanatlı hayvanlar ise hastalığa yakalanabilir. Hastalık bu hayvanlar arasında hızla yayılır ve bütün sürünün ölümüyle sonuçlanabilir. Kuş gribinin kanatlı hayvanlardaki kuluçka süresi ortalama 3-5 gündür. 3) İnsanlara nasıl geçiyor? - Kuş gribi, hasta ve hastalıktan ölmüş hayvanlarla yakın temas halindeki insanlara bulaşabilir. Bu hayvanların gözyaşı, burun akıntısı, boğaz akıntısı veya dışkısıyla temas edenler de hastalığa yakalanabilir. Ayrıca bu atıklarla kirlenen yüzeylerle temas etmek ya da havayı solumak da hastalığı insanlara bulaştırabilir. Virüs insana geçtikten 2-4 gün sonra hastalık ortaya çıkar. 4) Kuş gribinin belirtileri neler? - Ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, öksürük, solunum güçlüğü ve zatürree gibi solunum sistemine ait belirtiler görülür. Ender de olsa karın ağrısı ve ishale de rastlanabilir. 5) Virüsün bulaştığı herkes ölür mü? - Zamanında teşhis edilip tedaviye başlansa bile ölüm riski yüzde 58’i buluyor. 6) Hastalık insandan insana bulaşıyor mu? - Bu ihtimali doğrulayacak resmen açıklanmış ya da kanıtlanmış bilimsel bir veri yok. Ancak virüsün mutasyona uğrayıp bir salgına yol açmasından korkuluyor. 7) Kuş gribinin aşısı var mı? - Henüz kesin sonuç veren bir aşı yok. Fakat kuş gribinin H5N1 türüne koruma sağlayan aşı prototipleri -ön ürünleri- üretilmeye başlandı. 8) Tedavisi var mı? - Oseltamivir ve zanamivir etken maddeli iki ilaç, piyasadaki isimleriyle "Tamiflu" ve "Relenza" kuş gribi virüsüne karşı etkili. Her iki antiviral ilacın ilk 48 saatte kullanılmasının yaşamsal önemi var. 9) Tavuk ve yumurta yiyebilir miyiz? - Evet. İyi pişmiş, kesim, temizleme, hazırlık aşamalarında enfeksiyon bulaşma riski olmayan kümes hayvanları rahatlıkla yenebilir. Hastalık görülen bölgelerdeki hayvanlar ise asla yenmemeli. Yumurtaların kabuğu sabunlu suyla yıkanmalı ve 70 derecede en az 5 dakika pişirildikten sonra yenmeli. 10) Kuş gribinden korunmak için ne yapmalıyız? Kanatlı hayvan yetiştiricileri eldiven, maske, gözlük takarak ve koruyucu elbise giyerek çalışmalı. Eller sık sık bol su ve sabunla iyice yıkanmalı. Kanatlı hayvan etleri ve yumurtaları, iyice pişirildikten sonra tüketilmeli. Hasta veya ölmüş hayvanlarla temastan kaçınılmalı. Kanatlı hayvanların salya, burun akıntısı, boğaz akıntısı, dışkısı gibi materyallerine veya bu materyallerle kirlenen yüzeylere temas edilmemeli. Ölen kanatlı hayvanlar yakılmalı veya derin çukurlara gömülüp üzerine sönmemiş kireç dökülmeli. Hastalıktan ölen insanlar da kireçlenerek gömülmeli. Hastalığın görüldüğü yerlere seyahat edilmesi halinde, kanatlı hayvan çiftliklerinden ve pazarlarından uzak durulmalı. Kuş gribi olduğu veya kuş gribinden öldüğü doğrulanmış hayvanlarla, koruyucu önlem almadan temas eden kişiler, hekim önerisiyle ilaç alabililer. Kuş gribi için danışma adresleri Kuş gribiyle ilgili bilgi almak isteyenler, bulundukları illerin sağlık il müdürlüklerine başvurabilir, 184’ü de arayabilirler. İnternetten aşağıdaki adreslerden yararlanabilir. www.saglik.gov.tr Hürriyet KUŞ GRİBİNE KARŞI 10 ÖNLEM 05.01.2006 Milliyet Kuş gribinden resmi ölümler başladı. Paniğe kapılmaya gerek yok. Peki hastalığa karşı vatandaşlarımızın nasıl davranması gerekiyor? Akdağ "Hayvanlarla temas eden herkes ellerini bol su ve sabunla yıkamalı, kesinlikle şüpheli ölen kanatlı hayvanlar tüketilmemeli, hayvan ölümleriyle ilgili ihbarlar Tarım Bakanlığı'nın ilgili bölümlerine yapılmalı" dedi. Akdağ, daha önce yaptığı açıklamada, 10 maddelik şu reçeteyi önermişti: 1- Çarşıdan, pazardan canlı tavuk veya hindi almayın. 2- Kesiminden market rafına kadarki zincirin her aşamasında denetimden geçen markalı kanatlı hayvan ürünlerini tercih edin. 3- Tavuk, hindi, benzeri kanatlı hayvan ürünlerini 70 - 80 derecede pişirerek yiyin, içlerinin iyi piştiğinden emin olun. Kanatlı hayvan etleri ve yumurtaları (70 derecede 5 dakika) iyice pişirildikten sonra tüketilmelidir. 4- Yumurtaları yıkadıktan sonra pişirin. 5- Çiğ tavuk, hindi veya benzeri çiğ ürünlere çıplak elle dokunduysanız, ellerinizi mutlaka sabunlayın. 6- Çiğ kanatlı hayvanlara çocukların dokunmasını önleyin. 7- Ev hayvanlarınız varsa çocukların dokunmasına engel olun. 8- Kanatlı hayvan çiftliklerinde çalışıyorsanız, hayvanlara çıplak elle temas etmeyin. 9- Kanatlı hayvan çiftliklerinde çalışıyorsanız normal grip aşısı olun. 10- Kendiniz veya yakınlarınızla ilgili kuşku taşıyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. Bunun yanı sıra hasta veya ölmüş hayvanlarla temastan kaçınılması, kanatlı hayvanların salya, burun akıntısı, boğaz akıntısı, dışkısıyla kirlenen yüzeylere temas edilmemesi, ölen kanatlı hayvanların yakılarak veya derin çukurlara gömülüp üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülmesi gerektiği kaydedildi. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
HANGİ EVRAK
KAÇ YIL SAKLANMALIDIR? Ömür boyu saklanması gereken evraklar da vardır ama gereksiz evrakları biriktirip gereksiz yığınlar oluşturmanın da bir anlamı yoktur? peki hangi evrak kaç yıl saklanmalı diyorsanız, işte size rehber:
Hayat
boyu saklanması gereken evraklar 30
yıl saklanması gerekenler |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KONUT KREDİSİ
ALACAKLARA UYARI!.. imedya
07,12,2005 Konut kredisinde faizlerin 0.99'a inmesiyle birlikte bankaların kredi verme yarışı hızlandı. Kredi alırken nelere dikkat etmek gerekiyor? İşte size konut kredisi rehberi Bankaların konut kredileri faiz oranları her geçen gün inerken, konut kredisi rekabeti iyice kızışmış durumda. Peki kredi alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini, kredi türlerinin avantajlarını ya da hayat sigortası yaptırıp yaptırmamanız gerektiğini ne kadar biliyorsunuz? Örneğin 'pursantajlı' kredilerde daha uygun borçlanmak mümkün.. Uzmanlar uyarıyor ; alınırken cazip gelen kredi, ödenmesi sürecinde büyük sıkıntı yaratabilir. Her geçen gün konut kredilerindeki faiz oranları düşerken , (Kira öder gibi konut sahibi olun) propagandası ile yola çıkılan uygulamada, tüketiciler yanlış yönlendirilebiliyor..."Kredi ile konut sahibi olmak isteyenler, bankalarda kredi çekmeye başlayınca, konut fiyatları da iki misli arttı. Yani vatandaş önceden bir liraya alacağı konut için şimdi üç lira ödemek zorunda kaldı. Bunun için yeni bir projeden konut alacakların, kredinin 'pursantajlı' olup olmadığını öğrenmesi gerekiyor. Sigorta primleri: Yukarıda sıralanan kesintilerden hayat sigortası, DASK ve konut sigortası, müşterilerden yıllık olarak isteniyor. Bunun için bunların priminin ne kadar olduğu ayrıca önemli. Sigorta primleri yaşa, gelir seviyesine, konutun bulunduğu bölgenin deprem riskine ve konut fiyatlarına göre değişir. Pursantajlı kredi avantajlı: Pursantajlı kredi, 'inşaat şirketinin bir banka ile anlaşarak, inşaat finansmanını, konut satın alanların kredileriyle finanse etmesi' anlamına geliyor. Diyelim ki 20 yıllık kredi kullandınız. Projeniz 18 ayda bitecek. Ödediğiniz peşinat çoğu zaman arsa payı olarak inşaat şirketinin oluyor. Banka inşaat şirketine çekilen kredileri bir defa da ödemiyor. Tıpkı devlet müteahhitliğinde olduğu gibi aylık hakediş yöntemiyle kredi veriyor. Böylece aylık kredi faizleri daha düşük oluyor. Normal konut kredisi kullanıldığında aylık faiziniz 1.10 civarındaysa bu yöntemle aylık 0.75 ile 0.80 arasında kredi kullanılabiliyor. İcradan satışta vergi yüksek: İcradan satışlarda yüzde 18'i KDV ve yüzde 11'i ceza ve tevkif evleri kesintisi olmak üzere yüzde 29'luk kesinti var. Bu da 100 bin YTL'lik konutta 29 bin YTL anlamına geliyor. Banka komisyonuna dikkat: Kredi uygulamalarına baktığımızda bazı bankaların yüzde 0.5 ile 2 arasında değişen oranlarda komisyon aldığı görülüyor. Bunlar diğer komisyon ve ücretlerden ayrışan kredi komisyonu denen ücretler ve onaylanan kredi tutarına göre belirleniyor . Ancak alan bankalar ismine her zaman kredi komisyonu demediği için tüketicinin kredi tutarına göre değişen sigortalar dışında kalan ödemelerinin toplamına bakmaları gerekiyor. Kredi verecek kuruluşlar artacak: Şimdilik sadece bankalar ve BDDK'nın izin verdiği kuruluşlar konut kredisi kullandırıyor. Mortgage geldiğinde ise BDDK'dan yetki alan her kuruluş kredi kullandırabilecek. Bu rekabetle birlikte yüzlerce alternatif ürün gelecek. Ücret kalemlerini öğrenin: Kredi kullananlardan şu ücretler isteniyor: Komisyon, BSMV, dosya parası, istihbarat ücreti, başvuru ücreti, ekspertiz ücreti, işlem ücreti, konut sigortası, hayat sigortası ve DASK. Kredi kullanacağınız bankaların bunların hangilerini istediğini araştırın. Ayrıca hangisine ne kadar istediğini de... Çünkü bunlar için istenilen rakamlar bankasına göre değişiyor. Hayat sigortasından şaşmayın: Ucuzluğu dolayısıyla bazı bankalar, kredi verenlere hayat sigortasını zorunlu tutmuyor. Ferdi kaza sigortasını da kabul ediyor. Ferdi kaza sigortasında primler daha düşük. Ama kapsamı sınırlı. Kredi kullanan vefat ettiğinde, vefat nedeni ferdi kaza sigortası kapsamında değilse, banka kredi borcunu kapatmak için evi satışa çıkarmak zorunda. Hayat sigortasında ise 100 bin YTL'lik kredi kullanan birisinin vefat etmesi durumunda, sigorta şirketi borcu kapatıyor. Ayrıca ödenen ana parayı - diyelim ki 20 bin YTL olsun - yakınlarına veriyor.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
ÇÖPE
EŞYA ATARKEN DİKKAT!
A.A. 17 Ekim 2005 12:44
haber7.com İngiltere'de 18 milyon kişinin, çöpe attıkları evraklarıyla dolandırıldıkları açıklandı. Metropolitan polis örgütünün açıklamasında, ev çöplerinin yüzde 77'sinde ev sahiplerinin banka ve kredi kartı ayrıntıları gibi kişisel bilgilerini içeren evraklarının bulunabildiği, dolandırıcıların çöplerden elde ettikleri evraklarla kolayca bir başkasının kimliğine bürünebildikleri belirtildi. Böylece başkalarının adına kredi kartı çıkarıldığına, konut kredilerine başvurulduğuna ve benzeri pek çok dolandırıcılık yapılabildiğine işaret eden polis yetkilileri, bu suç türünün yıllık hacminin 1 milyar sterlin (yaklaşık 2,4 milyar YTL) olduğunu söylediler. Bazı kurbanların dolandırıldıklarını anlamalarının
yıllar alabildiğini belirten yetkililer, dolandırılanların durumu
düzeltebilmeleri için ortalama 300 saatlik telefon
görüşmesi ve yüzlerce sayfalık yazışma
yapmaları, ayrıca uzun bir zaman ile çok para ve
çaba harcamaları gerekebildiğini hatırlattılar. Her
dört dakikada bir kimlik hırsızlığının yaşandığı İngiltere'de,
halka, ev değiştirmeleri halinde posta merkezlerine yeni adreslerini
bırakmaları, banka dökümü, maaş bordrosu ve
pasaport gibi önemli belgelerini yanlarında taşımamaları ve
çöpe attıkları her türlü belgeyi
okunamaz hale getirmeleri tavsiye edildi. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KAT MÜLKİYETİNE GEÇMEYENLER İKİ BİN YENİ LİRA CEZA ÖDEYECEK Afet harcamaları genel gider gösterilecek Kat
mülkiyeti kurulması için binaya ait fotoğraflar ile
bağımsız bölüm listesinin noterden tasdik zorunluluğu
kalkacak. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KİRA ARTIŞI ENFLASYON
ORANINI GEÇEMEYECEK
Hürriyetim.com
21.09.2005
7 YILLIK ÇALIŞMA, 649 MADDELİK YASA Yasa çalışmalarına 2 Nisan 1998 tarihinde başlandı. Prof. Dr. Turgut Akıntürk’ün başkanlığındaki komisyonda, çeşitli üniversitelerden, Adalet Sanayi ve Ticaret, Maliye Bakanlıklarından, Yargıtay’dan, Türkiye Barolar Birliği’nden ve Türk Hukuk Kurumu’ndan toplam 32 üye yer aldı. Çalışmalar kapsamında, 57 toplantı yapıldı. Yeni Borçlar Yasası Tasarısı 694 maddeden oluştu. Türk Borçlar Yasa Tasarısı'na göre, kira anlaşmaları bir önceki kira yılında ÜFE oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacak. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak. Türk Borçlar Yasa Tasarısı üzerinde 7 yılı aşkın süren çalışmalar sona erdi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tasarıyı önümüzdeki yasama yılı içinde yasalaştırmaya çalışacaklarını belirten Çiçek, TBMM’deki yasa görüşmelerinde de yasaya yönelik önerilerin dikkate alınacağını bildirdi. TÜRKÇE TÜRK BORÇLAR YASA TASLAĞI Daha önce "Borçlar Yasası" olarak anılan yasada ilk değişiklik, isminde yapıldı. Yasanın adı "Türk Borçlar Yasası" olarak değiştirildi. Yasada yer alan bazı sözcükler de Türkçe anlamlarında yer alda. Akit yerine sözleşme, tediye yerine ödeme, temerrün yerine direnim, munzam zarar yerine aşkın zarar sözcükleri tasarıda yer aldı. EŞ İZNİYLE KEFİLLİK DÖNEMİ Yeni Borçlar Yasa Tasarısı Taslağı, bir çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Taslak, kefillikte eş izni dönemini başlatıyor. Taslağın kefilliği düzenleyen maddesi, "Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak yarı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir" şeklinde düzenlendi. Ancak, kefalet, ticaret siciline kayıtlı bir işletmenin sahibi, bir kollektif ortaklığın ortağı, bir komandit ortaklığın sınırsız sorumlu ortağı, bir anonim ortaklığın yöneticisi veya müdürü, bir sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklığın müdürü veya bir limited ortaklığın yönetici ortağı tarafından işletmeyle ilgil olarak verilmişse, eşin rızası aranmayacak. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına neden olmayan değişiklikler için de diğer eşin rızası gerekmeyecek. KİRA SÖZLEŞMELERİNDE ÜFE GÖZ ÖNÜNE ALINACAK Tasarı, yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları da düzenlendi. Buna göre, anlaşmalar, bir önceki kira yılında ÜFE oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacak. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak. DEPOZİTO 3 KİRA BEDELİNİ GEÇMEYECEK Ev kiralarken, ödenen depozito 3 kira bedelinden yüksek olamayacak. Depozito, açılan ortak hesap üzerinden bankaya yatırılacak. Ancak, anlaşma halinde ya da mahkeme kararı ile bankadaki para taraflarca çekilebilecek. HİZMET SÖZLEŞMESİ Hiç bir yasanın kapsamına girmeyen işçilerin koşulları da Borçlar Yasası’nda düzenlendi. Bu işçiler için yapılacak hizmet sözleşmesi de Borçlar Yasası kapsamında düzenlendi. (ANKA)
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
YIKIM
VAR DİYE EVLERİ UCUZA ALIYORLAR "Kentsel dönüşüm" projesi çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından başlatılan yıkımlar, bazı kesimlerin işine yaradı. Büyükşehir, evlerinin belediye tarafından yıkılacağı söylentisi yayan meçhul kişilerin vatandaşların gayrimenkullerini çok ucuza almaya çalıştığı uyarısında bulundu. Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, İstanbul’da gerçekleştirilen yıkımların belirli bir plan çerçevesinde yapıldığı kaydedildi. Öncelikle deprem riski taşıyan binalar ile pilot bölgede yeni yerleşim yerleri oluşturmak amacıyla yıkımların yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, imar planlarında okul, yeşil alan olarak görülen ama zamanla gecekondu ile dolan bölgelerde de yıkım çalışmaları yürütüldüğü ifade edildi. Açıklamada, yıkım olacak bölgede vatandaşlara aylar öncesinden haber verilerek anlaşma yoluna gidildiğini ve uygun ödeme koşulları olan sosyal konutlar verildiği bildirildi. Bazı kişilerin, yıkımın gündemde olmadığı bölgelere vatandaşların korkutulduğunu, "Sizin de binanız kaçak Belediye kısa süre sonra burayı yıkacak ve hiçbir hakkınız olmayacak" söylemleriyle, gayrimenkullerini ucuz fiyattan almaya çalıştığı uyarısında bulunuldu. Bu tarz olayların son zamanlarda arttığına işaret edilen açıklamada, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak vatandaşlarımızı yanıltmayı amaçlayan bu tür söylentilere itibar edilmemesini ve doğru bilgilendirme için Beyaz Masa birimine başvurulmasını hatırlatırız" denildi. 03.08.2005 haberyedi24.com |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Hakim Beğ
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KONUT KREDİSİ MAĞDURU OLMAYIN Bankalar kredileri düşürerek, herkesi ev sahibi yapmaya başladı. Konut kredisinde patlama var. Bu patlamanın sonunda kullananlar da bankalar da yara alabilir. Nasıl mı?
Milliyet
Gazetesinden Güngör Uras'ın
Yazısı 20
Haziran 2005 (1) Halkımız
üzülmek istemiyorsa, havaya girmemeli. Aylık
taksitleri ödeyip ödeyemeyeceğini, vade sonunda
aldığı 100 bin YTL'ye karşı ne kadar toplam ödeme yapacağını
hesaplayarak bu işe girmeli. Sonra "Ben ödeyecek durumda
değilim, beni kandırdılar" diyerek ağlamamalı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KİRACIYA,BORÇLUYA,KEFİLE
İYİ
HABER!
haber7.com 18.04.2005
80 yıllık borçlar kanunu değişiyor. AB'ye uyumlu hale getirilen yeni borçlar kanunu tasarısında son rötuşlar yapıldı. Yeni düzenlemeyle işçi, kiracı, kredi alan ve kefil korunacak. Türkiye,
AB yolunda 1926 tarihli bir yasaya daha veda ediyor. Adalet Bakanlığı,
günün ekonomik ve sosyal gelişimi ne uyum sağlamak
amacıyla yeni borçlar kanunu tasarısı hazırladı. Mevcut
kanunun ağır olan dili sadeleştirildi, yeni maddeler eklendi, eski
maddeler güne uyarlandı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
ALINACAK
KONUTUN FİYATININ BELİRLENMESİNE 35 KRİTER VAR
Emlak uzmanlarına göre alınacak evin fiyatı belirlenirken dikkat edilmesi gereken en önemli kriterler şunlar: Arsa değeri, yapım maliyeti, kiraya verilmesi halindeki getirisi, aynı mevkideki konutların satış fiyatları... Bunlara dikkat etmeden karar verenin eli yanıyor EV ALMAK İSTEYENE EMLAK KILAVUZU / 1 Tebernüş Kireçci MİLLİYET 21.02.2005 Bir
konutun fiyatı nasıl belirlenir? Beşiktaş'taki bir daire
için 150 milyar lira az mı, çok mu?
Bakırköy'deki bir konuta 130 milyar lira ödenir mi?
Zekeriyaköy'de bir villaya 1 trilyon lira, Taşdelen'de başka
bir villaya 750 milyar lira verilir mi? Kadıköy'de
üç oda, bir salon dairenin fiyatı ne kadar olmalı?
Bu ve benzeri sorular uzatılabilir. Bir konutun fiyatı nasıl
belirlenmeli? Karşılaştırma Yapın Karşılaştırma
Yöntemi: Bu
yöntemin kullanılabilmesinin ön koşulu emlak
için güvenli sürüm değerinin var
olması gerekir. Ayrıca değerleri karşılaştırma için
seçilen taşınmazların niteliklerinin değeri saptanacak
taşınmazla aynı olması zorunlu. Değerleri karşılaştırmak
için seçilen taşınmazların değeri saptanan
taşınmaza göre farklı nitelikleri varsa, bu farklılıklar
parasal olarak fiyata yansıtılmalı. Satın Alırken Kendiniz de Değerleme Yapabilirsiniz Emlak uzmanları, konut fiyatı ile ilgili değerleme yaparken, 35 ayrı kriteri birleştiriyorlar. Böylece daha gerçekçi fiyatlar bulunuyor. Büyük yatırım ifade eden alımlarda değerlemeyi uzmanlara yaptırmak en doğrusu. Ancak bunun için parası olmayan daha küçük ölçekli alımlarda, alıcı, aşağıda listesini verdiğimiz kriterlere göre kendisi de bir araştırma yaparak yaklaşık sonuçlar bulabilir. Bu
35 Kriter Şöyle: |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Kredi Kartında 10 vurgun
yöntemi! (
A.A. ) 29.11.2004
Kredi kartı kullanımının artmasıyla kredi kartı dolandırıcılığı da tırmanışa geçti. Polis, kart sahtekarlarının en sık kullandığı 10 yöntemi tespit etti. En çok kullanılan yöntem, kartın kopyalanması... Kredi
kartı artık tüm yaşamımızı sarmış durumda. Nakit para yerine
banka/kredi kartı kullanmaya alıştığımız son yıllarda banka kartı 40
milyon, kredi kartı sayısı da 23 milyona yaklaştı.
Geçtiğimiz
yıl 571 milyon işlem adedi ile 42 katrilyon liralık harcama yapıldı.
Tüm bu kart harcamaları artarken doğal olarak bundan yasal
olmayan
yollardan kazanç elde etmek isteyenlerin sayısı da artıyor.
Son
olarak hafta sonu elegeçirilen yeni bir çete ile
birlikte
gözler yeniden kredi kartı dolandırıcılarına
çevrildi. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
BOŞUNA YAKTILAR,
TAPUSU BİZDE Önce Sırplar, sonra İsrailliler, ardından da Kürtler tapu kayıtlarını yaktı. Hedef, siyasî çıkarlar uğruna yüzlerce yıllık verileri silmekti. Fakat unuttukları bir şey vardı: Ortadoğu ve Balkanlar'ın tapusu Ankara'da. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Osmanlı tapularını önce Bosna Hersek'e, sonra da Filistin Hükümeti'ne verdi. Sırada Kerkük var. Milletvekilleri Lojmanları'nın da bulunduğu Oran'da çok sıkı korunan bir bina. Dışarıdan ne olduğu anlaşılmayan, yüksek duvarlarla çevrili, iki çelik kapıdan girilebilen, yangın söndürme tertibatı ve soğutma metodlarının bulunduğu bina özel bir güvenlik sistemi ile korunuyor. İçeri girebilmek için izin almak şart ve bu "ziyaret" güvenlik güçleri eşliğinde mümkün. Fakat bu binada ne altın, ne para, ne de maddi değeri olan evrak var. Burası Osmanlı'nın tapu kayıtlarının tutulduğu Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü binası. Osmanlı Topraklarının Her Karışı Kayıtlı Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu bu paha biçilemeyen kayıtlardan biri de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan toprak arşivleri. İstanbul'un fethinin ardından 1460 yılında tutulmaya başlanan ve Osmanlı coğrafî mirasının vesikası anlamına gelen binlerce ciltlik tahrir ve tapu kaydı, Genel Müdürlüğün arşiv binasında, 4 ayrı mahzende muhafaza ediliyor. İki çelik kapı, üç kilit ve özel güvenlik tertibatıyla korunan binada, 15-19. yüzyıl arasında Osmanlı şehir, kasaba ve köylerine ait parsellerin kullanım durumları, vergiye esas değerleri ve benzer bilgileri içeren 2322 defter bulunuyor. Cebelitarık'tan Viyana kapılarına uzanan bir coğrafyaya yayılan Osmanlı sınırları içinde kalan Arnavutluk, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Filistin, Hırvatistan, Irak, İsrail, Kıbrıs, Kosova, Libya, Lübnan, Makedonya, Romanya, Sırbistan-Karadağ, Suriye, Ürdün ve Yunanistan'ın tapu bilgileri bu mahzenlerde korunuyor. Toprak karşılığı vergi veya askerî yardım esasının uygulandığı Osmanlı yönetiminde, fethedilen topraklar, üzerinde yaşayan aile reislerinin ismi esas alınarak tahrir kayıtlarına geçiriliyordu. 25-30 yılda bir yapılan yoklamalarda yenilenen bilgilere göre de o topraklardan alınacak vergi belirleniyordu. Fetihlerde ele geçirilen toprakları has, tımar veya zeamet usulüyle tebaaya dağıtan Osmanlı yönetimi, tahrir defterlerine geçen kayıtlara göre halktan vergi, asker ya da askerî yardım alıyordu. Bu sistem 1847'de Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla özel mülkiyete geçilene kadar devam etti. Bu tarihten sonra ise tapu kayıtları tutulmaya başlandı. Defterhane-i Amire Kalemi ya da Defterhane-i Hakani Emaneti adıyla kurulan tapu idaresi, Cumhuriyet'in kurulmasının ardından Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü adını aldı ve arşivler de Defter-i Hakani'nin devamı olan Tapu Kadastro'da koruma altına alındı. "Bosna ve Makedonya'ya Mikrofilmle Kayıt Gönderdik" Bosna Hersek, İstanbul'un fethinden 10 yıl sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından topraklarımıza katıldı ve 1878'deki yaşanan Osmanlı-Rus harbine kadar idaremizde kaldı. Ruslarla yapılan savaşın ardından Avusturya- Macaristan yönetimine bırakılan Bosna ve bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil olan diğer topraklara ait tüm kayıtlar arşivlerde saklandı. 1992'de başlayan ve yıllarca süren savaşta, Bosnalılar çok acı çekti. Binlerce insanın hayatını kaybettiği, hayatta kalanların büyük kısmının mülteci konumuna düşerek evinden barkından koptuğu savaşta, araştırmacılara kaynaklık eden millî hafıza niteliğindeki tapu arşivleri de yok oldu. Osmanlı'dan kalan kayıtların bulunduğu Şarkiyyat Enstitüsü Sırp bombardımanı sonucu yıkıldığında, bir milleti köklerine bağlayan damarlardan biri de kesilmiş oluyordu. Savaş sonrası yaralarını saran ve yılların getirdiği tahribatı tamir etmeye çalışan Bosnalı yetkililer, yok olan kayıtların birer kopyasının bulunduğu Türkiye ile bağlantıya geçti. Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne iletilen talep üzerine arşivlerde bulunan tahrir ve tapu tutanakları mikro filmlere aktarılarak Bosna Hersek'e gönderildi. 16 ve 17. yüzyıla ait Tapu Tahrir Defterinden, Bosna, Hersek, Eflak, Kilis, Kırka, İznorvik sancaklarını içeren 14 Tahrir Defteri ve 1847-1918 yılları arasına ait 662 adet Tapu Zabıt Defterinden, Saraybosna, Hersek, Yenipazar, Kolaşin, Yenivaroş, Akova, İpek, Seniçe, Berat, Taşlıca, Prepol, Yanya, Travnik, Akhisar, Srebrenika, Plevne, Koniçe, Mostar, Bihke, Çelebipazarı gibi kazalara ait 899 bin 917 belgenin mikrofilmlerinin Bosna Hersek'li yetkililere teslim edildiğini belirten Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı, daha sonra Makedonya için de benzeri bir çalışma yaptıklarını ifade ediyor. Filistinli yetkililerin talebi üzerine başlatılan çalışmaların hâlâ devam ettiğini belirten Adlı, Kuzey Irak'ta Musul ve Kerkük'te yağmalanan tapu dairelerindeki tapuların asıllarının da arşivde bulunduğunu ve resmi bir talep olması durumunda ellerindeki belgelerin birer kopyasını yetkililere iletebileceklerini söylüyor. Mal Alımları Binde 3 Kadar Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinmesinin çok açık ve net şekilde izlendiğini söylüyor. Türkiye'de her isteyen kişinin istediği yerde, istediği şekilde gayrimenkul alamadığına işaret eden Adlı, "Bu iş çok titiz şekilde, hem hükümet hem ilgili kuruluşlarca koordinasyonlu ve sağlıklı şekilde izlenip değerlendiriliyor" diyor. Tapu Yasası'nda 19 Temmuz 2003'te yapılan değişiklikle bugüne kadar 48 ülkeden 7 bin 138 kişinin 6 bin 80 adet taşınmaz mal edindiğini kaydeden Adlı, bunun 5 bin 713'ünün satış, 445'inin ise intikal ve miras gibi nedenlerle edinilen mallar olduğunu söylüyor. Öte yandan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün Ankara Or-An'daki arşiv binasında bulunan binlerce cildin haşerelere karşı ilaçlandığını ve özel yangın tertibatıyla korunduğunu kaydeden Tapu Arşiv Daire Başkanı Dr. Tahir Aydoğmuş'a göre de yüzlerce yıl önceye ait bir kayda ulaşmaları için kendilerine il, ilçe, köy, pafta gibi gerekli bilgilerin verilmesi yeterli. Bu bilgiler doğru olduğu takdirde Kuyud-ı Kadime (eski kayıtlar) uzmanı 5 dakika içinde gerekli belgeye ulaşabiliyor. AKSİYON Ayşe Adlı 1.10.2004 Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
KAÇAK
YAPI ÇOK, YIKABİLEN YOK İçişleri Bakanı Aksu'dan 'Boğaziçi itirafları': Yıkım kararı alınan 1135 binadan yalnız 109'u yıkıldı, çünkü fiziki imkânlar yetersiz. Kaçak yapıların uydudan takibine de imkân yetmiyor RADİKAL - 09.09.2004/ANKARA/İSTANBUL - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, 'Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün imkânlarının yetersizliği' nedeniyle Boğaziçi'nde yıkım kararı alınan 1135 yapıdan 109'unun yıkılabildiğini açıkladı. İstanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin'in soru önergesine yanıt veren Aksu, 1 Ocak 1994'ten bu yana alınan 1135 yıkım kararının yerine getirilememesinin nedeninin; 'Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün fiziki imkânlarının yetersizliği' olduğunu söyledi. Müdürlüğün eleman sayısının az, ekipmanının yetersiz olduğunu belirten Aksu, bölgenin topografik yapısı da dikkate alındığında bu yıkımların yapılmasının mümkün görülmediğini ifade etti. Aksu, müdürlüğün, yıkımların ihale yoluyla yapılması için konuyu Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Yapı İşleri Müdürlüğü'ne ilettiğini belirterek, "Ancak talep edilen yıkım işlerinin ihale yoluyla yapılabilmesinin maliyet hesaplarının yapılarak bütçeden ödeneğin ayrılmış olması durumunda değerlendirilebileceğinin bildirildiği, bütçede ödenek ayrılmaması nedeniyle ihale işlemlerinin sonuçlandırılamadığı belirtilmekte" dedi. Aksu, Boğaziçi'nin uydu fotoğrafları ile kontrolünün de teknik olanaksızlıklar nedeniyle yapılamadığını belirtti. Mimarlar: Sadece bahane Mimarlar Odası Kentleşme ve Planlama Komitesi Yürütücüsü Yıldız Uysal bakanın açıklamalarını eleştirirken, fiziki nedenlerin bahane edildiğini öne sürdü. Uysal, "Yıkım için Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün maddi imkânları ve fiziki koşulları yetersiz olabilir. Ancak Büyükşehir Belediyesi'nin kaynağı var. Çiçek dikeceklerine önce bununla ilgilenseydiler. Kaçak binalar tamamen 'ilişkilerle' yapılıyor" dedi. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
TAPUSUZ ARSADA ŞÖHRETLER SİTESİ YENİ ŞAFAK 05.08.2004 Hazine'den gecekondu önleme projesi için alınan arazide kurulan kooperatife Tufan Algan, Tuncay Özkan, Şakir Süter, Yalçın Pekşen ve A. Vahap Munyar gibi ünlüler üye oldu. Adı skandallarla özdeş hale gelen Kavaklıda, Mülkiye Müfettişleri yeni bir rezaleti daha ortaya çıkardı. Kavaklı Belediye eski Başkanı Orhan Tıraşoğlu, Hazine'den gecekondu önleme projesi için arazi istedi. Hazine, Tıraşoğlu'nun isteğini, verilecek olan arazinin dargelirli vatandaşlara tahsis edilmesi şartıyla uygun buldu. Ancak Tıraşoğlu, bu araziyi Megakent Yapı Kooperatifleri Birliği'ne sattı. Birlikten ev sahibi olanlar arasında pek çok yargı ve basın mensubu var. Adalet Mensupları da Kondu Yasasından Yararlandı Mülkiye müfettişlerinin tespit ettiği isimler arasında Mehmet Öztosun (Cezaevleri Genel Müdür Yardımcısı), Reşat Şamiloğlu (Cumhurbaşkanlığı Kanunlar ve Kararnameler Genel Müdürü), Sıraç Aslan (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu eski Başkanı), Erol Büyüksoy (Adalet Başmüfettişi- Teftiş Kurulu Başkanı), Tufan Algan (Yüksek Seçim Kurulu Başkanı), Sadık Mollamahmutoğlu (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi), Nazmiye Doğan (Emekli Yargıtay üyesi), Avni Bilgin (Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı) gibi yargı mensupları var. Gazeteciler Başı Çekiyor Ancak listedeki en şaşırtıcı isimler, kamuoyunun çok yakından tanıdığı ünlü gazeteciler; Kenan Akın, Şakir Süter, Behiç Kılıç, M. Halit Çapın, Saadettin Teksoy, Semih Balcıoğlu, Bülent Özveren, Mazlum Göknel, Mustafa Mutlu, Şule Zeybek, A. Vahap Munyar, Tuncay Özkan, Baki Özilhan, Alpay Kabacalı, Şahin Alpay, Yalçın Pekşen, Haluk Şahin. Müfettişlerin hazırladığı listede 36 yargı mensubu ile 153 gazeteci ve yazar yeraldı. Gecekondu Kanunu'na Göre Hapis Cezası Verilebilir 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'na göre, gecekondu önlemek için alınan arazinin başka amaçlar için tahsis edilmesi suç kabul edilmekte. Arazinin tahsis edilebileceği kişilerin vasıfları da tek tek belirtildi Gecekondu Kanunu'nda. Kanuna göre, bu kişilerin yoksul olması, hiçbir gayrimenkulünün bulunmaması şartı var. Bu şartlara uymayan kişilere verilen tahsisli araziler ise geri alınıyor. Devlet bunun için hiçbir ödeme yapmıyor. Gecekondu önlemek için verilen arazileri bilerek alan ve satanlara ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Kooperatif Skandalına İl İdare Kurulu El Koydu Megakent Yapı Kooperatifler Birliği'nden ev alan ünlüleri bekleyen bir başka tehlike ise İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu'nun 25 Şubat 2004 tarihli kararı. Buna göre Kavaklı Belediye Meclisi'nin 1994'ten itibaren aldığı tüm kararlar iptal edildi. Dolayısıyla, Megakent Yapı Kooperatifleri Birliği'ne yapılan ve usulsüzlüğü Mülkiye müfettişlerince de tespit edilen tahsisler ortadan kalkmış oldu. Sayfa başına dön |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
DİKKAT!...ÖNEMLİ !...
KALP KRİZİ SIRASINDA KİŞİNİN KENDİNE YAPACAĞI
YARDIM HAYAT KURTARIYOR! |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
YENİ
İMAR YASASI TASLAĞINA
GÖRE
ZAMAN 28.06.2004 Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanan İmar Kanunu taslağına göre, doğal afetlerde yapılarda oluşan ağır hasar veya yıkım sebebiyle yaralanma ve can kaybı halinde müteahhitlere 10 yıl ağır hapis cezası ve 50 milyar lira para cezası uygulanacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İmar Kanunu’nda köklü bir revizyona hazırlanıyor. Üzerinde çalışılan yasa taslağına göre, doğal afetlerde çok sayıda vatandaşın ölümüne yol açan ve hiçbir yaptırım uygulamayan müteahhitlere ağır cezalar getiriliyor. Düzenlemeler şöyle: İmar planları en fazla 20 yıl geçerli olacak. İmar planına alınmış yerlerde, boş arsalar ile iskana elverişsiz hale gelmiş yapı sahiplerine, 2 yıl içinde plan ve yönetmeliklere uygun yapı yapma zorunluluğu bildirilecek. Bu süre içinde ruhsat başvurusu yapılmayan yerler kamulaştırılarak satılabilecek. Yerel yönetimler, afet riski olan yerlerde mevcut yapılaşmaya sınır getirilmesi veya kaldırılması gereken alan ve taşınmazların taşınmasını sağlayacak. Mevzuata aykırı inşa edilen yapılarda denetimden sorumlu kişilere, yapı denetimi sorumlu kişilerin uyarısına rağmen yapılmış yapılarda ise yapı sahibi ve müteahhide, ruhsatsız yapılarda da sahip ve müteahhide her birine 4 milyar liradan az olmamak üzere para cezası verilecek. Yapının süresi içinde mevzuata uygun hale getirilmemesi halinde yapı sahibi, şantiye şefi, denetim kuruluşu ortakları, müteahhide 1 yıla kadar hapis cezası verilecek. Yeni kanunun ardından yapı kullanma izni bulunmayan yapılara elektrik, su, kanalizasyon, telekomünikasyon, doğalgaz gibi hizmetleri götüren kuruluş yetkilileri de para cezasına çarptırılacak. Yapılarda oluşan ağır hasar veya yıkım nedeniyle yaralanma ve can kaybı halinde 10 yıl ağır hapis cezası ve TCK’da yer alan hükümlere ilave 50 milyar lira para cezası uygulanacak. Afet Yapılarından Taşınmak Zorunda Kalanlara Kira Yardımı Kullanımının sakıncalı olduğu belirlenen yapı ve tesislerin bir kısmı ya da tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu durumlarda, bunu düzeltmeleri için yapı sahiplerine 10 gün içinde tebligat yapılacak. Süresi içinde sahibi tarafından yıktırılmayan yapılar, idarelerce yıktırılacak ve giderleri yüzde 20 fazlası ile yapı sahibinden alınacak. Kentsel tasarım açısından özellik gösterenler dışında, 2 kattan yüksek yapılarda çıkma yapılamayacak. Afet riskli alanlarda güçlendirme gereken ama onarım ruhsatı düzenlenmeyen yapılar, verilen süre sonunda mühürlenecek ve 1 ay içinde tahliye edilecek. Bu durum nedeniyle taşınmak zorunda bırakılan kendi evinde oturan hane halkına ve işyerlerine 1 defa için, kiracılara ise 6 ay süre ile net asgari ücret düzeyini aşmamak üzere, kira yardımı yapılacak. Mikrobölgeleme haritaları ile belirlenen afet riskli alanlarda plan, program ve projeler tamamlanmadıkça yeni yapılaşma ruhsatı verilemeyecek. Bu alanlarda imar ve kullanım hakları kısıtlanan taşınmazlar, taşınmaz vergilerinden geçici olarak muaf tutulacak. Belediye ve il özel idareleri, mikrobölgeleme haritaları ve imar planları ile belirlenen afet riskli alanlarla, dönüşüm ve özel-kamu projelerinde yapılacak ve yine en fazla 1 yıl içinde uygulanacak yatırım projelerinde kullanılmak kaydıyla, söz konusu proje alanı sınırları dışındaki taşınmazlardan 20 yıl boyunca elde edecekleri emlak vergilerini karşılık göstererek kıymetli kağıt çıkarabilecek. Yapıya başlama süresi, ruhsat düzenleme tarihinden itibaren 1 yıl olacak. Yapı, ruhsat düzenleme tarihinden itibaren 5 yıl içinde bitirilecek. Bu süre içinde tamamlanamayacağı anlaşılan yapılar için idare uyarılacak. Ruhsatsız veya imar planlarına aykırı yapılar, ilgili idarenin ya da muhtarın tespiti, aykırılığın ihbarı, herhangi bir şekilde durumdan haberdar olunması, arazi sahibi veya hissedarlardan birinin başvurusu üzerine, başkaca hiçbir karar alınmaksızın ve bildirimde bulunmaksızın tahliye edilerek en geç 30 gün içinde ilgili idare tarafından tamamen yıktırılacak. 28.06.2004 A.A. Ankara |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
TÜRK MEDENİ KANUNUNDA
MAL REJİMLERİ Seçimlik Mal Rejimi: |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
BİR YIL İZİNE GELMEDİ, EVİ ELİNDEN GİTTİ
05/06/2004 VATAN Almanya'da
yaşayan Ziya Şengül, Kadıköy Koşuyolundaki evlerinin
sahipsiz sanılarak sahte belgelerle ellerinden alındığını ileri
sürdü. Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na
suç duyurusunda bulunan ve Asliye Hukuk Mahkemesi'ne
başvurarak evlerinin yerinde yapımı süren inşaatın
durdurulması için "tedbir" kararı isteyen Şengül,
başından geçenleri şöyle anlattı: Fatih Emlak Danışmanlık'ın Not'u :50-100 Milyarlık
mülkü olanların fazlaca endişelenmelerine gerek
yok.Dolandırıcılar daha çok trilyonluk gayrimenkuller
için böylesi işlere tevessül
ediyorlar...Alttaki yazıyı da okumanız tavsiye olunur ve tabi gereğini
yerine getirmek... |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
İMZA ATMAYI BİLMİYORUZ İMZA ATARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR Hukuk sistemimizde imza çok önemli sonuçlar doğuran bir işlemdir. Çoğu kez ne yazık ki hukukla ilgili çok bilgisi olmayan kişilerin imzanın nasıl,ne zaman ve ne şekilde kullanılacağı hakkında çok yetersiz bilgileri olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sonucu olarak da gerekli prosedürleri bilmeden ve de bir hukukçuya danışmadan kullanılan imzalar telafisi mümkün olmayan ve isteyen hukuki sonuçlar doğurabilmektedir. Bu yazıda Türk Hukuk Sisteminde "imza" prosedürünün önemi ve imzanın ne şekilde ve nelere dikkat ederek kullanılması gerektiğiyle ilgili çeşitli bilgiler derlenmiş, ayrıca uygulamada sık rastlanan bazı olaylardan da örnekler verilmiştir: Pek az kişi maddi değeri en yüksek varlığının imzası olduğunun farkındadır. Maddi durumunuz ne olursa olsun en değerli varlığınız imzanızdır. İmzanız ile telaffuz dahi edilemeyecek miktarlarda borç altına girebilir, tüm malvarlığınızı birine bağışlayabilir, pek çok suçu farkında olmadan işleyebilir ve daha pek çok hukuki işlemi yapabilirsiniz. Bu nedenle imzanızı her şeyden iyi korumanız ve çok dikkatli ve bilinçli kullanmanız en önemli hukuki güvencenizdir. Hukuk da imza prosedürü ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle sayılabilir: - İmzanız kolay taklit edilemeyecek bir imza olmalıdır. Bu nedenle paraf, basit işaretler, karalamalar, kısa imzalar kullanmaktan kaçınmanız gerekir. - En iyi imza açık isim ve soyadınızın tamamını kısaltmadan içeren el yazınızdır. - İmzanız en cimri şekilde harcamanız gereken maddi değerinizdir. Nereye ve ne için harcadığınıza çok dikkat etmeniz gerekir. - İmza attığınız her belge hayati derecede önemlidir. Bir belgeyi konusu ne olursa olsun okumadan imzalamak yapılabilecek en büyük hukuki hatadır. İmza attığınız bir belgedeki dipnotlar dahil, tek tek her harfi, okuduğunuzdan emin olmanız gerekir. - İmza attığınız bir belgede artık "karşıdaki kişiye güvenmek" diye bir şey söz konusu değildir. Karşınızdaki kişi size güvenmeyerek belge tanzim edip imza attırdığına göre siz de kendi talepleriniz açısından aynı davranış içinde olmalı ve onun yükümlülükleri için de ondan imza almalısınız. [Uygulamadan Örnek: Vadeli olarak beyaz eşya satın alan kişilere beyaz eşya satıcıları uygulamada mutlaka her ödeme tarihi için ayrı ayrı bono imzalattırmaktadırlar. Bununla birlikte kendileri karşıdaki kişiye karşı hiçbir belge vermemektedirler. Oysa teslim edilecek malın cinsi, renk, boyut gibi özellikleri, teslim tarihi, garanti süresi, nakliye ücreti vb. konularında da onların alıcılara taahhüt ettikleri konularda verdikleri sözlerle yetinmeyip onlardan da imzaları ile bu hususu güvence altına almaları istenmelidir. Aksi taktirde verdikleri sözler tutulmadığı zaman hukuki güvenceniz son derece azdır.] - İmzanızla onaylanan yazılı bir belge hukuki mercilerde artık her türlü tartışma ve polemiğe kapalıdır. Bu belgenin içeriğinin aslında farklı bir şekilde olduğu, taraflarca daha sonra değiştirildiği, aslında değişik bazı hüküm ve sonuçlar içerdiği gibi savunmaların hukuki değeri yoktur. Bu nedenle imzanızı içeren bir belgenin tüm içeriğini tartışmasız şekilde kabul ettiğinizi ve daha sonra bunun aksini tanıkla, vs. şekilde ispat etmenin mümkün olmayacağını aklınızda tutmanız gerekir. [Uygulamadan Örnek: konusu ne olursa olsun bir konu yazılı bir belge ile düzenlenmişse mahkemede buna karşı yazılı belge harici hiçbir delil ileri sürülemez, bu nedenle tanık vs. dinletmek mümkün değildir] - İmzalanmış bir belge konusu ne olursa olsun taraflar arasındaki tüm şartları, talepleri, konuşmaları içermelidir. Bunların bir kısmı belgeye yazılır, diğer kısmı yazılmazsa, yazılmayan kısmı hukuki değerini yitirecektir. O nedenle imzaladığınız belge hangi konuyla ilgili olursa olsun, sizin tüm talep, istek ve beklentilerinizi karşılamalıdır. [Uygulamadan Örnek: Her konuda yapılan anlaşmalarda genellikle çok önemli bir iki nokta senete yazılmakta geri kalan konularda taraflar birbirinin sözüne güvenmeyi tercih etmektedirler. Oysa hukuki güvence için tarafların birbirlerine verdikleri tüm sözlerin belgede yer alması gerekir.] - İmzalanmış bir belgeye karşı yapılacak tüm iddialar (Bu belgenin değiştiği, hukuki sonucunu yitirdiği, fesh olunduğu vs.) yine ancak bir başka yazılı belge ile ispatlanabilir. O nedenle imzaladığınız bir sözleşmede ileride olabilecek tüm değişiklikler ile bu sözleşmenin taraflarca sona erdirilmesi, yeni şartlar getirilmesi vs. durumlarda mutlaka yeni bir belge düzenlenmelidir. [Uygulamadan Örnek: Genellikle para borçlarında borç alınırken bono verilmekte ancak borç ödendiğinde bono geri alınamamaktadır. Oysa kötü niyetli bir alacaklı her zaman bu bonoyu kullanarak borcu ikinci kere tahsil edebilir.] Aynı şekilde kendinizi bir başkasının imzası ile güvence altına almanız gerektiğinde de dikkat etmeniz gereken noktalar vardır. O nedenle bir hukuki belge düzenlerken, karşınızdakinden imza almanız gerektiğinde şu noktalara mutlaka dikkat ediniz: - Karşınızdaki kişi imzasını mutlaka gözünüzün önünde atmalıdır. "Ben bu belgeyi bir inceleyeyim, daha sonra imzalar getiririm" ya da "Ben götürür imzalayacak kişiye imzalatıp getiririm" tarzındaki yaklaşımları asla kabul etmeyin. Gözünüzün önünde atılmayan bir imzanın gerçekten imzalaması gereken kişi tarafından atılıp, atılmadığını asla bilemezsiniz ve o kişi tarafından atılmamışsa hukuki güvenceniz tamamen sona erecektir. - Bazı kişiler özellikle kendilerini zora sokacak bir belge imzalamak zorunda kaldıklarında, ileride bu "imza benim değil" diyebilmek için bazen gerçek imzalarını kullanmamak, paraf atmak ya da değişik ufak karalamalar yapmak yollarına gidebilmektedirler. Bunun için mağdur olmamak açısından imza atacak kişiden belgenin altına önce kendi el yazısı ile ismini yazmasını istemek, daha sonra ise bunun altını imzalatmak oldukça güvenli bir yol olacaktır. - İmzalar atılarak hukuki prosedür tamamlanmadan asla diğer işlemler yapılmamalıdır. Örneğin uygulamada çok rastlanan şekliyle kira kontratı kiracı yada kefiller tarafından imzalanmadan önce anahtar çeşitli sebeplerle (evi boyama, mal taşıma vb.) kiracıya verilebilmektedir. Bu ve benzeri örnekler son derece sakıncalı olup, imzalar tamamlanmadan hiçbir diğer işlem yapılmamalıdır. - İmza atacak kişi tanıdınız bir kişi değilse nüfus cüzdanını kontrol etmek gereklidir. Kendisinin A olduğu iddiası ile gelen ve A adına imza atan bir kişinin gerçekten iddia ettiği kişi olup olmadığını anlamak açısından güvenilir bir kimliğini (nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport) kontrol etmek zorunludur. - İmza atan kişinin oturduğu, çalıştığı yeri bilmediğiniz taktirde ikametgah istemek de ileride bir hukuki işlem yapılması gerektiği taktirde önemli olacaktır. Adresini bilmediğiniz bir kişiye karşı hukuki işlem yapmak ve bunlardan sonuç almak son derece güçtür. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Türkiye’den
gayrimenkul alan 3 yabancıdan biri Yunanlı 01.06.2004
Zaman Dış dünyanın Türkiye’ye ilgisi, yabancıların ülkemizde mülk edinmesini kolaylaştıran 4916 sayılı ‘Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un uygulamaya girdiği 19 Temmuz 2003’ten sonra hızlı bir artış gösterdi. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı’dan alınan bilgiye göre, söz konusu düzenleme öncesi 18 bin 534’ü bağımsız bölüm olarak nitelenen ev ve daire, 4 bin 239’u bina-meskenli arsa, 14 bin 805’i arza-arazi olmak üzere toplam 37 bin 578 taşınmaz, yabancıların mülkiyetine geçmişti. Bu tarihten sonraki 10 ayda ise yabancılar tarafından 4 bin 105 gayrimenkul satın alındı. Türkiye’de mülk edinen yeni yabancı sayısı da 4 bin 714 olarak gerçekleşti. Böylece yabancıların 27 Mayıs itibarıyla Türkiye’de aldığı taşınmaz mal adedi 41 bin 683, Türkiye’de gayrimenkule yatırım yapan yabancı sayısı ise 43 bin 255 olarak belirlendi. Yabancıların elinde olan taşınmazların 15 bin 659’unu 319 milyon 924 bin 895 metrekarelik alana sahip arsa ve araziler, 4 bin 480’ini binalı-meskenli arsa ve araziler, 21 bin 544’ünü de daire ve diğer evler oluşturdu. Binalı-meskenli alanların büyüklüğü 1 milyon 618 bin 226 metrekare, daire ve diğer evlerin kapladığı alan da 2 milyon 193 bin 94 metrekare olarak ölçüldü. Yasalara göre her isteyen Türkiye’de mülk edinemiyor. Türk vatandaşlarına bu konuda hiçbir sınırlama getirmeyen ülkelerin vatandaşları, Türkiye’de de hiçbir kısıtlama olmaksızın gayrimenkul alabiliyor. Taşınmaz mal edinimi konusunda Türkiye ile arasında tam karşılıklılık bulunan ülke sayısı 87. Türkiye ile karşılıklılık olmayan ülkelerin sayısı ise Suriye, Bulgaristan ve Arnavutluk haricinde 34. Taşınmaz konusunda tam karşılıklılık bulunan 87 ülkenin dışında 24 ülkenin vatandaşları da Türkiye’de sadece bina edinebiliyor. Bugüne kadar Türkiye’de taşınmaz mal edinme talebinde hiç bulunmadığından, hakkında herhangi bir değerlendirme yapılamayan, ancak başvuru halinde durumları incelenecek ülke sayısı ise 36. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, günümüzde 64 ülke vatandaşının Türkiye’de gayrimenkulü bulunuyor. Bu ülkeler de şöyle sıralanıyor: Almanya, ABD, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Bahreyn, Belçika, Bosna-Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Endonezya, Filipinler, Finlandiya, Fransa, Guatemala, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada, Kazakistan, KKTC, Kuveyt, Libya, Lübnan, Lüksembourg, Macaristan, Makedonya, Meksika, Mısır, Moldova, Norveç, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Karadağ, Slovenya, Suriye, Suudi Arabistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Venezüella, Yeni Zelanda ve Yunanistan. Türkiye’de gayrimenkulü olan yabancıların üçte birini (yüzde 33,4) Yunanlılar oluşturuyor. Halen Türkiye’de 14 bin 459 Yunan vatandaşının 12 bin 557 adet taşınmazı bulunuyor. 10 bin 827 adet gayrimenkule sahip 11 bin 750 Alman vatandaşı ise Türkiye’de mülk ediniminde Yunanlıları izliyor. Üçüncü sırada gayrimenkul adedi açısından Suriyeliler, Türkiye’de mülkü olan yabancı sayısı açısından ise İngilizler yer alıyor. 5 bin 258 İngiliz’in Türkiye’de 4 bin 101 adet taşınmazı bulunurken, 2 bin 474 Suriyeliye ait gayrimenkul sayısı ise 4 bin 589 olarak belirleniyor. Gayrimenkul
de Türkiye’ye yönelen diğer
ülkeler arasında da Hollanda, Fransa, ABD, Avusturya,
Belçika, İtalya ve KKTC başı çekiyor. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Yunanlıların tercihi İstanbul 01.06.2004
Zaman Türkiye’de gayrimenkul edinen yabancıların yüzde 43’ü, İstanbul ve Antalya’yı tercih ediyor. 27 Mayıs 2004 itibarıyla yabancılar, en fazla İstanbul’da mülk sahibi oldu. Bu ilde 9 bin 753 yabancının 9 bin 522 adet gayrimenkulü bulunuyor. 8 bin 870 yabancının 6 bin 849 adet taşınmaza sahip olduğu Antalya, mülk ediniminde İstanbul’u izlerken, 5 bin 979 yabancının 4 bin 355 mülkü bulunduğu Bursa üçüncü sırada yer aldı. İstanbul, İzmir ve Bursa’da en fazla gayrimenkul yatırımını Yunanlıların, Antalya’da Almanların yaptığı belirlendi. 1.06.2004 |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Ev sahibini ve komşusunu bıçakla yaraladı Samsun’da bir kadın, tartıştığı ev
sahibini ve kavgayı ayırmaya çalışan komşusunu
bıçakla yaraladı.
Zeytinlik Mahallesi Kalfa Sokak’ta Emine Gezer (27) ile ev sahibi Ayşe Çakır (34) arasında elektrik ve su parasının ödenmesi konusunda tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Gezer, ev sahibini ve olaya müdahale eden komşusu Şirin Güneş’i (48) bıçakladı. Yaralılar, Samsun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Gezer, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı...ANAYURT HABER 16.05.2004 Fatih Emlak
Danışmanlık'ın Not'u :Netameli
zamanlardayız...Aman konuşmalara ve tavırlara dikkat...
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
AYNI EVİ 10 KİŞİYE KİRALAYIP BİR KİŞİYE DE SATMAYA KALKARAK KAPORA ALAN DOLANDIRICI EMLAKÇILAR YAKALANDI 25.9.2003 Nethaber Şikayetler üzerine tutuklanan emlakçıların, evi kiralamak isteyen vatandaşlardan toplam 2 milyar 900 milyon lira, satın almak isteyen kişiden ise 1 milyar 100 milyon lira kapora aldıkları belirlendi Manisa'da aynı evi 10 kişiye kiraladıkları ve satmak amacıyla 1 kişiden de kapora aldıkları öne sürülen 2 emlakçı tutuklandı. Polise başvuran Mustafa Doğan, Umut Talu, Ozan Ohan, Yusuf Aslantürk, İlker Karakaya, Fatih Pazan, İbrahim Usta, Mehmet Akif Özenç, Yusuf Karabacak ve Ali Fedai Yapıcı, kendilerine aynı evi kiralayan Başkent Emlak'ın işletmecileri Öztürk Demir (28) ve Selami Uyanmaz (23) tarafından dolandırıldıklarını iddia ederek şikayetçi oldu. Ali Eker de söz konusu kişilerin aynı evi satmak amacıyla kendisinden kapora aldığını bildirdi. Şikayet üzerine polis ekipleri, Başkent Emlak'ın işletmecileri Demir ve Uyanmaz'ı gözaltına aldı. Yapılan araştırmada, aynı evi kiralamak isteyen vatandaşların emlakçılara toplam 2 milyar 900 milyon lira, satın almak isteyen kişinin ise 1 milyar 100 milyon lira kapora verdiği belirlendi. Vatandaşları toplam 4 milyar lira dolandırdıkları iddiasıyla adliyeye sevk edilen Demir ile Uyanmaz, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandılar. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
ARAZİ SATIŞLARINDA
YÖNTEM DEĞİŞMEDİ 27.8.2003 Hazine'ye ait arazi ve tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasları belirleyen 2 ayrı tebliğ dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin 268 numaralı Milli Emlak genel tebliğine göre, söz konusu araziler, bunları kullananlara, kiralayanlara, hissedarlarına ve taşınmazın bulunduğu köy veya belde ile sosyo-ekonomik ilişkisini kesmemiş olanlara satılacak. Tarım arazilerinin satışı, doğrudan ve ihale yoluyla olmak üzere iki şekilde yapılabilecek. Satışa konu arazinin bedeli peşin veya taksitle ödenebilecek. Bu şekilde satılan tarım arazileri 10 yıl süreyle tarım dışı amaçla kullanılamayacak. Bu süre sonunda tarım dışı amaçla kullanım Tarım ve Köyişleri Bakanlığından alınacak izne tabi olacak. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
DUYDUK
DUYMADIK DEMEYİN HAKKINIZA SAHİP ÇIKIN 14.6.2003
Tüketicilere yeni haklar getiren düzenleme bugünden itibaren yürürlüğe giriyor. Sanayi Bakanı Ali Coşkun, 'Duyduk duymadık demeyin' diyerek, tüketicileri haklarına sahip çıkmaya çağırdı Günün koşullarına göre, tüketici lehine yeniden düzenlenen Tüketici Hakları Yasası bugün yürürlüğe giriyor. Yasa, tüketiciye tazminat hakkı, standart sözleşmelerin tüketici aleyhine düzenlenemeyeceği, sanayi ürünlerindeki minimum garanti süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması, elektronik ticaretin kapsama alınması gibi birçok çağdaş hakkı düzenliyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, dün yasanın çıkması için mücadele veren ve katkı sağlayan Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile bazı tüketici hakları derneklerinin temsilcileriyle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Coşkun, yasayı tanıttı, layıkıyla uygulanması için bütün tüketicilerin haklarına sahip çıkmalarını istedi. ‘‘Duyduk duymadık demeyin, can kulağıyla beni dinleyin’’ diye söze başlayan Coşkun, 6 Mart'ta Meclis'ten geçirilen yasanın tüketiciye getirdiği hakları şöyle özetledi: Üründe açık ayıp varsa tüketici bunu 30 gün içinde iade edebilecek, parasını geri alabilecek, yenisiyle değiştirebilecek, ücretsiz tamirini isteyebilecek veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilecek. Ayıplı maldan ötürü, ölüm veya yaralanma ya da kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde tazminat istenebilecek. İmzalanan sözleşmelerde iyi niyet kuralına aykırı ve tüketicinin aleyhine dengesizlik varsa; o sözleşme hükmü geçersiz olacak. Taksitli alış-verişte satıcı borç için senet düzenliyorsa; her taksit için ayrı senet düzenlenmesini ve nama yazılı olmasını, taksitlerin erken ödemeniz halinde ödenen miktara göre faiz indirimi yapılması istenebilecek. Kampanyalı Satışlar Kampanyalı satışlarda mal veya hizmetin teslim ve yerine getirilme tarih ve şekline dikkat edilmesi gerekiyor. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, ön ödeme tutarı satış bedelinin yüzde 40'ından fazla olmayacak. Malın teslim ya da hizmetin görülme süresi 12 ayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar için 30 ayı aşmayacak. Tüketici tüm borcunu öderse, bir ay içinde malın teslimi ya da hizmetin görülmesi zorunlu. Kapıdan alışverişte Bakanlıkça verilecek Kapıdan Satış Yetki Belgesi'nin olup olmadığının sorulması gerekiyor. Satıcının ilk gelişinde kesinlikle para ödenmemesi veya senet imzalanmaması gerekiyor. Mal teslim makbuzu karşılığında bırakılacak malı alıp almama konusunda 7 günlük yasal süre bulunuyor. Satıcının ikinci gelişinde bırakılan mal alınmaya karar verildiyse, ön ödeme yapılabilecek. Tüketici kredisinde alınan kredilerde sözleşmenin imzalandığı tarihteki faiz oranı değişmeyecek. Temerrüt (gecikme) faizi akdi faizin yüzde 30 fazlasını geçmeyecek. Banka asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ödenmesini isteyemez. Taksitler erken ödenirse, ödenen miktara göre faiz indirimi istenebilecek. Dayanıklı tüketim mallarında bugüne kadar 1 yıl olan asgari garanti süresi de 2 yıla çıkarıldı. Kredi Kartına Komisyon Resmen Yasadışı Oldu Tüketici hukuku sistemine ilk kez kredi kartının da girdiğini söyleyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, şöyle devam etti: ‘‘Bankalar faiz artırımını 30 gün önceden tüketiciye bildirmek zorunda. Geç ödemelerde tüketici gecikme faizi dışında yükümlülük altına sokulamaz. Tüketici bildirim tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde tüm borcunu öderse; artırılan faiz oranları geriye dönük olarak uygulanamaz. Mal veya hizmet bedeli kredi kartıyla ödenirse; tüketiciden komisyon veya benzeri ilave ödeme yapması istenemez. Satıcı bu talebi en geç 7 gün içinde yerine getirmek zorunda.’’ Ek Vergiler İçin Gözler Anayasa Mahkemesi'nde Motorlu taşıtlar ve emlak vergilerinde ‘‘2003 yılı için bir kereye mahsus çift vergi’’ ödenmesini öngören uygulamaya ilişkin ‘‘iptal ve yürürlüğün durdurulması’’ davası Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, dün düzenlediği basın toplantısında, kendisinin açtığı ve 6. Vergi Mahkemesi'nde görüşülen davada, uygulamanın Anayasa'nın ‘‘sosyal devlet’’, ‘‘eşitlik’’ ve ‘‘vergi adaleti ve dengeli dağılımı’’ ilkelerine aykırılığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderme kararı alındığını açıkladı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||